Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Gündem ‘İlk kez oy veren seçmenin eğilimi sosyal demokrat’

        Arif BALKAN / HT GAZETE

        7 Haziran’da yapılan genel seçimde 1 milyonu aşkın genç seçmen sandığa gitti. Türkiye’de kamuoyu eğilimi ve siyasi anket şirketleri arasında 7 Haziran seçim sonuçlarını doğru tahmin eden Andy-Ar Strateji Geliştirme ve Sosyal Araştırmalar Merkezi’nin yönetim kurulu başkanı Faruk Acar’a göre, Türkiye’de sandığa ilk kez giden gençler sosyal demokrat eğilime daha yakın.

        Acar, “Türkiye’de 7 yıl önce yüzde 70’e yüzde 30 olan sağ-sol dengesi artık yüzde 65’e yüzde 35 oranına geldi. Yeni jenerasyonun sosyal demokrat algısının daha yüksek olduğu bir döneme girildi. Yeni seçmenler geliyor ve bu seçmen aslında azınlık gibi görünen seçmene eklenti yapıyor. Sağa doğru gelen yeni bir seçmen kitlesinden bahsedemiyoruz. Partilerin bu gerçeği okuması oy dağılımına doğrudan etki eder” diye konuştu.

        ‘AK PARTİ BU HAMLEYİ BEKLEMİYORDU’

        Acar, CHP’nin partiler arasında seçmen taleplerini en iyi okuyan parti olduğu kanısında. CHP adına toplum gözünde sürekli AK Parti’ye muhalefet ederek yürütülen kampanyaların, ilk kez seçmenin taleplerini karşılamaya yönelik oluşturulduğunu belirten Acar, CHP’nin adaylarını önseçimle belirlemesini önemli bulduğunu söyledi. Acar, CHP’nin ‘çok özel’ bir hamle yaparak önseçimle aday belirlemesinin seçim kampanyası döneminde takdir topladığını ifade ederek, “Bu yöntem teşkilatlarda kırgınlık olmasının önüne geçti. Teşkilatların çalışması açısından önemliydi. CHP kampanyasını çok özel çalışmalarla yürüttü. Topluma çok önemli isimler de sundu. Selin Sayek Böke bunun en önemli örneğiydi. Teşkilatlarda karşılığı olan isimler belirlendi. Emeklilerle ilgili meseleye giriş şekli çok önemliydi. Halkın ekonomiyle ilgili kaygısını çok iyi okudu. AK Parti, CHP’den böyle bir hamle beklemiyordu. Kelimenin tam anlamıyla hazırlıksız yakalandı. Başbakan Ahmet Davutoğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan dahil herkes CHP’yi mindere çekmek istedi. Ama Kılıçdaroğlu ‘Hayır, ben projelerime bakıyorum’ dedi. Bu çok önemli bir hamleydi. Ortaya konulan vizyon, seçmenin taleplerini en iyi okuyan vizyondu” ifadesini kullandı.

        GELİŞİNİ GÖRDÜ’

        Acar, seçim öncesi MHP’nin yükselişte olduğunun hissedildiğini kaydederek çözüm sürecindeki belirsizliğin MHP adına kazanım olarak sandığa yansıdığını vurguladı. “Kürt sorunuyla ilgili belirsizlik olması nedeniyle MHP zaten bir kazanım elde edecekti. Muhafazakârların da oy verebileceği bir parti olması sebebiyle MHP’ye bir akış bekleniyordu” diyen Acar, MHP’nin bunu fırsata çeviremediği kanısında. Acar, bazı bölgelerde yanlış aday tercihlerinin etkisinin hissedildiğini dile getirerek şunları söyledi:

        “Kampanya sürecinde MHP çok konuşulmadı. Meral Akşener’e bir alçağın iftirası, süreci domine etmeye çalışması dışında, MHP gündeme gelemedi. Son düzlüğe girildiğinde ise ‘Nasılsa biz yükseldik’ diyerek sürdürülebilir bir kampanya hâkim kılamadı. Meydanlarda yükseliş görüldü. Araştırmalarda da tespit edildi. ‘MHP çok başarılı oldu’ demek doğru değil. Neticede karşıtı olduğu HDP ile eşdeğer milletvekiline ulaştı. Kampanya sürecinde HDP ile çok fazla diyaloğa girmemesinin tek bir nedeni vardı. MHP, HDP’nin gelişini gördü. Kampanya sürecinde HDP ile fazla tartışmaya girmemelerinin nedeni bu. Dilini değiştirmedi ama olayı başka bir perspektifle yöneltti. Sadece HDP’ye vuran klasik bir MHP görmedik. Bu da akıllıca olanıydı.”

        ‘YENİ FENOMEN: DEMİRTAŞ’

        Seçim sonrası en özel parantez açılması gereken parti HDP oldu. Acar, HDP ekiplerinin yürüttüğü kampanyanın yüksek bütçelerle bile bu kadar verimli şekilde yönetilemeyeceğini belirterek “HDP’nin kampanyasını parayla yönetseniz, bu kadar konuşulmayı başaramazsınız” yorumunu yaptı. Demirtaş’ın Cumhurbaşkanı adayı olmasıyla başlayan sürecin önemini vurgulayan Acar, “O dönem Ekmeleddin İhsanoğlu, Erdoğan’a vurmayınca, Erdoğan o konuma Selahattin Demirtaş’ı çekti. Erdoğan, kimi hedefine aldıysa ya onu siyaset dışı bıraktı ya da yüceltti. Eğer doluysanız yükseliyorsunuz. Yani aslında başaktör Cumhurbaşkanı Erdoğan. Selahattin Demirtaş, PKK uzantısı algısını kırmak üzere iyi niyetli yaklaşım sergiledi. Çözüm için kararlı göründü ve bu kendisini fenomen yaptı. Bugünkü tabirle popstar edasıyla Türkiye’deki azınlıkların, gençlerin ve farklı kimliklerin hatta Nişantaşı’nın bile dikkatini çekti” dedi.

        ‘DEMAGOJİDEN UZAK’

        Eş genel başkanlık, barış ve demokrasi gibi söylemlerin demagoji içermeden topluma aktarılmasının önemine değinen Acar, şu değerlendirmede bulundu: “HDP’nin adayları çok anlamlı ve önemliydi. Tüm renkleri içinde barındıran bir kadrosu var. Bu bir riskti aslında. Ama akıllıca siyasi okumayla bunu fırsata çevirdiler. Kumar oynayarak da girmediler, siyasi planları vardı. Demirtaş artık Türkiye’de özel bir liderlik pozisyonunda. Bir araştırmamız oldu. Türkiye’de Erdoğan’ın ardından yüzde 26 ile Demirtaş en beğenilen lider. Demirtaş dilini değiştirmedi, samimiyet noktasında herkese dokundu. Kampanyasında asgari ücret, ekonomi ve başkaca projeler de sundu. Ama esas vurgu barıştı. Biz olma duygusuydu. Çok iyi bir kampanya dönemiydi. Gönüllülük esasına dayanan bir süreç yürütüldü. 20 yıl önceki Refah Partili, bugünkü AK Partililer gibi gönüllülük esasıyla çalıştılar. Emanet oy tabirine çok katılmıyorum. Dilini değiştirmiş olması insanlarda kredi yarattı. Yüzde 13, başına silah dayanarak verilmiş oy değil. İnsanlar gönülden oy verdi. Seçim öncesi çalışmalarda HDP ve MHP seçmeni kendini gizlerdi. Bu seçim öncesi araştırmalarda Güneydoğu’dan gelen verilerde seçmen ‘Ben HDP’ye oy verdim. Tabii ki yine HDP’ye oy vereceğim’ dedi. Bu önemliydi.”

        ‘AK PARTİ’DE TEŞKİLAT KÜSTÜ’

        AK Parti’de değişen teşkilat yöneticilerinin tabanı küstürdüğünü aktaran Acar, Süleyman Soylu’nun AK Parti teşkilatlarında henüz karşılığı oluşturulmadan başkanlığa getiriliyor olmasını kritik buluyor. Acar, Milli Görüş’ten gelen insanlarda yani asıl tabanda, Soylu değişikliğinin rahatsızlığa neden olduğunu söyleyerek şunları ifade etti: “Teşkilatta tabanı oluşturanlar arasında ‘Bizim artık bu partide kıymetimiz bilinmeyecek’ endişesi oluştu. İl ve ilçe kongrelerinde ortaya çıkan sonuçlar da eklenince bence AK Parti için görülmesi gereken ama görülmeyen en önemli hatalardan biri buydu. Teşkilat başkanlığı AK Parti’yi var eden bir oluşum. Bu süreçte teşkilat içinde herkes başkan oldu. O bayrak asma, o heyecan, ‘Sen benim kim olduğumu biliyor musun?’ durumuna geldi. 2002 ruhu yerini, ‘Ben AK Parti’de bilmem ne ilçesinde yöneticiyim’ söylemine bıraktı. Bunlar partiye sonradan eklemlenen kişilerde oluştu. Bu da gözden kaçan önemli bir sorun oldu. Yaşanan değişim asıl tabanı incitti, kırdı ve bir noktada küskünler oluşturdu. Aday adaylığı sürecinde de bu sürdü. Tepeden inme dediğimiz listelerle tabanın aslında bayrak asmayan isimleri görmüş olması müthiş bir etki yarattı. Özellikle Güneydoğu’daki isimlerin dramatik düşüşüne sahne oldu. Halktan uzaklaşan bakış açısı karşılığını buldu ve canını dişine takarak çalışan teşkilatlar ‘Ben çalışmam’ deme noktasına geldi.”

        ‘ERDOĞAN’IN ARDINDAN GELECEK İSİM ZORLANACAKTI’

        ACAR, genel itibarıyla Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sahaya indiği tarih bakımından değerlendirildiğinde AK Parti’de düşüşün devam ettiğini belirterek şöyle konuştu: “AK Parti’nin oy oranları seçim öncesi yüzde 45’ten başladı, sonra yüzde 43, en sonunda da yüzde 41’e indi. Recep Tayyip Erdoğan Cumhurbaşkanı olduktan sonra eski teamüllerin rafa kaldırılması, aslında AK Partili bir Cumhurbaşkanı olduğunu kamuoyuna ısıttı. Fakat AK Parti’de bir de lider değişti. 13 yıl fenomenleşen, karizmatik bir liderin ardından yerine her geçebilecek isim zorlanacaktı. ‘En beğendiğiniz bakanlar’ araştırmalarında hep birinci sıraya çıkmış ve Dışişleri Bakanlığı’nda gösterdiği başarıyla beğeni toplayan Ahmet Davutoğlu partinin başına geldi. Ama Davutoğlu’nun Suriye politikaları hasabiyle seçmende kabul gören durumu, Cumhurbaşkanlığı seçimlerinden sonra yerini başarısızlık algısına çevirdi. AK Parti mitinglerini çok yakından izleyen biri olarak; meydanlar dolmadı ve o heyecan yoktu. Bunlar bir ölçü değil. Ama Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın miting meydanları çok daha fazla doluydu.”

        SEÇMEN ‘ÇÖZÜM’Ü DESTEKLİYOR

        ANDY-AR tarafından seçimden kısa süre önce yapılan kapsamlı saha çalışmalarında seçmenin çözüm sürecini desteklediği görülüyor. Seçmenlerin yüzde 46.3’ü çözüm sürecinin sürdürülmesi gerektiğini düşünürken, yüzde 37.2’si süreci desteklemediğini söyledi.

        SEÇMEN EKONOMİK AÇIDAN KAYGILI

        ANDY-AR’ın çarpıcı tespitlerinden biri de ekonomiyle ilgili. Yapılan saha çalışmalarında seçmenlere “Gelecek 1 yılda ekonominin iyiye gideceğine inanıyor musunuz?” sorusu yönetildi. Seçmenlerin yüzde 41.3’ü ekonominin kötüye gideceğini ifade ederken, yüzde 25.6’sı iyiye gideceği yönünde fikir belirtti.

        YARIN: SANDIK SONUÇLARI SONRASI MUHTEMEL KOALİSYON HESAPLARI NELER?, ‘SEÇİM BARAJI DÜZENLENMELİ’

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ