Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Ekonomi Otomobil Lüks Otomobiller Fatih Altaylı "Kanatlı İngiliz" MCLaren F1'i yazdı - Otomobil Haberleri

        Sevgili okurlar ya da otomobilseverler. Hangisiyseniz artık. Kusura bakmayın, bu hafta otomobil deneme fırsatımız olmadı. “Çok yoğunduk” gibi bir yalan söylemeye gerek yok, dalgaya düştük. Bu durumu fırsat bilip, size otomobil tarihinin en müstesna otomobillerinden birini, spor otomobiller tarihinin en “etkileyici” araçlarından birini ve hatta belki de birincisini anlatayım dedim. Anlatacağım otomobil MCLaren F1.

        McLaren’i bilmeyeniniz yoktur. Formula 1 tarihinin en başarılı otomobillerinden biridir. Ancak McLaren’in hemen tüm otomobillerinde katkısı olan İngiliz dizaynır Gordon Murray’in kafasında yollarda da kullanılabilecek fakat yarış otomobili özelliklerine sahip muazzam bir otomobil üretme fikri bir kenarda duruyordu. Sonunda kafasında bir plan oluşturdu, bunu kâğıda döktü ve McLaren’in patronu İngiliz sanayici Ron Dennis’in karşına dikilip projeyi anlattı.

        REKLAM

        McLaren o zamanlar şimdi olduğu gibi yol otomobilleri falan üretmiyordu. Ama Gordon Murray çok iyi bir sunum yapmıştı ve Ron Dennis de zaten heyecanlı ve istekli bir adamdı.

        İkna olması uzun sürmedi. “Hadi yapalım şu otomobili” dedi.

        Murray’in ilk işi otomobilin dışını ve içini tasarlamak üzere Peter Stevens’i ikna etmek oldu. Bu arada kendisi de teknik detaylarla ilgilenecekti. Oluşturduğu projeye göre yaklaşık 1200 kg ağırlığında ve 550 ila 600 beygir arasında bir güce sahip bir spor otomobil üretmek istiyordu. Otomobilin hafif olması çok önemliydi ve Murray ilk kez seri üretim bir yol aracında karbonfiber şasi kullanmaya karar verdi.

        Motor da güçlü ama hafif yani alüminyum bloklu olmalıydı. Fakat Murray’in bir de takıntısı vardı. Motor asla turboşarjlı olmayacaktı. Çünkü turboşarjlı motorların sürüş kalitesini olumsuz etkilediğini ve sürücüleri şaşırttığını düşünüyordu. Kendisi de 7 yıldır bir Honda NSX kullandığı ve Honda’nın da elinde turboya gerek duymadan 558 beygir güç üreten bir motor olduğu için hemen Honda’ya başvurdu. Yapacağı McLaren’lerde Honda’nın bu motorunu kullanacaktı. Öyle ki, çizimler bile bu motorun ebatlarına göre yapılmıştı.

        REKLAM

        Ancak Gordon Murray, Honda’dan hiç beklemediği bir yanıt aldı:“Motorumuzu size veremeyiz.”

        Çaresizdi.

        Bu sırada bir diğer Uzakdoğulu otomobil üreticisi Isuzu, Formula 1’e katılmaya hazırlanıyordu ve bu iş için 550 beygirlik alüminyum gövdeli bir motor üretmişti. Murray’in yapacağı bir spor otomobil için motor aradığını duyunca McLaren’e bu motoru önerdiler.

        Ancak Ron Dennis de, Gordon Murray de denenmemiş ve kendini kanıtlamamış bir motoru çok iddialı otomobillerine takmak istemiyordu. Arayışa devam ettiler. Ve imdatlarına BMW yetişti. Hemen anlaştılar. BMW yapılacak bu müthiş araca motor vermeyi seve seve kabul ediyordu.

        Otomobilin dizaynı ise müthiş ilerliyordu. McLaren F1’in dizaynında tutunmayı artırmak için bir kanat kullanılmamıştı. Buna karşın yer etkisini artırmak amaçlı bir difüzör vardı ve çok başarılıydı. Yol tutuş için kullanılmayan kanat sistemi frenler için kullanıldı, McLaren F1’de ve 64 km/s süratin üzerindeki frenlerde stabiliteyi artırmak için otomobilin yan tarafından açılan bir minik kanatçık koyuldu.

        REKLAM

        Murray, hafiflik için kendisine önerilen karbon ve seramik frenleri ise “Henüz yeterince gelişmediler. Sorun çıkarması muhtemel bir parça istemiyorum” diye reddetmişti.

        O sıralarda yeni yeni seri üretimde kullanılmaya başlanmış ABS fren sistemi ise Murray tarafından “Ağırlık yapar ve sürücünün fren hissini de öldürüyor” diyerek istenmemişti. Fren desteği yoktu.

        6 ileri manuel şanzımanı Weismann üretmişti. Şanzıman kutusu ilk modellerde alüminyumdan üretilirken, daha sonraki yıllarda daha hafif olması için magnezyum tercih edildi.

        Otomobilin içinde ise yine Gordon Murray’in huysuzlukları sürüyordu. Ağırlık olmasın diye otomobilin içinde kullanılan metalik plakalar alabildiğine inceltilmiş ve kalınlıkları 0.5 milimetrenin altına indirilmişti.

        Herkesin çok şaşırdığı, Murray’in otomobile bir air condition koyması oldu. O dönemin çok iddialı performans otomobilleri air condition kullanmazdı genelde.

        Ağırlığı ise sadece 1138 kilogramdı ve ton başına 550 beygir güce sahipti. McLaren F1 o güne kadar üretilmiş en hızlı seri üretim yol otomobili olarak 1992 yılında piyasaya çıktı ve 1998 yılına kadar farklı versiyonlarından 106 adet üretildi. Bunlardan 28’i sadece yarış amaçlı üretilen McLaren F1 GTR’lar oldu. F1, 1998 yılında 386 km/s sürati geçerek o güne kadar seri üretim bir otomobilin ulaştığı en yüksek sürate ulaştı. Bu rekor daha sonra Bugatti Veyron tarafından 2005’te 408 km/s’lik bir süratle kırıldı. Bugün bile McLaren F1’in bu performansına ulaşabilen Koenigsegg Aero, Bugatti Veyron, SSC Ultimate Aero ve Hennesy Venom dışında bir otomobil yok. 1992 yılında McLaren F1’i 1 milyon dolardan başlayan bir fiyat etiketiyle satışa sundu. Siparişten sonra teslim süresi yaklaşık 4 ayı buluyordu.

        REKLAM

        Kelebek kapılar hafiften Lamborghini Countach gibi yukarı doğru açılır gibi görünse de aslında hafif bir çaprazla açılıyor.

        Yol tutuş ve viraj kabiliyetini artırmak için normalden çok az daha geniş bir gövde planlandı. Bu sayede farklı bir durum ortaya çıktı: 3 kişilik bir spor otomobil.

        Sürücü otomobilin önünde tam ortada bulunurken, sağında ve solunda hafif arkada iki de yolcu koltuğu vardı. Önde de 4 lambalı süper performanslı farlar.

        106 ADEDİ YOLLARDA PARÇALANDI

        McLaren F1’in ilk müşterilerinden biri BMW’nin yönetim kurulu başkanıydı ve bu otomobille yüksek süratte büyük bir kaza yaptı ancak otomobilden hasarsız olarak çıkmayı başardı. Bir diğer müşteri olan ve Mr. Bean olarak tandığımız Rowan Atkinson da McLaren F1’ini parçalayan sürücülerden biri oldu.

        REKLAM

        106 adet McLaren F1’in çok önemli bir bölümü yarışlarda veya sürücülerin elinde yollarda parçalandı. Bugün kaç adet kaldığı tam olarak bilinmemekle beraber 70-80 arasında sağlam ve kusursuz F1’in hâlâ yollarda dolaştığı tahmin ediliyor. Fiyatları ise yanına yaklaşılabilir gibi değil. Son olarak ABD’deki bir açık artırmada LM tipi bir McLaren F1, 13.2 milyon dolara alıcı buldu ki, buna masraflar dahil değil.

        Fatih ALTAYLI / GAZETE HABERTÜRK

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ