Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Dünya Geride numune bırakmak istemiyor

        Trump ile Kim’in buluşması öyle çok da karizmatik bir zirve değildi. Dünya siyasetinde sanki yeni bir çağ açacakmış havası verilse de, Reagan ile Gorbaçov’un soğuk savaşı bitiren zirveler serisi kadar heyecan verici olması zaten beklenemezdi. O dönem, 1985’te Cenevre’de Ağa Han’a ait Nilüfer şatosunda başlayıp, Reykjavik, Washington ve Moskova’da devam eden; sonra da baba George Bush’un Malta’da devraldığı zirveler süresince orta menzilli nükleer füzeler INF ve stratejik silahların azaltılması START anlaşmaları imzalandı. Demokratikleşme adına başlattığı Glasnost ve Perestroyka politikaları Sovyetler Birliği’ni dağılmaya sürüklediği için aslında başarısızlıkla sonuçlansa da, Gorbaçov dünya barışına katkılarından ötürü Nobel Ödülü’nü ancak 5 yıl sonra 1990’da alabildi. Ayşe Özek Karasu'nun HT Pazar'da yer alan haberi...

        REKLAM

        Oysa, müttefikleri dahil önüne gelenle dalaşa giren Trump, Kim Jong Un ile buluşma “büyüklüğünü” gösterdiği için şimdiden Nobel Barış Ödülü’ne aday gösteriliyor. Üstelik Trump ve Kim, iki Kore arasında barışın tesisi için bir niyet belgesi imzaladıkları halde, Kuzey Kore’nin nükleer silahlardan arındırılmasına yönelik net bir plan da ortaya çıkmış değil.

        NEDENİ: STALİN

        Singapur’daki Trump-Kim buluşmasında çiğ ahtapottan hıyar dolmasına neler yenildi içildi, tabii onlar da işin magazin klasikleriydi. Önemli detaylardan biri de Kim’in araç konvoyunda yer alan seyyar tuvaletti. Rivayete göre Kuzey Kore lideri kendi ülkesinde de askeri üs ve fabrika ziyaretlerine bu mobil tuvaletle gidiyor. Hatta engebeli araziler ve karlı tepeler için özel donanımlı araçlar da varmış tuvalet dizaynında. Umumi hela kullanmaktan imtina eden Kim’in seyyar tuvalet kullanmasının bir nedeni de, numuneleriyle periyodik sağlık kontrolü yapılması.

        Kim’in mobil tuvaletini Singapur’a da götürmesinin nedeni ise daha farklı; “değerli bilgilerin” yabancı istihbaratın eline geçmesini önlemek. Kim’in obezite eğilimi ve nikotin bağımlılığı zaten biliniyor da, yüksek tansiyon, diyabet ve hatta kanser gibi sağlık sorunlarının deşifre edilmesi muhtemel. Ve karşı tarafın bu bilgileri pazarlık kozu olarak kullanması da muhtemel.

        REKLAM

        Kim’in neden bu hassasiyete kapıldığı konusundaki bir teori, “Nedeni, Josef Stalin” diyor. İgor Atamanenko adlı eski Sovyet ajanının iddiasına göre Stalin, yabancı devlet adamlarının atıklarından “psikolojik profillerini” çıkarmak üzere gizli bir laboratuvar kurmuştu. Rus gizli servislerinin arşivlerinde araştırma yaparken bu bilgiye ulaştığını söyleyen Atamanenko; “O günlerde Sovyetlerin dinleme cihazları yoktu. Kişisel istihbarat toplamak için bu yöntem icat edilmişti. Laboratuvarın başında da gizli polis şefi Lavrenti Beria vardı” diyor. Örneğin yüksek miktarda ‘triptofan’ amino asidi buldukları zaman, muhatabın soğukkanlı ve samimi biri olduğu sonucunu çıkarıyorlardı. Eğer potasyum eksiği varsa adam asabi demekti ve uykusuzluktan mustdaripti. Çin Lideri Mao Zedong’un 1949 yılındaki Moskova ziyareti için de, kanalizasyona değil gizli bölmelere açılan özel bir tuvalet düzeneği hazırlanmış, 10 gün boyunca toplanan örneklerle analizler yapılmıştı. Stalin’in halefi Nikita Kruşçev projeye son verip laboratuvarı kapatmıştı.

        Tuvalet casusluğunun yakın tarihte de bir örneği var. Olay 1999 yılında Ürdün Kralı Hüseyin’in cenazesinde geçiyor. Sunday Times’ın haberine göre Mossad, cenaze için Amman’a gelen Suriye Lideri Hafız Esad’ın idrarını çalmak üzere Ürdün gizli servisiyle ortak operasyon yapıp özel tuvalet hazırlıyor. Esad’ın idrarı Mossad ajanlarınca hemen İsrail’e götürülüp analiz ediliyor. Zaten kalp krizi geçirmiş olan baba Esad’ın diyabet ve kanser olduğu, fazla ömrünün kalmadığı tespit ediliyor. Aldığı ilaçlar da belirleniyor. Nitekim Esad bir yıl sonra 10 Haziran 2000’de hayata veda ediyor.

        “Çalıntı idrar” haberinin çıktığı tarihte gazete, dönemin İsrail Başbakanı Ehud Barak’ın bir danışmanının şu sözlerine yer veriyor: “Hafız Esad henüz hayattayken bir anlaşmaya varmak için elimizden geleni yapmalıyız. Esad’dan sonra neler olacağını kimse bilemez. Suriye kan gölüne dönebilir.” Neler olduğu bugün ortada...

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ