Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Ekonomi İş-Yaşam İlaçtan kozmetiğe kadar pek çok sanayide kullanılan yabani ve endemik bitkiler Türkiye'de yok ediliyor - İş-Yaşam Haberleri

        EBRU ERDOĞAN / HT EKONOMİ

        Endemik bitki çeşitliliğinde AB’yi geride bırakan Türkiye, toplam büyüklüğü 25 milyar doları aşan tıbbi ve aromatik bitki pazarından ancak 100 milyon dolarlık pay alabiliyor. Bunun en büyük nedeni tarımda ‘zararlı’ olarak görülüp yok edilmeleri ve tarımının yapılmaması

        Geçtiğimiz haftalarda Gaziantep’te 182 kök Anadolu buğdayı toplarken yakalanan 5 Japon profesörü haberi; ilaç, kozmetik ve boya sanayiinde ağırlıklı olarak kullanılan bitkileri gündeme getirdi. Türkiye’de 11 binden fazla bitki var. Bunun 3 bin 90’ı endemik; yani sadece buraya ait bitkiler. Bütün Avrupa kıtasındaki 12 bin bitkinin ise 2 bin 750’si endemik. Bu kadar geniş floraya sahip Türkiye’nin 25 milyar dolarlık tıbbi ve aromatik bitki pazarındaki payı ise 100 milyon dolar civarında.

        Yeditepe Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Erdem Yeşilada, Türkiye’deki pek çok bitkinin, tarım arazilerinde ‘zararlı’ olarak görülüp yok edildiğini ya da halk tarafından kökleriyle toplanarak çok ucuz fiyatlara satıldığını dile getiriyor. Türkiye’de benzer ürünler olmasına karşın zerdeçal, sinameki gibi ithal ürünlerin tedavide kullanıldığını belirten Yeşilada, 1986-1998 yılları arasında halkın kullandığı bitkileri dokümante ettiklerini kaydediyor.

        12 yıl süren araştırmada, Türkiye’de kamu kurumlarından destek alamadıklarını dile getiren Yeşilada, “Bize desteği kim verdi biliyor musunuz; Japon Milli Eğitim, Kültür, Spor ve Bilim Bakanlığı. Şu anda Türk halk ilaçlarıyla ilgili bir bilgi bankası var; ama Türkçe değil. Topladığımız koleksiyonun biri o zaman çalıştığımız Gazi Üniversitesi’nde, diğeri de Japonya’da” diyor.

        BİR ÇALIŞMA DAHİ YOK

        Yeşilada, Avrupa’da doğada yetişen bitkilerin tarımının yapılıp endüstri haline geldiğini, ancak Türkiye’de böyle bir çalışmanın dahi olmadığını dile getiriyor. Yeşilada’nın verdiği bilgilere göre Avrupa’da gramı 100 Euro’ya satılan değerli bitkilerin bazıları ise şöyle:

        SAHLEP: “Türkiye’de yılda 25 milyon sahlep kökü toplanıyor; bu bir katliam. Dondurmacılar söylüyor kullandıklarını, kimse işlem yapmıyor. Oysa ki yerine kullanılabilecek ajanlar var. İhracatı yasaklandı ama içeride katliamı sürüyor.”

        SIĞLA YAĞI: “Marmaris’te günlük ormanında bulunur. Müthiş bir ürün; parfümeride koku fiksatörü olarak kullanılır. Bizim çalışmamız var; ülsere iyi geliyor. Halk arasında leblebi tozuyla karıştırılıp hap gibi yutuluyor. Ama pazarlanmıyor çünkü para etmediği düşünülüyor.”

        KEKİK: “Kekiğin kültürü var ve yurtdışına satılıyor ama onda da sıkıntı var. Her yıl piyasadaki ürünlerin kalitesine bakarız. Toplanan kekikler farmakopiye uygun değil. İçinde yüzde 2.5 uçucu yağ olması gerekirken yüzde 0.7 gibi oranlar gördük. Meğer kalan artıkları kurutup satıyorlarmış.”

        ÖKSEOTU: “Çok kıymetli; kanser ve bağışıklık sistemini güçlendirmede kullanılıyor. ABD Kanser Enstitüsü’nün bu konuda araştırması var. Almanya’da ilaçları var. Ama mesela bir haber var; başlığı: Gümüşhane’de ökseotuyla mücadele...”

        AKÇABARDAK: “Maalesef bütün ülkemizden gitti. Japonlarla 1990’da Bolu’ya gittiğimizde köklerini gördük; toplayıp yığmışlar. Sorduk; Bulgaristan’a gönderiyorlarmış, Bulgarlar da çocuk felci ilacı yapıyormuş. Yalan tabii; çünkü çocuk felcinin ilacı hâlâ yok. Avrupa’da bundan galantamin elde edildi ve Alzheimer ilacı yapıldı. Şu anda eczanelerde satılıyor.”

        ÇOĞU BİTKİNİN DEĞERİNİ BİLEN YOK

        TAVŞANMEMESİ: “Kökleri yurtdışına gönderiliyor. Bitkinin üst kısmını yılbaşı çiçeklerine bağlıyorlar. İtalya’da İndena diye etken madde elde eden bir şirket var. Bu bitkiden ‘rusco geni’ yapılıyor. Antiselülit, varis, hemoroit’ için kullanılıyor. 50 miligramı bin 200 dolara satılıyor. Bizden tonunu 50 dolara alıyordur. Yakında Türkiye’de bitecek.”

        ÇAM REÇİNESİ: “Toroslar’da bulunur. Boya sanayiinde kullanılır, antiseptiktir, terebent yağı elde edilir. Kalan kısmı kolofandır. Yara bandının yapışkan kısmı kolofandan yapılır. Türkiye’de 1980’den beri elde edilmiyor. Yıllık 700 milyon dolar ithalat yapılıyor.”

        MEYAN: “En içler acısı durumdaki bitki. Dünyanın en kaliteli meyanı bizde yetişir. Ama maalesef biz bunu istemiyoruz. “Meyan Otu ve Mücadelesi” diye kitap var. Oysa ki tıpta ‘orkestra şefi’ denir. Bir formüldeki bütün bileşenlerin emilimini koordine eder. 1 gramı 200 dolardan fazla.”

        İŞTE TÜRKİYE'NİN HAZİNESİ BİTKİLER

        JANSİYEN: “Avrupa’ya Türkiye’den gidiyordu; artık kalmadı. Avrupa’da çok popüler. Bundan yaklaşık 10 yıl önce Bilecik’te bir dağın tepesinde buldular. Orayı koruma altına aldılar gelişmesi için ama çoğaltmak için bir şey yapılmadı.”

        BARUTAĞACI: “Karadeniz’de var. Avrupa’da sinamekiden sonra en çok kullanılan müshil. Sinamekiden daha iyi çünkü sancı yapmıyor. Barutağacını Avrupa’ya yolluyoruz. Çinliler Alibaba’da ekstratını satıyor; kilosu 50 dolar.”

        GEVEN: “Türkiye’de 500 çeşit var; hiçbirinden yararlanmıyoruz. Eskiden kitre zamkı elde ediliyordu. Bunun, Arap zamkıyla kullanımı aynıdır, ıslatılıp yapıştırılan zarflarda kullanılır. Bütün meşrubatlar ise Arap zamkıdır. Önemli bir bitki ama bizde olan benzerini kullanmıyoruz.”

        ÇÖVEN: “Tahin helvası, susam ile şekerli su karıştırılarak yapılır. Ona bıçakla kesilir formu veren çövendir. Dünyanın en kaliteli çöveni bizdeydi. İstenmeyen kök olduğu için bitti. Şimdi helva üretiminde kullanmak için üçüncü kalite çöveni İran’dan alıyoruz.”

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ