Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Gündem Son Dakika Haberi: Bekir Bozdağ'dan ABD'deki Zarrab davası açıklaması: Tiyatro oynanıyor

        Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bekir Bozdağ, Kılıçdaroğlu'nun iddiaları ve ABD'deki Hakan Atilla'nın sanık, Rıza Sarraf'ın (Reza Zarrab) tanık olduğu davaya ilişkin son dakika açıklamalarda bulundu. Bozdağ, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun iddiaları ile ilgili olarak, 'ABD'de Zarrab (Rıza Sarraf) ile ilgili bir dava başlıyor. Zarrab baskı ile itirafçı haline geldi. Eş zamanlı bir şekilde Türkiye'de ana muhalefet lideri Cumhurbaşkanı'nı, yakınlarını, ailesini karalayan iftira kampanyası başlattı.' dedi. ABD'deki Hakan Atilla davasıyla ilgili soruyu yanıtlayan Bozdağ, 'Yargılayan FETÖ'nün organizasyonuna katılan hakim. Böyle bir mahkemeden hangi adaleti bekliyoruz. Ben oradan bir adalet beklemiyorum. 2019'a giderken bunlar daha başlangıç, daha ne iftiralar ortaya atacaklar' diye konuştu.

        Bozdağ'ın açıklamalarından satır başları:

        KILIÇDAROĞLU'NUN İDDİALARI

        Türkiye adına, Türk siyaseti adına utanç verici bir tablo ile karşı karşıyayız. CHP'nin genel başkanı çamur siyaseti dediğimiz bir siyaseti ortaya atıyor. Daha önce de benzer iftiralarda bulundu. Dünyanın en zengin başbakanlarından biri olduğunu söylediler, gene arkası yok. Şu kadar bakan Bylock kullandı, hodri meydan dendi. Açıkladı, gene bir şey yok. Hayati bey ÖSYM'ye talimat verdi diye bir belge açıkladı, hepsi fos çıktı. Dediklerinin hiçbirisini de ispat edemedi. Elinde bir belge, bilgi olmadan haysiyetli bir adam insanları suçlar mı? Bir hafta önceki konuşmasının, 21 Kasım'da, orada diyor ki, "Dolar bozdurun diye bağırıyorlar. Sen dolarları habire oraya gönderiyorsun" diyor. Cumhurbaşkanımız dedi ki, "Siz bunları ispat ederseniz ben Cumhurbaşkanlığı'ndan da istifa ediyorum, siyaseti de bırakıyorum" dedi. Tayyip Erdoğan'dan kurtulmak için fırsat kollayan çevrelere altın bir fırsat verdi. Ne yaptılar? Bir hafta sonra açıklayacağım dedi, bir kağıt parçası gösterdi. Fazla bir zaman geçmeden avukat sayın Ahmet Özel çıktı, "Bunlar yalandır, kağıt parçaları sahtedir" dedi. "Gönderilen bir kuruş para yoktur" dedi. Müfteri olmayan birine düşen görev iddiasını ispatlamaktır. 'Bu belgeleri size dağıtıyorum' demesi gerekmez mi? İddiasını ispat etmesi gerekmez mi? Elinde bomba patladı, perişan oldu da ondan dağıtamadı? Kağıt parçalarının gerçekten kağıt parçası olduğunu, kendisini müfteri durumuna düşüren belge olduğunu fark etti. Bomba elinde patladı, sahtekarlığı, müftericiliği, yalancılığı deşifre olduğu için bu kağıt parçalarını medyaya dağıtmaktan çekiniyor.

        REKLAM

        Kılıçdaroğlu hesap uzmanıyım diyor, genel müdürlük yapmış. 2010'da beridir bir partinin genel başkanlığını yapıyor. Bu kadar görevlerde bulunan birisinin 'Ben yanıldım' demeye hakkı yok.

        "ZARRAB DAVASI İLE EŞ ZAMANLI İFTİRA KAMPANYASI BAŞLATILDI"

        ABD'de Zarrab (Rıza Sarraf) ile ilgili bir dava başlıyor. Zarrab baskı ile itirafçı haline geldi. Eş zamanlı bir şekilde Türkiye'de ana muhalefet lideri Cumhurbaşkanı'nı, yakınlarını, ailesini karalayan iftira kampanyası başlattı. Bir yandan New York'ta bir parçası sürüyor, Türkiye'deki ayağını da sayın genel başkan (Kemal Kılıçdaroğlu) yürütüyor. İkisinin de hedefinde Türkiye var. İkisinin de hedefinde Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan var. İkisinde de hükümetimiz var. Kılıçdaroğlu gibi kukla bir lider istiyorlar.

        Şu anda Türkiye çıkarlarının aleyhine en büyük icraatı CHP'nin Genel Başkanı yapıyor. Kılıçdaroğlu, Türkiye'nin ulusal güvenlik sorunu haline geldi.

        BELGELERİ KİM VERDİ?

        Dürüst adam, bir belge açıklıyorsa, bunu kimden aldığını da açıklaması lazım. 'Ben haber kaynağımı gizli tutarım' sen gazeteci falan değilsin. FETÖ'cüler mi verdi, bazı ülkelerin istihbarat örgütleri mi verdi, diğer terör örgütleri mi verdi, yoksa bizim bilmediğimiz başka biri mi verdi? Veya siz mi oluşturuyorsunuz bu belgeleri? Yoksa seni kim kullanıyor? Açıklamıyor. Kim verdi kardeşim? Sen veren ülkenin çıkarlarına mı çalışıyorsun? Terör örgütü verdiyse, sen terör örgütünün destekçisi misin? Türkiye düşmanları verdiyse, bu muhabbetin sebebini açıklaması lazım. Bir soru ile iftira ediyor. Sonra da doğru söylüyor imajı vermek için kağıt parçaları gösteriyor. Bizim gördüğümüz şey çok açık. Türkiye'ye karşı bir projenin Türkiye ayağında alınan taşeronluk vazifesidir. Türkiye'nin Cumhurbaşkanı'na, hükümetine, daha doğrusu Türk miletine karşı bir taşeronluk vazifesidir. Kişi konuştuğu zaman doğru söylemesi lazım. Türk siyasetinin baş münafıklarından bir tanesi Kemal Kılıçdaroğlu. Olacak iş mi?

        "PARLAMENTODA VEKİLLERE, İSTANBUL'DA HALKA DAĞITSIN"

        İddia yurt dışına para aktarıldığı, Man Adası vergi kaçıranlar için bir cennet ve oraya özel kalemi, oğlunun para aktardığına ilişkin. Cumhurbaşkanımız "İspat edin bırakıyorum' dedi. Kılıçdaroğlu'na düşen bunu gazetecilere vermesidir. Parlamentoda milletvekillerine, İstanbul'da halka dağıtsın. Niye dağıtmıyorsun bunu? Niye vermiyorsun? Veremezler. Çünkü kendisi diyor ki, "Para gönderdi." O kağıt parçalarında gönderilen bir kuruş para yoktur. Evraklar ya sahtedir, hemen ortaya çıkacak. Ya da başka bir şeyi çarpıtıyor, o da çıkacak ortaya.

        Her işi iyi biliyorsan çıkar medyaya ver. Meclis araştırsın diyorlar. Sen araştırmadın mı? Doğru mu değil mi diye teyit etmedin mi? Türkiye'de kullanımı en kolay malzeme Kılıçdaroğlu. Uluslararası istiharat örgütleri Türkiye'de kimi kullanacaklarını çok iyi biliyorlar. Cumhurbaşkanımıza kim saldırırsa saldırsın, bazı çevreler, saldıran teröristlerse peşine düşüyor. Türkiye düşmanı ise peşine düşüyor. Burada da aynı şeyi görüyoruz.

        Mustafa Gündoğan özel kalem müdürü diyor. Bunlar gizli insanlar değil. Hepsinin ismi var. Bir bakmaz mı? Cumhurbaşkanı dedi, "Benim böyle bir özel kalem müdürüm olmadı." Özür dilerim öyle değilmiş demesi gerekmez mi? Utanma hissi yok. Bir tane kızarma, bozarma, utanma yok.

        "BU KONU ARTIK CHP'NİN YARGIDAN KAÇIRABİLECEĞİ BİR KONU DEĞİL"

        Cumhurbaşkanımız dava açtı. Bir dava daha açacağını söyledi. Diğer kişiler adına da ayrıca davalar açıldı. Tazminattan kurtulmak için iftiracı olmadığını ispat etmek zorunda. Bu belgeleri mahkemeye vermeleri lazım. Mahkeme onların dediğinin doğruluğuna kanaat getirirse davaları reddeder. Kabul etmezse tazminata hükmedecektir. Ayrıca hakaretten, iftiradan oradan da yürüyecek ceza soruşturmaları ve kovuşturmaları olacaktır. Bu konu artık CHP'nin yargıdan kaçırabilecekleri bir konu değil. Kılavızu karga olan kendisini pislikten kurtaramaz. Kendi kokar, çevresini kokutur. Şu anda kılavuzları karga Kılıçdaroğlu'nun onlarla beraber gezdiği yer hep pis olan yerler.

        "Bir kuruş para göndermedik" diyoruz. O zaman bunun doğrusunu ben söylüyorum. O zaman bunu "Gönderdi" diyen ispat edecek. O kağıt parçaları sahtedir, senin söylediklerin yalandır. Sahte olmadığını ispat etmesi lazım. Bunun yolu kağıt parçalarını medyaya vermek. Niye vermiyorsunuz? Acaba Kılıçdaroğlu kağıt parçalarını partide kaç kişiye verdi? MYK üyelerine verdi mi? Partisinden de yeteri kadar insana verdiğini düşünmüyorum. Yalanının ortaya çıkmasından rahatsız olur. Yalancı değilse yapacağı şey bu belgeleri hemen açıklamaktır.

        Kılıçdaroğlu, terör örgütü FETÖ, DHKP-C ve PKK'nın ürettiği gündemlerin neredeyse tek savunucusu. Bir insan kendi ülkesinin aleyhine uluslararası alanda sonuçlar çıksın diye bunu yapar mı? "Türkiye güvenli ülke değil, gitmeyin" diyor. Can Dündar konusunda batı ile aynı dili kullanıyor. Suriye politikası konusunda Esad ile aynı dili kullanıyor.

        Kılıçdaroğlu'nun parti genel başkanı olma süreci çok önemli.

        Kaset komplosu üzerine genel başkan oldu. Sayın Baykal'ı ziyaret etti, aday değilim dedi, sonra çıktı aday oldu. Komplocuların genel başkan yaptığı birisi. Diyet ödüyor herhalde.

        ABD'DEKİ "HAKAN ATİLLA" DAVASI

        ABD, New York'ta bir tiyatro ortaya konuyor. Bir parçası da Cumhurbaşkanımız ve ailesine karşı CHP eliyle oynanıyor. İkisinin hedefi de Türkiye, Cumhurbaşkanı ve hükümetidir. Bir dava düşünün yargılanan hakim FETÖ'nün organizasyonuna katılmış. Raportör bahsediyor, raporları götürenler, hem CHP'li milletvekili hem de bir başka bürokrat. Bunlar da FETÖ'cü oldukları iddia edilen kişiler. Tanık olarak dinliyor birisi, o da FETÖ'cü. Yargılayan FETÖ'nün organizasyonuna katılan hakim. Böyle bir mahkemeden hangi adaleti bekliyoruz. Ben oradan bir adalet beklemiyorum. 2019'a giderken bunlar daha başlangıç, daha ne iftiralar ortaya atacaklar. Hukuka uygun bir yarış yapmayı beceremediler, beceremeyecekler. Bu usulle netice almak istiyorlar, alamayacaklar.

        Gözde olan gözden düşürülebilir ama kalpte olan kalpten düşürülemez. Tayyip Erdoğan, Türk milletinin kalbinde sevgi ve saygı kazanmış Türkiye'nin gelmiş geçmiş en büyük siyasi liderlerinden birisidir.

        AFRİN'E OPERASYON OLACAK MI?

        Bizde 3 milyon 200 bin Suriyeli sığınmacı var. Suriye'den terör riski var. Yeni mülteci gelme riski var. Terör koridoru oluşturma riskleri var. Tükiye sınır güvenliğini tesis etmek ve yeni mülteci akınının önüne geçmek, Türkiye'de eylem yapmasını önlemek için oralarda aktif çalışmalar yürütüyor. Bundan sonra da yürütecektir. Fırat Kalkanı oradaki oyunları bozan önemli bir adım olmuştur. İdlib'de gözetim noktaları, Türkiye, İran ve Rusya'nın attığı adımlar son derece önemlidir. Esasında Suriye'de yaşanan çatışmaların biteceğine dair umudun en çok yükseldiği görüşmelerdir. Ortaya çıkan 3'lü fotoğraf bütün dünyayı etkilemiştir. Afrin Türkiye için önemli. Orada terör örgütü PKK'nın uzantısı PYD-YPG'nin tehdit oluşturmasına müsaade etmeyeceğimizi ifade ettik. Bütün görüşmelerde bu bölgelerde olup bitenler ana gündemimizdir. Afrin de ana gündemimiz. Önümüzdeki günlerde ne gibi adımlar ortaya çıkar şimdi konuşmak doğru olmaz.

        Ben eminim ki 2019'un 3 Kasım'ında da Cumhurbaşkanımız yeni yönetimin birinci turda seçilmiş ilk Cumhurbaşkanı olacaktır. Sayın Cumhurbaşkanımız bizim adayımız, onda şüphe yok.

        TAŞERON DÜZENLEMESİ

        Kökünden çözülecek bir tasarıyı sevk edeceğiz. Önümüzdeki günlerde Bakanlar Kurulu'nun gündemine konu gelecektir. Ardından Meclis'e sevk edilecek. Ocak ayı içinde taşeronu halletmiş olacağız.

        ABD'NİN YPG AÇIKLAMASI

        (Trump'ın YPG'ye silah verilmeyeceğini söylemesi) Bizim muhatabımız kimdir? ABD'yi temsil eden Başkandır, Trump'tır. Sayın Trump bizim muhatabımızdır, Pentagon Trump'ın muhatabıdır, bizim muhatabımız doğrudan değildir. Devlet olarak Sayın Trump ile muhatabız. Bu sözün arazideki yansımalarını da bizim görmemiz gerekir. Sayın Trump bu açıklamayı yaptı, arazide bundan sonra silah verip verilmediğini elbette biz de takip edeceğiz. Bu sözün hayata geçmesini biz bekliyoruz.

        OHAL BAŞVURULARI

        (OHAL İşlemleri İnceleme Komisyonunun başvuruları değerlendirme süreci) Başkanvekiliyle görüştüğümde, önümüzdeki hafta veya bir sonraki hafta karar verebileceklerine dair değerlendirmeleri var. Göreve iade edilirse, iade edilmiş olacak. İade edilmeyenler yargı yoluna müracaat etme hakkı elde edecekler. Dolayısıyla bu verilen kararların yargıya açılması anlamı da taşıyor.

        Kutlu Doğum'la ilgili bir değişiklik yapıldı. O da yürürlüğe girdi. Önemli değişiklikler oldu. Bundan sonra da Diyanet daha aktif olmaya gayret edecektir.

        DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ ÖĞRETMENLİĞİ MEZUNLARINA, DİYANET'TE İSTİHDAM

        Diyanet İşleri Başkanlığı bünyesinde Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Öğretmenliği mezunları bugüne kadar istihdam edilmiyordu. Bundan sonra Diyanet İşleri Başkanlığı bünyesindeki din hizmetleri görevlerinde de Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Öğretmenliği mezunları, İlahiyat Fakültesi mezunları gibi istihdam edilecektir. Hayırlı olmasını diliyorum.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ