Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Gündem Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu'ndan Nuriye ve Semih yorumu

        RS FM’de yayınlanan Yavuz Oğhan’dan programına konuk olan Feyzioğlu, Nuriye Gülmen ve Semih Özakça’nın avukatlarının tutuklanması hakkında açıklamalarda bulundu.

        Açlık grevi yapmanın örgüt dayanağı olamayacağını söyleyen Feyzioğlu, "Nuriye ile Semih'i evlat edinecek bir sempati içinde olmamı da kimse benden beklemesin. Açlık grevi yapmak suç değildir dedik, bu sebeple tutuklayamazsınız, dedik. Daha ne istiyorsunuz. Avukatlarının da bu sebeple tutuklandığına dair bir delil yok elimde. Basın açıklamaları yapıp bundan şöhret devşirmeye çalışanların iddiasının ötesinde değil şu anda bu" açıklamasında bulundu.

        Feyzioğlu şu açıklamalarda bulundu:

        REKLAM

        Tutuklamaların son çare olarak, mecbur kalınması halinde olması gerektiğini her yerde söylerim. Bir avukat tutuklanıyorsa bizi bin defa ilgilendirir, bin defa söylerim.

        "DELİLLERİN SAĞLAMLIĞININ TARTIŞILMAYA İHTİYACI VAR"

        "Nuriye ve Semih adlı açlık grevi yapan kişilerin avukatı oldukları dolayısıyla tutuklandıkları bir savunma cümlesidir. Doğrudur yanlıştır bilmem. Yargılama sonunda ortaya çıkar inşallah ama sorulan sorularda "filancanın avukatısın, o sebeple tutukluyorum"u ima eden bir şey yok. Onun yerine çok ciddi ve mutlaka sağlamlığının araştırılması gereken deliller var. Madem Türkiye Barolar Birliği'ni bu kişilere kefil olmamakla suçlayacak kadar işi şova döktüler, ben de cevap veriyorum. Bu delillerin sağlamlığının tartışılmaya ihtiyacı var. Şehit savcımız Mehmet Selim Kiraz'ı rehin alıp odasında katledilen teröristlerin üzerinden çıktığı söylenen kağıtta yazılı olduğu ifade edilen satırlar var. Hakikaten böyle bir kağıt çıktı mı? Yazılanlar neye işaret ediyor? Yargılamada tartışılması lazım. Ama ben bunu yok sayamam."

        REKLAM

        "BU CÜMLELERİ BANA ŞOVMENLER SÖYLEME MECBURİYETİ GETİRDİLER"

        "DHKP-C adlı hain, eli kanlı örgütün silahlı kadrosunda yer alan bir kişinin eylem yapmak üzereyken yakalandığında verdiği ifadede "filanca, filanca avukat, örgütümüzle tutuklu mensuplarımızın irtibatını sağlamakla görevliydi" şeklinde beyan var. Doğrudur, yanlıştır bilmiyorum ama bilmiyorum ama bu şovmenler istiyorlar ki, bütün bunları görmeyeyim, peşinen diyeyim ki 'haksızlık yapılıyor'. Biz adil yargılama yapılıp yapılmadığıyla da ilgiliyiz. Savunma hakkının kısıtlanıp kısıtlanmadığı ile de ilgiliyiz. Ama hiç kimse kusura bakmasın, polisin öldürdüğü DHKP-C teröristlerinin üzerinden çıkan listenin önemsiz olduğunu söyleyemem. Örgütün silahlı kadrosundayken yakalanan teröristin beyanının değersiz olduğunu peşinen söyleyemem ama değerli de diyemem. Onu şovmenler söylesin. Ben Türkiye Barolar Birliği Başkanı'yım. Yargının en üst 3 kurumundan birini temsil ediyorum. Bu şovmenlerin hitap ettikleri 3-5 kişiyi değil, 105 bin avukatı temsil ediyorum. Bu cümleleri bana bu şovmenler söyleme mecburiyeti getirdiler. Gizli tanıkların beyanları var ki, ben gizli tanıklık ilkesini doğru bulmadığım için soğuk yaklaşırım. Bu durumda biz adil yargılama noktasında, gözlüyoruz, izliyoruz. Savunma hakkını ihlal eden durumlara tepki veriyoruz. Eğer soruların içinde filancayı ne hakla savunursun diye bir cümle olsaydı dünyayı yıkardım. Bu cümlenin yer aldığını bana göstersinler yine yıkayım ama yok. Ne romantik konuşurum, ne akıl dışı konuşurum ne de Türkiye'nin üniter, Atatürkçü yapısını darmadağın etmek isteyenlerin beklediği şekilde konuşurum."

        REKLAM

        "KHK İLE İŞTEN ATILMALARI YÖNTEM İTİBARIYLA BENİMSENEMEZ"

        "Nuriye ve Semih adlı vatandaşların KHK ile atılmaları, diğer KHK ile ihraç edilenler gibi, bizim tarafımızdan yöntem itibarıyla benimsenemez. Çünkü, KHK ile işten çıkarılma durumunda yargıya müracaat imkanı yok. Ben hukukçuyum. Adalete erişim imkanı tanınmayan her işleme şüphe ile bakarım. İdareye güvenmemek gibi bir peşin tavrımız vardır buna karşı adli yol kapalıysa. Kapalı olması adli yolun bir güvensizliği beraberinde getirmektedir. Bu ihraçları incelemek üzere idari komisyon kuruldu. Bunu da Avrupa Konseyi, bana çok iş gelmesin diye teşvik etti, başından savdı. Avrupa Konseyi'ni de kınıyorum. Bunu da geçiyorum."

        "İLK YAZAN KİŞİYİM"

        "Açlık grevi yapmak diye kanunda bir suç yok. Kendini öldürmek diye kanunda bir suç yok. Açlık grevi yapan kişinin kendini kaybettiğinde iradesi artık ortadan kalktığında devletin buna ölmemeyi sağlamak üzere sağlık müdahalesinde bulunma yükümlülüğü var. Bunu yazdım ben. İlk yazan kişiyim."

        REKLAM

        "AÇLIK GREVİ ÖRGÜT SUÇLAMASININ DAYANAĞI OLAMAZ"

        "Açlık greve yapmaya başladıktan sonra bu kişiler, hemen arkasından örgüt suçlamasının gelmesi, fakat örgüt suçlamasına ilişkin açlık grevi yapıyor olmalarının dışında bir delil sunulamamış olması yanlıştır. Açlık grevi yapmak bir örgüt suçlamasının dayanağı olamaz. Tasvip etmesek de düşünceyi açıklamanın eylemsel yöntemlerinden biridir.

        Bu kişilerin DHKP-C veya bir başka hain örgütün mensubu olduğuna dair hissiyat dışında bir delil varsa, buyurun onu konuşalım. Elle tutulur bir şey koymayıp açlık grevi için örgüt üyesisiniz dediğinizde yanlış yapıyorsunuz."

        "EVLAT EDİNECEK BİR SEMPATİ İÇİNDE OLMAMI DA KİMSE BEKLEMESİN"

        "Niye kısık sesle söyleyelim, her yerde söylüyoruz. İlk kez sorduğunuz için ben de ilk kez cevaplıyorum. Neden çekineceğim? Ama Nuriye ile Semih'i evlat edinecek bir sempati içinde olmamı da kimse benden beklemesin. Açlık grevi yapmak suç değildir dedik, bu sebeple tutuklayamazsınız, dedik. Daha ne istiyorsunuz. Avukatlarının da bu sebeple tutuklandığına dair bir delil yok elimde. Basın açıklamaları yapıp bundan şöhret devşirmeye çalışanların iddiasının ötesinde değil şu anda bu. Delili koysunlar, oturayım konuşayım o zaman. Diyemezler. Okumamız istemiyorlar, incelememi istemiyorlar. İstiyorlar ki demogog gibi konuşalım, duygusal konuşalım."

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ