Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Dünya Af Örgütü: 50 milyon kişi evini terk etmiş durumda

        ECE ÇELİK / HABERTURK.COM

        ececelik@haberturk.com

        Bodrum sahiline vuran küçük bedeni ile tüm dünyanın gözünü açmasını sağlayan Aylan Kurdi artık mülteci krizinin sembolü. Dünya mülteci krizinin önemini bu fotoğrafla fark etse de bu durum yeni değil. Suriye iç savaşı başladığından beri dünyada mobilize olmuş 50 milyon göçmen sözkonusu.

        Üç yaşındaki Aylan gibi binlerce insan kaçak yolla ülke değiştirmeye çalışırken yaşamını kaybetti. Bu konuyu insan hakları üzerine çalışan Uluslararası Af Örgütü'nün Türkiye Şubesi Mülteci Hakları Koordinatörü Volkan Görendağ ile konuştuk. Görendağ tüm dünyanın gözlerini kapadığı krizin nasıl geliştiğini ve uluslararası anlamda ne gibi önlemler alınabileceğini anlattı.

        Af Örgütü Mülteci Hakları Koordinatörü Volkan Görendağ

        Bodrum kıyısına vuran küçük Aylan'ın fotoğrafıyla zaten aylardır binlerce kişinin ölümüne sebep olan mülteci krizi ayyukaya çıktı. Dünya bu sorundan bahsetti. Size göre bu mülteci krizi nasıl bu noktaya geldi?

        Evlerini terk eden mülteci ve göçmenlerin sayısının 50 milyonu aşmış durumda. Bu, 2. Dünya Savaşı’ndan bu yana görülen en büyük mülteci krizi. Krizin büyük bölümünü Suriyeli nüfus oluşturuyor. 4 milyonu aşkın Suriyeli ülkelerini terk edip komşu ülkelere sığınırken yaklaşık 10 milyon Suriyeli de evlerini terk ederek Suriye’nin başka bölgelerine göç etmiş durumda. Suriye dışında birçok Ortadoğu ve Afrika ülkesinde de yerlerini terk edenlerin sayısı gittikçe artıyor.

        Suriye ve benzer ülkelerdeki çatışma ortamının uzun sürmesi insanların ülkelerine geri dönme umudunu yitirip gelecek kaygısını arttırıyor. Bu nedenle de Avrupa’ya doğru ölüm riskini göze alıp yolculuklara çıkıyorlar. Akdeniz, hem Türkiye hem de kuzey Afrika ülkelerinden Avrupa Birliği ülkelerine ulaşmak için en çok kullanılan yol. Türkiye’den Avrupa’ya ulaşmaya çalışanların bir kısmının da Ege denizini geçmeye çalıştıklarını biliyoruz.

        Krizin gelişine en büyük etken Suriye’deki iç savaşın azalmaması aksine artarak devam etmesi gerçeği var. Sığındıkları Türkiye gibi komşu ülkelerdeki yaşam koşulları da mültecileri ikinci bir yolculuğa zorlayan etkenlerden biri.

        "AVRUPA PAHALI OLDUĞU İÇİN AKDENİZ'DEKİ KURTARMA OPERASYONLARINI KÜÇÜLTÜYOR!"

        Göçmen sorunu ile ilgili duyarsız kalan Avrupa ülkeleri eleştiri oklarının hedefi oluyor. Af Örgütü de bu konuda Avrupa ülkelerine çağrılarda bulunuyor. Sizce Avrupa ülkeleri bu krizin gelişini öngöremedi mi?

        Uluslararası Af Örgütü olarak Avrupa’nın politikalarına ilişkin birçok rapor hazırladık ve kampanyalar yürüttük. Avrupa kalesinin surları diye adlandırılan AB’nin kara sınırlarına örülen duvarlar ve tel örgüler insanların deniz yolundan daha güvenli olan kara yolu ile geçişi engelledi. Mülteciler ve göçmenler sonu trajik sonla biten deniz yolculukları ile Avrupa’ya gitmeye çalışıyor.

        Denizlerdeki bu riskli yolculuklar sonucunda meydana gelen kazalar sonucu denizde mahsur kalan mültecilere yönelik arama kurtarma müdahalesinde bulunacak operasyonlar yüksek maliyetleri nedeni ile küçültülüyor. Bu nedenle Avrupa’nın yanı başında yüzlerce insan hayatını kaybediyor.

        1 Ocak – 20 Nisan 2014 tarihlerinde Akdeniz’de hayatını kaybeden göçmenlerin sayısı 17 iken 2015 yılının aynı döneminde sayı 1700 e çıktı.

        Avrupa’nın bu riskli yolculuklara gerek kalmadan mültecilerin başvuru yapabilecekleri, daha güvenli yolculuklarla Avrupa’ya ulaşabilmelerinin önünü açacak tedbirleri alması gerekiyor.

        Size göre ülkeler böylesi bir göçmen dalgası karşısında nasıl bir tutum sergilemeli?

        Türkiye ve Lübnan gibi Suriye’ye komşu olan ülkeler çok sayıda Suriyeli mülteciye ev sahipliği yapıyor olsalar da kapılarını mültecilere kapatmamalılar. Mültecilerin acil koruma bulmak amacıyla ilk gidecekleri yer en yakın komşu ülkeler. Türkiye de bir süre uyguladığı açık kapı politikasını tam anlamıyla uygulamıyor. Pasaportu olanlar resmi geçiş noktalarından içeriye alınıyor, pasaportu olmayanlar düzensiz bir şekilde Türkiye’ye girmeye çalışıyor.

        Suriye içine kurulması düşünülen “tampon bölge” “güvenli bölge” gibi seçenekler de mültecileri riske atabilir. Suriye’de ve başka bölgelerde hedef haline gelen mülteci kamplarının olduğu biliniyor.

        Suriye’ye komşu olmayan Avrupa Birliği ülkeleri, Katar, Suudi Arabistan gibi körfez ülkeleri, Rusya, Çin, ABD, Kanada gibi diğer gelişmiş ülkeler de mültecilere kapılarını kapatmaktan vazgeçmeli ve yüzbinlerce mülteciye ev sahipliği yapan komşu ülkelere destek sunmalı.

        Uluslararası bir destek mekanizması kurulmadan mültecilerin temel ihtiyaçlarına erişebilmeleri mümkün değil.

        SADECE TEMMUZ AYINDA 50 BİN KİŞİ TÜRKİYE'DEN YUNAN ADALARINA KAÇTI

        Göçmen krizi ile ilgili iki kampanyanız var bu kampanyalar neyi hedefliyor?

        SOS Europe kampanyası ile Uluslararası Af Örgütü Avrupa'nın sınırlarında daha güvenli ve daha iyi bir yaşama ulaşma mücadelesi veren göçmenlerin ve mültecilerin yaşadıkları hak ihlallerinin durdurulması çağrısında bulunuyor. Open To Syria kampanyası ile Suriye'den gelen mültecilerin korunması, ihtiyaçlarının karşılanması ve en çok mağdur durumda bulunanların yeniden yerleştirilmesi için uluslararası toplumu sorumluluklarını yerine getirmeye çağırıyoruz.

        Göçmen krizinin sayısal boyutunu anlatabilir misiniz? Şu anda Akdeniz'de takriben kaç insan mobilize halde?

        Avrupa Birliği sınır ajansı Frontex verilerine göre 2015 yılının temmuz ayında Avrupa'ya çoğunluğu Suriye ve Afganistanlı olan düzensiz geçenlerin sayısı 107 bin 500'ü bulmuş durumda. Avrupa'ya bir ayda 100 binin üzerinde geçiş ilk kez gerçekleşti.

        Frontex raporuna göre Ocak ile Temmuz 2015 döneminde Avrupa'ya 340 bin göçmen ve sığınmacının geçtiğini tespit etti. Bu rakam, 2014'deki aynı dönemin neredeyse üç katı. Rapora göre bu geçişler sırasında 2500 kişinin hayatını kaybettiği belirtilirken, temmuz ayında Avrupa'ya ulaşan göçmenlerin 50 bine yakınının Türkiye'den Yunanistan adalarına geçtiği belirtiliyor.

        Türkiye ve Lübnan ağır bir yük omuzluyor. Göçmen krizinin uzun vadede ne gibi sonuçları olabilir?

        Milyonlarla ifade edilen mülteci nüfusunun büyük bölümü uzun yıllar her iki ülkede yaşamaya devam edecek. Türkiye’deki 2 milyon Suriyelinin kısa bir sürede ülkelerine dönmeleri mucizesini kimse beklememeli. Uzun zaman birlikte yaşayacağımız mülteci nüfusunun toplumda eşit bireyler olarak kendilerini hissetmeleri, üretime katkıda bulunup yardıma bağımlı bir hayat sürmelerinin önüne geçilmesi gerekiyor.

        Çocukların ve gençlerin eğitim süreçlerini tamamlayabilmeleri için devletlerin özel önlemler alması ve destek mekanizmalarının kurulması gerekiyor. Mülteci çocukların sığındıkları ülkelerde okula gitme oranı oldukça düşük. UNHCR temsilcisi Guterres Suriyeli çocuklar için “kayıp nesil” oluşma tehlikesini defalarca vurguladı.

        Sağlık, Eğitim, Barınma, gıdaya erişim gibi bir çok imkandan yoksun halde yaşayan mülteci nüfusuna uluslararası camianın da katkısıyla devletlerin daha fazla destek sunarak yaşam koşullarının iyileştirmesi şart.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ