Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Dünya Son dakika... Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan flaş Kudüs çağrısı!

        ABD'nin Kudüs'ü İsrail'in başkenti olarak tanımasının ardından olağanüstü gündemle bir araya gelen İslam İşbirliği Teşkilatı Toplantısı, Lütfi Kırdar Kültür ve Kongre Merkezinde yapıldı.

        Zirveye, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Başbakan Binali Yıldırım, Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas'ın da aralarında bulunduğu 16'sı lider düzeyinde 48 ülkeden temsilci katıldı. Zirvenin ilk saatlerinde dışişleri bakanları düzeyinde toplantılar gerçekleşirken, öğleden sonra liderlerin bir araya geldi.

        Zirveden Doğu Kudüs'ü Filistin'in başkenti olarak tanıma kararı çıktı ve ABD'ye kararından dönme çağrısı yapıldı. Zirvenin ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas kamera karşısına geçti.

        Abbas'ın açıklamalarından satır başları:

        "Bizler bu zirveye, Recep Tayyip Erdoğan'ın davetiyle geldik. Ben bu zirveyi başarıyla sonuçlanmış İslami zirvelerden biri olarak görüyorum. Konumuz çok hassas bir konu. Kudüs-ü Şerif ile birlikte geldik. ABD'nin aslında kendi kendine aykırı davrandığını görmekteyiz. Zaten ABD'nin kabul ettiği kararlar var. Bu da Filistin meselesi çözülmeden büyükelçiliğin Kudüs'e hiçbir şekilde taşınmayacağı şeklindeydi. O nedenle bu karar uluslararası sözleşmelere aykırıdır.

        Bütün dünya buna tepki gsöterdi. Dünyanın her yerinde protesto gösterileri düzenlendi. BM Güvenlik Konseyi'nin ABD dışındaki 14 üyesi buna tepki gösterdi ve karşı çıktı. Buna karşı İslam dünyasının harekete geçmesi gerekiyordu. Burada çok önemli kararlar aldık. Bizler Filistinliler olarak, ABD'yi çözüm sürecinde kabul edemeyeceğimizi söyledik. Bugün itibariyle bir arabulucu için tarafsızlık şartını yitirmiştir. Biz bundan sonra Güvenlik Konseyi'ne gidip, bu kararın iptali için başvuruda bulunacağız. Aleyhte bir karar alınması için çalışacağız.

        Burada İslam dünyasının Kudüs'e ne sunabileceğini tartıştık. Kudüs'e karşı boykot asla kabul edilebilir bir şey değil. Halkına karşı boykot uygulayamayız. Kudüs'teki Filistinlileri ziyaret etmek, İsrail'i ziyaret etmek değildir. Orada bir mahkumu ziyaret ediyorsunuz, gardiyanı değil. Biz Kudüs'ü taş ve toprak olarak görmek istemiyoruz. Biz içerisinde yaşamın olduğu, insanların olduğu bir Kudüs istiyoruz.

        Erdoğan'ın sözlerinden satır başları:

        İİT'nin varlık gayesi, Kudüs'ün kutsiyetinin ve tarihi statüsünün varlığının muhafazasıdır. Bugün de anlamlı ve kritik bir toplantı gerçekleştirdik. Bu tarihi zirveyle bir kez daha Kudüs'ün sahipsiz olmadığını tüm dünyaya gösterdiğimize inanıyorum.

        ABD Başkanı Trump'ın Kudüs açıklamasının ilk işaretlerinin gelmesinin ardından İİT dönem başkanı olarak büyük çaba sarf ettik. Bu kararın gayrı meşru ve kabul edilemez olduğunu, barış çabalarını sekteye uğratacağını ve fanatiklerin ekmeğine yağ süreceğini de anlattık. Bundan böyle taraf olan bir Amerika'nın artık İsrail-Filistin arasından arabuluculuk yapması diye bir şey olamaz. Arabuluculuk konusu üzerinde durmamız gerekiyor. Gerekirse BM'de bunu gündeme getirmemiz lazım.

        Bugüne kadar alınmış birçok güvenlik konseyi kararları var. Bunların hiçbirine İsrail uymamıştır. Buna rağmen tezgah hep İsrail'e çalışmıştır.

        Şu anda Trump efendi Filistin'in tamamının İsrail'e verilmesinin gayretinde. İslam İşbirliği Teşkilatı'nın yöneticileri olarak buradaki duruşumuzu kararlı bir şekilde sürdürmemiz gerekiyor.Bu kararın vicdan, tarih ve hukuk önünde geçersiz olduğunu ilk günden bu yana söylüyoruz. Sivas'ta da söyledim, kendi çalar, kendi oynar. Ben sayın Papa'yı da aradım, onunla da konuştum. Yaptıkları açıklamalarla, bizim açıklamalarımız örtüşüyor. Karar açıklanır açıklanmaz, bütün devlet başkanı kardeşlerime davet mektubu yolladım.

        Bugün Maduro'yu davet ettik, bakın sağolsun çıktı geldi. Venezuela neresi, İstanbul neresi? O bölgenin sesi olarak çıktı geldi, desteğini açıkladı.

        Ürdün Kralı 2. Abdullah da Arap Ligi Başkanı, o da bizi destekledi.Bugünkü toplantıya 30'u aşkın devlet başkanı ve meclis başkanı iştirak etti. Bunun dışında Dışişleri Bakanları da buradaydı. Bunların haricinde Filistin ile ilgili gayretleriyle öne çıkan ülkelerden buraya katılan ülkeler de oldu. Ben Kudüs konusundaki bu vahdet tablosunun herkese örnek olmasını diliyorum ve bir kez daha kalpten teşekkür ediyorum.

        Bugün zirveden önce Dışişleri Bakanları toplantısı yapılarak, nihai bildiri için çalışma yürütüldü. İİT'nin bugünkü zirvesi tarihi bir mesajtır. Hatada ısrar etmenin kimseye faydası yoktur. Amerikan makamlarının bu karardan derhal dönmesini bekliyoruz. Zirvenin Kudüs'le dayanışma için birlikte hareket temasıyla yapılması bir kararlılık göstergesidir. Burdan bir ittifak doğmuştur. Özellikle 1980 yılının 4870 sayılı kararı hatırlattık. Güvenlik Konseyi üyelerinin itibarsız hale getirildiği bir sisteme kimsenin güvenmesi beklenmemelidir. ABD Başkanı, altında ABD'nin de imzası olan bir kararı nasıl yok sayar? Sen tek başına böyle bir kararı nasıl alıyorsun?

        Ey Trump, sen bu İsrail'in mi arkasında duruyorsun? Burada işgal var, burada terör var. Burayı mı savunuyorsun. PYD'yi, YPG'yi DEAŞ'a karşı cepheye süren Trump anlayışı bunu da yapar. Kudüs bizim ilk kıblemizdir. Peygamberler şehridir. Tüm alem-i İslam'ın gözbebeği, insanlığın ortak mirasıdır. Biz İsrail işgali bitene ve ABD yönetimi kararından dönene kadar Kudüs mücadelemizi sürdüreceğiz.

        İsrail aleyhinde alınan onca karara rağmen, yasadışı yerleşimlerini sürdürüyor. Tıpkı zehirli bir sarmaşık gibi, adım adım Filistin topraklarını gasp etmeyi sürdürüyor. Son karardan sonra İsrail'in bu faaliyetlerine hız vereceği açıktır. ABD'nin Kudüs açıklamasının, BM kararları yanında şehrin karakterine aykırı olduğu da ortadadır.

        Bölgedeki barışın Gazze, Batı Şeria ve Kudüs'teki işgal sona erdiğinde mümkün olabileceğini hatırlattık. ABD yönetiminin açıklamasını reddettiğimiz teyit ettik. Biz teşkilat olarak 1967 sınırlarında başkenti Kudüs olan özgür ve egemen Filistin talebimizden vazgeçmeyeceğiz. Filistin davası ve Kudüs'e sahip çıkmaya devam edeceğiz. Filistin devlet ve kurumlarının her sahada güçlendirilmesi için tüm imkanlarını

        Filistin devletini tanımamış ülkelere Filistin'i tanımaya davet ediyorum. Artık bizim nazarımızda Filistin devletinin başkenti Kudüs'tür ve öyle kalacaktır. Adalet ve barış isteyenlerin bu adımı atacaklarına inanıyorum. ABD'nin kararı, Müslümanlar kadar Hristiyanları, Kıptileri ve vicdan sahiplerini rencide etmiştir. İsrail ve birkaç fanatik dışında bunu destekleyen yoktur. Malezyalı kardeşim ne diyorsa Papa da onu diyor. Afrikalı dostum ne diyorsa Güney Amerikalı da onu diyor.

        Her gün terör uygulayan bir aktörün sırtını sıvazlayan bir aktörün arabulucu rolünden çekilmesi gerekir. Barış süreci devam edecekse, artık başka bir arabulucu görev almalıdır. Zira bu karar Filistinlilerin cezalandırılmasıdır.

        Şu gerçeği daima hatırlatmak istiyorum. Umutsuz olmayın. Müslümanlar asla çaresiz değildir. Güçsüz değildir. İman varsa imkan da vardır. Onlarca İsrail askerinin arasında başı dik yürüyen Filistinli çocuklar bizim ilham kaynağımızdır, onlara selam olsun.

        Sözlerime son verirken, bugüne kadar Kudüs için canlarını vermiş tüm şehitlerimize allahtan rahmet diliyorum, yaralılara şifa diliyorum.

        FİLİSTİN DEVLET BAŞKANI MAHMUD ABBAS'IN AÇILIŞ KONUŞMASI

        Abbas'ın konuşmasından satır başları:

        "Geçen 100 yılık bir süre. Büyük Britanya 100 yıl önce siyonist harekete böyle bir söz verdi. 1917 yılında İngiltere, Ortadoğu'da yoktu ve hiçbir sorumlulukta yoktu. Ancak buna rağmen, İngiltere kendine ait olmayan bir toprağı siyonist harekete söz verdi. Bunun en ana partneri ABD idi.

        ABD, tüm anlaşmaları, eylemleri adım adım takip etmekteydi. BM nezdinde bu sözün gerçekleşmesi için her şeyi yaptı. Bu sözün üzerinden 100 yıl geçti. Şimdi ikinci sözün vakti geldi. Trump, Kudüs'ü İsrail'e hediye etmek istiyor. Sanki ABD'nin eyaletlerinden birini hediye ediyormuş gibi davranıyor.

        Dünya ülkelerinin büyük çoğunluğu, Kanada, İngiltere ve Avustralya dahi bu defa ABD'nin yanında yer almadı. Hakkı teslim bağlamında İngiltere şu an, Balfour Anlaşması sözüne karşı olarak onun tam tersinde bir kararı almış olduğunu görüyoruz.

        Biz Kudüs'ün işgalini durdurmak için bir aradayız. Bu adıma karşı güçlü bir duruş sergilemek için buradayız. ABD, tüm insanlığın ve Müslümanların vicdanını yaralayacak bir karar almıştır. Küdus şehirlerin çiçeğidir, bir tacın en kıymetli tacıdır. Ve geçmişte, bugün ve gelecekte Filistin'in başkenti olacaktır.

        Hem Müslümanların, hem Hristiyanların kutsal mekanlarını korumalıyız. Filistin'in bir devlet olarak ortaya çıkması için çalışmamız gerekiyor. Bu münasabetle Filistin halkına ve Mescid-i Aksa'da nöbet tutan kardeşlerimize, Kudüs'ün kalbinde yaşayıp orada yerleşimcilerin zulmüne maruz kalan, aşırı ihlallere maruz kalan halklarımızı da selamlamak istiyorum. İşgal ve sömürge uygulamaları İsrail tarafında durmadan devam etmekte.

        Buradaki kadim şehir içerisinde yaşayan tüm Müslüman ve Hristiyanları selamlıyorum. Kudüs surları içerisinde kalan ve şehrin tüm bölümlerind eyaşayan insanları selamlıyorum. Bizler beraber duracağız ve hep beraber Kudüs'ü savunacağız. Bizler Filistin devletimizin başkenti olan Kudüs'ü savunmaya devam edeceğiz. Bizler gerçek anlamda özgürlük ve bağımsızlığımızı gerçek anlamda alana kadar asla geri adım atmayacağız.

        Trump'ın Kudüs kararı, uluslararası kararlara açık şekilde ihlal oluşturmaktadır. ABD, çok net şekilde kendisi böyle bir ihlalde bulundu. BM kararına göre, hiçbir ülke Kudüs'e elçiliğini taşıyamaz. Bütün halkları Filistin davasıyla dayanışmaya çağırıyoruz. Bizler ABD tarafından alınmış bu kararın gayrımeşru olduğunu ifade ediyoruz. Bu yapılan uluslararası hukuka açık bir ihlaldir. Bu nedenle ABD artık barış sürecinde arabulucu olma vasfını yitirmiştir. Biz ileride de siyasi süreçte asla ABD'nin yer almasına müsade etmeyeceğiz. Şüphesiz bu tek taraflı karar, İsrail'e hiçbir meşruiyet veremeyecektir. Kudüs, Filistin'in edebi başkenti olarak kalacaktır. Bu karar radikal grupları tetikleyecek, meseleyi siyasi çekişmeden, dini bir çekişmeye dönüştürme tehlikesi vardır. Burada çok masumane bir soru soracağım. Dünyada din savaşından fayda görecek kimdir? Dünyada din savaşını hareket ettiren kim? Dünyada terör örgütlerini yaratan, destekleyen kim?

        ABD'nin Filistin Kurtuluş Örgütü'nü bir terör örgütü olarak görmesini de kınıyoruz. Bu adımdan geri atmasını bekliyoruz. Anlaşılan onlar bizim terör örgütü olmamızı istiyorlar. Ama olmayacağız. Asıl terörün mucitleri onların ta kendileri. ABD yönetimiyle her daim işbirliği içerisindeydik. Bu son karar bütün çizgilerimizi aşmıştır. Bizler kendileriyle resmi olarak bir anlaşma yaptık. Bu anlaşma gereği bazı uluslararası teşkilat ve örgütlere üye olmamayı kabul ettik. Buna karşılık, Kudüs'ün başkent oalrak tanımaması ve Washington'daki ofisimizi kapatmamasını istedik. ABD bu anlaşmayı bozdu, o bozduysa biz de verdiğimiz sözlerden geri adım atacağız.

        Sınırları olmayan İsrail nasıl devlet olarak tanınabiliyor? Buradan meydan okuyorum, bana sınırlarını göstersinler.

        Bizler ne yapıyoruz, tarih bizim kararlarımızı nasıl yazacak? Bizler buna nasıl cevap vereceğiz? Bizler tüm kararlarımızda dedik ki, Kudüs kırmızı çizgidir. Bu kırmızı çizgi, nasıl yeşil çizgiye dönmez. Kırmızı çizgimizi gerçek anlamda koruyabilecek Müslümanlarız. Hristiyanlar da bizim gibi düşünüyorlar. Milyarlarca Hristiyan'ın gelip de ibadet ettikleri tek yer burası. Bizler ve Hristiyanlar aynı gemide yer almaktayız.

        Burada herkese bir soru sormak istiyorum. Bu dava herkesin dar çıkarların üzerine çıkarak, tekrar hesapları gözden geçirmesi, ABD'ye karşı bir duruş göstermesini zorunlu kılmaktadır.

        İslam İşbirliği Teşkilatı üye ülkeleri ile Kudüs'e tavrı bağlamında dünya ülkeleriyle ilişkilerini belirlemeli. Ekonomik ve siyasi kararların alınması gerekiyor. ABD Başkan Yardımcısı Pence, insan hakları beyannamesinin 6. maddesini kaldırmak istediklerini söyledi. Biz bunun kalmasını istiyoruz. Avrupa dedi ki, yerleşim yerlerinde üretilen ürünler satılamaz. Avrupa ülkeleri bunun gayri meşru olduğunu biliyor. Bu tür uygulamalar hayata geçirebilir. Bizler birkaç hafta önce İsrail'le güvenlik koordinasyonunu durdurduk.

        İki devletli çözümün hayata geçirilmesinin zamanı gelmiştir. Sınırları olmayan İsrail'i mi tanıyacağız? Hayır.

        Bayrağımız, başımız, alnımız her zaman dik kaldı. İçimizde bu zulümden nasip almayan hiç kimse yok. Herkes bunun zararını gördü."

        CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN: İSRAİL BİR TERÖR DEVLETİDİR

        Cumhurbaşkanı Erdoğan İslam İşbirliği Teşkılatı toplantısının açılışında bir konuşma yaptı.

        Erdoğan'ın konuşmasından satır başları:

        "Filistin'le ilgili barışa öncülük etmesini beklediğimizi ABD Başkanı, 6 Aralık'ta Kudüs'ü İsrail'in başkenti olarak tanıdığını açıklamıştır. Uzun söze göre yok, Kudüs'te birkaç dakika dolaşan herkes orasının işgal altında olacağını anlayacaktır. İşgal altındaki bir şehirle ilgili böyle bir kararın hiçbir hükmü olamaz. BM kararına göre hiçbir ülke Kudüs'te büyükelçilik bulunduramaz. Bu hukuksuz karara sadece İsrail destek vermiştir.

        Sayın Papa dahil olmak üzere, Kudüs'le ilgili olarak bu kararlı duruş teyit edilmiştir. İslam ülkeleri bu kararı külliyen reddetmiştir. Bu kararın vicdan, hukuk, ahlak ve tarih önünde hükümsüz olduğunu ilan ettik. Bu karar barışı isteyen taraf olduğunu defalarca ispatlayan Filistinlilerin cezalandırılmaları anlamına geliyor.

        İsrail bir işgal devletidir. İsrail aynı zamanda bir terör devletidir. Erdoğan niye böyle söylüyorsun? Nasıl söyleyeyim. 14 yaşındaki çocukları o askerler alıyor gözaltına ve demir kafesler içerisine. 14 yaşındaki çocukların gözleri bağlanıyor, dipçikleniyor. Öbür tarafta bir kız çocuğu. Annesi yavrusuna sarılıyor. Bu tabloda bakıyorsunuz, anne dipçikle dövülüp o çocuk elinden alınıyor. Bu işgalci değil de, terörist değil de nedir. Vicdan sahibi olan buralardan gereken dersleri almalı. Bunu ispat etmek için ey Trump sana daha ne anlatalım. İsrail'e bir şey anlatmamıza gerek yok. Bu kararla işgal, abluka, yasadışı yerleşimler, orantısız şiddet ve cinayet suçlarının faili İsrail, bu kararla ödüllendirilmiştir. Bu ödülü veren tek başına olsa da Trump'tır. 'Ben yaptım oldu' demekle hiçbir şey olmuyor. Dünya sizden ibaret değil. BM üyesi 196 üye var. Ben 196 dünya ülkesinin buna tavır koyacağına inanıyorum.

        Siz ABD olarak güçlü bir ülke olabilirsiniz. Silahlarınız, nükleer başlıklarınız olabilir. Ama bunlar sizin güçlü olduğunuzu göstermez. Eğer haklıysanız güçlüsünüzdür. Barışı isteyenlerin değil, barışı imkansız hale getirenlerin yanında duran ABD, tüm fanatiklerin ekmeğine yağ sürmüştür. Bunu Suriye'de de gördük. Sadece Kuzey Suriye'ye 4000 tırı aşkın mühimmat nakledilmiştir. Bu silahlar acaba niçin geldi, neden getirildi? Orada bulunan terör örgütlerine bu destekler verildi.

        Bölgedeki sorunlar, Filistin meselesini bize asla unutturamaz. Hukuk çiğneyen, vicdanları yaralayan bu tür adımlar uluslararası sisteme duyulan güveni dinamitliyor. Kudüs kararı medeniyetimize indirilmiş ağır bir darbedir. Ecdadımız, tüm şehir halkının refahını, emniyetini ve ibadet hakkını garanti altına almıştır.

        Sayın Papa'ya, adil bir barış için gayret eden Musevilere, Kıptilere, duruşlarından taviz vermeyen herkese teşekkür ediyorum. Asırlardır namusları olarak gördükleri Kudüs için mücadele den Filistinli kardeşlerime şükranlarımı sunuyorum. Barış her milletten, her inançtan insanların çabalarıyla sağlanacaktır. Buradan Kudus'ü işgal altındaki Filistin'in başkenti olarak tanımaya çağırıyorum. Artık daha fazla geç kalmayız. Egemen ve bağımsız Filistin talebinden asla vazgeçmeyeceğiz. İsrail'in Filistinli kardeşlerimize uyguladığı zulmü lanetliyoruz.

        Buradan bir kez daha ilan ediyorum ki, Kudüs bizim kırmızı çizgimizdir. Harem'i Şerif ebediyete kadar Müslümanlara kadar ait kalacaktır. Filistinli kardeşlerimizin de kendi aralarındaki sorunları çözerek bu imtihanlara karşı vahdet içinde hareket etmeleri şart olmuştur. Henüz Filistin devletini tanımamış ülkelerin artık bu adımı atmaları şarttır.

        Avrupa'nın İsrail'in 'Filistin devletini tanımayın' söylemiyle zehirlenmekten kurtulması gerekmektedir. ABD'nin bu açıklamasından sonra barış zemini başka türlü canlı tutulamaz. Sözde iki devletli çözümü savunurken, İsrail'in bunu imkansız kalması kabul edilemez. Filistin'in uluslarası anlaşmalara katılım süreci hızlandırılmalıdır. Bugün buradan bunun çıkması gerekmektedir. Vicdan sahibi, mesuliyet sahibi herkesin Kudüs için maddi, manevi tüm imkanlarını sarf etmesini istiyoruz.

        Arabuluculuk vasfını tamamen yitiren ABD'nin yerine dünya toplumu tarafından barış ve istikrar için sorumluluk almasını bekliyoruz."

        AÇILIŞI ÇAVUŞOĞLU YAPTI

        Toplantının açılışında Kur'an tilavetinin ardından konuşan Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, bugün zulme "dur" demek için toplandıklarını vurguladı.

        ABD’nin geçen hafta Kudüs’e ilişkin aldığı kararla insanlık vicdanını derinden yaraladığını ifade eden Çavuşoğlu, ABD’nin attığı bu adımın İsrail’in Kudüs’ü işgal girişimini meşrulaştırmayı hedeflediğini belirtti.

        REKLAM

        Çavuşoğlu, İslam ümmetinin bu tabloya sessiz kalmasının beklendiğini söyleyerek “Ama biz hiçbir zaman susmayacağız. Bu zorbalık barış olasılığını ve ortak yaşam zeminini yok etti. ABD’nin aldığı bu karar, bizim için yok hükmündedir.” diye konuştu.

        Bakan Çavuşoğlu, Filistin devletinin, diğer tüm ülkelerce tanınması gerektiğini dile getirerek şöyle devam etti:

        “Bunun için hep birlikte çaba sarf etmeliyiz. Bir tarafta işgalci konumunda olduğu BM kararlarıyla tespit edilmiş İsrail var, diğer tarafta ise işgal altında olduğu uluslararası toplumca kabul edilen, üstelik her geçen gün daha fazla toprağı gasp edilen Filistin var. Geldiğimiz noktada Filistin devletinin tanınmasının barış sürecine atıfla geçiştirilmesi mümkün değildir, artık bu tanımanın gerçekleştirilmesi gerekiyor.

        Doğu Kudüs’ü, Filistin’in başkenti olarak tanıyan bizler, diğer ülkeleri, Filistin devletinin 1967 sınırları temelinde ve başkenti Doğu Kudüs olacak şekilde tanımaya teşvik etmeliyiz.”

        Çavuşoğlu, bu noktada Filistinlilerin birlik ve beraberliğinin sağlanmasının hayati öneme sahip olduğunu belirterek bu mücadelede hukuk çizgisinden ayrılmayacaklarını ve provokasyonlara izin vermeyeceklerini ifade etti.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ