Siyasette yeni oluşum tartışmaları
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan birkaç günlüğüne Ankara dışında dinleniyor; bu hafta yoğun programına dönmüş olacak. Sonrasında Anadolu kentlerine bir teşekkür turu planlanıyor. Ankara gündeminin sıcaklığı sadece S-400'lerin gelişinden kaynaklı değil; "kabine değişikliği", "sistem revizyonu", "Ankara'da bir şeyler oluyor", "yeni oluşumlar sahaya çıkıyor" gibi kulisler de pompalanıyor.
Kulisleri ve dedikoduları bir kenara bırakıp somut verilerle konuşursak; Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, partisine mensup bütün milletvekilleriyle toplantılar yaptı; onları dinledi, notlar aldı. Yardımcılarına, danışmanlarına ve parti yöneticilerine raporlar hazırlattı. Tatilde de boş durmadı, sürekli görüşmeler yaptığı ve istişarelerde bulundu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, takvime bağlanmış bir yol haritasından ziyade uygulamayla, ağustos ayı ortasında kamuoyunun önüne çıkacak. Çok iddialı bulabilirsiniz ancak 31 Mart ve 23 Haziran tekrar seçiminden çıkan sonuçların sahaya yansıdığını Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın damgası ve imzasıyla göreceğiz.
NELER YAPILACAK
Bir kere Cumhurbaşkanı kabinesinde birkaç isim değişikliği ile palyatif uygulamalar yerine köklü değişiklikler beklemek gerekir. Bakan sayısının artışı, yeni bakanlıkların ihdas edilmesi, icracı bazı bakanlıkların yönetiminde model ve anlayış değişikliği olacaktır. Çünkü başkanlık sisteminde güç temerküzünün önüne geçmek amacıyla bakanlık sayısının düşürülmesi değil, artırılması söz konusudur. "Cumhurbaşkanı partisiyle bağını kesecek" diyorlar tam aksine Cumhurbaşkanı'nın partisiyle bağını güçlendirecek adımlar atılacak. Sadece bu değil; Cumhurbaşkanı-parti etkileşimi, kabine-parti etkileşimi, Cumhurbaşkanlığı politika kurulları-parti-bakanlıkların etkileşimi, vatandaş-parti-siyasetçi etkileşimine yönelik radikal sayılabilecek adımlar atılacak. Bu mekanizmaların güçlendirilmesine yönelik adımlar atılırken Cumhurbaşkanı yardımcılıklarına atamaların yapıldığını görebiliriz. Bunlar Binali Yıldırım gibi güçlü isimlerden seçilecek.
EĞİLİMLERE YÖNELME
Siyasetteki yeni oluşumlarla ilgili, "dört eğilimden" söz ediliyor. AK Parti işte bu eğilimlere yönelecek. Buna, ANAP ekolüne dönüş diyen de var, yazılım güncelleme diyen de yeni bir yazılım oluşturma da... Sadece Kürtlere değil, şehirli milliyetçilere, laik-Cumhuriyetçilere, muhataplık sorunu yaşayanlara ya da muhatap alınmak isteyenlere yönelik bir açılma stratejisi olacak bu... Kimlik siyaseti değil; hizmet ve anlayış siyaseti denilebilir buna. Siyasetin dili değişmeli diyenler haklı çıkacak gibi görünüyor. AK Parti, daha kucaklayıcı ve kuşatıcı bir söylem üzerinde çalışıyor.
YENİ OLUŞUM VE ERKEN DOĞUM
Abdullah Gül ve Ali Babacan hareketi olarak bilinen yeni oluşumla ilgili Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, bu partiyi, "erken doğuma zorladığı" yorumları yapılıyor ancak ben buna katılmıyorum. Tanıyanlar bilir, Cumhurbaşkanı Erdoğan, partisini bölmek isteyenlere asla erken doğum yaptırmaz. Peki ne yapıyor Cumhurbaşkanı Erdoğan?
Birincisi, güçlükleri, zorlukları gösterip, "çıkın meydana boyunuzu görelim. Bu meseleyi sürüncemede bırakmayın, partinizi hemen kurun. Millet, söylediklerinizi, ne yapacağınızı görsün" diyor. Önümüzde 4 yıllık seçimsiz dönem var ve bu sürede Türkiye'nin meselelerine nasıl çözüm getireceklerini anlatmaya yönelik fırsat bulabileceklerini söylüyor.
"POLİTİK CESARET GÖSTERİN"
Yeni oluşumla ilgili, "erken doğuma zorlama" ifadesi yerine, "adil yaklaşımla kantara çıkmaya zorlama" ifadesinin kullanılması daha doğru olabilir. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Gül-Babacan hareketiyle ilgili, "Selden kütük mü koparıyorlar" yaklaşımını sergiliyor. "Sel çıksın, her yeri yıksın; biz de kütükleri toplayalım" yerine, Hazine'yle ilgili tespit ve değerlendirmelerini, makro ekonomiye yönelik çözüm önerilerini, üretim, yatırım ve istihdam politikalarını, S-400 ve diğer ülke meselelerine yönelik yaklaşımlarını milletin duymasını ve ona göre karar vermesini istiyor. Özetle, Cumhurbaşkanı Erdoğan, politik cesaretlerini görmek istiyor ve rekabete hazırım mesajı veriyor.