Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Gündem Ermenek'teki facianın ayrıntıları ifadelerde

        Karaman'ın Ermenek ilçesinde kömür ocağında meydana gelen su baskını sonrası 18 işçinin hayatını kaybetmesiyle ilgili hazırlanan iddianamede, kazadan kurtulanların ifadeleri, "facia" öncesi ve sonrasını gösteriyor.

        Kömür ocağındaki kaza ile ilgili kusurlu oldukları tespit edilen şüpheliler hakkında, "Bilinçli taksirle birden fazla kişinin ölümüne sebep olma" suçundan dava açıldı. İddianamede 16 şüphelinin yanı sıra 62 mağdur bulunuyor. İddianame mahkemece kabul edildiğinde sanıkların yargılanmasına başlanılacak.

        Hazırlanan iddianamede olaydan kurtulanların ifadeleri, facianın ayrıntılarını da gözler önüne seriyor. Maden ocağında pasacı olarak çalışan tanık Mesut Öner'in savcılıkta verdiği ifadesi, çarpıcı cümlelerle dolu.

        Olay günü başyukarıların olduğu tarafta 4. desandreden ıslak kömürün bir anda göçerek aşağı doğru geldiğini fark ettiğini belirten Öner, bunun üzerine panikle "hazırlık bacası" denilen tarafa doğru hareket ettiğini, oradaki Hasan Tuncer, Ahmet Karaca, Ömer Cansu'nun yanına gittiğini ifade etti.

        "Rüzgar sesinden kulaklarım patlayacak gibi oldu"

        Onlara "Ağabey bilginiz olsun 4. desandredeki baca göçüyor" dediğini dile getiren Öner, "Hasan Tuncer, 'ben 754. kottaki düz hazırlık bacasının bitiminde çalışan arkadaşlara haber vereyim' diyerek yanımızdan ayrıldı. Ben ve Ahmet Karaca çıkışa doğru koşmaya başladık. Arkamızdan ayak bileklerimize kadar kaplayan su geliyordu. Ben daha hızlı koşarak Ahmet Karaca'nın önüne geçtim. Girişe göre 1. Desandreden sonraki kanca dibinden sonra başlayan düzlükte kaçarken arkamdançok şiddetli bir rüzgar geldi. Kulaklarım patlayacak gibi oldu, kaçmaya devam ettim" diye konuştu.

        Öner, arkalarından su akıntısı gelmeye devam ettiğini, çıkışa yaklaştığı noktada yoğun gaz kokusu nedeniyle nefes alamamaya başladığını aktardı.

        "İşçiler mahsur kalmasaydı kimseye haber dahi verilmezdi"

        O sırada kopan elektrik kablolarının birbirine çarparak şase yaptığını gördüğünü anlatan Öner, şöyle devam etti:

        "Koşmaya devam ettim. Ancak yoğun gazdan dolayı nefes alamamaya başladım. Bir an bayılacak gibi oldum. Bacanın çıkışını fark edince son bir gayretle kendimi dışarıya attım. Dışarıya çıkınca ısrarla orada bulunan arkadaşlara olayın çok büyük çaplı olduğunu, acilen yardım istemelerini söylediysem de ocakta puantör olarak çalıştığını zannettiğim kişi bizlere 'sakın hiç kimseye haber vermeyin, bekleyin. Ben önce Saffet Uyar'ı arayacağım, ondan sonra bakarız' dedi. Ocaktan çıkışımla ilk ambulansın olay yerine geliş anına kadar 45-50 dakika geçti. 'Olay çok büyümesin, resmi kurumlara intikal edip başları ağrımasın' diye olayı çok geç haber verdiklerini zannediyorum. Zaten içeride işçiler mahsur kalmasaydı, zannediyorum haber dahi vermezlerdi."

        "Kömür ıslak geliyordu"

        "Çalıştığımız 18-20 gün boyunca kömür sürekli ıslak geliyordu" diyen Öner, şunları ifade etti:

        "Yukarıdan da hafif bir su sızıntısı geliyordu. Birkaç kişinin konuyu maden mühendislerine söylediğini duydum ancak ben herhangi bir şey söylemedim. Bununla ilgili herhangi bir tedbir alındığını da görmedim. Bu ocakta çalıştığım dönem boyunca hiçbir şekilde, çalışmadan önce sondajlama yapıldığına şahit olmadım."

        Madende pasacı olarak çalışan Abdülazim Yaman da "Madende puantör olarak çalışan Mustafa A, 112 aranmak istendiğinde 'Durun şu anda aramayın, önce ben ağalarla bir görüşeyim, daha sonra bakarız' dedi. O anda kimsenin 112'yi aramasına müsaade etmedi" iddiasında bulundu.

        "Galerinin giriş kısmını çamurla sıvayarak barajladım"

        Çavuş olarak çalışan tanık Mustafa Elibol, şunları söyledi:

        "Müfettişler ocağı denetlemeye geleceklerinde talimatla galerinin giriş kısmını tahta çakarak ve üstünü çamurla sıvayarak barajladım. Denetim biter bitmez tekrar şefin talimatıyla burayı açtım. Barajladığım bu noktanın arkasında çalışmaya, kömür çıkartmaya devam ediyorduk.

        "Duyduğum kadarıyla, ocağın belli kısımları barajlanıp kapatılarak, müfettişlerin gezmesi engellenmiş. Her denetim döneminde işçilerin bir kısmı ücretsiz izne gönderiliyordu. Bundaki amaç, müfettişlerin işçi sayısını görerek ocağın büyüklüğünü anlamamalarıydı."

        "Bu iş sadece bir formalite"

        İddianamede, ocakta usta olarak çalışan tanık Abdullah Deveci, ifadesinde, çalıştığı bölgede "sürekli kayma ve nemli kömür olduğu" uyarısıyla, matkabın ucundaki nemden ileride su olup olmadığını anlamasının istendiğini belirtti.

        Deveci, vardiyanın sonunda evine gittiğini, daha sonra olaydan haberdar olduğunu belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:

        "Su basması olayının, önceki vardiyalarda çalıştığım 3. başyukarının tepesinde sürekli kaymanın olduğu sol tarafta kömürün arkasındaki eski ocakta biriken su kütlesinin bir anda kömürü patlatarak tüm ocağı istila etmesi şeklinde gerçekleştiğini tahmin ediyorum. Bu ocakta çalıştığımız dönemde matkapla üç metrelik sondaj çalışması haricinde uzun mesafeli sondaj çalışması yapıldığını görmedim. Ocakta kazanın olduğu vardiyadan bir önceki vardiya olan benim çalıştığım 00.00 - 08.00 vardiyasında ocak içerisinde herhangi bir maden mühendisi görmedim."

        "Talimat gereği çamurdan duvarı yıktım"

        "Müfettişler denetlemeye geldiğinde, haritada dördüncü baraj olarak işaretli düz yolun kapatılması talimatını vermişler ve bu yönde rapor tutmuşlar. Şef Recep bana 'ne olursa olsun, bu bacaya devam edeceğimizi, bunun formülünün, çözümünün olduğunu, bacanın sürekli kaymanın olduğu sol tarafına önce bağ atmamı, sonra buraya domuz damı yapmamı, bu sayede kaymayı engelleyeceğimizi' söyledi" diyen Deveci, şöyle devam etti:

        "Duvarı örünce mühendis Cemile bana 'Bu iş sadece bir formalite. Bu şekilde birkaç fotoğraf çekip müfettişlere göndereceğim' dedi. Fotoğrafları çekti ve aynı anda bana 'duvarı tekrar açmamı, burayı eski haline getirmemi söyledi. Ben de aldığım talimat gereği çamurdan duvarı yıkarak, orayı açtım."

        Deveci, vardiyasına denk gelen üç teftiş döneminde müfettişler denetim için ocağa girmeden önce asıl kısmın giriş yerlerinin kapatıldığına işaret ederek, "Müfettişler asıl çalışılan ocak kısmına girmiyorlardı. İşveren ve yetkililerin bu şekilde hareket etmesindeki amaç, çalışma şartları açısından çok sıkıntılı olan alanları müfettişlerin görmemelerini sağlamaktı" diye konuştu.

        AA

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ