Bir dehşet kampı: Auschwitz

I. Dünya Savaşı’nda ‘aşağılanan’ Almanya, Adolf Hitler’i ‘Führer’ olarak selamladığında milyonların aklında, gönlünde gelecekte yaşanacak dehşetin kırıntısı bile yoktu muhtemelen...

Ancak bu kısa boylu hitabet ustası adam, aşırılıklar çağının insan aklını zorlayacak en büyük aşırılıklarına imza atacaktı.

Panzerleri, Polonya topraklarını ezdikten sonra ilk işi, ‘Dünya üzerinde bulunma saadetine erişemeyecek kadar dejenere olmuş’ diye tanımladığı Yahudi halkını dünya üzerinden kaldırmaya başlamak oldu.

Bu yüzden Krakow kenti yakınlarında inşa ettirdiği Auschwitz toplama kampında ‘mükemmel bir imha için’ hiçbir eksiği unutmadı.

SS’lerinin Avrupa’nın dört bir yanından topladığı yaklaşık 1.3 millyon insan hayvan nakillerinde kullanılan tren vagonlarına tıka basa doldurularak Auschwitz ve Birkenau'ya getirildi.

Giriş kapısında ‘Çalışmak özgürleştirir’ yazan bu ölüm kampında çoluk, çocuk, yaşlı, genç yüzbinler vuruldu, yakıldı, gaz odalarına konuldu…

Yıllar, aylar süren bu ‘sistemli imha’ harekatında en kritik görevlerden biri de Josef Mengele’nindi.

Auschwitz’deki tutsaklar, ‘ölüm meleği’nin korkunç deneylerini üzerlerinde icra edebileceği bol bol kobay demekti. Canice çalışmalarını insan olarak görmediği insanlar üzerinde uyguladı.

Nazi canavarlığının ‘kanlı nişanesi’, gelecek nesiller bu vahşeti unutmasın diye 1979 yılında UNESCO tarafından ‘İnsanlığın Kültür Mirası’ listesine alındı.

Şimdi Auschwitz’in günah dolu yollarını adımlayanlar taş duvarlar arasında çığlıkları, inlemeleri hala iliklerinde hissediyor.

İnsanlık, tarihindeki en büyük utançlarından birini her yıl hala hatırlıyor, hafızasına kazıyor. Bu vahşet bir daha yaşanmasın diye…