Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Gündem Obama da Esad'ın gitmesini istiyor! Pentagon yalanlasa da Başbakan Davutoğlu G20'de sinyali aldı. Gazete Habertürk Genel Yayın Yönetmeni Selçuk Tepeli yazdı..

        SELÇUK TEPELİ / HT GAZETE

        Başbakan Ahmet Davutoğlu, G-20 zirvesi için gittiği Brisbane’de Suriye’ye dikkat çekti: “Suriye’de Esad rejimi tarafından IŞİD ile şehir İslam’ını yok eden bir baskı uygulandı. ABD ‘Önce Irak’ diyordu. Bugün rejimin IŞİD’i istismar ettiğini ABD de görüyor. Obama da Esad’ın gitmesini istiyor”

        SEUL’de, küresel kriz gölgesinde 2010’daki G-20 zirvesinde, İngiltere Başbakan’ı David Cameron “Herkes Kore’ye zirve ya da iş toplantısı için geldi, ben sadece iyi bir gece uykusu çekmek için geldim” demişti. Liderlerin gelişiyle adeta insandan arındırılmış bir kente dönüşen Brisbane’de, Türkiye’den 8 saat önce başladığımız cumartesi gününün gecesinde Başbakan Ahmet Davutoğlu ile konuştuk. Onun buraya uyku için gelmediği apaçık ortada; hatta günde birkaç saat uyuduğu bile şüpheli.

        Saatler, Queensland Eyaleti’nin güneydoğu kıyılarındaki başkenti Brisbane’de gece yarısına, Türkiye’de ise gazetelerin baskı zamanına yaklaşırken, diğer gazetelerin yayın yönetmenleriyle birlikte söyleşiyi sıcağı sıcağına yetiştirmek için bir soru listesinde anlaşmıştık. İlk sıralardakiler, Avustralya’nın ardından Türkiye’nin 10. dönem başkanı olacağı G-20’de liderler arasındaki basına kapalı görüşmelerde neler konuşulduğu ve başta ABD Başkanı Obama olmak üzere ikili görüşmelerin nasıl cereyan ettiğiydi.

        Tabii en çok merak edilen konuysa, ABD’nin Suriye ve Esad politikasında Türkiye’nin pozisyonuna yaklaştığı yönündeki haberler... Davutoğlu, dönem başkanlığını üstlenecek olmanın da etkisiyle G-20’nin tabiatını anlatmaya, ülkelerin küresel ekonomiye dair tutumlarının altını çizmeye çalışarak söze başladı. Son 2-3 gündür farklı ortamlarda yaptığı konuşmalarda olduğu gibi...

        İşte Başbakan Davutoğlu’nun değerlendirmelerinden farklı başlıklar altında bir özet:

        LİDERLER İÇİNİ DÖKTÜ

        “Sabah, sadece 20 liderin katıldığı oturumda herkes rahatça içini, kendi pozisyonunu anlattı, dünya ekonomisini kendi pozisyonuna göre yorumladı. Öğle yemeğindeki görüşmeler malum. Öğleden sonra istihdam, akşam oturumlarındaysa konu ticaretti...

        Dünya Ticaret Örgütü tartışmanın merkezindeydi. Sabah oturumundaki duruma bakıldığında, farklı bakış açılarına sahip 3 ülke grubu göze çarptı: Biri ABD ve İngiltere’nin başını çektiği genişlemeci, liberal ve talebi artırmaya yönelik eğilimi olan grup... Fransa, İtalya bile bu gruba yakındı. Buna karşı da antienflasyonist tutumları öne çıkaran, sıkı para politikalarını ve mali disiplini benimseyen, özellikle Almanya’nın başını çektiği bir grup...

        Bir de Japonya ve Çin gibi dış ticaret fazlası olan ülkeler var. ABD, Çin ile çevre konusundaki anlaşmazlıklarını çözerek, Asya ile ilişkileri toparlamış gelmiş gibi göründü. Enerji fiyatlarındaki düşüş de Çin’in lehine, Rusya’nın aleyhine bir durum yaratıyor. Obama, Merkel ve Cameron’ın konuşmalarının ardından söz aldım ve bu tür bir zıtlaşmaya lüzum olmadığını söyledim.”

        "SEÇİM EKONOMİSİ POPÜLİZM YAPILMAYACAK"

        “Herkes kendi ülkesinde kriz karşısında ne yaptığını anlatıyor... Türkiye’nin 12 yıllık reform sürecine bakıldığındaysa, üç ekseni var: 1- Siyasi istikrar; zira Türkiye dışında benzer bir siyasi istikrar yok. 2- Makro ekonomik istikrar ve mali disiplini koruma. 3- Büyürken enflasyonu kontrol ederek reformlar geliştirme, kalkınma ve büyümeyi sağlama. İlkine dönersek; 2014 sınamalarla karşı karşıya olduğumuz bir yıldı. 30 Mart ve 10 Ağustos’ta iki seçimin siyasi istikrarı destekleyecek şekilde sonuçlanması, elimizi güçlendirdi. Son olarak, 62. Hükümet’in programı 8 aylık değil 9 yıllık bir perspektifle hazırlanmış bir programdı, bunu anlattım... Makro ekonomik istikrar bağlamında da Orta Vadeli Programı açıkladık ve seçim ekonomisi, popülizm yapılmayacağını deklare ettik.”

        "1250 MADDELİK EYLEM PLANIMIZ İLGİ ÇEKTİ"

        “Üçüncü alanda da reel sektörün dönüşümü üzerinden yapısal reformlar tanımladık. 1250 maddelik eylem planı çok ilgi çekti. Bu ve 25 sektörde yapısal dönüşüm öngören programımızın başka ülkelerde benzeri yok. Dolayısıyla, hem mali disiplinin devamlılığı hem de yapısal reformları bir arada gerçekleştirmek mümkün; kutuplaşmaya lüzum yok... İç içe geçen ekonomik ilişkilerde kutuplaşmayla işin içinden çıkılamaz. İthalat ve ihracat karşı kutuplar değil. G-20 ülkelerinin ihracatları, yüzde 30-60 oranında girdisi ithalat olan ihracat... Karşılıklı yaptırım uyguladığınızda kendi ayağınıza sıkıyorsunuz.

        Dünya ticareti her sene yüzde 6 kadar büyürken, geçen yıl yüzde 3 büyüdü. Bu, bazı ülkelerin korumacı politikalarından kaynaklanmış olabilir. Talepte ciddi bir düşüş var. Ticaret ilişkisini bir savaşa dönüştürmemek gerekiyor. KOBİ’lerin dünyada öne çıkması için özel bir çaba gerekiyor

        İkili, üçlü, çoklu, bölgesel, çok taraflı ticari ilişkilerde çelişkili durum olursa, bazı ülkeler bundan zarar görüyor.”

        "AB’Yİ SADAKATE ÇAĞIRIYORUM"

        “Mesela Avrupa ile ABD arasında TTIP imzalanırsa ve Türkiye dışında kalırsa, çok adaletsiz bir durum oluşur. İngiltere Başbakanı Cameron, OECD Genel Sekreteri Gurria, IMF Başkanı Lagarde bu görüşümüze hak verdi. Türkiye’nin zarar görmemesi için ABD de Avrupa da bu konuda adım atabilir; AB ‘Beraber yapalım’ derse veya ABD ‘Türkiye’siz başlamam’ derse, olur... AB’yi bizimle yaptığı anlaşmalarla ilgili sadakate çağırıyorum, dedim. Gümrük Birliği’nin doğasını bozacak tutumlardan kaçınmaya çağırdım.”

        İNSANİ KRİZE YARDIM ÇAĞRISI

        “Bir başka tartışma; Ortadoğu’daki insani krizden dolayı zorluk çeken ülkelerin durumunu gündeme getirdik. G-20 bildirisinin metnine, Ortadoğu ve Afrika’daki insani krizlerden etkilenen ülkelere yardım çağrısını koydurmak için çalıştık. Bazı ülkeler, G-20’de siyasi konuları ele almama taraftarıydı ancak konsensüs sağlandı. Ortadoğu ve ebola da dahil, insani krizlerden etkilenen ülkelere yardım çağrısı gündemde... Ebola için biz de 5 milyon dolar yardım yapıyoruz. ‘G-20’yi siyasallaştırmayalım’ deniyor ama bir ekonomik krizin sosyal krize, zamanla siyasi meselelere dönüştüğünü görüyorsunuz...”

        İKİLİ GÖRÜŞMELER

        “Obama ile öğle yemeği boyunca beraberdik. Odak noktası, Suriye ve Irak’taki gelişmeler oldu. Myanmar ile ilgili açıklamasından dolayı teşekkür ettim. O da ‘Müslümanların haklarının verilmesi konusunu yakından takip ediyorum’ dedi. Myanmar Cumhurbaşkanı ile de uzun bir görüşme yaptım. Diğer liderlerle de yemekte görüştük. Zaten liderler hep bir arada oldukları için ayrı görüşmelere lüzum kalmadı.”

        "OBAMA DA ESAD GİTSİN DİYOR"

        “ABD ile her düzeyde görüş trafiği var. Suriye konusunda görüş ayrılığı yok, bazen senkronizasyon sorunları oluyor. Dün askerden askere, eğit-donat konuşmaları da yapıldı. Halep’e yönelik baskı, ABD’nin görüşünü etkiledi. Esas itibarıyla Esad ve IŞİD konusunda ABD ile Türkiye arasında bir görüş ayrılığı yok. Obama da Esad’ın gitmesi gerektiğini söyledi. Amerikan sisteminin yön değiştirmesi vakit alıyor. Ben yönün değişmekte olduğunu gördüm. Tespitlerde farklılık yok, aslında sahaya yansımaya da başladı. Suriye halkı arasında, Şam’da, Halep’te, Selefilik zemin bulmadı. (Rejim tarafından) IŞİD ile ‘şehir İslam’ını yok eden bir baskı uygulandı buralara. Ne kadar geç kalırsak riskler o kadar büyüyecek, bunu anlatmaya çalıştık. Tehlikeyi yakından hissettiğimizden hemen çözelim diyoruz. ABD ise Irak’ta yeni bir savaştan çıktığı için tereddüt ediyordu.”

        "KOBANİ BÜYÜK RESMİN GÖRÜLMESİNİ ENGELLEDİ"

        “Bugün açık yüreklilikle rejimin IŞİD’i istismar ettiğini ve rejimin Halep’e yönelik saldırılarını ABD de görüyor. Obama da, toptan bir dönüşüm olmadan IŞİD’e karşı çözüm olmayacağını, Esad’ın gitmesi gerektiğini söylüyor. Daha evvel ABD ‘Önce Irak’ diyordu. Biz ise Irak ve Suriye birlikte ele alınmazsa, bir yerden çıkan IŞİD’in diğerine gireceğini söylüyorduk. Şimdi nüanslar daralıyor. Gelinen noktada, ilk sırada ÖSO ve ılımlı güçlerin hızlı bir şekilde desteklenmesi var. Esad ve IŞİD dışında üçüncü bir güç, bir alternatif olmadan Suriye krizinden çıkılamaz. Kobani, büyük resmin görülmesini engelledi.

        Merkel ile de Türkiye’deki değişim, Almanya’daki gelişmeler ve Irak konusunu ele aldık. Hem Merkel hem Obama önümüzdeki hafta yapacağım Irak ziyaretim hakkında bilgi aldı. Merkel ve Cameron ile epeyce Kıbrıs’ı konuştuk, Cameron da bizim masadaydı.”

        Başbakan Davutoğlu aile fotoğrafında ön sırada yer aldı.

        YENİ DÜNYA DÜZENİ

        Dünya ticaretinin yüzde 80’ini ve nüfusunun üçte ikisini temsil eden G-20, 1999 Asya mali krizinin ardından, merkez bankaları ve maliye bakanları arasında uluslararası işbirliğini artırmak için kuruldu. İlk zirvede konuşulanlardan beri aslında çok fazla şey yapılmadı ama bu girişim önemli.

        Bir G-20 zirvesi sırasında Washington’daki Aspen Enstitüsü’nde gerçekleştirilen bir etkinlikte, izleyicilerden biri, ekonomiyle ilgili konularda G-20’nin devreye girmesinin, BM ve diğer uluslararası kurumlarda daha fazla sayıda ülkenin üyelik hakkına sahip olmasına giden bir sürece işaret edip etmediğini sordu.

        Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’nin (SSCB) yıkılmasından sonra “yeni dünya düzeni” tabirinitüreten eski ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı Brent Scowcroft’un soruya verdiği yanıt “Evet” oldu. Şimdi özellikle BM Güvenlik Konseyi üyelerinin “soft direnişi”ne rağmen Türkiye G-20’ye siyasi konular da getiriyor.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ