Gözden kaçan başyapıt mertebesinde filmler

2000'lerde yapılan ve hak ettiği takdiri toplayamamış 10 müthiş film.

1. Moon

2009 yılı bilim-kurgu filmleri açısından oldukça üretken bir yıl olmuştu. Avatar, District 9 ve Star Trek gibi dev yapımlar beyazperdeye gelirken, aslında bu türde yılın en iyi filmi olan Moon, büyük yapımların ay tutulmasına kapılmıştı. Sam Rockwell sergilediği oyunculuk ile kariyerinde adeta sınıf atlarken, bir çok sinefili kendine hayran bırakmayı başarmıştı.

2. The Life Aquatic with Steve Zissou

Wes Anderson'un bu masalsı başyapıtı, özensiz gibi gözüken özel efektleri ve adeta bir B-Movie tadındaki görselliği ile ilk etapta izleyicide yavan bir his yaratsa da, tekrar tekrar izlenimlerde muhteşem diyalogları ve gizli alt mesajları ile gerçek manada büyülüyor.

3. I'm not there

Kate Blanchet'ın 1960'ların Bob Dylan'ınını kusursuz bir şekilde beyazperdeye yansıttığı filmde, aslında 6 farklı aktörün Dylan'ın hayatının çeşitli dönemlerinde takındığı farklı personaları yansıtıyor. Her ne kadar Blanchet Dylan'a en benzeyen oyuncu olsa da, kadroda Cristian Bale, Heath Ledger, Marcus Carl Franklin, Richard Gere ve Ben Whishaw gibi önemli isimler de var.

4. Valhalla Rising

Valhall Rising, sessiz ama yüksek derecede şiddet içeren durağan görselliğine Mads Mikkelsen'ın inanılmaz oyunculuğunu da katarak, dönemin en önemli gizli mücevherlerinden biri olmayı başarıyor. Minimal sinemanın doruk noktalarına uzanan filmde Tek Gözisimli karakterin zihinleri zorlayan cinsten şiddet sahneleriyle karşı karşıya kalıyorsunuz.

5. Mary and Max

Stop motion animasyon türünün birçok izleyici tarafından ıskalanmış filmi Mary and Max, günümüz dünyası insanının temel sorunlarını ele alıyor. Depresyon, kişilik bozuklukları, endişe ve temel mutsuzlukları irdeleyen film, belki bir animasyon olduğu için farkedilmemiş bir cevher.

6. The Guard

Sıradışı bir İrlanda'lı polisin bir FBI ajanı ile birlikte uyuşturucu mayfasının peşine düştüğü filmde, Amerika - İrlanda arasındaki kültür uçurumunu komik bir dille ele alıyor. İrlanda sinema tarihinin gişe rekorunu da elinde bulunduran filmde (19,6 milyon dolar), mükemmel görselliği ile aslında çok daha fazla takdiri hak ediyor.

7. The Fountain

Çekim aşamasında bütçesinde dramatik bir indirime gidilen The Fountain, bu sebepten çok az sayıda özel efekt kullanılarak tamamlanabilmiş. İzleyicinin, barındırdığı hiç bir konsepte tam anlamıyla fokuslanamadığı ancak büyüleci bir görselliğe sahip olan filmde; ölümsüzlüğü arayan ve kanser hastası olan eşini kurtarmaya çalışan bir bilim adamı konu ediliyor.

8. The Grey

Liam Neeson'ın çok sayıda aksiyon filminde boy gösterdiği bir döneme denk gelen The Grey, alışıla gelmiş vurdulı kırdılı bir film izleniminin kurbanı olmuşa benziyor. Ancak filme şans veren izleyiciler, klasik bir aksiyon filminden çok daha derin işlenmiş bir yapım ile karşılaştılar. Ekstrem koşullarda hayatta kalmaya çalışan bir adamı anlatan film, kesinlikle izleme listenize eklenmesi gereken bir yapıt.

9. In Bruges

1. sınıf kara mizah, oyunculuk ve göndermelerle süslenmiş olan In Bruges, yıllardır çekilmiş en iyi suç filmlerinden biri olarak sinema tarihindeki yerini almış gibi gözüküyor. İzlerken gülmekten gözyaşlarına boğulabileceğiniz diyaloglar esnasında, mükemmel bir film izlediğiniz hissine kapılıyorsunuz.

10. The Fall

Sadece tüm zamanların yapılmış en iyi filmlerinden biri olmasından dolayı değil, oyunculuk ve karakterlere de olumsuz hiç bir yorumun yapılamayacağı bir film ile karşı karşıyayız. Sinemanın görsel bir sanat disiplini olduğunu kabul edecek olursanız, The Fall kuşkusuz bu kulvarda çekilmiş en iyi filmlerden bir tanesi. Sakatlanarak hastanede tedavi gören bir döblürü konu eden filmde, asıl sihir bu karakterin karşılaştığı küçük bir kız ile başlıyor.