Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Gündem Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'dan Arnavutluk dönüşü 7 Haziran uyarısı

        Selçuk TEPELİ / HT GAZETE

        Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Arnavutluk dönüşü gazetecilerle sohbet etti. Hem ziyaretini hem de sıcak gündemi değerlendirdi:

        ‘BALKANLAR’DAKİ ÜST AKIL’

        “Arnavutluk’un Balkanlar’da çok farklı bir etkisi var. Çünkü Balkanlar’daki Arnavutların baktığı yer Arnavutluk. NATO’ya girmiş olması, Arnavutluk’a elbette ayrı bir güç kattı. Nüfus olarak büyük bir ülke değil, ekonomik olarak da henüz arzulanan düzeyde değil. IMF’den bazı beklentileri var. AB konusunda umutları var. Türkiye’ye karşı son derece iyiler. Bizim bu ülkeye her türlü desteği vermemiz lazım. Balkanlar’da bir şey çok dikkatimi çekiyor. Orada da bir üst akıl var. Malum Bosna Hersek’i baklava dilimine ayırdılar. 8 ayda bir, dönüşümlü olarak bir dönem başkanı Bosna Hersek’e komuta ediyor. Sırplar, Hırvatlar, Boşnaklar. Boşnaklar nüfusun yüzde 54’ünü oluşturduklarını düşünüyorlar. Ve bu ülkenin halen güçlü bir ordusu yok.

        Arnavutluk’ta yaptığımız görüşmelerde Balkanlar’daki genel sorunları konuştuk. Arnavutluk’ta cumhurbaşkanı ile başbakan arasında sorun olması üzücü elbet. Başbakan Edi Rama’nın eşi Müslüman biliyorsunuz. Kendisi de sosyal demokrat. Arnavutluk’ta bazı Müslüman grupların Edi Rama’ya daha yakın oldukları malum. Nitekim, Namazgah Camii’nin restorasyonu ile ilgili bize desteği veren de Edi Rama’dır. Parlamento genel kurul salonunun yapımını da Türkiye olarak biz üstleniyoruz.

        Habertürk Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Selçuk Tepeli, Cumhurbaşkanı Erdoğan ile görüştü.

        -Arnavutluk’ta ‘paralel yapı’ konuşuldu mu?

        Evet. Cumhurbaşkanıyla da başbakanla da konuştuk. Olumlu yaklaştılar.

        -Avrupa’daki merkezleriymiş?

        “Balkanlar” diyelim ama “Avrupa” demeyelim. Olsa olsa Balkanlar’daki merkezleri olabilir, Avrupa olamaz.

        -“Arnavutluk’taki imam hatipleri ‘paralel yapı’ kullanıyormuş” deniliyor?

        Medreseleri kastediyorsunuz sanırım. Size ilginç bir şey anlatayım. Malum yapıdan biri zamanında Diyanet İşleri Başkanı’mıza gelmiş. Paralelin ileri gelenlerinden, şu anda kaçak olan biri... Demiş ki: “Normalde biz cami işleriyle uğraşmayız ama, Arnavutluk bir istisna. Burada müftülüğü biz halledeceğiz.” Tabii Mehmet Hoca da (Görmez) şaşırmış. “Bu benim görevim” demiş. “Bana böyle bir şeyi hangi cüretle teklif ediyorsunuz?” diye itiraz etmiş... O zamanki Arnavutluk yönetimi de malum yapının telkini neticesinde, Arnavutluk’taki Diyanet İşleri Başkanlığı görevini, Boğaziçi Psikoloji mezunu birine vermiş. Kendisi Türkiye’de imam hatipin sadece orta kısmını okumuş. Halen de aynı görevi yapıyor ama Balkanlar’daki müftüler tarafından kabul görmüyor.

        ‘ARABADAN İNİP EVE YÜRÜMÜŞ’

        -Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez’le ilgili araç polemiğine ilişkin ne düşünüyorsunuz?

        Ben bu konuda ne düşündüğümü meydanlarda da söyledim. Bir kere o Mercedes’in iddia ettikleri gibi 1 milyon TL olması için zırhlı olması lazım. O tür normal Mercedes’lerin fiyatları 300-320 bin TL civarında. Kaldı ki artık eski dönemlerde değiliz. O tür araçlara artık binebiliyor. Üstelik Diyanet İşleri Başkanı’na tahsisli bir araçtan söz ediyoruz. Kendisine de ifade ettim. “O gazete böyle yazmış, filanca şöyle yazdı diye o şekilde davranmanız pek doğru olmadı” dedim. Ama sosyal medyada sarığının üzerine Mercedes resmi iliştirildiğini görünce ciddi manada üzülmüş. Arabayı durdurmuş. Oradan inip eve yaya gitmiş. Gerçekten çok üzülmüş. Adamcağızın oturduğu evi bile yalanlar eşliğinde polemik konusu yapıyorlar. Ev zaten Diyanet’e ait bir ev.

        -Diyaneti neden bu süreçte hedef aldılar?

        Zaten malum çevreler, Diyanet’ten hiç haz almadılar. Yani bunlar artık birçok yerde dökülmeye başlayınca adeta buradan kendilerince bir rövanş alma gibi bir yola girdiler.

        -‘Paralel yapı’; Diyanet, TİKA’nın yurtdışındaki faaliyetlerinden rahatsız mı?

        Aynı şekilde Yunus Emre Vakfı’ndan da rahatsızlar. Onların alanlarına girdiği için. Mesela DEİK. Onların yurtdışındaki tüm alanlarına giriyor. Tabii bu da onları rahatsız ediyor. Şimdi mesela biz Maarif Vakfı’nı kuruyoruz. Vakıf kurulduğu andan itibaren; MEB Maarif Vakfı, herhangi bir ülkenin eğitim bakanlığıyla ilişkiye girip orada işleri ele alacaklar.

        -Maarif Vakfı’nın statüsü belirlendi mi, nasıl olacak?

        Üzerinde çalışılıyor halen. Kurumların temsilcilerinin yanı sıra STK’lar da olacak sanıyorum. Ama ağırlık kurumların temsilcilerinde olacak. Yunus Emre Vakfı gibi ama daha çok eğitim öğretim alanında etkin olan kişilerin yer aldığı bir vakıf olacak. Oluşum aşamasında.

        -‘Paralel okullar’la mücadeleyle ilgili Türkiye çalışmalar yapıyor ama bu okullara destek veren ülkelerin, hatta belli bir ülkenin olduğunu ileri sürenler de var...

        Temaslarımızın ardından, kapanmalar başladı. Mesela Azerbaycan başladı. Gabon buradaydı. “Size uyumsuzluk sağlayan bize de sağlar” dediler. Nasıl yol izleyeceksek adımlarımızı atalım. Senegal’den aldık. 1 Eylül’den itibaren hızlanacak. Dershane meselesi kapanıyor biliyorsunuz. Maarif Vakfı da devreye girdiğinde, biliyorsunuz orada okuyan çocuklar var, açıkta kalmaması lazım. Maalesef o ülkelerin devlet erkânının çocukları da var o okullarda.

        -Maarif Vakfı mı alacak?

        Mülkiyet meselesi dahil, tüm konular ilgili ülkenin eğitim bakanlığıyla konuşulacak. Gerekiyorsa mülkiyet devralınacak ya da bu hususta destek vereceğiz. Diyelim öğretmenleri Maarif Vakfı gönderecekse, o ülke de diğer masrafları üstlenecek. Destek vermemiz gerekiyorsa da destek vereceğiz.

        -Eylülden önce de başlayabilir mi?

        Daha önce de başlayabilir.

        -Yurtdışındakiler değil mi?

        Yurtdışı tabii. Yurtiçinde dönüşebilenler dönüşecek, dönüşemeyenler kapanacak.

        ‘ŞUNU, BUNU YAPARIZ DİYEN BEDELİNİ ÖDER’

        -“HDP barajı aşamazsa çatışma çıkar mı?” diye Selahattin Bey’e soruyorlar. Demirtaş, “Baraj altında kalır da olaylar çıkarsa bu durumla seçim sonucu hakkında bir bağ kurmak doğru olmaz” diyor?

        Devlet kendini barajın altına şartlamaz. Yaparsa yanlış yapar. Nerede terör olursa olsun hazır olmak durumundadır. Şu anda da devlet tüm güvenlik güçleriyle, jandarmayı da dahil ediyorum. Güvenlik güçlerini valiler göreve çağırır.

        Güney’deki gelişmelerden dolayı zaten bir hazırlık var. Diğer bölgelerde de buna benzer şeylerin olması durumunda gereken yapılır. “Barajın altında kalınırsa şunu bunu yaparız” diyenler, bunun bedelini öder.

        -Barzani’nin “Türkiye’nin yardımı olmasaydı Kobani kurtulamazdı” açıklamasını nasıl değerlendiriyorsunuz?

        Doğru. Türkiye topraklarını peşmergenin geçişine açmasaydı girebilecek miydi? Giremeyecekti. Özgür Suriye Ordusu da aynı durumdaydı. Tek sıkıntı, Obama ile yaptığımız telefon görüşmesinde “2 gün içinde Kobani düşüyor, PYD’ye destek vermemiz lazım” sözüne “PYD ile PKK eşdeğeridir. Birlikte çalışıyorlar. Bu desteğiniz DEAŞ’a da gidebilir” dedim.

        -Suriyeye karşı askeri operasyon ya da uluslararası koalisyon çalışması var mı?

        Tavrımız belli. Uçuşa yasak bölge, güvenli bölge ve eğit, donat. ABD sadece ‘eğit donat’a yanaştı. Geldiler, gördüler. Özellikle Bayırbucak Türkmenleri noktasında buna önem veriyoruz. Buradaki takvimi onların görevlendirdiği, bizim görevlendirdiğimiz generaller yürütüyor.

        -CHP-MHP bu seçimde ilk kez ekonomi propagandası yapıyor, bunun sağlıklı olduğu söyleniyor. Ne düşünüyorsunuz?

        Bu vaatlerin sağlıklı olduğunu düşünmüyorum, içi boş. Nereden ne gelecek farkında değiller. Yap-işletdevret işine girdiğimizde birçok kişi karşı çıktı. Bir şeyler üretemezseniz yapamazsınız. Havalimanı, 3’üncü köprü vs. Bunlar böyle şeyleri düşünmüyor. Mesela “Kanal İstanbul’u kaldıracağım” diyor. Bu doğru bir yaklaşım değil ki.

        ‘KOALİSYON ÜLKENİN ZARARINA, ÖRNEKLERİ VAR’

        -Seçimden AK Parti güçlü çıkarsa şu an var olan gergin ortam yumuşar mı? Yine aynı şekilde şu an size karşı olanlar pragmatik olarak size ve Cemaat’e karşı tutumlarını değiştirirler mi?

        Bir kere taşlar yerine oturacaktır. Burayı güvenli liman haline getirmiş olacaktır. Referandum sayısına ulaşırsak başkanlık sistemini takvimine alacaktır AK Parti. Bunun takvimi 2019 mu olur daha mı erken olur, bilemem. Böyle bir süreç söz konusu. Tabii bunun artılarını, eksilerini 12 yılda çok rahat görüyoruz. Gerek içeride gerek dışarıda ülkemin menfaati ne olursa onu yapmak durumundayım.

        Sorunun ikinci bölümüne gelince... Bunu içeride de dışarıda da çeşitli mahfillerde yapıyorlar. Koalisyon vs. gibi. Ben koaliyonun bu ülkenin zararına olduğuna inanıyorum. Bu çok açık ve net. Tarihte örnekleri var. Terörle mücadele noktasında da sıkıntılar meydana gelir. Biz gelemeden önce koalisyon hükümeti vardı. 5 yıl dayanamadılar. 3.5 yıl yapabildiler.

        -Seçimden sonra diğer ülkelerden tutum değişikliği bekliyor musunuz?

        Zaten hazırlanıyorlar. Bunu görüyoruz. Bunun sinyallerini alıyoruz.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ