Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Gündem Güvenlik DHKP-C örgütünün en karanlık eylemi, korgeneral İsmail Selen'in öldürülmesiydi

        ekilic@haberturk.com

        İlkbaharın son günleriydi.

        Yıl da 1991.

        Takım elbiseli ve kravatlı üç kişi Ankara’daki otomobil bayisine girdi.

        İçlerinden biri adres sordu.

        Sonra da sivil giyimli korumanın kafasına silahla vurdu.

        Diğer iki kişi ise İsmail Selen’e kurşun yağdırdı.

        Gözüne, boynuna, göğsüne ve koluna tam dört kurşun isabet etti.

        Orada yaşamını yitirdi Selen.

        Peki, kimdi İsmail Selen?

        Emekli korgeneraldi.

        Ama ordu içinde farklı bir çizgiden gelen bir generaldi.

        Kafadan söyleyeyim.

        Solcu bir generaldi.

        Sosyal demokrat falan değil, “Sosyalizm” diyen bir general düşünün.

        JİTEM’İ PASİFİZE ETTİ

        Sokakların karıştığı, siyasal cinayetlerin ve katliamların yaşandığı 1970’li yıllarda jandarma da ikiye bölünmüştü.

        Solcu subayların peşinde gittiği isim İsmail Selen’di.

        Generalliğe 12 Eylül darbesinden bir süre önce terfi etti.

        Mardin’de jandarma komutanlığı yaptı, ardından Van’da…

        Doğu ve Güneydoğu Anadolu’yu çok iyi biliyordu.

        PKK’nın ilk eylemlere başladığı dönemde ise tümgeneralliğe terfi etti.

        Sonda da Diyarbakır’daki Asayiş Kolordu Komutanlığı’na atandı.

        Yani faili meçhul cinayetlerin örgütü JİTEM’in bağlı olduğu komutanlık.

        Ancak İsmail Selen farklı çizgisini terörle mücadelede de gösterdi.

        O, asayiş komutanı olduğunda JİTEM tam bir gizli ordu halini almıştı.

        Bu gizli örgütün kuruluş amacı PKK'yla hem istihbari hem de operasyonel mücadeleydi.

        Ancak JİTEM ekipleri o güne kadar bir kez olsun dağda operasyona katılmadı.

        Yalnızca yakalanan PKK’lıların sorgusuna katılıyorlardı.

        Tamamen kent merkezlerinde kaldılar.

        O yıllar ve sonrasında karıştıkları faili meçhul cinayetler de ortada.

        İsmail Selen, JİTEM’ci subaylara da operasyonlara katılma zorunluluğu getirdi.

        Bu gizli örgütü neredeyse pasifize etti.

        JİTEM'in cinayetlerinden rahatsızlık duyuyordu.

        O nedenle hakkında Ankara’ya şikâyet yağıyordu.

        “KÜRT SORUNU” DİYEN İLK KOMUTAN

        İşte o günlerde Genelkurmay Başkanı Necip Torumtay, Asayiş Kolordu Komutanlığı’nı ziyaret etti.

        Temmuz ayıydı ve Diyarbakır'ı sıcak havalar kavuruyordu.

        Selen, komutanlığın küçük toplantı salonunda Torumtay ve beraberindeki kuvvet komutanlarına terörle ilgili brifing verdi.

        Terörün önüne operasyonlarla geçilmesinin mümkün olmadığını anlattı.

        Selen’e göre sorun tarihseldi.

        Ayrıca halk da arada kalıyordu.

        Terörle mücadelede yapılan hataları tek tek sıraladı.

        En önemlisi; devletin bölgede üzerine düşen siyasal ve ekonomik görevleri yerine getirmediğini vurguladı.

        En büyük eleştirisi JİTEM’le ilgiliydi.

        “Halkla teröristi ayıralım. Halka şiddet uygulamak işi körükler.”

        İsmail Selen, yaşananları Kürt sorunu olarak nitelendiren ilk komutandı.

        Ancak o sözler ne Jandarma Genel Komutanı ne de Genelkurmay Başkanı’nın hoşuna gitti.

        Hemen görevden alındı.

        Jandarma Teftiş Kurulu Başkanlığı’na getirildi.

        İtiraz etti.

        Sonuç değişmeyince de neredeyse yarım asırdır üzerinde taşıdığı üniformasını çıkardı.

        YETERİNCE AÇIK DEĞİL Mİ?

        Şimdi tekrar başa dönelim.

        25 yıl önce Kürt sorununun çözümünde tek yolun siyaset olduğunu söyleyen ve orduda solcu general diyebilenen İsmail Selen’i kim öldürdü?

        Şimdiki DHKP-C.

        Üstelik gazeteleri arayan kişi “İsmail Selen Kürdistan’daki cinayetlerin bedelini ödemiştir!” dedi.

        Yani beş gün önceki Dolmabahçe eylemini ve dün Sultanahmet’te yapılan bombalı intihar saldırısını üstlenen örgüt.

        Hem de Kürt sorunun çözümünde tarafların “anlaştık” dediği ve artık geri dönüşün olmadığı şu günlerde.

        O nedenle uzun uzadıya ne derin örgüt analizlerine ne de kabarık sicilleri dökmeye gerek var.

        Tek bir olay yeterince açıklamıyor mu her şeyi?

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ