Cenk Tosun'un babası Şenol Tosun, Almanya'ya 15 yaşında gitmiş. İşçi olarak babasının yanında çalışmaya başlamış. 20'li yaşlara geldiğinde Ankaralı ailenin kızıyla evlenerek Selma-Cenk Tosun çifti olmuş.
Şenol Tosun'un hayali futbolcu olmakmış. Cenk'in anlattığına göre amcası da babası da profesyonel liglerde top oynamışlar!
Frankfurt'a 70 kilometre kadar uzaklıkta bulunan Wetzlar'da yaşamaya başlayan Tosun ailesinde Cenk Tosun ablasından 6 yıl sonra dünyaya gelmiş. Şenol Tosun, oğlu olunca onu futbolcu yapmak istemiş. Cenk'i daha 3 yaşında SV Raunheim 07 takımına götürmüş! Daha doğru düzgün yürümeyi bile beceremeden goller atmaya başlamış!
Cenk o günleri fotoğraflara bakınca hatırladığını söylüyor ve ekliyor: Fotoğraflara baktıkça çok gülüyorum ama… Formam etek gibi. Üç topu üst üste koysan boyum kadar. Normal şartlarda kulüplere beş yaşından sonra kayıt yaptırılabiliyor. Ben üç yaşımda yazılmışım ve beş yaşındakilerle oynuyormuşum."
Cenk, Arjantinli golcü Gabriel Batistuta'nın kasetlerini izleyerek büyümüş ve onun taklidini yapmaya başlamış. 4 yaşındayken "Bu çocuktan futbolcu olur" demişler. Daha 5 yaşında bölgenin en büyük kulüplerinden Eintracht Frankfurt'a transfer olmuş.
Babası, Batistuta'nın kasetlerini izletirken "Bak nasıl vuruyor! Bak nasıl kafaya çıkıyor! Bak nasıl röveşata yapıyor" diye öğütlerde bulunuyormuş.
Bakmış Cenk, her gün bakmış. Gelişmiş, gelişmiş ama baba Tosun bunu da yeterli görmemiş. Bir gün bahçede şut çektirdiği oğluna; "Neden hep sağ ayakla vuruyorsun? Solu da kullan, kafanı da" demiş.
Hatta daha da ileri giderek bir süre sağ ayakla vurmayı yasaklamış. Cenk her gün sol çalışmış, çalışmış, çalışmış... Kafa toplarına çıkmış da çıkmış!
Cenk o günleri anlatırken "Sol ayağımı kullanmam gerekirken sağ ayağımı kullandığımda bana küçük cezalar verirdi. Örneğin o gün televizyon izleyemezdim." ifadelerini kullanıyor.
Sonunda iki ayağını da kullanır olmuş, kafasını da... Bugün Şampiyonlar Ligi'nde attığı 3 golün nedeni bu mu acaba? Biri sağ ayak, biri sol ayak, biri de kafa!
Ancak Cenk'in tek ilgisi futbola karşı da değilmiş! NBA'de izliyormuş o yıllarda ve efsanevi basketbolcu Michael Jordan'a hayran olmuş. 23 numaralı formayı da o günlerden kafasına kazımış!
ALMANYA İLE TÜRKİYE ARASINDA KALMIŞ!
Cenk hızla yükselirken Almanlar'dan davet almış ve oynamaya başlamış. İki yıl oynadıktan sonra da Türkiye'den teklif almış. Ancak takıma alıştığı için Almanya'da oynamaya devam etmiş, hatta ikinci kaptanlığa yükselmiş!
A takım için Türkiye'den teklif gelmesini istemiş. Alt yaş kategorisinde oynarken Türkiye'ye karşı da forma giymiş. FourFourTwo'ya yıllar önce verdiği röportajda o günleri şöyle anlatıyor:
Avrupa Şampiyonası eleme maçında Türkiye’ye karşı oynamıştım. Biz gruptan çıkmayı garantilemiştik. Üçüncü maçımız Türkiye’ye karşıydı. Türkiye’nin o maçı alması gerekiyordu. O maçta gol attım. Attığım en garip goldü. İçimden “Ne olacak şimdi?” demiştim. Allah'tan maç 2-1 bitti. Birinci ve ikinci olarak elit tura katıldık.
A MİLLİ TAKIM İÇİN KARAR ZAMANI...
Almanya Milli Takımı'nın hocası Joachim Löw, Cenk'i Gaziantepspor'a transfer olduğunda A Milli Takım aday kadrosuna da yazmış. Yıldız futbolcu, "Ne yapsam, ne etsem" diye düşünürken telefonu çalmış, açmış. Karşısındaki kişi konuşmaya başlamış:
- Cenk merhaba. Ben Okan. Okan Buruk. Türkiye Milli Takımı hocası Guus Hiddink'in yardımcısı. Seni Milli Takım'a bekliyoruz.
Cenk'te bir sevinç, bir heyecan... Hemen babasını aramış, durumu anlatmış. İstanbul'da da buluşmuşlar, TFF binasına gitmişler.
Hiddink övmüş de övmüş Cenk'i, o da kararını vermiş: "Almanya Milli olmayacağım. Ben Türk'üm. Türk Milli Takımı'nın formasıyla oynayacağım!"
GAZİANTEP'TE PARLAMAYA BAŞLADI!
Küçük bir şehir sandığı Gaziantep'e ayak bastığında büyük bir şaşkınlık yaşamış. Bu şaşkınlık ise kısa sürmüş. Gaziantepspor formasıyla çıktığı ilk maçta Galatasaray ağlarına iki gol birden attı ve gündeme oturdu!
Galatasaray maçındaki performansı, ligde de sürdü! O sezon Gaziantepspor formasıyla 18 maçta 12 gol atan Cenk, buradaki performansını ertesi sezonlarda da sürdürdü. Ancak çocukluk hayali olan Beşiktaş için 2014 yılına kadar sabretmesi gerekti!
Transferde hep "Galatasaray istiyor, Fenerbahçe istiyor, Trabzon da istiyor haberleri çıkıyor da... Beşiktaş neden istemiyor" diye düşünürken... Bir hayali daha gerçek olmuş 2014 yılındaki ara transferde.
"Beşiktaş seni istiyor" dediklerinde düşünmemiş bile, "Hemen" demiş. "Hemen değil, sezon sonunda" dediklerinde ise "İmzayı şimdi atabilirim" karşılığını vermiş.
Bunun üzerine kulüpler başlamışlar görüşmeye... Öyleydi böyleydi derken... Cenk gitmiş Gaziantepsporlu yöneticilere "Bırakın beni. Beşiktaş'a gitmek istiyorum! Bunun için de kulüpten olan 500 bin Euro alacağımdan vazgeçiyorum!"
"Tamam o zaman" demişler, "Bonservis paran için Beşiktaş'la da anlaşalım öyle... " Bakmış ki orada da 900 bin Euro'luk bir anlaşmazlık var, "Onu da ben veririm" demiş!
Beşiktaş'la 5 yıllık sözleşme imzalayıp da bunun için ilk etapta 900 bin Euro'luk çek alınca... "Buyurun" demiş Gaziantepsporlu yöneticilere; böylece 1 milyon 400 bin Euro'dan olmuş kendisi sırf Beşiktaş'a transfer olmak için. Sezon sonuna kadar da Gaziantep'te forma giyip, sonra Beşiktaş'a geldi!
HAYALLERİ BİR BİR GERÇEK OLDU!
Cenk'in hep hayalleri olmuş. Önce futbolcu olmak, sonra milli formayı sırtına geçirmek, sonra Beşiktaş'ta oynamak. Üçüne de ulaştı. Ancak pek dile getirmediği bir hayalini daha gerçekleştirdi!
Futboldaki hayaller tamam da Almanya'daki kız arkadaşı Ece? Yıllardır sabırla kendisini bekleyen sevdalısı... Bu hayaline de ulaşmalıydı, onu da başardı. Geçen yıl Ece Akgürbüz ile evlilik sözmeşmesine imza attığında dünyalar da onun olmuştu aslında.
BEŞİKTAŞ'TA DA SABRETMESİ GEREKTİ!
İstekleri bir bir gerçekleşiyordu. Kafasını da futbola yansıtınca başladı çalışmaya. Ancak önünde sürekli santrforlar oldu, forma için çetin bir yarış vardı. Yılmak yakışır mıydı? Tabii ki hayır!
Çalıştı da çalıştı. Antrenmanlara erken geldi, geç çıktı. Esktra antrenmanlar yaptı, kendisine özel hoca tuttu, hayatını dizayn etti! Önce Demba Ba, sonra Mario Gomez... Arkalarında kalsa da isyan etmedi, sorun çıkarmadı.
Forma geldiğinde elinden geleni yaptı, sırasını bekledi. Yıllarca sürdürdüğü çalışmaların meyvelerini bu yıl aldı. Alvaro Negredo gibi bir golcüyle forma için rekabete girdi ancak onu tutabilen olmadı!
Özellikle Şampiyonlar Ligi'nde gösterdiği performansla sadece Türkiye ya da Almanya'da değil, Avrupa'da tanınır oldu. Devler Ligi'nde attığı goller ödül aldı.
Cenk, annesinin futbolu erkeklerden daha iyi bildiğini söylüyor. Çok düşkün olduğu ailesiyle yaptığı görüşmelerde annesi telefonu kaparak “Aralara yaptığın koşular fena değildi ama çok ofsayta düştün” diyebiliyor, onu hırslandırıyormuş.
Bunca sabır, çalışma, ev özlemi derken 2011 yılında ifade ettiği hayallerinden birini daha gerçekleştiriyor. O yıl "Yurt dışında mutlaka Almanya'da oynamak gibi bir düşüncem yok, İngiltere veya İspanya'da da oynamak isterim. Daha yaşım çok genç, öğrenecek çok şey de var önümde, uzun bir yol da var" diye konuşan Cenk, Lahn Nehri'nin kenarında şirin bir yer olan Wetzlar'da başlayan hikayesini Merseyside'da yazmaya devam edecek...
Daha zar zor yürüdüğü zamanlarda gol atmaya başlayan, Fenerbahçeli futbolcu Bülent Uygun'la küçükken fotoğraf çektiren, kariyer basamaklarını bir bir çıkan Cenk, Türkiye'de Beşiktaşlı ya da rakip takım taraftarı, hemen hemen herkesin sevgisini, saygısını kazanarak yolunda yürüyecek.
