Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Gündem 3. Sayfa 4'te 1'imiz dolandırıcıların potansiyel kurbanıyız

        Serdar KULAKSIZ/GAZETE HABERTÜRK

        ‘Sülün Osman’ adıyla nam salan Osman Ziya Sülün, Türkiye’nin en tanınmış dolandırıcısıydı. İstanbulluları yıllarca kandıran Sülün Osman, Galata Kulesi’ni, Dolmabahçe Sarayı’nı bile insanlara sattı. Şehir meydanındaki saate bakanlardan para aldı. Bir dönemin ünlü dolandırıcısı Selçuk Parsadan ise sahte kimliklerle dönemin cumhurbaşkanını, başbakanını dolandırdı. Günümüzde de dolandırıcılar tüm uyarılara rağmen insanları ağına düşürmeye devam ediyor.

        KOZLARI KORKULAR, BAĞIMLILIKLAR

        En büyük kozlarıysa insanların korkuları, zayıflıkları ve bağımlılıkları. Dolandırıcılar toplumun her kesiminden insanı ağlarına düşürüyor. Özellikle telefon ve internet üzerinden yapılan dolandırıcılık yöntemi son dönemde dikkat çekiyor. Yakalanma riskinin az olması, verilecek cezaların düşüklüğü, dolandırıcı sayısının artmasının en büyük nedeni. Sadece İstanbul Adalet Sarayı’na her gün ortalama 50 dolandırıcılık şikâyeti yapılıyor. Bunların 20’sini telefonla dolandırıldığını belirten kişiler oluşturuyor. Bu yazı dizisinde nasıl dolandırıldığımızın yanıtını bulacaksınız...

        2013 YILINDA 800 KİŞİ 10 MİLYON TL KAPTIRDI

        Farklı yöntemlerle dolandırılan para miktarı 100 milyonlarla ifade ediliyor. İstanbul’da 2013’te 800 kişinin, 10 milyon TL’yi aşkın parayı dolandırıcılara kaptırdığı açıklandı. İzmir’deyse 2012’de 750 kişi, 7 milyon lira dolandırıldı. Yine izmir’de 2013-2014 yılları arasında dolandırıcılara kaptırılan para 11.5 milyon lira olarak ifade edildi. İzmir’de 2012’de bir işadamı tek seferde dolandırıcılara 600 bin lira kaptırdı.

        BESLENME UZMANI KARATAY 140 BİN TL’SİNİ KURTARDI

        Telefonla dolandırıcıların ağına düşenler arasında beslenme üzerine hazırladığı kitapları ve Karatay diyeti ile tanınan ünlü kardiyolog Prof. Dr. Canan Karatay da yer alıyor. 2013 yılı ekim ayında dolandırıcıların aradığı Karatay, 140 bin lira parasını son anda kurtardı.

        PARAYI ÇÖPE BIRAKTI

        Karatay’ı arayan dolandırıcılar, yine o bildik yöntemi kullandı. Dolandırıcılar, Karatay’a, hattının ve hesabının terör örgütünün eline geçtiğini belirterek emniyetin soruşturma başlattığını söyledi. Karatay’ın polis sandığı telefondaki ses, “Dolandırıcıların yakalanması için bankadaki hesaplarınızı çekin, belirtilen yere bırakın” diyordu. Bunu yerine getiren Karatay, poşete koyduğu 50 bin dolar (130 bin TL) ve 10 bin TL’yi Kadıköy’de bir AVM’nin girişindeki çöp kutusuna bıraktı. İki kişi parayı alarak uzaklaştı. Adana Emniyeti’nce başka bir soruşturmayla ilgili takip edilen 2 dolandırıcı hakkında İstanbul Polisi’ne bilgi verilmesi üzerine zanlılar kısa sürede yakalandı.

        ‘RESMEN ŞOK GEÇİRİYORSUNUZ’

        Dolandırıldığını polisin araması üzerine anlayan Karatay, nasıl kandırıldığını şöyle anlatıyordu:

        Resmen şok geçiriyorsunuz. Akıl tamamen yok oluyor ve işlemiyor. Bu psikolojiyle çökertildikten sonra ‘Biz size yardım edeceğiz. Siz devlete hizmet ediyorsunuz. Devlete hizmet etmek de tabii sizi gururlandırıyor. Çünkü siz suçlanıyorsunuz. Siz yardım etmezseniz operasyon sizin yüzünüzden duracak ve siz suçlanacaksınız’ diyerek dolandırılıyorsunuz.” Her şey ortaya çıktıktan sonra Karatay, şu öğüdü veriyor: “Hiçbir devlet telefonla vatandaşından para istemez. Devlet hiçbir operasyonda vatandaşını kullanmaz. Ben bu yaştan sonra bunu öğrendim. Lütfen korkmayın. En ufak şeyde 155’i arayın.

        'BENİ 155'TEN ARADILAR'

        Şarkıcı ve besteci Ümit Sayın da telefon dolandırıcıları tarafından kandırılan isimlerden biri. Sanatçıyı arayan ve kendilerini polis olarak tanıtan çete, terör örgütüne yönelik bir operasyon yaptıklarını ve örtülü ödenekten daha sonra kendisine ödenmek üzere bazı hesaplara para yatırmasını istedi.

        Sanatçıyı 5 saat telefonda tutan dolandırıcıların talimatları üzerine Sayın, 30 bin TL’yi verilen banka hesaplarına gönderdi.Sanatçının cep telefonunun devamlı meşgul çalması üzerine şüphelenen arkadaşının polise yaptığı başvuru üzerine dolandırıcılık olayı ortaya çıktı. Ümit Sayın, yaşadıklarını şöyle anlattı:

        Arandığımda ekranda 155 numarası gördüm. Saatlerce bütün bankaları dolaştım. Artık bu durumdan canım sıkıldı ve cebimde kalan son 11 bin TL’yi de yatırmak istedim ancak istemediler. ‘Şu an emniyete yardım ediyorsunuz’ dediler. Sürekli güven verdiler. Şarjım bitmesin diye ikinci el iki tane telefon aldım.

        BALYOZ SANIĞI ÜÇOK’UN EŞİNİ ARADILAR

        Balyoz davası sanıklarından olan emekli Albay Ahmet Zeki Üçok’un eşi Berrin Üçok da kurbanlardan biri... Berrin Üçok’u cep telefonundan arayan bir kişi, Ankara Ağır Ceza Mahkemesi Hâkimi Salih Evrim olduğunu söyledi. Telefondaki kişi, Balyoz davasından tutuklanan eşinin polis ve adliyede bir komplo içinde olduğunu anlattı. Bu komplonun bozulması için Berrin Üçok’tan 10 bin TL isteyen kimliği meçhul kişi, paranın Şişli Postanesi’ne havale edilmesini ve konudan kimseye bahsetmemesini istedi. Berrin Üçok, görüşmenin ardından 10 bin TL’yi, sahte isimli bir hesaba havale etti. Üçok dolandırıldığını, parayı gönderdikten sonra anladı. Polise giden Üçok, dolandırıcıların yakalanmasını sağladı. Tutuklanan zanlılara dolandırıcılıktan 5 yıl hapis istemiyle dava açıldı.

        ‘KAĞIDA İLAÇ DÖKÜNCE DOLAR OLACAĞINI SANAN VAR'

        30 yıl kürsülerde adalet dağıtan emekli Ceza Hâkimi Yaşar Yetiş, dolandırıcılıkta, özellikle telefon dolandırıcılığında sanıklara ulaşmakta zorluk çekildiğini belirterek toplumun bu olaylara karşı bilinçlendirilmesi ve cezaların artırılması gerektiğini söylüyor. Dolandırıcılıktaki ‘menfaat temin etme’nin diğer suçlarda da olduğunu ifade eden Yetiş, “Mesela birinin malını çalmak yani hırsızlık veya zorla, cebirle, şiddetle birinin malını almak (yağma) gibi suçlarda da menfaat vardır. Ancak dolandırıcılıktaki ‘hile yani aldatma’ unsuru bunu diğerlerinden farklı hale getirir” diyor. Hilenin iki temel şekilde oluştuğunu kaydeden Yetiş, bunlardan ilkinin yoğun olarak karşı tarafı bir menfaat vaadiyle kandırmak olduğunu söylüyor. Genelde insanların bir şeye kanacakları zaman kendilerinin yararına olacağını düşündükleri bir kurgu ile bunu yerine getirdiklerini belirten Yetiş, bu durumu şöyle açıklıyor: “Bunun klasik, en komik örneği ilaçlı dolar dolandırıcılığıdır. Üzerine ilaç dökülen kâğıtların dolara dönü- şeceğine inanan kişiler dolandırılır. Dimyat’a pirince giderken evdeki bulgurdan olurlar.”

        ‘HİLE İLE ÇARESİZLEŞİP DOLANDIRILIYORLAR’

        Yaşar Yetiş, dolandırıcılığın ikinci temel biçimininse korkutma veya başka bir zarara uğrayacağı hilesiyle yapılan dolandırıcılık olduğunu belirterek “Bu dolandırıcılıkta aslında dolandırılan kişinin çaresizliğinden de yararlanılmış olunur. Bu tür hilelerde artık o kişinin bu olaya inanmaktan başka çaresi kalmamıştır. Çünkü zor durumdadır. Bu zor durumundan yararlanan birisi, o imkânın karşılığında bir para talep eder. Bu kişi de bunları yerine getirince zor durumdan kurtulacağını düşünür” diyor.

        ‘TELEFONDAKİ TELSİZ SESİ KORKUTUYOR’

        Dolandırıcıların zor durumdaki bir kişiyi bulmaktansa, zor durumda olduğu inancını vererek dolandırmayı tercih ettiklerini ifade eden Yetiş, bu durumu şöyle anlatıyor:

        Telefonla arayan dolandırıcılar, o kişinin zor durumda olduğuna inandıracak bir şeyler sunarlar. ‘Banka hesapların terör örgütleri tarafından kullanılıyor’ gibi. Bu telefon konuşması içerisinde arka fondan gelen telsiz sesleri, zor duruma düşmüş olmanın sıkıntısı ve toplumsal olarak terörist olarak yargılanma korkusuyla mağdur buna hemen inanır.

        ‘DOLANDIRICILIĞIN CEZASI AZ’

        Bu tür dolandırıcılıkta gerçek faillerin bulunmasında zorluk çekildiğini ifade eden emekli hâkim Yetiş, dolandırıcılığın cezasının neredeyse hırsızlıktan az olduğunu da ifade etti. Yetiş, şu bilgileri verdi:

        Dolandırıcılıkta hem şüphelinin yakalanması zor hem yakalandıktan sonra ceza alabileceği miktar diğer suçlara göre orantısal olarak daha az. Bir ceza hukukçusu olarak ben dolandırıcılığın cezasının hırsızlıktan daha ağır olmasını tercih ederdim. Hırsız dolandırıcı kadar zeki değildir. Bir evin camını kırarak içeri girip mal çaldığı zaman, camı kırdığı, konut dokunulmazlığını bozduğu ve hırsızlık yaptığı için hırsız 3 ayrı suçtan ceza alır. Oysa bir kişi, ikna etme yeteneği ile başkasında zaaf yaratıp binlerce lirasını dolandırırsa sadece dolandırıcılıktan ceza alır.

        HUKUK SİSTEMİNE YENİ GİREN SUÇ TİPİ

        Bilişim sistemleriyle yapılan dolandırıcılık suçlarının arttığına da değinen Yaşar Yetiş, “İnternette sosyal ortamdaki hesapların hacker’ler vasıtayla şifre kırılarak ele geçirildiği ve yönetildiği belirtiliyor. Hesabı hack’lenen kişinin arkadaşlarına mesaj gönderilerek dolandırıcılık yapılıyor. Bu tür dolandırıcılık hukuk sistemine yeni giren bir suç tipi. Hukuk sistemi bunları arkasından takip edip çözüm üretmeye çalışıyor” diyor.

        Yetiş, mantığa ve yaşamın olağan akışına aykırı durumlara dikkat edilmesi gerektiğini belirterek şöyle konuşuyor:

        Durduk yerde ve kolayca bir vaatte bulunulduğunda buna şüpheyle yaklaşmak gerekir. Örnek olarak devlet kendi içerisinde çok güçlüdür. Vatandaşını telefonla arayarak ‘Senin yardımına muhtaç olduk, hele bankadaki parana muhtaç olduk bunu gönder de teröristleri yakalayalım’ demez. Buna inanmamak gerekir.

        ‘TELKİNE AÇIK OLAN NÜFUS ORANI YÜZDE 25'

        Psikiyatr Dr. Ayhan Akcan’a göre vicdan sahibi, hukuk ve kurallara koşulsuz uyan, otoriteye bağlı yaşam biçimi olanlar dolandırılmaya daha uygun. Dolandırıcıların psikopat kişilikte olduğunu belirten Akcan, “Bunların karşısında kurban durumundaki insanlar ise kuralcı, gelişmeye ve değişime dirençli, çoğu zaman duygularını saklama eğiliminde olan, güçlü devlet otoritesini temsil eden polis, jandarma, savcı karşısında korku yaşayan, geleneksel kültüre bağlı insanlar” diyor. Geleneksel kültürün bu kişileri ön plana çıkardığını belirten Akcan, bu kültürün karakoldan askerden korkmayı gerektirdiğini, korkunun temel duygu olduğunu söylüyor.

        ‘YENİ NESİL FARKLI’

        Dolandırılmakta önemli bir unsurun da telkine yatkın olmak olduğunu belirten Akcan, “Yani telefonla hipnoza, yakın bilinç değişikliğine yatkın olma hal söz konusu. Bu trans halidir” dedi.

        Orta ve ileri yaş grubunun dolandırılmaya daha uygun olduğunu söyleyen Akcan, “Yeni neslin dolandırılması zor. Çünkü kendini ifade etme ve sosyalleşme düzeyleri daha iyi” diye konuştu. Toplumda her 4 kişiden birinin karakter olarak dolandırılmaya uygun olduğunu belirten Akcan, “Telkine açık nüfus en az yüzde 25’tir. Yani 4 kişiden biri dolandırılmaya aday. Bu insanlar yaşadıklarını paylaşmazlar. Çoğunun eşi bile bilmez. Geçmişte bankerzede veya bankazede olan gruptaki insanlar da bu insanlardı. Bunun çözümü, değişime açık ve iletişimi yüksek, uzlaşmacı bireylerin yetiştirilmesine bağlı" dedi.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ