Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Gündem Politika Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Belçika dönüşü uçakta konuştu: Seçime katılım rekoru kırılacak

        Nihal Bengisu KARACA / HT GAZETE

        Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Almanya ve Belçika ziyaretlerinde coşkulu ve ağzına kadar gurbetçi dolu salonlarda toplantılar yaptı. Dönüş yolunda uçakta kendisiyle önemli gündem maddelerini konuştuk.

        -Suriye’yle ilgili “Savaşa gireceğiz” iddiası ortaya atıldı. Diğer iddia ise Suriyeli muhaliflere yardım için Suudi Arabistan’la anlaşma yaptığımız yönünde. Bu iddialarla ve eğit-donat programıyla ilgili neler söylemek istersiniz?

        Bu iddiayı ortaya atan zat, esasen ortaya bir yalan attı. Aynı gün Genelkurmay Başkanı’mızla haftalık rutin ziyaretimiz vardı. O da tabii şakayla karışık, “Şu anda Suriye’ye bir harekât yapacak olan ordunun komutanının, Sayın Cumhurbaşkanı’nın yanında ne işi var” dedi. Bu tür iddialar ortaya atılması, bunların devlet yönetiminden çok uzak olduklarını gösteriyor. Ama dediğim gibi bu iddia doğru değil. Suudi Arabistan, Türkiye, Katar ve koalisyon güçlerinin elbette bazı çalışmaları var. Eğit-donat çerçevesinde bir çalışmadır. Eğit-donatı şu an ABD bizimle paylaşmış vaziyette. Bu konunun içinde Suud’un da Katar’ın da buna uygun bakış açısı var. Ama Suriye’de ne tür bir takvim izlenecek, onu önümüzdeki aylar belirleyecektir.

        ‘MİLLET KURUSIKI ATMAYA PRİM VERMEZ’

        -Muhalefetin verdiği ekonomik vaatlerin toplum nezdinde bir karşılığı var mı sizce?

        Ben halkımızın bu tür kurusıkı atma olayına değer verdiğini zannetmiyorum. Bunlar asgari ücretin tanımını bilmiyorlar. Asgari ücret aslında bir korumadır. Azami ücret yoktur burada. Yani siz bu belirlediğiniz ücret üzerinden sigortasını, vergisini en az bu ücret üzerinden vermek durumundasınız. Ama işveren bunu 2 bin de, 3 bin, 4 bin de yapar. Siz bu asgari ücreti 5000, 1800 ya da 1500 diye koyduğunuz anda fabrikalarda, özel sektörü söylüyorum, hemen işçi sayılarında, istihdamda düşme başlayacaktır. O zaman ne olacak, işsizlik gelecek.

        -Bir gazetede çıkan habere göre Gezi’de aktif rol oynayan bazı büyük holdingler, fasonculara ve tedarikçilere yaklaşık iki aydır ödeme yapmıyorlarmış. Sanal bir “kriz var” atmosferi oluşturmak için.

        Bizde o tür bir bilgi yok ama o tür holdinglerin çok sayıda olduğunu sanmıyorum. Geçenlerde en büyük grubun hizmet sektöründeki otelinin önünde işten atılanlar bir gösteri yapmışlar, halen devam ediyor. 90 küsur kişi. Ben bu gruba yakıştıramadım. Bu 90 kişiyi hiç çalıştırmadan besleyebilirsin. Emeğe bir değer verin.

        ‘MİLLİ GÜVENLİKLE İLGİLİ’

        -Savcılık “Fethullahçı Terör Örgütü” dedi. Kırmızı Kitap’a girmiş bir terör örgütü olduğunun belirtilmesine rağmen medyaları aracılığıyla propagandayı sürdürüyorlar?

        MGK “legal görünüm altındaki illegal terör örgütleri” ifadesini kullandı. Hükümetimiz de gerekli yerlere bunun bildirimlerini yaptı ve tekrar MGK’da hazırlanan taslak ile Kırmızı Kitap’ı tüm bakanlıklar, ilgili kurumlar gözden geçirdiler. Ve riyasetimdeki Bakanlar Kurulu’nda değerlendirme yapıldı. MGK Sekreterliği son halini tekrar Başbakanlık’a gönderdi ve son hali de bugün yarın gelmiş ve Kırmızı Kitap’a girmiş olacak. Kırmızı Kitap’a girdikten sonra yargı mercilerinin de bakışı değişecek. Çünkü bu milli güvenlikle ilgili bir durum.

        Dünyada silahlı terör örgütleri olduğu gibi silahsız terör örgütleri de var. Bu silahsız örgütlerin de kendilerine göre stratejileri, taktikleri var. Bu mücadelede neler yapılabilir, ne gibi adımlar atılabilir, süreç başladı. Yargıda olanları takip ediyoruz. Bu ülkenin tarihinde yargı mensuplarından savcı veya hâkim hiç tutuklanan oldu mu? Bu farklı bir olay. Bu tutuklama süreci muhtemelen diğerleriyle devam edebilir. Adana ve Hatay’daki TIR’larla ilgili olarak Batı’nın yaklaşımını savunan bazı köşe yazarlarımız var. Ben Cumhurbaşkanı olarak söylüyorum: Hiç kimse “MİT, El Kaide’ye silah gönderdi” diyerek, bu tür iftiralar atarak, istihbarat teşkilatımızı zan altında bırakamaz. Eğer haysiyetleri varsa, ispatla mükelleftirler.

        ‘DİYANET’E SALDIRI GAYRİ AHLAKİ’

        -Diyanet kurumuna yönelik, “paralel yapı”, CHP ve HDP’den dozu artan ithamlar görüyoruz. Bu saldırıları nasıl yorumluyorsunuz?

        Oldukça hassas olan bu kuruma yapılan saldırılar gayrı ahlakidir. Diyanet işleri Başkanlığı bu konuya dört dörtlük cevap verir. Kürtçe Kuran meali ile ilgili de yalan söylüyorlar. Binlercesi Diyanet İşleri’nce bastırılmış, Doğu ve Güneydoğu’ya gönderilmiştir.

        ‘KATILIM REKORU KIRILACAK’

        -Özellikle Doğu bölgelerinde seçmenin korkutulduğu, silah baskısıyla oy istenildiği ifade ediliyor?

        Sandık güvenliği noktasında tüm tedbirleri İçişleri Bakanlığı ve jandarma almış durumda. Silahlı Kuvvetler de gereken desteği verecek ve sandık güvenliği sağlanacak. İnanıyorum ki, sandıklarda çok yüksek bir katılımla Cumhuriyet tarihindeki en büyük seçime katılım rekoru kırılacaktır.

        -HDP, KCK, Kandil’in hem söz verdikleri şeyi yapmamaları hem de kendilerini insan hakları örgütü gibi sunmalarına biraz da Suriye’de DEAŞ’a karşı ABD’nin Kobani’de PYD’ye yeşil ışık yakması neden oldu. Siz çözüm süreci ve Suriye konusuna iyimser bakabiliyor musunuz?

        Çözüm süreciyle alakalı olarak hükümetimizin samimiyetine inanıyorum. Fakat muhalefetin samimiyeti diye bir şey yok; çünkü onlar çözüm süreci diye bir şeyi kesinlikle kabul etmediler. HDP de zaten bu işi çok farklı bir şekilde provoke ediyor. Şimdi Suriye’yle ilgili konuya gelince, Kobani konusunda hükümet olarak bizim gösterdiğimiz -ki o dönem Başbakan’dım- hassasiyeti kimse göstermedi. Cumhurbaşkanı olduğum zamandan itibaren de takipçisi oldum. ABD’ye, Sayın Obama’ya “Gelin burada Özgür Suriye Ordusu’yla bir adım atalım” dedik. Olumlu bakmadılar. “Peşmerge’yle atalım” dedik, onlar “PYD” dediler. Ben de dedim ki: “Bizim için PYD, PKK terör örgütünün eşdeğeridir.” Sonra dediler ki: “2 gün içerisinde Kobani gidiyor.” Ben de dedim ki: “Kobani gitmez.” Ayrıca Kobani’de kimse yok, Kobani’deki herkes şu an bizim ülkemizde misafir. Buraya bu tür bir yardımla girerseniz yanlış yaparsınız. Bu silahlar PYD’ye veya DEAŞ’ın eline geçer. Böylelikle silahların yarısı DEAŞ’ın eline, bir kısmı da PYD’nin eline geçti.

        Peki, şu an Kobani’de kim var? Yaklaşık 60 bin kişi var. Onlar da bizden geri dönenler. İşte şimdi bunun istismarını yapıyorlar. Kobani şöyle, Kobani böyle. Kobani’de artık neredeyse Arap kalmadı. Yani bölgede çok farklı metot uygulanıyor. Bu Afrin’den başlıyor, Kobani ve Kamışlı’ya doğru gidiyor. Şu anda hedefleri bu noktaları birbirine bağlamak.

        -Ne yapmaya çalışıyorlar?

        Orada belli bir etnisite oluşturma gayretindeler. Şimdi Amerika bunu yeni görmeye başladı. Amerikalı generaller geldiler, incelediler gittiler. Onlar da bu çalışmalara (Eğit-donat, güvenli bölge, uçuşa yasak bölge) destek verecekler, vermeleri lazım. Türkmenlerin yetiştirilmesi lazım. Amerika’yla diyaloğumuz sağlıklı şekilde yürüyor. Suudi Arabistan Katar, Ürdün’le de aynı şekildi.

        ‘VEKİLLERİ PENNSYLVANIA’YA GÖTÜRME ADETİ BAŞLAMIŞTI’

        -Sayın Başbakan ile 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül arasında Pennsylvania’ya gitme ile ilgili karşılıklı açıklamalar sürdü. Sizin Başbakan’lığınız döneminde yaşanan bu olay, bilginiz dahilinde miydi?

        Bizim bu noktada kelime yanlışına düşmemiz doğru olmaz. Ahmet Bey’in Pennsylvania’ya gitmesinden benim bilgim var. Benden bu konuda izin almıştır ve oraya gitmiştir. Fakat Cumhurbaşkanı’mızla bu konuyu görüştüler mi doğrusu bilmiyorum. Kaldı ki zaten oraya gitmesi konusunda izin alması gereken makam benim. Hem genel başkanı olduğum partinin bir mensubu olması, aynı zamanda o dönemde Başbakan olmam hasebiyle. O aralar zaman zaman milletvekillerimizi Pennsylvania’ya götürme âdeti başlamıştı. Bazen bakan da götürüyorlardı. Tezgâh derin, hedefler farklı, bunlar muhtemelen daha sonraki günlere yönelik adımlardı. Tabii bir dönemden sonra ben, arkadaşlara “Pennsylvania’ya gitmeyeceksiniz” demeye başlamıştım. Çünkü rahatsız olmuştum. Fakat Ahmet Bey’in gidişi, hatta Zafer (Çağlayan) Bey de gitmiştir. Bunlar bilgim dahilindeydi. Ahmet Bey döndükten sonra görüşmenin içeriğini bana anlatmıştı. Görüşmenin içeriğini söylemem doğru olmaz. Abdullah Bey’le aralarında ne geçmiştir bilmiyorum.

        ‘CENAZE TÖRENİNE KATILMAYACAĞIM’

        -Kenan Evren vefat etti. Devlet töreni olacak mı? Katılacak mısınız?

        Cumhurbaşkanlarının defniyle ilgili “Törenler nasıl yapılır, kimler katılır ya da katılmaz ve ölen bir cumhurbaşkanı’nın ailesinin tasarrufları ne kadardır?” belirlenmiş. Edindiğim bilgiye göre aile, Ankara’daki devlet Mezarlığı’na defnini istiyor. Devlet töreni ailenin de arzu etmesi halinde yapılacak bir törendir. Cumhurbaşkanlığı yaptığı için böyle bir hakkı var. Bizler de döndükten sonra tekrar bir değerlendirmemizi yapacağız. Nihai kararımızı da ondan sonra vereceğiz. Şu an katılmak gibi bir düşüncem yok. Ama Cumhurbaşkanlığı makamı adına temsilen bir arkadaşım törene katılır.

        "EKONOMİDE BÜYÜME SİNYALİ VAR"

        -Önceki seçimlerde daha çok kimlik siyaseti üzerinden gidiliyordu, bu seçimlerde ekonomi ağırlıklı kampanyalar yürütülüyor. Türkiye ekonomisi kötüye mi gidiyor? Türkiye’yi seçimden sonra ekonomik bir kriz mi bekliyor?

        Türkiye’nin ekonomisinin kötüye gittiğine inanmıyorum. Sanayi üretimiyle ilgili açıklama yapıldı yanılmıyorsam: 4.6. Bu bir defa, sanayi büyümede bir sinyaldir. 2015 yılının seçimden sonraki süreçte çok daha farklı bir şekilde ekonomide olumlu sinyaller verdiğine inanıyorum. İhracatımızın daha da artacağına yönelik sinyaller ortada. Uluslararası yatırımcılar istikrara ve güvene koşuyorlar. Şu an Belçika’da sıkıntı var. Niye? Çünkü son iki seçimde hükümet kurmakta ciddi sıkıntılar çektiler. Birinde 157 gün sürdü, öbüründe 500 küsur gün. Bir koalisyon hükümetinin kurulması bu kadar zaman alırsa o ülkede istikrar olur mu? Olmaz. İtalya yasal mecburiyet kurdu. Ne dedi? ‘Yüzde 40’ı aşan tek başına iktidar olacak.’ Aşamadığı takdirde 2. tur seçim olacak, aynen başkanlık sisteminde olduğu gibi; kim en fazla oyu alırsa tek başına iktidarı oluşturacak. İngiltere’ye bakıyorsunuz, yüzde 12 küsur oy ile bir milletvekili çıkarılıyor. Ama yüzde 04.7 oy alan 56 vekil çıkarıyor. Bunlar İskoç bölgesini adeta dar bir bölge gibi planlamışlar. Dolayısıyla orada kim önde çıkarsa hepsini alıyor.

        Başbakanlığım döneminde barajların kaldırılması gündeme geldiğinde, “Daraltılmış bölgeye gidelim. Barajı yüzde 5 yapalım. Bunu istemiyorsanız barajı kaldıralım ama dar bölge yapalım. Bu da olmuyorsa kusura bakmayın, demek ki sistemden memnunsunuz, mevcut sistemle yürüyün” dedim.

        Ordu ve Trabzon yaklaşık 5’er vekil çıkarıyor. Vekil başına 150 bin civarında oy gerekiyor. Veya 100 bin. Ama yüz binin çok altında oy alarak milletvekili çıkaranlar var. Tunceli’nin, Bayburt’un durumunu düşünün. Bu adalet değil. Ama dar bölge olsa adaleti yakalarsınız. Tabii muhalefetin hiçbirinin işine gelmiyor. Dar bölge olduğu zaman oradan milletvekili çıkaramayabilirler.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ