Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Ekonomi İş-Yaşam Uludağ Ekonomi Zirvesi bugün de devam etti - İş-Yaşam Haberleri

        Capital ve Ekonomist dergilerinin Bursa Valiliği işbirliğiyle Uludağ Grand Yazıcı Otel’de gerçekleştirdiği Uludağ Ekonomi Zirvesi’nin ikinci günü Citibank’ın sponsorluğunda Chobani Yogurts Kurucusu ve CEO’su Hamdi Ulukaya’nın farklı sunumuyla başladı. Girişimcilik Hikayesi, Gelecek Planları ve Girişimcilere Öneriler oturumunda konuşan Hamdi Ulukaya, başarılı olmak için önce hayal kurmak gerektiğini söyledi. Amerika’da yoğurdun Steve Jobs’ı olarak anılan, Harvard Business Review’un yirmi yıldır beklediği başarı hikayesinin sahibi Hamdi Ulukaya, Amerika’daki girişimcilik hikayesini anlattı.İngilizce öğrenmek için gittiği Amerika’da başından geçenleri eğlenceli bir dille anlatan Hamdi Ulukaya başarılı olmak için özgüven ve içgüdünün öneminin altını çizdi. Gazetede gördüğü bir ilanla başlayan Chobani’nin beş kişiyle yola çıktığını ifade eden Ulukaya sözlerini şöyle sürdürdü:“Chobani, ABD’de 1 milyar dolara en hızlı ulaşan start up girişimi... Benim gibi hikayeler sadece Amerika’da oluyor. Amerika’da herkes yapabilirsin diye başlıyor, bizde ise ‘bu iş olmaz herhalde’ deniliyor. Ben ülkemde girişimciliğin yayılmasını umut ediyorum. Herkes girişimci olabileceğini düşünsün. Biz kendi özgüvenimizle doğup büyüdük. Ailem ve çevremden özgüven ve alçakgönüllülüğü aldım. Ben ABD’ye gittiğimde sadece içinde 3 bin dolar olan valizle gittim. Ancak sonra gördüm ki yanımda Anadolu'dan öğrendiklerimi de getirmişim. İşadamlarının girişimci adaylarına bu işin olabileceğini anlatması lazım…"Kraft’tan aldığı fabrika ile kısa sürede 1 milyar dolar ciroya ulaştığını hatırlatan Chobani “Beş yılda 5 kişiden 3 bin kişiye çıktık. Başta hiçbir şey bilmiyordum, şimdi finanstan, pazarlamadan, sosyal medyaya tüm alanlarda uzmanlarla çalışıyorum” dedi.Marka yaratmanın insan büyütmek gibi bir şey olduğunu ifade eden Hamdi Ulukaya, girişimci şirketlerin yazılı kurallarla değil, davranışlarla ve liderlerle yönetileceğini söyledi. ştı.

        GÜÇLÜ SPONSOR DESTEĞİ

        Başladığı yıldan bu yana ana sponsorluğunu Çelik Motor Filo Kiralama’nın üstlendiği Uludağ Ekonomi Zirvesi' co-sponsorları arasında Avea, İngiltere Büyükelçiliği, Nef, Nurol GYO, Turkcell ve Vodafone bulunuyor. Citibank, Daikin, Doğa Koleji, Franke, Hafele, Samsung, TEB'in oturum sponsoru olduğu Zirve'de TAV Havalimanları destek sponsoru olarak yer aldı. Cnbc-e, CNN Türk, Hürriyet'in medya ortakları arasında yer aldığı Zirve'de, etkinlik sponsorları Denizbank, Finansal Kurumlar Birliği, Garanti Bankası, TeliaSonera, konaklama sponsoru Ağaoğlu, içecek sponsoru Uludağ İçecek, hizmet sponsoru ise Grand Yazıcı Hotels oldu.

        Uludağ Ekonomi Zirvesi, moderatörlüğünü Nord Holding Türkiye Başkanı Servet Topaloğlu'nun yaptığı Türkiye Senaryoları: Vizyonerlerin Ajandası oturumla devam etti. Oturuma konuşmacı olarak Türkiye Bankalar Birliği Başkanı Hüseyin Aydın, Borsa İstanbul Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Turhan, Sanko Holding Onursal Başkanı Abdülkadir Konukoğlu, TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Muharrem Yılmaz, THY Genel Müdürü Temel Kotil, Almanya eski Cumhurbaşkanı Christian Wulff ve Kadoğlu Holding Yönetim Kurulu Başkanı Tarkan Kadoğlu katıldı. Oturumda ilk sözü Almanya eski Cumhurbaşkanı Christian Wulff aldı.

        WULFF: TWİTTER KAPATMA KARARLARIZ ARTIK BU YÜZYILA AİT DEĞİL

        Almanya Eski Cumhurbaşkanı Christian Wulff, Avrupa halklarının Türkiye'nin AB'ye katılmasını istediğini söyledi. Wulff, "28 ülkenin hepsi istiyor. O yüzden Türkiye Avrupa'ya girmeye umuyorum ki karar verecektir. Kırım, Ukrayna, Suriye gibi komşularla olan sıkıntıları düşündükçe bu daha da önemli. Türkiye batı ile doğunun kesişme noktasında. Türk Hava Yolları bunu çalışmaları ile çok güzel ortaya koyuyor. Türkiye'de bankalara güven var, hukuk devletine güven var. Artık insanlar Türkiye'ye geri dönüyorlar. Artık hiçbir yere gitmiyorlar ki, buradaki büyümeye katkı yapabiliyorlar" dedi.

        Türkiye'deki siyasi yapının değişmesi gerektiğini ifade eden Wulff, karşılıklı değil, birlikte hareket edilmesi gerektiğini söyledi. Türkiye'de işbirliğine giderek değişmek gerektiğinin altını çizen Wulff, "Lütfen Türkiye'nin dostlarını hayal kırıklığına uğratmayın. Biz size güveniyoruz. Sizinle olmak istiyoruz. O yüzden Türkiye'de alınacak her karar, Türkiye'de söylenen her ifade, Türk dostlarına dönecektir. Twitter kapatma kararları artık bu yüzyıla ait kararlar değiller. Uygun değildir. Bu bağlamda bir diyalog içinde olması gerekir Türkiye'nin. Türkiye dostları ile iyi bir diyalog halinde olması gerekir" diye konuştu.Wulff sözlerini şöyle sürdürdü:

        "Ben Türkiye'den insanlık ne öğrenebilir diye düşünürüm, sevgi aile, misafirperverlik, bütün dünya bunlardan bir şeyler alacaktır. Türkiye Almanya'dan ne öğrenebilir derseniz, 4 açıya değinmek istiyorum. Eğitim politikalarında herkes üniversiteye gitmek zorunda değil, ara personel de olmalı. Almanya'da 4 gün fabrikaya giderek bir gün okula giderek teknik personel oluşturuluyor. Sanayinin gelişmesi bu şekilde oldu. Türkiye'nin sanayisine odaklanması gerekir. Burada dünyanın her yerinden talep edilen ürünler üretmek gerekir. Türk malını sadece Türkler tüketir diye bir şey yok. Üçüncü konu, Türkiye AB ile yoğun bir hukuk devleti tartışmalarına katılmalı. Çünkü erklerin ayrılması, bağımsızlığı çok önemli, hukukun üstünlüğü, hukuk devletine güven çok önemli. Bu yatırımcıları çeker."

        YÖNETİM ŞEKLİNDE DEĞİŞİKLİK YAPILABİLİR

        Türkiye'nin yönetim şeklinde reform yapabileceğini de vurgulayan Wulff şunları söyledi:

        "Yani merkezi yönetim değişebilir belki, büyük yönetimler kurulabilir, bölgesel yönetimler kurulabilir, federal bir yapı olabilir, şehirler kendi kendini yönetebilir. Merkezi yönetim olmadığı zaman rekabet de artar. Bursa, İstanbul ile rekabet ettiği için daha büyük. Ankara'dan yönetilmeden, kendi içinde yönetildiğinde büyürler. Türkiye'yi seviyorum. Biliyorum, Türkiye ve Almanya birbirlerinden çok şey öğrenecek. Almanya 60'lı yıllarda gelen Türk işçilerine müteşekkir, Mesut Özil gibi sporculara müteşekkiriz. Uludağ Zirvesinin de Davos'dan geri kalır yanı yoktur" diye konuştu.

        TÜSİAD BAŞKANI YILMAZ: REFORMLAR YAVAŞLADI

        TÜSİAD Başkanı Muharrem Yılmaz ise bugünün koşullarının devam etmesi halinde 2050 yılında bu günkü dünyadan 2,5 taneye daha ihtiyaç olduğunu kaydetti. Hem yaşlı nüfusun artacağını, hem de bağımlı nüfus denilen çocuk ve gençlerin azalacağını vurgulayan Yılmaz, mevcut insan kaynaklarının niteliğinin artırılmasının önemine değindi. 21'inci yüzyılın en önemli özelliklerinden birisinin bu nüfusun giderek artan şekilde kentlerde yaşayacak olması olduğunu belirten Yılmaz, "Dünya Bankası verilerine göre 2050'de nüfusun yüzde 80'i kentlerde yaşayacak. Türkiye yüzde 75 seviyesine ulaşmış durumda. Türkiye'nin hızlı şehirleşmeye devam edeceğini öngörmemiz lazım. Ekonomiyi geliştirme çabaları sadece artık şehirleşme boyutu düşünülmeden ele alınamayacak. Kentsel gelişmeler önemli ölçüde ekonomik dönüşümü yönlendirecek. Önümüzdeki yıllar aslında şehirlerin merkeze alındığı iktisadi sosyal politikaların gelişeceği bir dönemi işaret etmekte" dedi. Kaynakların çok verimli kullanılması gerektiğinin de altını çizen Yılmaz, "İnsanlarımızı iyi eğitecek bir fırsat penceremiz var. Kentlerin gelişmede önemli bir yeri olacak. Kentleşmenin öncü ülkelerinden biriyiz. Dünyanın kaynaklarını da doğru kullanmayı becerebilirsek, sürdürülebilirliğin en temel ilkesini yerine getirmiş olacağız. Bunu yapabilmek için insan kaynağımızın inovatif kapasitesine ihtiyacımız var" dedi.

        SOSYAL DENGE İÇİN BÜYÜME SÜRMELİ

        Türkiye'nin bu anlamda yeterli aşamayı uzun yıllardır kaydedemediğini dile getiren Yılmaz, sözlerini şöyle sürdürdü:

        "Yani önemli istikrar döneminde sadece milli eğitimde 5 ayrı bakan değişti ve her biri ayrı politika uygulamaya gayret ediyor. Ama bu alanın büyük bir zaaf olarak ele alınması gerektiğini ve buradaki kayıpları hızlıca telafi ederek Türkiye'nin bu fırsat penceresini değerlendirebileceği, beşeri sermayesine hızlı bir yatırıma girişmesi gerektiğini düşünüyorum. Ülkemizin ekonomik büyümesine paralel olarak emisyonlar artacak, enerji talebi artacak, teşvik politikalarının çok önemli olduğuna inanıyoruz. Enerji verimliliği konusundaki inovasyonları desteklemenin çok önemli olacağını kaydetmek isterim. Türkiye'nin sosyal dengesini koruyabilmesi için yüzde 5, 6 büyümeyi devam ettirmesi gerekir. Bu da enerji demektir. Doğal kaynak demektir. Türkiye'nin bu büyümeyi sürdürecek bir sürdürülebilirlik bilinci ile önce beşeri sermayeyi odağa alan ama tüm kaynakları verimli kullanmayı destekleyecek bir süreci hızlandırması lazım." Türkiye'nin itibarını her geçen gün arttığını dile getiren Yılmaz, AB süreci perspektifinin de değişim programlarının hayata geçirilmesi için önemli bir katalizör görevi gördüğünü vurguladı.Yılmaz sözlerini şöyle sürdürdü:

        "İş bireye geliyor, bizim vizyonumuz bireyin kendisini en iyi geliştireceği bir ortamı oluşturmak. Bu ortamın adı ne? Demokrasi, katılımcı demokrasi. Kararlara katılarak, kendisiyle ilgili kararlara katılarak, demokrasiyi içselleştirerek, kendisini geliştirecek fırsatları kendisi için hazırlaması. Bunun ekonomideki izdüşümü de liberal ekonomi. Rekabet piyasasının çalıştığı, liberal ekonomik düzen. Demek ki bunlar birbirinden ayrılamayacak iki kavram. Elde edeceğimiz piyasa ekonomisinin iyi çalışması ile elde edebileceğimizi kazanımları sürdürebilmenin tek yolu da demokratik standartlarınızı paralel şekilde geliştirmek."

        VİZYONUMUZ DEMOKRASİ OLMALI

        Dünyada geçici ekonomik başarılar sağlamış ülkelerin olduğuna vurgu yapan TÜSİAD Başkanı Yılmaz, "Benim de kafam karışıyor. Biz de çok başarılı bir ekonomik performansla gelirken, çok önemli reformlar yapmışken, birden bu reform irademizi yitirdik, reformcu özelliğimizi yitirdik, reformlar yavaşladı ve o noktadan itibaren 'acaba mı' sorusunu sorduracak gelişmeler başladı, Türkiye'de. Yani o elde ettiğimiz ekonomik başarıyı sürdürmek için, demokrasimizin standartlarını da yükseltemeyecek miydik? Ya da yükselttiğimiz yerden geri düşme tehlikesi mi var? Kısa vadeyi güvenilir bir şekilde geçmemiz gerekir dememin sebebi buydu. Liberal ekonominin ve demokrasinin olgunlaşması ve kurumsallaşması, bir yaşam biçimi halini alması, şu veya bu gelişmelerin ardından, onu kendiliğinden takip edecek bir süreç değildir. 21'inci yüzyıl insanın hak ettiği yaşam biçiminin bu olduğunu düşünenlerin istek ve iradelerini ortaya koymalarını ve bunun için kesintisiz çaba göstermelerini gerektirir. Vizyonumuz demokrasi olmalı."

        KOTİL: BİZİM PATRONUMUZ, YOLCU

        Türk Hava Yolları (THY) Genel Müdürü Temel Kotil, konuşmasında, kurumun büyümesine vurgu yaptı. 2003 yılında 10 milyon yolcusu olan THY'nin bugün 6 kat büyüyerek 60 milyon yolcuya ulaştığını belirten Kotil, "1,5 milyar dolar ciromuz bu yıl 11.4 milyar dolar, 2023 yılı hedefimiz de 24 milyar dolar. AB'de yolcu sayısında ikinciyiz. O da iyi gidiyor. Bütün bunları bir sebebi var. Niye THY bu kadar iyi gidiyor. Biz işimizi çok seviyoruz. 10 milyondan 60 milyara gelince, yolcu ve sefer sayısı artınca bize çok arkadaşımız katıldı. Genç arkadaşlar bu kadar büyümeyi bize sormadan yönetiyorlar. Biz onlara destek veriyoruz. 2006 yılında özel şirket olduk. O pazartesi günü bizim patron değişti. Kamu azınlığa düşünce, gerçi hala Maliye Bakanlığına rapor ediyoruz hala ama biz sürekli söylüyoruz, bizim patronumuz yolcu. Patronumuz yolcu olunca hiçbir sorun kalmıyor. Herkes birbirini seviyorsa, çalışan çalışanı, çalışan yolcuyu, yolcu çalışanı seviyorsa çok pozitif bir durum oluşuyor. Biz ikramda çok iyiyiz. En iyi hava yolu ödülünü aldık ikramda. 50 milyon dolar tabakları, bardakları değiştirmek için harcadık, sunumu değiştirdik. Yetmez dedik. Yolcuya mesaj veriyoruz, biz iyi yapıyoruz ama daha iyisini yapacağız. Bizim rakibimiz kendimiziz" diye konuştu. THY'nın bu kadar iyi gitmesinde Türk ekonomisinin, Türk dış politikasının katkısı olduğunu kaydeden Kotil, şöyle devam etti:

        "Somali dünyanın en fakir ülkelerindendi. Artık en fakir olmaktan yavaş yavaş çıkıyor. Gittik görüştük, uçuş güvenliği sorunu çözüldü. Yurt dışında milyonlarca zengin Somalili var. Şimdi biz uçtuğumuz için ülkelerine gidebiliyorlar. Somali'ye şu an bilgi ve para ile gittikleri için 5 yıldızlı otel Mogadişu'da yapılıyor. Ama altın pay Türkiye coğrafyası. Türkiye coğrafik olarak çok altın bir konumda. Avrupalıyız, Avrupa'nın en doğusundayız. Avrupa 500 milyon nüfusu var. Türkiye, Ukrayna'yı katarsanız 600 milyona geliyor. Bu grubun içinde olmak büyük bir sinerji veriyor. Avrupa'da yüze yakın ülkeye uçuyoruz. Afrika var, gelecek orada. Afrika'ya en çok uçan hava yoluyuz. Afrika'nın nüfusu 1 milyar. Asya kocaman, Asya'nın da en batısındayız. Bunların kesişim noktası Türkiye, İstanbul."

        AYDIN: "İSTİKRAR OLDUĞU SÜRECE KAYNAK GELİYOR"

        Türkiye Bankalar Birliği Başkanı Hüseyin Aydın ise, Türk bankacılık sektörünün uzun yıllar sadece Türkiye'deki kaynaklarla idare eden bir yapıda olduğunu anımsatarak, Türkiye'deki tasarrufların ülkenin kalkınması için yeterli olmadığını ve dışarıdan destek alındığını vurguladı. Aydın, "Türk bankacılık sektörü, siyasi ve ekonomik istikrarın kazanıldığı, sektörün disipline edildiği dönemde, bugün bilanço içinde kredilerin payı yüzde 60'lara gelen bir sektör oldu. Türk Bankacılık sektörü fonlaması son derece kısa vadeliydi. Bugün uzun vadeli proje finansmanları yapmaya başladık. Bu bir kültür. Kredilerin payı yüzde 60'lara gelmiş. Bunu fonlamak için kaynak bulması lazım. Türkiye'de ekonomik ve siyasi istikrar olduğu sürece bu kaynağı bulacaktır. Kaynak geliyor da, gelmemesini isteyenler olabilir ama geliyor" diye konuştu.

        Türk bankalarının önünde bir bakir alan olduğunu belirten Aydın, "Bu bakir alanı kullanması gerekir. Sadece kaynak bulmak yetmiyor. Sermaye yeterlilik rasyosunu büyütmeye yönelik eylemler ve işlemleri değerlendirirken adil ve objektif olması gerekiyor. Bankacılık yüksek sermaye ile yapılan bir iş. Büyük paralarla yapılıyor. Konan sermaye ile elde edilen gelir kamuoyunda maalesef objektif değerlendirmiyor. Türk bankacılık sektörü söylendiği gibi büyük karlar da etmiyor. Para kazanır ve öz kaynaklarını büyütürse o zaman borçlanma ihtiyacı da azalabilir. Bize borç verenler de akıllı adamlar, biz borç verirken de basiretli davranıyoruz" dedi.

        "TURHAN: TÜRKİYE ÇOK TEHLİKELİ BİR NOKTADA

        Borsa İstanbul Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Turhan, Türkiye'nin çok tehlikeli bir noktada olduğunu ileri sürdü. Turhan, "Çünkü kişi başı milli gelirimiz 10 bin doları geçti. 2002'ye kadar Türkiye'nin kişi başı milli geliri, ABD'nin kişi başı milli gelirinin yüzde 10'unun altındaydı. Yapılan reformlarla ekonomi normale geldi. Ders kitaplarında yazanların tersini değil, yazanları yaptık. Şimdi kişi başına milli gelirimiz ABD'nin milli gelirinin yüzde 20'sine geldi 10 yıl içinde. Neden çok tehlikeli noktadayız, burada hız kesmek, rehavete kapılmak, tavşanla kaplumbağa yarışındaki tavşanın yanılgısına düşmek için elverişli bir nokta" diye konuştu.

        KONUKOĞLU: "TÜRK MALI TERCİH EDİLMELİ"

        Sanko Holding Onursal Başkanı Abdülkadir Konukoğlu ise ülkede cari açığın düşürülmesi için kendi kendine yeten bir ülke olunması gerektiğini vurguladı. Türkiye'de bir yabancı hayranlığı olduğunu dile getiren Konukoğlu, "Yabancı bir ürün olursa çok sağlam. Türkiye'de yapılan ürün sağlam değil yada daha az gelişmiş diye bir düşünce var. Şart mı illa marka giymek. İnsanların şu marka sorunundan kurtulması lazım" dedi.

        BEN MERCEDES KULLANIYORUM

        Bu sırada Almanya eski Cumhurbaşkanı Christian Wulff, Konukoğlu'na ‘siz yerli araba mı kullanıyorsunuz?" diye sorunca Konukoğlu, "Güneydoğu biraz karışık olduğu için kendim Mercedes kullanıyorum. Ama şirketlerimde hep yerli otomobil var. Ben çok yol aldığım için yabancı arabaya biniyorum. Çünkü bizim gaza bastığımız zaman fırlamamız lazım. Ancak insanlar Türk malını tercih etmeli" diye yanıt verdi.

        KADOĞLU: "ÇÖZÜM SÜRECİ HER DURUMDA BAŞARILI OLMAK ZORUNDA"

        Kadoğlu Holding Yönetim Kurulu Başkanı Tarkan Kadoğlu ise Türkiye'nin önünde olan 4 konu olduğunu söyleyerek, "Bunlardan birisi demokrasi açığı. Diğeri cari açık. Üçüncüsü çözüm süreci, son olarak bölgeler arası eşitsizlik" dedi. Bugün işlenmeyen iktisadi sorunun temelinde demokrasi açığının bulunduğunu ifade eden Kadoğlu, "Ancak ben Türkiye'nin kalkınması yönünde en temel engellerden biri olmuş bölgesel kalkınış sorunu olduğunu düşünüyorum. Çözüm süreci her durumda başarılı olmak zorunda. Bu nedenle çözüm sürecinin iktisadi ayağına sahip çıktı. Sahip çıkmaya devam edeceğiz. Çözüm sürecinin bir iktidardan, diğer bir iktidara değişmeyecek kadar sağlam çıkış noktaları bulunmaktadır. Kimlik sorunu, yerel yönetim ve elbette şiddetsizlik ortamının muhafaza edilmesi sürecin ayrılmaz parçalarıdır" diye konuştu.

        "GENÇ İŞ GÜCÜNÜN ÖNÜ GİRİŞİMCİLİKLE AÇILIR"

        Uludağ Ekonomi Zirvesi'nin öğleden sonraki oturumunda ‘Büyüme stratejileri : Büyük Gruplar İçin Yeni Stratejiler' başlıklı oturum gerçekleşti. Accenture Türkiye Genel Müdürü Tolga Ulutaş moderatörlüğünde yapılan oturumda Atari Kurucusu Nolan Bushnell, Priceline.com Kurucusu Jeff Hofmann, Green Tecnologies CEO'su Dr. Muhammed I. Hussain, TTNET Genel Müdürü Abdullah Orkun Kaya, CRDF Global Girişimcilik ve İnovasyon Kıdemli Müdürü Ovidiu Bujorean ve TEB Genel Müdürü Ümit Leblebici konuştu.

        Tolga Ulutaş, konuşmasında girişimciliğin önemine değindi. Araştırmalara göre Türkiye'nin Avrupa ortalamasında girişimcilik açısından yukarıda fakat ömrü açısından geride olduğunu söyleyen Ulutaş, Türkiye'de demografik duruma bakınca genç iş gücünü değerlendirmenin tek yolunun girişimciliğin önünü açmak olduğunu kaydetti.

        "YATIRIMCILAR BAZEN BAŞARISIZLARI ALIYOR"

        Atari Kurucusu Nolan Bushnell ise en önemli konulardan birisinin işbirliği olduğuna dikkat çekerek, "Silikon Vadisi'nde olan birini herkes sizi başarıya taşımaya çalışıyor. Binasını kiraladığınız satmaya çalıştığınız kişi başarınızın parçası olmaya çalışıyor. Bu gerçekten çok faydalı. Türkiye'ye baktığımız zaman 80'erdeki Silikon Vadisi'ne benzetiyorum. İşbirliği ruhu gelenek haline geldi. Silikon Vadisi'nde olan önemli şeylerden biri başarısızlık pek problem teşkil etmiyor. Yatırımcılar bazen başarısızları alıyor. Çünkü pek çok konuyu biliyor. Türkiye'de her şey bitiyor ve etiketleniyor başarısız olduğunuz için. Yapmaya çalıştığınız şey hataları öğrenmeniz bir sonraki adımları ona göre atmanız" diye konuştu.

        "TUTKULU İNSANLAR ÖNEMLİ"

        Son kitabında farklılıkları anlatmaya çalıştığını ifade eden Bushnell, Google örneğini vererek, "Google'ya başvurduğunuzda bir üniversite diplomanız var mı bakmıyor. 14 yaşında birini işe alabilirler. Kimlik bilgileriniz çok önem arz etmiyor. Önemli olan tutkunuz. Asıl en değerli insanlar buna sahip kişiler. Türkiye'de çok genç var. 14 ya da 16 tutkulu kişi ile şirket kurabilirsiniz. İlginç geliyor ama dünyada örneklerini görüyoruz. Her şeyin başında tutku ile mutlu olunuyor. Mesela Steve Jobs başvursa geri çevirecekler, anlaşması zor, diploması yok. Bill Gates için de aynı şey geçerli. Silikon Vadisi'nin önemli işadamlarından bahsediyoruz. Ama onlar tutkuluydu. Hedeflerinize odaklanın ve tutkulu olun. Bugünün okullarının ciddi sorunları var. Mevcut işler 20 yıl sonra farklı olacak. O zaman neyin eğitimine alıyor gençler? Girişimciliğin zamanı yok. Lise öğrencileri bir şirket nasıl kurulur pazarlama nasıl yapılır bunu öğrenmeli" diye konuştu.

        "ÇOCUKLARIN BEYNİNİ BOŞ YERE DOLDURUYORLAR"

        Başarı yakalamanın en önemli yolunun diyalogu başlatmak olduğunu vurgulayan Bushnell, Capital Grubu'nun bunu başlattığını ve sürdürmenin de gerektiğini vurguladı. Bunun için kulüplerin kurulduğunu ifade eden Bushnell, "Birbirlerini destekliyorlar. Ayda bir biraraya geliyor, sorunlarını tartışıyorlar. İşte bu şekilde destekliyorlar. 10 - 12 yaşında çocuklar fikirlerini tartışıyorlar. Tutkunuzu da ayakta tutuyorsunuz. Çocuklar bayılıyor. Ev ödevlerinin zamana kaybı olduğunu düşünüyorum. Kusura bakmayın ama durum bu. Akademiye çok yoğunlaşırsanız diferansiyel denklemleri öğrendim ama zaman kaybıydı. Şimdi bilgisayara giriyorum sonucu alıyorum. Çocukların beyni boş yere dolduruluyor. Kız arkadaş bulmaya faydası yok, boş yere" diye konuştu.

        4 ANA FAKTÖR

        CRDF Global Girişimcilik ve İnovasyon Kıdemli Müdürü Ovidiu Bujorean, girişimciliğin temelinde 4 ana faktörün bulunduğuna işaret ederek, "Silikon Vadisi bile yeni bir yolda gidiyor. Başlangıcı her ülkede farklı. Hevesli girişimciler var mı? Girişimci olmak isteyen insan var mı? Doğa ve ihtiyaç gereği böyle bir insan var mı? Yatırımcıyı destekleyen program var mı? Üçüncü teknik kapasite, sonuncusu ise ekosistemin oluşturulması. Mentorların ortaklıkların kurulabilmesi. ABD ve İsrail'de 4'ü de var. Türkiye'ye baktığımızda 1, 2, 3 var Girişimci ekosistemde teknik izlenimler mevcut. Ürdün de çok güçlü sermaye mevcut değil ama yatırım için Dubai'ye taşınıyor. Mısır'da girişimci isteği var ama kapasite de yeterli değil" dedi.

        "GİRİŞİMCİLER TEBRİK EDİLMELİ"

        Türkiye'nin şirketlerin yurt dışından sermaye çekmeye başladığını söyleyen Bujorean, şu an Türkiye'nin destek platformuna ihtiyacı olduğunu kaydetti. Girişimcilerin etkinliklerde konuşması tebrik edilmesi gerektiğini de vurgulayan Bujorean, diğer girişimcilere de bunun örnek olacağını vurguladı.

        "TÜRKİYE YETENEKLİ BİR ÜLKE"

        Green Tecnologies CEO'su Dr. Muhammed I. Hussain ise bazen inovasyonun yeni bir teknolojik gelişmeden kaynaklanmadığını belirterek, aynı ürününün ambalajının değiştirilip piyasaya sunulabildiğini vurguladı. Türkiye'nin çok umudu olduğunu söyleyebildiğini ifade eden Hussain, "Coğrafi konum olarak Asya, Avrupa, Afrika'yı yakınlaştırıyor. Yetenek için becerikli bir ülke. Beyin gücü çok önemli. İnovasyonu tetikleyecek insan sermayesi. Uzun yıllar IBM'de çalıştım. Özellikle gelişmekte olan pazarlar büyüme ağırlıklı olarak enerji kilit bir konu" diye konuştu.

        "TÜRKİYE FARKLI ENERJİ ALANLARINA YÖNELMELİ"

        Son 10 yıl içinde çok değişim olduğunu ifade eden Hussain, "ABD kömüre yönelik tesis inşa edilmiyor. Kirlilik ve emisyon ile alakalı. Çok önem arz ediyor. Türkiye çok farklı enerji kaynaklarına yönelmeli. Su gibi kaynakları da kapsamalı. Türkiye'nin çip üretmesi gerekir demiyorum ama gelecekte ne olacak? Daha büyük planlar gerekecektir. Bu tür etkinlikler milyon dolarlara neden olacaktır değer üretmek büyük fırsat. Türkiye'deki girişimciler bu açığı kapatabilirler. Bu inovasyonlar farklı alanlarda da gelişebiliyor. Bilgi teknolojileri ile cep telefonlarında yeni platformlar gelişiyor. Girişimciler bilgi teknolojilerinde önemli girişim yapabilirler. Bulut teknolojisi ile sağlık. telekomükinasyon alanında var. müşterilerimiz burnu kontrol edebilirlerse pazarı da kontrol edebilirler. Bulut Teknolojisi'nde pazar fırsatlarını kendi yaratıyor. Sağlık alanında dönüşüm yaşanıyor. Türkiye öncü konumda sağlık alanındaki dönüşümde. Pek çok gelişmekte olan ekonomilerde görülüyor. Tedavi ve ilaçlar kişiye göre. Veri toplanması ve işlenmesini gerektiriyor. Modellemelerde gerçekleştirebiliriz" diye konuştu.

        "BİRAZ ACELECİLİK VAR"

        TEB Genel Müdürü Ümit Leblebici ise Türkiye'nin düzenli orduyu kuran ülkelerden birisi olduğunu belirterek, neden bu örnekle konuşmaya başladığını şu şekilde açıkladı:

        "Ordunuz varsa bir kere doktora ihtiyacınız var. İyi mühendislere ihtiyacınız var. O nedenle Mimar Sinan'lar çıkarıyor. Lojistiğe ihtiyaç var. Bu işleri yapabilecek finansal altyapıya ihtiyaç var. Kültürel olarak ne var bizde? Biraz acelecilik var. Acelecilik Avrupa'da ortaklarımıza baktığımızda çok girişimcilik var. Hayatlarını sürdüremiyorlar. Türkiye'de yılda net açılan şirket sayısı 130 bin. Bunun bir yıl içinde yüzde 20 başarısızlıktan kapanıyor. Açılırlarken 20 milyar TL'ye ihtiyaç var. 5 yıl içinde ise açılan şirketlerin yüzde 50si kayboluyor. Sürdürmemizin altında yatan temel problem. Sabahki oturumda bazı girişimlerin maalesef ‘ABD'de yapılıyor' dedi. ABD'ye gitsek de şu işleri yapalım dedik. Taksi şoförlüğü yaptık. Orda girişimci ruhu hissediyorsunuz. Ben geri dönmeyi tercih edenlerdenim. Ama bu ruhu soluduk. Bir şeyleri farklı yapmamız gerektiğini dedim bankacılıkta. On yıl evvel KOBİ'leri aldık. Şirketleri açacaksanız yardımcı olalım. Hepsi ile beraber büyüdük. En iyi KOBİ bankasısınız diyorlar. Dünyaya açtık KOBİ'leri."

        "BU İŞ TÜRKİYE'DE YAPILIYOR DİYECEĞİZ"

        Türkiye'deki en büyük teknokent olanlarla yakın işbirliği içinde olduklarını ifade eden Leblebici, "ODTÜ ile beraber orda yatırımcılarla beraber buluşturmayı başaracağız. Gerçek anlamda rolü olması lazım. Yatırımcıları küçüklükten alıp, büyüterek geliştirmeli. Onları riskleri ile berabere yönetebilmeli. Türkiye'de çok daha fazla insan çıkmasını sağlayacağız. ‘Bu iş sadece ABD değil, Türkiye'de yapılıyor' diyeceğiz" dedi.

        "KİTAP PROJEMİZ İLE BÖLGESEL OYUNCU OLACAĞIZ"

        TTET Genel Müdürü Abdullah Orkun Kaya, e-ticaret ve digital reklamcılıkla müşterileri buluşturduklarını belirterek, şunları söyledi:

        "Daha fazlasını yapmak istiyoruz. Burada farklı bir şeye ihtiyaç var. Gençlerin hayallerinden yararlanmamız lazım. ‘Buyurun icat çıkarın' yaklaşımımız bu. Sosyal proje değil, kazan kazan şeklinde yapıyoruz. Şirket dışı inovasyon yoluyla sağlamak istiyoruz. Dışarıda pek çok fikir var. Daha fazlası dışarıda. Alıp bu fikirleri kullanabilmemiz lazım. Digital tek çatı altında birleştirdik. Teknoloji Vadisi Programı düzenledik. Bunu geçtiğimiz yıl 700 proje başvurusu oldu. 13'ünü kuluçka merkezimize yönlendirdik. KOSGEB ile birlikte eğitim verdik. Finansman sağladık, mentorluk yapıp melek yatırımcılarla buluşturduk. 3'ü ilgimizi çekti birlikte çalıştık.. TTnet müzik uygulaması yapmaya başladık. Bu uygulama kuluçkadan çıktı. Nisan ayında kitap servisinin lansmanını yapacağız. Kuluçkadan değiştirdik, yenilenmiş olacak ve Türkiye dışına taşıyıp, bölgesel oyuncu olacağız. Başta bir hikaye var. Çoğu yeni mezun 5 genç var. Onları ABD Cambridge'de eğitim alıp bunu geliştirecekler. Kolay olmayacak. Farklı bir yola başvurduk uzun vadeli bir yaklaşım ile hisse alalım dedik. Üçüncüsü bizi zorladı ama arkadaşların gayret ve heyecanlarından umutluyuz. Ticarileştirmeyi düşünüyoruz. Zor süreçler büyük şirketlerin inovasyon konusunda çok iddialı olamazlar. Çok büyük yetenekleri kazandırabilirler ama yeni bir şey yapalım denince dışarıdaki yetenek hayal fikir havuzundan yararlanmak gerekiyor. Biz zorlandık açıkçası."

        Devletin çok çeşitli programlar olduğuna da değinen Kaya, diyalogsuzluktan sıkıntı yaşandığını ve bu tür etkinliklerin yararlı olacağını sözlerine ekledi.

        "TÜRK GİRİŞİMCİLERİ ZEKİ VE TUTKULU"

        Priceline.com Kurucusu Jeff Hofmann ise mentorluk yaptığını hatırlatarak, Türkiye'ye 3'üncü kez geldiğini ve bunun anlamlı olduğunu kaydetti. Türk girişimcilerin tutkulu ve zeki olduğunu ifade eden Hofmann. "Sabırsızlık gerekli bir özellik. Girişimciler de sabırsızlık duygusu olması lazım. Formun içinde olması gereken bir malzeme. Sizin bu zorlukları aşacak pozisyon var. Girişimciler bu tutkularını hedeflerini gerçeğe dönüştürüyor. Sadece para ile alakalı değil. Ben para kazanacağım diye başlamamış. Geleceğine katkı sunacağım diye giriyor. Bu girişimciler çok büyük katkı sağlayacaktır. Problem çözecektir. Nasıl zengin olacağım diye değer yaratın. En iyi girişimciler fırsatları yaratmaya çalışıyor. Bu sadece teknoloji değil internette çok odak noktası var. Problemleri çözmeye yönelik çalışıyorlar" diye konuştu. Hofmann, ülke ihtiyacına faydalı sektörler arasında sağlık, eğitim ve mobil alanlarında fırsatlar olduğunu sözlerine ekledi.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ