Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Dünya Amerika Gezegenin kaderine Trump darbesi!

        Amerika Birleşik Devletleri, geçtiğimiz yıl Kasım ayında yaklaşık 200 ülkenin uzlaşısıyla yürürlüğe giren ve dönemin Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Ban-ki Mun'un 'tarihi bir dönüm noktası' olarak nitelediği Paris İklim Anlaşması'ndan çekildi.

        ABD Başkanı Donald Trump, Beyaz Saray'da yaptığı toplantıda konunun hemen BM'ye iletileceğini açıkladı ancak müzakere süreciyle birlikte ABD'nin anlaşmadan tamamen çekilmesinin Kasım 2020'yi bulacağı düşünülüyor.

        ABD'nin, iklim değişikliğiyle mücadelede bir ilk olan ve en kısa sürede uluslararası anlamda en fazla imzayı toplayan anlaşma olarak tarihe geçen Paris İklim Anlaşması'ndan çekilmesinin ekolojik, ekonomik ve politik birçok sonucu olması bekleniyor.

        Kararın açıklanmasının ardından Greenpeace, Berlin'deki ABD Büyükelçiliği'nin duvarına 'Tam bir ezik. Ne üzücü' ifadelerini ve Donald Trump'ın siluetini yansıttı.

        PARİS İKLİM ANLAŞMASININ TEMEL HEDEFLERİ NELERDİ?

        * Anlaşma, küresel ortalama sıcaklık artışını 2100 yılına kadar 1.5 ile 2 derece limitinde tutmayı hedefliyordu.

        * Paris İklim Anlaşması'nın önemli taahhütlerinden biri de, 2050-2100 yılları arasında insan kaynaklı sera gazı salınımının miktarını, ağaçların, toprağın ve okyanusların karşılayabileceği düzeye çekmekti.

        * Anlaşma zengin ülkelerin, daha fakir ülkelere; iklim değişikliğine uyum sağlamaları ve yenilenebilir enerjiye geçiş yapabilmeleri için finansal destek sunmasını öngörüyordu.

        * Anlaşmaya göre, her 5 yılda bir ülkelerin sera gazı kısıtlamasına yaptıkları katkı gözden geçirilecek ve ona göre yeni bir hareket planı belirlenecekti.

        Paris İklim Anlaşması Kasım 2016'da Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nda onaylanarak yürürlüğe giren Paris İklim Anlaşması'nın altında aralarında Türkiye'nin de bulunduğu 190'dan fazla ülkenin taahhüdübulunuyor.
        Eğer anlaşma hiçbir ülke tarafından uygulanmazsa ve geçmiş trend sürdürülürse, 2100 yılında küresel ortalama sıcaklık 4.2 derece artacak. NASA verilerine göre Endüstri Devrimi'nden bu yana küresel sıcaklığın 0.99 derece yükseldiği düşünülürse, bu çok ciddi bir rakam.

        ABD'NİN ANLAŞMADAN ÇEKİLMESİ NEDEN ÖNEMLİ?

        Çin'den sonra atmosferde en fazla sera gazı salınımına neden olan ülke olan ABD'de eski başkan Barack Obama, ülkenin karbon salınımını 2025'e kadar yüzde 26 ile yüzde 28 arasında azaltma hedefi koymuştu.

        Ancak ABD'nin Paris İklim Anlaşması'ndan çekilmesi, her yıl atmosfere ek 3 milyar ton karbondioksit salınması demek. Bu da artan hızda yükselen denizler ve hızla eriyen buzul kütleleri demek. Bir diğer yandan, ABD 2100 yılına kadar küresel sıcaklığı tek başına 0.3 derece artırabilir. Bu rakam da yüzyıl sonuna kadar 1.5-2 derecelik artış hedefi koyan Paris İklim Anlaşması için kritik bir öneme sahip olabilir.

        İklim değişikliği nedeniyle sular altında kalma tehlikesiyle karşı karşıya olan ada ülkeleri ve az gelişmiş ülkeler için bir 'zafer' olarak görülen anlaşmaya göre ABD, BM'nin iklim değişikliğiyle ilgili fonlarına 3 milyar dolarlık finansal destek sağlayacaktı. ABD'nin karardan çekilmesi aynı zamanda anlaşmaya imza atan ülkeler için finansal kayıp anlamına geliyor.

        Trump'a göre Paris İklim Anlaşması, 2025 yılında ABD'de toplam 2.7 milyon işe mal olmuş olacak ve gayri safi yurtiçi hasılada 3 trilyon dolarlık bir kayba neden olacaktı.

        TRUMP NEDEN ABD'Yİ PARİS İKLİM ANLAŞMASINDAN ÇEKTİ?

        Seçim kampanyası döneminde iklim değişikliğini 'kandırmaca' olarak niteleyen ve Paris İklim Anlaşması'nı 'gözden geçireceği' sözünü veren Trump, Oval Ofis'teki koltuğunu devraldıktan sonra Obama'nın iklim politikalarında önemli değişikliklere gitti.

        Mart ayında Obama'nın 'Temiz Güç Planı' adı verilen iklim düzenlemelerini iptal eden Donald Trump, Paris İklim Anlaşması için de "Diğer ülkerin ABD'ye karşı ekonomik avantaj kazanmasıyla ilgili bir anlaşma" ifadelerini kullandı. Trump, Beyaz Saray'da düzenlediği basın toplantısında kararın ülkenin petrol ve kömür endüstrisine yardımcı olacağını savundu ve bu alanlara yeni yatırımlar yapılacağını belirtti.

        Trump'a yakın çizgideki isimler de bir süredir anlaşmanın öngördüğü karbon salınımı limitlerinin ABD şirketlerine sıkıntılı ve orantısız bir yük yükleyeceği fikrini dile getiriyorlardı.

        Exxon, BP ve Shell gibi petrol devleri de Trump'tan Paris İklim Anlaşması'nda kalmasını istedi. Petrol şirketlerinin bu tavrı sürpriz olarak değerlendirilebilir ancak bu şirketlerin doğal gaz üretiminde de söz sahibi oldukları ve gelecek planlarını doğal gaz üretimi üzerinden yaptıkları bilinen bir gerçek.

        ABD SERMAYESİ KARAR HAKKINDA NE DÜŞÜNÜYOR?

        Amerika Birleşik Devletleri, hemen hemen her konuda olduğu gibi Paris İklim Anlaşması'ndan çekilme kararıyla ilgili olarak da ikiye bölünmüş durumda.

        3M, Morgan Stanley, JPMorgan Chase, Proctor & Gamble, General Electric, Johnson & Johnson, The Dow Chemical Company, Tesla, Citigroup ve The Disney Company şirketlerinin CEO'ları karar açıklanmadan bir gün öne televizyon kanallarına ve Youtube'a verdikleri reklamlarda Trump'a Paris İklim Anlaşması'nda kalması çağrısında bulundu.

        Madalyonun diğer tarafında yer alan petrol, gaz ve kömür şirketlerinin konuyla ilgili tavrını anlamak için ABD Senatosu'na bakmak yeterli gibi gözüküyor. The Guardian'ın aktardığına göre, Trump'a Paris İklim Anlaşması'ndan çekilmesi çağrısı yapan 22 Cumhuriyetçi Senatör, 2012 yılından bu yana petrol, gaz ve kömür şirketlerinden seçim kampanyaları için 10 milyon dolardan fazla bağış topladı. Bunun yanı sıra 2016 seçimlerinde, bu sektörlerden Cumhuriyetçi adaylara yapılan bağış miktarı Demokrat adaylara yapılanın tam 15 katı.

        Tesla CEO'su Elon Musk: Başkan'ın danışma kurullarındaki görevlerimden ayrılıyorum. İklim değişikliği gerçektir. Paris Anlaşması'ndan ayrılmak ne Amerika ne de dünya için iyi.

        KARAR ABD'Yİ YALNIZ BIRAKIR MI?

        Donald Trump muhaliflerinin kararla ilgili en büyük endişelerinden biri, kararın ABD ile müttefiklerinin arasını açacağı yönünde oldu. ABD'nin Paris İklim Anlaşması'ndan çekilmesiyle birlikte, geçtiğimiz hafta yapılan G7 zirvesinde yer alan diğer ülke liderlerinin ısrarlarına karşın anlaşmadan çekilme kararı alan Trump hakkındaki 'ABD'yi içe kapatıyor' eleştirileri artarak devam edecek gibi görünüyor.

        Karar ayrıca, göreve başladığı günden bu yana gelenekselleşen ABD dış politikasıyla örtüşmeyen politikalar izleyen Donald Trump için bir kilometre taşı anlamına gelebilir. Zira NATO liderlerini, savunma harcamalarına daha fazla kaynak ayırmaları için 'azarlayan' Trump, bu hamlesiyle birlikte ABD'yi geleneksel müttefiklerinden bir adım daha uzaklaştırmış oluyor.

        Almanya Başbakanı Angela Merkel: Bu karar, bizim gibi kendilerini dünyamızın korunmasına adamış insanları durduramaz. Aksine Almanya'da, Avrupa'da ve tüm dünyada, iklim değişikliği gibi insanlık için önemli olan bu büyük sınavı ele almak ve bu sınavı başarılı bir şekilde başarmak için tüm güçleri birleştireceğiz. Bu yolun tüm insanların iyiliğine olduğuna ve dünyada daha fazla refaha ve fırsata yol açabilecek bir dinamizm yaratacağına içtenlikle inanıyorum.
        Amerika Birleşik Devletleri, Nikaragua ve Suriye'den sonra Paris İklim Anlaşması'nda yer almayan üçüncü ülke olacak. Suriye devam eden iç savaştan dolayı, Nikaragua ise herhangi bir yaptırımı olmayan anlaşmayı gerçekçi bulmadığı için Paris İklim Anlaşması'nın altına imza atmamıştı.

        UZMAN GÖRÜŞÜ: AB VE ÇİN LİDERLİK EDEBİLİR

        ABD Başkanı Donald Trump'ın, ABD'yi Paris İklim Anlaşması'ndan çekme kararını Marmara Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Anabilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Semra Cerit Mazlum, haberturk.com'a değerlendirdi.

        Trump'ına aldığı kararın sürpriz olmadığını belirten Mazlum, "Trump'ın kararı pek çok ülkeden ama özellikle uluslararası iklim rejiminde belirleyici role sahip olan ülke ve gruplardan Paris'e bağlı kalma kararlılığı açıklamalarıyla karşılandı. ABD'nin anlaşmanın dışında kalması, AB ve Çin gibi grupların iklim politikasında liderlik üstlenmesinin yolunu açabilir. Paris Anlaşması eksenindeki gelişmeler ve devam eden tartışmalar uluslararası sistemde değişen dengelerin de işareti. Amerika'nın tek taraflılık seçimi diğer büyük iklim güçlerinin tepkisi ve farklı yanıtlarıyla karşılaşabilir." ifadelerini kullandı.

        "PARİS ANLAŞMASI ABD'SİZ DE SÜRDÜRÜLEBİLİR"

        Anlaşmanın ABD'siz de sürdürüleceğini belirten Doç. Dr. Semra Cerit Mazlum, "Kyoto Protokolü'nde olduğu gibi Paris Anlaşması da ABD'siz uygulanmaya devam edecektir. Domino etkisi anlaşmadan çıkmak yönünde değil, diğer tarafların gerek iklim rejimi içinde gerekse dışında, yeni ittifaklar ve işbirliği yöntemleriyle uygulanmasını sağlamaya dönük ortak tavra dönüşebilir. Bazı ülkelerin ve uzmanların dile getirdiği Amerikan mallarına karşı ticaret önlemleri daha fazla gündemde olacaktır. Kısacası ABD, emisyonlardaki tarihsel sorumlulugu nedeniyle ahlaki olmayan birn karar verdi. Kendisi için tasarlanmış bir anlaşmadan çıkılması nedeniyle siyasi olarak yanlış karar verdi. Trump'ın iddia ettiği gibi Amerika'yı diğer ülkelere göre dezavantajlı hale getirmediği için de ekonomik olarak da yanlış bir karar verdi. Anlaşmanın diğer tarafları iklim rejimini yeni duruma göre şekillendirecektir.

        Kyoto Protokolü Karbondioksit ve sera gazı salınımı seviyesini 1990 yılına döndürmeyi hedefleyen Kyoto Protokolü, 1997 yılında kabul edilmiş, ancak 2005 yılına kadar yürürlüğe girememişti. Protokolün ABD Senatosu'nda onaylanmaması, ABD'nin kendi karbon pazarını oluşturmasına ve kendi politikalarını uygulamasına neden olmuş ve Kyoto Protokolü başarısızlığa uğramıştı.
        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ