Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Ekonomi İş-Yaşam Röportajlar İstanbul Sanayi Odası Başkanı Erdal Bahçıvan Bloomberg HT'de - İş-Yaşam Haberleri

        Bugün Nisan ayı sanayi üretim raporları geldi. Parlak geldi diyebiliriz, 2017'ye iyi bir giriş yaptı. Türkiye sanayi açısından, rakamlar açısından bakabiliriz, kalite açısından da iyi veriler geldi. Nasıl değerlendirirsiniz?

        Sanayide son aylarda gelen tüm veriler 2017'ye beklentilerden çok daha olumlu bir hızla sanayimizin girdiğini gösteriyor. Tabi bizim elimizde daha da güncel bir veri var biliyorsun. PMI endeksini biz her ayın başında açıklıyoruz. Özellikle 1 Haziran'da açıkladığımız İSO PMI endeksi 53.5 ile son yılların en yüksek PMI'ı . 2013 Aralık'tan sonra gördüğümüz en yüksek PMI. Ben buradan umuyorum ki Mayıs ayı sanayi üretimi endeksinin de müjdesini verebileceğim. Tahmin ediyorum bugünkü piyasaları heyecanlandıran veriden Mayıs ayı açıklandığı zaman daha güçlü PMI'ın bize gösterdiği öncü gösterge bir endeks açıklayacağız. Bu da içine baktığımız zaman sizin de söylediğiniz gibi özellikle de yatırım malları başta olmak üzere daha kaliteli ve nitelikli bir sanayi yapısıyla da büyümenin olduğunu göstermekte ki bu sadece büyüme değil uzun zamandan beri arzusunu çektiğimiz nitelikli büyümenin oluşmaya başladığının göstergesi. Umarım bu önümüzdeki aylarda da kalıcı olarak devam eder.

        Yani daha katma değerli üretim oluyor diyebilir miyiz?

        Kesinlikle nitelik artışı olan katma değerli bir sanayi büyümesi. Tabii ki Türkiye'nin toplam büyümsine de sadece nicelik anlamında değil nitelik anlamında da değer katacak bir büyümenin oluşmaya başladığının bize2017 açısından ilk işaretlerini veriyor.

        Şimdi bu hafta 500 büyük sanayi kuruluşunun raporunu da açıkladınız tabii ki burada da önemli başlıklar var. Öncelikle tabii ki ihracat olsun karlılık ve satışlar burada bir artış oldu. Pozitif anlamda fakat finansman sıkıntısı dedik. Bunu ödeme biçimi derken neler gözünüze çarpıyor? Öne çıkan sıkıntılar neler oldu?

        2016 gibi zor bir senede her yönden zorlu ve sorunlu bir senede Türkiye sanayisi rüştünü bir kez daha ispatlamış gözüküyor. Büyümesinden, istihdamından, ihracatından fedakarlık yapmadan, göreceli olarak yatırımlarından fedakarlık yapmadan 2016'da diğer farklı sektörlere baktığımız zaman bunların hepsinden çok daha güçlü bir duruş sergilemiş bu ülkedeki sanayi ekosisteminin, sanayi altyapısının ve sanayi birikiminin değerini ortaya koymak adına Türkiye ben sanayi topluyum demek adına rüştünü tekrar altını çizerek söylüyorum bu listede yer alsın almasın bütün sanayicilerimizi yürekten ve alkışlayarak kutlamak istiyorum.

        Yeni heyecanın, umudun da ne kadar doğru olduğunu gösteriyor. Toplumda ne yazık ki belirli bir dönemden beri Türkiye sanayiden uzaklaşıyor, sanayi artık ikinci bir sektör olarak görülüyor. Sanayi olmasa da olura gidecek kadar bir takım yanlış algılamalar hatta endişeler vardı. Biz kendi sanayicilerimizin özel sohbet ve dertlenişlerinde de bunu hep izliyorduk. Ama son haftalarda son aylarda Ankarada'dan gelen sanayiye dönük farklı olumlu düşünceler her zaman söylediğimiz gibi marifet iltifata tabidir noktasındaki küçük dokunuşların bile sanayi camiasında yarattığı olumlu değerlendirmeleri özellikle vurgulamak istiyorum ki bunu hakettiğimizi de fazlasıyla gösterdik. Biz bunun da işaretlerini dediğim gibi alıyoruz.

        REKLAM

        Finansmana gelecek olursak bardağın dolu tarafını bir tarafa bırakırsak bardağın boş tarafında yine finansman kendini gösteriyor. Biz son dönemlerde hep bunu vurguluyoruz. Niye vurguluyoruz? Binbir zorlukla dediğimiz gibi o veya bu zorlukların içinden geçerek, ürünün en iyisini bularak, o ürüne yatırımı yaparak, o ürünle ilgili pazarları bularak, o pazarlarda riskli satışlar yapıp o paraları toplayıp maalesef faaliyet gelirlerinde %50'den daha fazlası finansmana gidiyor. Bu sene geçen yılki 2015'te 65 küsurdan 7-8 puan düzelme gerçekleşti ama son 4 yılın ortalamasına baktığımız zaman yine 53-54'lerdeyiz, istenilen yere çok çok uzağız. 100 tl kazanıyorsunuz bir sürü zorluklar sonunda biliyorsunuz biz buna faaliyet karı diyoruz.

        O kazanmış olduğunuz 100 liralık faaliyet karının sonunda 50 küsurunu finans kuruluşlarına veriyorsunuz. Dünyada gelişmiş ve orta gelişmiş sanayi toplumlarında bu rakam 10'lar mertebesinde. Demek ki onların 5 yılda finansa verdiğini biz 1 yılda veriyoruz. Bu tabii sanayinin kendi içerisinde elde etmiş olduğu faaliyet gelirlerinden sonra bir kaynak oluşturup da yeni yatırımlara döndürme noktasındaki sıkıntıyı doğuruyor nitekim raporda yine bizim için maalesef bizim için çok negatif gördüğümüz bir şey özkaynak oranlarındaki yabancı kaynak arasındaki dengenin her sene özkaynak aleyhine bozulmuş olması. Kaynak bozulmasında giderek daha çok borca dayanan, daha çok borçla çalışan bir sanayi gerçeği var karşımızda dediğimiz gibi ne kadar kazanrsanız kazanın ki faaliyet gelirlerini daha fazla artırmak gibi bir dünya yok artık. Bir sürü rekabet koşullarından iç ve dış piyasadaki ne yaparsanız yapın nitelikli ürün de üretseniz fiyat sizi belli bir yukarıya doğru çekemiyor ve orada faaliyet karınız belli. Siz %50'sinden daha fazlasını verdiğiniz zaman da sizi yarınlara taşıyacak yeni yatırımları oluşturacak olan kaynağı doğurmakta. Maalesef çok kolay olmuyor.

        Hükümet tarafından da bu finansman konusuna ne kadar değiniliyor ama üretim paketi gibi bir çok paket sanayiye teşvik paketi geldi. Yansıtmalarını biz nerelerde görüyoruz sanayi sektöründe?

        Şimdi bir kere finansman ile başlayalım. Finansman noktasındaki kredi garanti fonu desteği biliyorsunuz bu yılın en önemli finansal reformist gelişmesi belki de Türkiye finans reel sektörü arasındaki köprünün son yıllarda yapmış olduğu en önemli reformdur bu. Ben her vesile ile bu teşekkürü sunmak istiyorum yani bu kredi garanti fonunun oluşmasında cesaretle ve büyük bir çaba ve ısrarla bu noktaya gelmesinde emeği geçen tüm kredi garanti fonu yetkililerine, başta genel müdüre, yönetim kuruluna çok teşekkür ediyorum.

        Yani çok zor bir mücadeleydi bu hükümetimizin de vermiş olduğu güçlü destekle kredi garanti fonu çok ciddi anlamda piyasalara güç verdi. Şimdi burada nedir bu güç? Bu bir teminat kaldıracı. Bankalarla reel sektör arasında özellikle son iki üç yıldaki ciddi yıpranmadan dolayı oluşmuş olan teminatların değerinin maalesef kaybolması ve yeni teminat değerlerinin oluşmama noktasındaki teminat açığını bir şekilde kredi garanti fonu piyasalara adeta bir kaldıraç görevi vererek destekledi ve piyasanın bankalarla arasındaki stresi azalttı. Bu tabii piyasada bir rahatlık oluşturdu. Ben bunu da göz ardı etmek istemiyorum. Şu anda sanayideki bu olumlu gelişmelerin temelinde bu var. Finans her şeyin başı. Sizin işiniz ne kadar iyi olursa olsun satışınız ne kadar iyi olursa olsun ama sabah işin sahibi, CEO, CFO işe gelip de parasız bir işe başladığı zaman heyecan, moral, her şey bitiyor. O para akışının huzurunu biz zaten sanayideki moral endeksinde de ve moralin de ötesinde realize olma noktasında oluşturulmuş rakamlarda çok net görüyoruz. Bu büyümenin en önemli katmanlarından biri yani o damarı besleyen, finansın kaliteli akışını destekleyen kredi garanti fonunun desteğidir. O yüzden bu desteğin oluşması sizin de söylediğiniz gibi sanayiye verilen en önemli finans desteklerinden bir tanesi yani bu konuda bence çok ciddi anlamda bir katkı sağlıyor mevcut yapı.

        Diğer paketler, o üretim paketi nasıl?

        Şimdi ikinci konu uzun zamandan beri sanayiye destek üretim teşvik modeli noktasındaki bir kanun boyutlu bir çalışması vardı. Geçtiğimiz hafta meclis komisyonundan geçti yanılmıyorsam bugün veya yarın da meclise iniyor. Bu hafta veya önümüzdeki hafta da hayatımıza girecek. Tabii bir çok şeyi çözüyor dersek fazla iddialı bir söz söylemiş oluruz ama en azından sanayiye yönelik bir kanunun uzun zamandır üzerinde çalışılıp ki bizlerle de sayın bakanımız ciddi bir istişarede bulundu. Sanayi kesiminin de görüşleri ve değerlendirmeleri alınarak olabildiğince birikimlerin bir kısmının rahatlatılabileceği yasa yanılmıyorsam 50 küsur madde eksildi çıktı ama bir yasa da önümüzdeki bir kaç gün içinde inşallah yasalaşacak. Burada da demin söylediğim gibi marifet iltifata tabidir noktasında bir dokunuş bir algı oluşturma noktasından önemli şeyler göreceğiz. Nedir mesela? Emlak vergisinin kaldırılması.

        REKLAM

        Özellikle yatırımlarda değil mi bu?

        Mevcutta da organize sanayi bölgelerinde olan fabrika binalarının emlak vergisinden muaf tutulması gibi. Biz bunun burada da kalmaması gerektiğini söylüyoruz. Biz diyoruz ki her yerdeki fabrika binası bir gayrimenkul yatırımı değildir. Değeri artsın amaçlı yapılmış arazi bina ev ofis yatırımı değildir. Bu üretim için yapılan bir gayrimenkuldür, sadece OSB'lerde değil nerede olursa olsun bunların emlak vergisinden muaf olması gerekir noktasında bir düşüncemiz var. Bu ilk adım da atıldı. Umarız sadece OSB'lerde kalmaz ileriye de gider. Yine çok sembolik bir konuydu ama elektrikte enerjideki TRT payı denilen yıllardan beri gündemde olan bir konu var o da kalkıyor.

        Şimdi siz KDV'yi de ima ettiniz. Orada da İngiliz modeli mi konuşuluyor?

        Şimdi biz bu sene ilk 500'de uzun zamandır yapmadığımız bir açıklama yaptık. Sanayinin KDV yükünü açıkladık. Ben bu konuda bir iki anekdot belirtmek istiyorum. Fakat zaman geçtikçe ve sistemin getirdiği eksiler artılar ortaya kondukça çok net görüyoruz ki bizim tüketim vergisi olarak adlandırdığımız KDV aslında biraz da üretim vergisine dönüşmüş vaziyette. Çünkü nihai tüketici belki KDV'yi ödüyor gibi gözüküyor ama bilançolarımıza baktığımız zaman ve bu yükü kim taşıyor diye baktığımız zaman bu yükü sanayici taşıyor. Bakın ne olmuş: İlk 500'deki firmalarımızın 2014'te 4 milyar TL devletten KDV alacağı var iken 2015'te %12.6 artışla 4.8'e çıkıyor. Bu sene ise %23.5 artışla 6 milyar TL'ye çıkıyor. Bu kadar öz kaynaklarından fedakarlık ederek finansman sağlamaya çalışan sanayici bu zorluğu ve dünyanın en pahalı finansman imkanlarının olduğu bir ortamda cebinden 6 milyar TL'yi devlete borç veriyor 0 faizle. Kendisi 15-20 faizle bu finansmanı kullanırken bu kadar yüklü miktarda borç veriyor. Bu ilk 500'de böyle diğerlerinde farklı mı asla değil.

        Bugün KOBİ'sinde de orta boyunda da büyüğünde de maalesef bu ciddi KDV alacağını görmekteyiz. Bu konudaki hassasiyetimiz sağ olsun sayın maliye bakanımızın da gündemine ciddi anlamda girdi bizimle de bu konuda bir çalışma talebi var sayın bakanın biz de bu konuda ciddi ölçüde çalışıyoruz. Sanayiyi maksimum ölçüde rahatlatacak. Bugün herkes, cumhurbaşkanımız başta olmak üzere söylüyor, Türkiye'deki sanayinin finansmanını rahatlatmak. Bunun temel argüman olduğu bir ortamda KDV gibi, biliyorsunuz yani geçici vergide bir bakıma devlete borç verme olayı. Her yıl sermayenizden devlete gelecek yılın vergisini ödemek. Bir de ikincisi bu. Bunların hepsi birleştiği zaman işletme sermayesi transferi yapmış oluyorsunuz. Geçici vergide de KDV kadar ısrarımız, geçici verginin sanayi açısından sonuna gelinmesi. Yıl biter sanayici kar yapmışsa vergisini öder ama her üç ayda bir böyle bir kaynak transferinin de sanayiden maliyeye devredilmesinin artık sonunun gelmesini ısrarla söylüyoruz.Yani bu KDV'de de umuyoruz ki önümüzdeki haftalar içinde bilançolarımızı rahatlatacak, finansmanı rahatlatacak bir çalışmayı değerlendirecek.Umuyoruz ki bu dönemde temel, bizim için ciddi anlamda sorun birikimi olan konuların da çözümüne yönelik adımlar atılmış olur.Şimdi ben burada yerli otoya da değinmek istiyorum çünkü sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın da çok sıkça bahsettiği bir konu.

        REKLAM

        Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği buna talip oldu ama siz Sanayi Odası olarak da bir çalışma yapıyor musunuz bu konuda?

        Konvansiyonel anlamdaki bir yapının bizi ileriye taşıması mümkün değil yani burada önemli olan yeni nesil ki yeni nesilin de ne olduğu malum. O boyuttaki çalışmanın bir eserini yapabileceksek bu pazarda da ihracatta da iç pazarda da güçlü olabilir. Bizim çalışmamıza gelince bizim İstanbul Sanayi Odası'nda çok güçlü otomotiv firmalarımız , otomotiv firma temsilcilerimiz, yan sanayi firmalarımız var.Onların profesyonel çalışma bütünlüğünü biz oluşturup bu konuya verilecek olan ki bu firmalarımızdan bazıları bu konuya ne zamandan beri müdahiller ama daha kurumsal anlamda İSO olarak bu konudaki kurumsal birikimimizi de ortaya koyarak umarım ki TOBB'un ele almış olduğu bu çalışmayı biz de TOBB'un en güçlü sanayi odası olarak desteklemeye gayret edeceğiz. İnşallah bu konu beklentiden çıkıp icraata dönme noktasında bir dönemi açmış olur. Türkiye bunu hak ediyor.

        REKLAM

        2017 öngörüsü alacağım sizden. Çünkü OECD ve yabancı kuruluşlar Türkiye'nin büyüme rakamlarını da yukarı doğru revize ediyorlar. 2017 İSO olarak öngörüleriniz neler olur?

        2017'ye girerken tabii 2016'nın o kasvetli karamsar tahmini ve öngörüsü vardı . Ancak 6. aya giriyoruz ve görüyoruz ki o olumsuz tahminler yavaş yavaş kendini olumlu yöne döndürüyor. Az önce PMI'dan bahsettik, üretim endeksinden bahsettik. İlk 6 ay adına %4 civarlarındaki büyümenin hiç sürpriz olmayacağını düşünüyorum. Finansal istikrar anlamında ki istikrardan kastım dövizin belirli dengeye oturması. Geçen sene bizi en çok yoran o barometrenin sürekli inip çıkması olmuştu. O konuda da belirli bir dengenin oturması 2017 ile ilgili verileri de daha sağlıklı yapma fırsatını veriyor. 2017'nin ikinci yarısında da Allah korusun olağanüstü bizi bekleyen iç ve dış koşullar olmadığı takdirde ben turizm ve tarımdan gelen desteklerle %4'ün biraz daha üstüne çıkacağımızı ümit ediyorum. Kur tarafı tabii çok zor tahmin edilecek olan bir değerlendirme ama geçen seneki kadar yüksek oynaklığın olmayacağını ki Türkiye fon akışı da bunu gösteriyor. Yani çok büyük oynamalar olmadan bu yılı son iki seneden çok daha dengeli öngörülebilir bir kurla inşallah geçeceğiz.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ