Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Gündem Politika Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan Kobani mesajı! Nihal Bengisu Karaca yazdı

        NİHAL BENGİSU KARACA / HT GAZETE

        Estonya dönüşü uçakta gazetecilerin sorularını yanıtlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “PYD, Kobani’ye hâkim olur diye peşmergeyi istemiyor. Burada PYD çok farklı hesaplar içinde. Sınırlarımızda bir oyun oynanıyor. Ama, sıradan rastgele bir oyun değil. Muhtemelen daha üst bir akıl var” dedi.

        Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 2 günlük Letonya- Estonya seyahatinden dönerken uçakta gazetecilerin sorularını cevaplandırdı. Ziyaretlerin en önemli sebebi çok yakın bir zamanda Letonya’nın AB Dönem Başkanlığı’nı üstlenecek olmasıydı. Ama konuşulan ve merak edilen konular, IŞİD’le mücadele konsepti, Kobani’de yaşanan sorunun ve PYD’nin çözüm için atılan adımlar karşısındaki çelişkisiydi. Cumhurbaşkanı Erdoğan’a; ABD’nin PYD’ye yapmaya çalıştığı silah yardımının bir kısmının IŞİD’in eline geçmesi, Türkiye’nin peşmerge için oluşturulan yardım koridoruna ilişkin teklifi, çözüm süreci ve gündemdeki diğer konuları sorduk.

        Kobani’deki olaylar ve bunların Türkiye’ye yansıması, ABD’nin PYD’ye silah verme kararı alması çok çeşitli yorumlara neden oldu, pek çok dezenformasyon yapıldı. Konunun gelişimini sizden duyabilir miyiz?

        Maalesef çok ciddi bir dezenformasyon var. Örneğin, Sayın Obama ile yaptığımız görüşmeden sonra birçok uydurma haber ve yorum yapıldı. Görüşmeler esnasında benim Obama’ya söylediğim şuydu: PYD’ye yapılacak olan bu yardımları tasvip etmemiz mümkün değil. Çünkü PYD, PKK ile eş bir terör örgütüdür. Bunu PYD kendisi kabul eder veya etmez, ama biz PYD’nin uygulamalarını biliyoruz, görüyoruz. PKK’nın içerisindeki Suriyeli lider kadrolarının PYD içerisinde de savaştığını bilenlerdeniz. Bu süreç içerisinde Sayın Obama’nın görüşmeden sonra kalkıp hemen 3 tane C 130’la Kobani’ye silah indirmiş olmaları gerçekten tasvip edilmez. Ne oldu? Bu indirilen silahların bir kısmı PYD’nin eline düşerken bir kısmı da IŞİD’in eline düştü. Bütün bunlar ortada iken Kobani ABD için niçin bu kadar stratejik? Bu konuda bana verilebilen tatmin edici bir cevap da yok.

        Nasıl bir cevap var?

        Bana söylenen tek bir şey var: “Eğer Kobani düşerse IŞİD ‘Bak ben Amerika’ya karşı, koalisyon güçlerine karşı büyük bir zafer kazandım’ edasıyla dolaşacak”. Dediği bu. Ben de Obama’ya ısrarla şunu söyledim: “Bakın şu anda Kobani boş bir şehir, 200 bin insan benim ülkemde. Onlara ev sahipliğini şu anda biz yapıyoruz...” Biz, Suriye’den ülkemize geçenlere şu ana kadar 4.5 milyar dolar destek vermiş bir ülkeyiz. Buna rağmen, “Siz ne yapıyorsunuz? Ne yediriyorsunuz, ne giydiriyorsunuz, bunun kaynakları nereden geliyor?” diye kimse bize sormuyor.

        ‘ORADAKİ HESAPLARI FARKLI’

        Hava saldırılarının faydası oluyor mu Kobani’ye?

        Amerika, koalisyon güçleri şu anda havadan bombalıyorlar. Kısmen faydası yok değil, var ama, karadan operasyonlar olmadığı sürece buradan netice almak mümkün değil. Peşmergelerle alakalı olarak biz görüşmeler yaptık. Arkadaşlarımı gönderdim ve gittiler Kuzey Irak’ta görüşmeler yapıldı ve onlar bunu kabul ettiler. PYD kabul etmedi. Bu arada Obama ile yaptığım görüşmede, “Ben bu gece hemen Barzani ile gerekirse görüşürüm, kendilerinden peşmergeleri gönderme işinin hızlandırılmasını isterim” dedim. Gece 2, kendisiyle bu görüşmeyi yaptık. Obama’nın verdiği cevap şuydu: “Kobani’dekiler 2-3 gün bile dayanamazlar. Ellerinde herhangi bir silah, mühimmat kalmadı...” Dedim ki Obama’ya, “Biz kendi üzerimizden oraya peşmergelerin geçişini sağlayacağız.” Tabii oradakilerin hesapları bana göre farklı.

        ‘PYD 1300 KİŞİYİ DE İSTEMEDİ’

        Nedir hesap?

        PYD, peşmergenin gelmesini istemiyor. Peşmerge oraya gelirse, Kobani’ye peşmerge hâkim olur diye peşmergeyi istemiyor. Yani mesele Kürt, Türk, Arap meselesi değil. PYD, oraya peşmergenin gelmesi durumunda oyununun bozulacağını düşünüyor. Sayın Obama’ya şunu da söyledim: “Birinci derecede tercihimiz, Hür Suriye Ordusu’dur.” Ve “Biz, Hür Suriye Ordusu ile de görüşürüz” dedim. Ve nitekim her iki tarafla da görüşme yapıldı. Hedef neydi? Spekülasyonların ortadan kalkması için bunları söylemek zorundayım: Hedef 2000 kadar peşmergenin gelmesiydi. İlk etapta 500 göndereceklerdi fakat daha sonra PYD bu sayıyı 155’e indirmek istedi. Çünkü aslında silah istiyorlar. “Bize ağır silah gönderin” dediler. Kuzey Irak yönetimi dedi ki, “Hayır, biz silahı size göndermeyiz. Biz kendi elemanlarımızla bu silahları göndeririz, tekrar onlarla da alırız.” Peki biz ne yaptık? Biz, bunun bizim kontrolümüzde gireceğini esasa bağladık. Bu arada Hür Suriye Ordusu’ndan da olumlu cevap geldi. Onlar da 1300 kişiyi göndermeyi kabul ettiler ve 1300 kişinin gönderilmesiyle ilgili adımı attılar. Çok enteresandır; PYD bu 1300 kişiyi de istemedi, ama kabul etmek durumunda kaldı fakat burada da farklı bir adım attı. O da şu: “Biz onlara ayrı bir cephe açalım.” Oyun içerisinde oyun. Fakat bir hesap karşısında, tabii oyun bozuluyor. Şunun üzerinde bizim iyi düşünmemiz lazım: Tabii, bu tuzağı veya bu tezgâhı kuran muhtemelen başka bir mantık var. Yani şu anda PYD’nin mantalitesinin bu kadar güçlü olduğunu ben düşünmüyorum.

        Nedir efendim bu?

        Onu artık siz düşüneceksiniz. Muhtemelen daha üst bir akıl var. Kobani ile alakalı olarak, orası aslen, Kürtlerin mi yoksa Arapların mı tartışmasına girmek istemiyorum. Ama işin aslına bakarsanız, adı üzerinde, Ayn el-Arab’dır. Daha sonra bu Kobani’ye dönüşmüştür. Şimdi oradaki bu gelişme bunları rahatsız ederken, olay farklı. “Sizin için stratejik mi?” Söylenmiyor. Ne deniyor? Burada IŞİD burayı düşürdüğü anda, “Bak ben koalisyon güçlerine karşı bir zafer kazanmış olacağım” diyebilir. Bu çok tehlikeli yaklaşım. Peki aynı şeyi İdlib, Rakka düştüğünde niye düşünmüyorsunuz? IŞİD oraları da işgal etti. Oralarda niye vurmadınız IŞİD’i? Aynı şekilde Irak’ın üçte biri de malum IŞİD’in işgali altında, orada niye bunları vurmadınız? Üstelik sizin silahlarınızla bu işgal devam ediyor. Niye vurmuyorsunuz? Erbil’e 30, 40 kilometre yaklaştıkları zaman Erbil giderse, orada da ağırlıklı Kürtler var. Erbil giderse ne olur bu hal, niye bu soruyu sormuyorsunuz?

        "ESED REJİMİ DESTEK VERDİ"

        Sizce Kobani neden aniden bu denli önemli hale geldi. Kobani olunca neden müdahale gündeme geldi hemen?

        Bunu konuşmak için biraz erken. Onun için şu anda konuşmamayı yeğliyorum. Ama, sınırlarımızda oynanan oyun sıradan, rastgele bir oyun değil. Basit bir oyun değil. Niye çünkü, 1295 kilometrede bu oyun oynanıyor. Bunun malum 950 kilometresi Suriye sınırımız, diğeri Irak sınırımız. Bunlar yeni başlamadı. Biz bunları Esed’e söylerken, o zaman Esed biliyorsunuz, Kürtleri daha tanımıyordu. O zaman ben ona şunu söylüyordum. Aramızda muhabbetin olduğu zamanlarda, Esed’e diyordum ki: “Bunlar senin vatandaşın. Bunlar bu topraklarda yaşıyor, bunları vatandaşlığa kabul edin, pasaport verin.” Biz o zaman Kürtlerin hakkını böyle savunduk. Şimdi diyor ki (PYD tarafı) “Kürtlerin haklarını Erdoğan hiçbir zaman savunmadı.” Biz Suriyeli Kürtler için siyasi af istedik. “Bunlara siyasi af çıkartmamanız burayı geriyor” dedik. Bizim ricamız neticesinde birçok siyasi tutuklu serbest bırakıldı o zaman. Sayın Ahmet Necdet Sezer Cumhurbaşkanı olduğu dönemde, ben Başbakan olarak gittiğimde, yine ricalarımız oldu, yine bir grup siyasi tutukluyu o zaman bırakmıştı. Biz bu mücadeleleri verdik, Esed rejimi bugün PYD’ye silahlı destek verdiği gibi IŞİD’e de silahlı destek veriyordu. Yani, bunların ikisi birbiriyle buluşurken, her ikisi de aslında rejimden silahlı destekleri aldılar. Çünkü Esed’e göre “Düşmanımın düşmanı dostumdur!” O anda kim düşmanıysa, o onun hemen dostu oluveriyor ve bu her an değişebilir. Çünkü bu noktada, Suriye’nin şu anda sıkıntısı yok, Suriye’ye sürekli silah desteği geliyor, denizden de geliyor, karadan da geliyor. Bu devam ediyor. Ve bu süreci tabii özellikle Türkiye’deki dürüst, samimi medyanın çok iyi takip etmesi lazım.

        Kobani’ye koridordan, 1300 Özgür Suriye Ordusu mensubunun geçeceği konusu netleşti mi? ÖSO’nun “Bizim böyle bir anlaşmamız yok” diye açıklama yaptığına dair haberler yayınlandı.

        Hayır, tam aksine, 1300 rakamını Özgür Suriye Ordusu yetkilileri ifade etti. En yetkili ağızdan, bizim de yetkili arkadaşlarımıza bunlar bunu bildirdiler. Şu anda Özgür Suriye Ordusu’nun attığı bu adım birçok tuzağı da bozuyor. Onun için ben bunu çok hayırlı bir adım olarak görüyorum. PYD samimi değil.

        Peşmergelerin geçişi konusu ne durumda?

        Şu anda arkadaşlarımız irtibat halindeler, iletişim halindeler. Burada tasarruf Kuzey Irak Yerel Yönetimi’nde. Onlar da onlarla görüşmelerini yapıyorlar.

        ‘ABD HÂLÂ ORTA NOKTADA’

        IŞİD ile mücadele konusunda, ABD, Türkiye’nin tezlerine eskiye oranla daha mı yakın yoksa daha mı uzak?

        Bana göre şu anda ABD hâlâ orta noktada. Sadece yani, uçuşa yasak bölge dediğimiz bölgenin ilanıyla alakalı dahi kesin bir adım atmış değil. Güvenli bölge konusunda “Tartışılabilir” diyor. Üçüncüsü, eğit-donatta adım attı gibi. Ama tabii ben gökten uçaklarla atılan silahların eğitdonat tanımı içerisine girdiğini kabul etmiyorum, bu yöntemle kimin donatıldığı meçhul olur. Böyle bir şey yok. Dolayısıyla burada yapılanın şu anda rejimle ilgili beklentilerimiz anlamında olumlu hiçbir tesiri yoktur. Esed’in gidip gitmeyeceği konusunda da kafalarından şu düşünceyi silmeleri lazım; hâlâ Batı’da şu mantık var: Esed giderse yerine kim gelecek? Sorunun cevabı net oysa: Halkın iradesi ile kim seçildi ise o gelecek. Saddam Hüseyin’i gönderdiniz, Saddam giderse neler olur, kim gelir dediniz mi?

        Rusya’nın tavrı hakkında ne dersiniz?

        Maalesef, Rusya ile biz Suriye konusunda karşı karşıyayız. Aynı istikamete bakmıyoruz.

        İran’ın bölgedeki rolünü, tutumunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

        İran ikili görüşmelerde “Gel, bu sorunu Türkiye, İran beraber çözelim” teklifini kabul ediyor, adım atmaya gelince kendilerine has usulleri kullanıyorlar. Çok üzücü tabii bu. Bundan dolayı İran’la rahat bir çalışma zeminini bulamıyoruz.

        Son PKK eylemleri ve barış sürecine yönelik saldırılar bu büyük oyunun içinde mi?

        Hepsi bunların içinde. Yani çözüm sürecinin özellikle engellenme gayretleri de bu işin içinde. Tabii, PKK bir defa Türkiye’de barışı istemiyor. PKK’nın uzantısı olan siyasi parti de barışı istemiyor. Daha yeni Kağızman’da gittiler, ciddi bir baraj inşaatında iş makinelerini yaktılar. Bunların Kürtleri düşünmek diye bir derdi yok. Bunların derdi başka. Bunların derdi, bu ülkeyi kendi içinde karıştırmak, barış ortamından bu ülkeyi bir kere tamamen, gerilim, kavga ortamına, kaos ortamına sürüklemek.

        "BU BİR SÜREÇTÜR, ÇÖZÜME KADAR DEVAM EDER"

        Çözüm sürecinde HDP kanadı yol haritasının kendilerine verilmediğini, kamuoyuna açıklanmadığını söylüyor. Bu doğru mu? Süreç için 2015 final yılı olacak mı? Böyle bir tarih verebiliyor musunuz?

        Bunlar matematik değil, sosyal olaylardır. Sosyal olaylarda böyle iki kere iki dört diye bir şey olmaz. 2015 final yılı olacak gibi yaklaşımları yanlış buluyorum. Bu noktada bizim için her an finaldir, her an bir başlangıçtır. Bu bir süreçtir, süreç devam eder. Ne zamana kadar? Çözüme kadar devam eder. Bundan Güneydoğu’daki vatandaşların hepsi memnun ama terör örgütü ve uzantısı memnun değil. Çünkü onun üzerinden pazarlıklarını yapıyorlardı. Fakat İmralı gördüğüm kadarıyla rahatsız oldu ve “Çözüm sürecini bozmayın” açıklamasını yaptı. Yol haritası zaten yayınlandı. Benim dönemimde de yayınlandı. Hatta buna yönelik biliyorsunuz 6 maddelik yasal düzenleme de çıktı.

        "KEŞKE PARTİ KURSALAR, HERKES BOYUNU BOSUNU GÖRMÜŞ OLUR"

        Önümüzdeki MGK’da paralel yapıyla ilgili ciddi kararlar alınabileceğini söylediniz. Bunlardan biri de Kırmızı Kitap’a girmesi. Bunun yanı sıra paralel yapının yeni bir parti kurma yolunda adım attığı söyleniyor. Nasıl değerlendiriyorsunuz?

        Milli Güvenlik Kurulu bunu gündemine alacak. Bu gündemi o gün görüşeceğiz. Milli Güvenlik Kurulu biliyorsunuz; yetkisi şudur, bu kararı alır, tavsiye kararıdır. Tavsiye kararını hükümete bildirir. Hükümet de bunu Bakanlar Kurulu’ndan geçirdiği andan itibaren bu Milli Güvenlik Kurulu Siyaset Belgesi’ne girer. Süreç böyle çalışır. Şimdi bu süreç bu şekilde 30 Ekim’de MGK gündemine gelecek ve orada bunu görüşeceğiz. Parti kurmayla alakalı sorunuza gelince... Biliyorsunuz ülkemizde en kolay şey parti kurmaktır, şu anda 70’i aşkın parti var. Herkes kurabilir. Keşke bunlar da böyle bir parti kurmuş olsalar, bundan çok çok mutlu oluruz. Çünkü herkes nerede olduğunu, kilosunu, boyunu bosunu görmüş olur. Bu bakımdan çok çok isabetli olur.

        Parti kurarlarsa legal hüviyet mi kazanmış olurlar?

        Tabii o çok önemli. Bu şeyleri teşvik etmekte fayda var, yeter ki bir an önce kursunlar.

        "VALİDEBAĞ KORUSU MEZBELELİKTİ GÜZELLEŞTİRİLİYOR"

        Validebağ ile ilgili olarak sosyal medyada bir kampanya başladı. Gezi benzeri bir olay mı tasarlanıyor?

        Arkadaşlar çok açık söyleyelim: Validebağ Korusu’nun, camiyle, inşaatla yakından uzaktan alakası yok. Valideboğ Korusu mezbelelikti, berbattı. Üsküdar Belediye Başkanı benden rica etti, Başbakanlık dönemimde. “Burayı bize veya İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne tahsis edin” dedi. Biz burayı, bir ele alalım, temizleyelim... Yoksa içerisinde apartman, şu, bu, böyle bir şey asla yok. Yıldız Parkı’nı, Emirgan’ı güzelleştiren biziz Validebağ Korusu’nda neden farklı davranalım?

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ