Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Gündem Balçiçek İlter bu hafta Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen’le konuştu

        Balçiçek İLTER / HT GAZETE

        Boşuna “Eskişehir mucizesi” denilmiyor... Defalarca gittim Eskişehir’e ama geçenlerde kenti ilk kez çocuklarımla gezdim. Çoluğunuz çocuğunuz varsa mutlaka ama mutlaka bu şehre gitmelisiniz. Bilim Parkı’ndan Masal Şatosu’na, yapay plajın olduğu KentPark’tan gondollara kadar müthiş bir kent Eskişehir. Balmumu Müzesi, Canlı Tarih Müzesi de derken en az 3-4 gün ayırmanız gerekiyor gezmeye.

        Peki bu farkı yaratan ne? Gönlünü, kalbini, ruhunu bu şehre vermiş bir isim var tüm bu yapılanların arkasında. 78 yaşında ama hayatını çocuklara ve gençlere adamış. İçindeki o çocuk heyecanını hiç kaybetmemiş bir eğitimci. Gazeteci, akademisyen, açık öğretimin mucidi, rektörlük ve RTÜK Başkanlığı yapmış, bilime, teknolojiye, tarihe, sanata meraklı bir profesör... Aynı zamanda da adeta zorla girdiği siyasette basamakları hızlıca tırmanmış bir siyaset adamı o... Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen’den bahsediyorum. Belki de onu marka yapan, “başarı, hizmet ve dürüstlük” kavramlarını yan yana getirerek Eskişehir’i ulaştırdığı nokta. Eskişehir’de onunla ilgili konuşulan bir şey de Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde CHP’nin adayı olmasına kesin gözüyle bakılırken “siyasi oyunlara kurban gittiği”. Büyükerşen ile hem Eskişehir’i hem siyaseti konuştuk. Net ifadeler kullanmasa da ne CHP’nin 7 Haziran’daki seçimde aldığı oy oranından memnun gözüküyor, ne de partinin Meclis Başkanlığı’na Deniz Baykal’ı aday göstermesinden... İşte, “Hükümet mi kurulacak, erken seçim mi olacak?” tartışmalarından nefes almak isteyenlere bir Eskişehir turu ve Büyükerşen sohbeti.

        -Eskişehir sizin için ne ifade ediyor?

        Vizontele filminde Altan Erkekli “İnsan memleketini niye sever?” diye sorar, sonra da kendisi cevap verir: “Başka çaresi yoktur da ondan.” Eskişehir benim memleketim. Doğduğum, okuduğum, âşık olduğum, evlendiğim, baba ve dede olduğum yer. Sonra da hayatım boyunca, gelişsin, Türkiye’ye model olsun diye önce üniversite rektörü, sonra belediye başkanı olarak hizmet ettiğim şehir.

        -“Eskişehir nereden nereye geldi’’ deniliyor hep...

        Ben başkan olduğumda, Eskişehir’e ancak yolunu şaşıranlar gelirdi. Bugün on binlerce turist ağırlayan bir şehir.

        -Yeni projeler var mı peki?

        Sessiz sedasız yürüyen çok sayıda projemiz var. Ben projelerimizi Âlây-ı vâlâ ile önceden ilan edip şaşaalı temel atmalarla duyurmam. Öyle açılışlar yapmam. Eskişehirliler, projelerimiz uygulanırken farkına varırlar. Örneğin Eskişehir’de isteyenlerin evlerinde veya işyerlerinde birer fiberoptik uca sahip olabilecekleri ‘e-şehir’ projemiz sessizce yürüyor. Kimse henüz farkında bile değil ama bittiğinde 400 kilometrelik bir şebekeye sahip olacağız.

        -Sizin ‘Eskişehir’ hayaliniz nedir?

        Bu şehirde doğan bir çocuğun, bu şehirde kendisine bir gelecek hayal edebilmesi en büyük hayalimdi. Hâlâ öyle...

        -İçinizdeki çocuğu yaşatmanızın sırrı ne?

        Yaşımı, bedenimi düşünmeye vaktim kalmıyor. İçimdeki çocuğu öldürmedim, hepsi bu.

        ‘MİLLİYETÇİLİK TÜRKİYE’DE YENİDEN MODA OLUYOR’

        -Siyaset konuşmayı sevmiyorsunuz ama sizi bulunca sormamak olmaz... Son siyasi tabloyu nasıl değerlendiriyorsunuz?

        Ümitle ümitsizliği bir arada yaşıyoruz.

        -Ya seçim sonuçları?

        Seçim sonuçları, üzerinde futbol oynanacak bir çim saha gibidir. Bazısı biraz sert, bazısı ıslak ve kaygan, bazısı halı gibi olur. Sonucu asıl belirleyen, o sahada oynamayı ne kadar becerebildiğinizdir. Her şey kontrol altındayken durmadan gol atıp sonra da zafer şarkıları yazanların ne kadar becerikli olduklarını, siyaseti ne kadar bildiklerini şimdi göreceğiz.

        -Bu tablodan koalisyon çıkar mı?

        Çıkar, çıkmalı... Bu seçimden Türkiye siyasetinin ana aksı CHP ve AKP zayıflayarak çıktı. İki etnik milliyetçilik ise güçlendi. Dünya etnik milliyetçiliği rafa kaldıralı çok oldu ama Türkiye’de yeniden moda oluyor. Bu eğilim devam ederse, Türkiye parçalı parlamentolara doğru yol alır. Türkiye, meselelerini koalisyonlarla çözmeyi, az önceki benzetmeye gönderme yaparsam, değişik şartlı sahalarda oynamayı öğrenmeli.

        "ANKARA'NIN İŞLERİNE AKLIM ERMEZ"

        -CHP’nin Meclis Başkanı adayı Deniz Baykal’dı. Bu tercih için ne düşünüyorsunuz?

        Jean Genet Fransız politikasının asi çocuğuydu. Fransa’nın Cezayir’deki sömürgeci tutumuna karşı çıkıyordu. Fransa’da içişleri bakanı değişince gazeteciler bu konudaki düşüncesini sordular. “Beyazların içişleri beni ilgilendirmez” diye cevap verdi. Ben de ondan ilham alarak cevap vereyim; Ankara’da siyaset yapanların işlerine benim aklım ermez.

        ‘İHSANOĞLU SEÇİLECEĞİNE İNANMIYORDU’

        -“CHP Yılmaz Büyükerşen’i Cumhurbaşkanı adayı gösterecekti, son anda vazgeçti’’ iddiası kentte halen konuşuluyor.

        Peşinen belirtmeliyim ki bu konuda benim kişisel talebim olmadı. Bana da resmi ağızlardan bir teklif gelmedi. Sanırım bu konuda karar verici güçler veya tek adamlar, beni o makama layık görmediler. Ankara’da siyaset yapanların işlerine gerçekten aklım ermiyor. Cumhurbaşkanı adaylığı sürecinde neler oldu, neler döndü bilmiyorum ama günü gelince hep beraber öğreneceğiz herhalde.

        -CHP, Ekmeleddin İhsanoğlu’nu aday göstererek, Cumhurbaşkanlığı’nı Erdoğan’a altın tepside mi sunmuş oldu?

        Ekmeleddin Bey bu ülkenin yetiştirdiği insanlardan biri. Eskişehir’de de kendisi için şevkle çalıştık. Şehrimizde sandıktan onu çıkardık. Herhalde kendisi de gayretlerimizi teslim edecektir. Ama sanıyorum ki seçilebileceğine kendisi de inanmıyordu. Onu aday gösterenler inanıyor muydu, şüpheliyim. İnanmayan başaramaz.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ