Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Gündem Devrimci Yol'un kurucularından Nasuh Mitap'ın hayatı

        “Evet ben Devrimciyim, halkıma ve bütün insanlara sömürüsüz, baskısız, özgürlük, bolluk ve mutluluk dolu bir gelecek sağlamak için mücadele etmeyi insanlığın ulaşabileceği en yüce ideal ve dava olarak görüyorum”.

        Bugün bile Türk solunu şekillendiren bu sözlerin sahibi artık aramızda yok.

        TÜRKİYE SOL SİYASETİNDEKİ DEV YOL

        Devrimci Yol’un en önemli isimlerinden biri olan Nasuh Mitap bugün son yolculuğuna uğurlanıyor. Türk siyasetinde DEV bir YOL açan Nasuh Mitap, tedavi gördüğü hastanede 67 yaşında hayata gözlerini yummasının ardından bugün Türk sol siyasetinin önemli aktörleriyle birlikte son yolculuğuna yürüyor.

        Dev-Genç’ten THKP/C’ye, Devrimci Gençlik’ten Devrimci Yol’a uzanan ve Sırrı Süreyya Önder’in deyimiyle “Darbeyi 12 Eylül cuntasının faşist zulmünü kafasına geçiren” bir yolculuğun aktörünü bugün onbinler uğurluyor son yolculuğuna.

        BİR YANGININ KÜLÜNDE YENİDEN DEVRİMCİ TOHUMLAR

        1960’ların sonunda Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde Dev-Genç ile birlikte başlayan devrimci mücadelesi, burada Hüseyin Cevahir ile kurduğu yakın ilişki sonrasında THKP/C çizgisinin içerisine girdi.

        Sonrasında ise THKP/C kadrolarından ayrışarak Devrimci Gençlik dergisi üzerinden DEV-YOL (Devrimci Yol) hareketinin ilk tohumlarını attı.

        Bir döneme damgasını vuran Devrimci Yol’un siyasal bir harekete dönüşmesi sürecinin de mimarlarından biri oldu Mitap.

        Bugün bile Türkiye sosyalist hareketinin en önemli etkileyenlerinden biri olan Mitap’ın Yol’u, 1970’li yılların ortalarından itibarense Türkiye’de 12 Mart askeri darbesinin yarattığı yangının ortasından yeniden bir devrimci gençlik hareketi tohumunu yeşertmekten geçiyordu.

        Deniz Gezmiş’lerin idamını engellemek için eylemlerde bulunan ve aralarında Mahir Çayan ile diğer THKP/C önderlerinin de yer aldığı 10 devrimci fidanın 1972’de Kızıldere’de öldürülmesinin ardından devrimci hareketin yeniden doğuşu için bir kıvılcım artık gerekliydi.

        İşte Devrimci Yol da tam bu zamanda THKP/C çizgisini benimsemiş bir siyasi hareket olarak ortaya çıktı. Bu hareketin önderleri arasında ise Nasuh Mitap vardı.

        İŞTE O GÜN DEVRİMCİLERİN "NASUH ABİ"Sİ OLDU!

        1977 yılından Türk demokrasisinin dipsiz çukuru 12 Eylül 1980’e kadar geçen dönemde, devrimci siyaset yeniden arkasına kitlelerin desteğini almış, hatta Fatsa’da ‘Terzi Fikri’ başkanlığında bir de devrimci yerel yönetim deneyimini yaşatmıştı.

        Bu yüzden 12 Eylül faşizminin ilk hedefi o ve Devrimci Yol oldu. Yakalandı. Zulmün başkenti Mamak Askeri Cezaevi’nde işkencelerle sorgulandı.

        Faşizmin tek kişilik hücresinde gördüğü “özel” muameleler dilden dile yayıldı.

        Onun bu mücadelesi cezaevindeki direnişin sembolü haline geldi.

        Açlık grevleri başladı, işte o gün Mitap Türkiye’deki devrimcilik tarihine “Nasuh Abi” ismiyle geçti.

        "YAZICIOĞLU İLE BİRBİRİMİZE SU VERİYORDUK"

        12 Eylül döneminin “karıştır – barıştır” uygulamasında Ülkü Ocakları Derneği yöneticilerinden Muhsin Yazıcıoğlu’nun hücre arkadaşı oldu. Bu iki isim Mamak'ta faşizmi paylaştı günde üç öğün dayakla birlikte.

        Hatta Yazıcıoğlu’nun ölümünün ardından 2.5 metrekarelik hücrede yaşadıklarını anlattı:

        Cezaevi yönetimi bizi birbirimize eziyet edelim diye aynı hücreye koymuştu ama onların umduğu olmadı. Günde üç sefer sayım adı atında ikimize de dayak atılıyordu. Askerler dayak attığında biz birbirimize su veriyorduk.”

        Devrimci Yol davasının iki numaralı sanığı olarak yargılandığı davada önce idama mahkum oldu. Sonra müebbete çevrildi. 1991 yılında (11 yıllı mahpusluk döneminin sonunda) “kısmi af” kapsamında Ceyhan cezaevinden hayata döndü.

        NASUH MİTAP'IN UNUTULMAZ SAVUNMASI: DEVRİMCİLİĞİN MAHKEMESİNDEN AKLANMAYI UMUYORUM

        Onun davasından akıllarda direnişi ve tüm mücadelesini özetleyen savunmasındaki şu sözleri kaldı: Savunmalarımda suçlu değil haklı olduğumuzu, Devrimciliğimden dolayı yargılanıyor olduğumu anlattım. Evet ben Devrimciyim, halkıma ve bütün insanlara sömürüsüz, baskısız, özgürlük, bolluk ve mutluluk dolu bir gelecek sağlamak için mücadele etmeyi insanlığın ulaşabileceği en yüce ideal ve dava olarak görüyorum. Ve böyle bir davanın saflarında yer almaktan onur duyuyorum. Mahkemenizin vereceği karar ne olursa olsun esas olarak tarih önünde Devrimciliğimin gereklerini yerine getirememekten dolayı yargılanacağımı biliyorum. Ve bu yargılamada aklanmayı umut ediyor ve diliyorum, Sosyalizme, ülkemin ve halkımın özgür, bağımsız ve aydınlık geleceğine olan inancımı tekrar bildiriyorum. İnsanlığın en yüce değerleri için, bütün dünya işçilerinin ve ezilen halkların kurtuluşu için mücadele eden bütün Devrimcilere buradan selam ediyorum.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ