Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Gündem Politika Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan namaz sonrasında açıklama

        Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Ben 'Dolmabahçe Mutabakatı' ifadesini asla kabul etmiyorum. Çünkü o toplantı bir mutabakat toplantısı olamaz. Niye? Çünkü ortada bir hükümet vardır, diğer tarafta grubu olan bir siyasi parti vardır. Burada neyin mutabakatını, kimle, ne için sağlıyorsun? Öyle bir şey olmaz. Yani eğer ada ile ilgili bir çalışmaysa bu, böyle bir şey asla olmaz. Burada ülkemizin geleceğine yönelik atılacak bir adımsa bu mutabakatın yeri parlamentodur" dedi.

        Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, bayram namazını Ataşehir'de bulunan Mimar Sinan Camii'nde kıldı.

        Erdoğan, namazın ardından camideki vatandaşlarla bayramlaştı. Namazın ardından cami önünde basın mensuplarına açıklamalarda bulunan Erdoğan, "Tüm milletimin Ramazan Bayramı'nı tebrik ediyorum. Tüm İslam dünyasının, tüm insanlığın barışına, huzuruna vesile olmasını temenni ediyorum. Çok farklı bir sınavdan geçtiğimiz bir Ramazan ayı oldu. Hamdolsun, herhangi bir sıkıntı yaşamadan oruçlarımızı tuttuk. Fakat, tabi, çevredeki gelişmeler Irak'ta, Suriye'de, Filistin'de, Mısır'da, Libya'da, aynı zamanda Ege'de, Akdeniz'deki gelişmeler, bölge huzursuzluğu itibariyle ne yazık ki bize birçok sıkıntılar yaşattı. Bu sıkıntılarla beraber Ramazan'ı geçirdik. Fakat, oruçlarımızı tutarken de hamdolsun böyle bir sıkıntıya muhatap olmadık. Şartlar itibariyle yaz mevsimi olmasına rağmen gayet kolaylıkla geçirdiğimiz bir sınav oldu." dedi.

        "ÜLKEMİZİN BİRLİĞİNE, BERABERLİĞİNE KAST EDENLER VAR"

        Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Ülkemizin birliğine, beraberliğine kast edenler var. Ülkemizin birliğini, beraberliğini hazmedemeyenler var. Tabi bu şu anda ülkemizin en önemli çıkmazı. Böyle bir atmosfer içinde bildiğiniz gibi 7 Haziran seçimleri sonrası, malum sandıktan çıkan netice sebebiyle en fazla oyu almış olan yüzde 41 gibi bir oy oranına ulaşmış olan AK Parti Genel Başkanı'na hükümeti kurma görevini verdim.Sayın Başbakan, şu an itibariyle parlamentoda grubu olan 3 siyasi partinin genel başkanını da ziyaret etti, onlarla görüşmelerini yaptı. Bu görüşmelerden sonra, öyle zannediyorum ki, yetkili kurullarında da bunun değerlendirmesini yapacaklar. Ve bu değerlendirmelerden sonra ikinci bir tur hangi siyasi partilerle yapacak, bunları da göreceğiz. Bu ikinci turun dışında da kendilerinin de bana ifade ettiği şekliyle sivil toplum kuruluşlarıyla da bu süreçte bazı görüşmeler, değerlendirmeler yapacağını, işini temelini sağlam bir zemine oturtmanın gayreti içersinde olduğunu, bu düşünceyle koalisyon şartlarını zorlayacağını ifade ettiler. Tabi, bütün bu şartlar neticesinde, eğer böyle bir koalisyon oluşmuyorsa, bu işte en önemli kapısı çalınacak olan mercii, milli iarededir. O zaman milli iradeye gitmek, neticeyi alabilme noktasında en isabetli yol olacaktır." diye konuştu.

        "HALA BÖLÜCÜ TERÖR ÖRGÜTÜ NE YAZIK Kİ TIR'LAR YAKABİLİYOR, NE YAZIK Kİ MİNİBÜSLERİ, SİVİL VATANDAŞLARI TARAYABİLİYOR"

        Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bütün bunları ifade ederken bir gerçeği vurgulamak istiyorum. Şu anda biz bayramı bayram gibi yaşamak istiyoruz. Ama ne yazık ki ülkemizin bir güneydoğusunda, doğusunda bayramı bayram gibi yaşayamıyoruz. Hala bölücü terör örgütü ne yazık ki TIR'lar yakabiliyor, ne yazık ki minibüsleri, sivil vatandaşları tarayabiliyor. Burada ölüm haberlerini alıyoruz. Bunun yanında, bölgede bakıyorsunuz, bölgede dev bir Silvan Barajı tehdit altında. Orası bombalanmak suretiyle ve bu barajı adeta bir güvenlik barajı, bir askeri baraj addetmek suretiyle bölgenin kullanımına, bölgede özellikle sulamada çok büyük işlevi olacak bu önemli barajı, içme suyu olarak kullanılabilecek bu önemli barajı, adeta böyle yıkmak, onun yapımını engellemek gibi bir gayretle de karşı karşıya. İş makinelerinin yakıldığını görüyoruz. Özel sektöre ait termik santrallerinin maalesef bölgede yakıldığını görüyoruz. Tabi bu şartlar altında parlamentoda temsil kabiliyeti bulmuş olan uzantının kalkıp elinden geleni yapması gerekir. Şunu söylüyorlar: Bizim organik bağımız yok. Organik bağın olmayacak tabi, ama inorganik bağınızın olduğu ortada. Bunu bölgede dolaştığımızda görüyoruz. Organik olmasa da inorganik bağınızın olduğunu biz bütün istihbari bilgilerle biliyoruz" ifadelerini kullandı.

        "BİZ KARDEŞLİK BAĞLARI İÇERSİNDE BİZ BİRBİRİNE KENETLENMİŞ BİR TÜRKİYE'Yİ İMAR ETMEK DURUMUNDAYIZ"

        Erdoğan sözlerine şöyle devam etti: "Seçimlerde görünen bir gerçek var ki, öyle yerler oldu ki yüzlerce köyde eğer sıfır oy diğer partilere çıkıyor da silme bir partiye çıkıyorsa bu düşündürücüdür. Bu birkaç yerde olabilir. Buna kabul diyebilirsiniz. Ama yüzlerce olduğu zaman bu düşündürücüdür. Demek ki burada kaleşlerle, silahlarla tehditler var. Bunlar bizzat yaşandı. Tabi önümüzdeki süreç eğer giderek arkasına bu gücü almak suretiyle siyaset yapma durumunda olanlar her şeyden önce bu konuda bir defa çok daha hassas, çok daha dikkatli olmak durumundadır. Eğer demokrasiye inanıyorlarsa, eğer demokratik parlamenter sistem içinde bu işi yürütmek istiyorlarsa, her şeyden önce buna inanıp bunu yaşamaları lazım. Çünkü Türk milleti bu konuda da hassasiyetini ortaya koymuştur ve koyacaktır. Buna bir yere kadar sabreder, ondan sonra tabi artık sabrın da bir sonu var. Nihai kararını buna göre verir.

        Çünkü aydınlık yarınların Türkiyesi bizim için çok önemli. Bunun birlik, beraberlik, kardeşlik içersinde olması lazım. Biz özellikle, Cumhurbaşkanı olarak Türk'ün Kürt'e, Kürt'ün Türk'e, ülkemizdeki Abhazası, Gürcüsü, Lazın, Arnavutun, Romanın, kim varsa, 78 milyonuyla biz kardeşlik bağları içersinde biz birbirine kenetlenmiş bir Türkiye'yi imar etmek durumundayız. Herkes kendi değerler silsilesi içersinde bir siyaset yürütebilir. Ama bunu ülkenin şartları olarak ortaya süremez. Ülkenin şartları olarak bunlar kabul edilmelidir diyemez. Siz, eğer demokrasiyi bir uzlaşma rejimi olarak görüyorsanız, siz de şartlarınızı süreceksiniz, ama karşı taraf da şartlarını sürecek. Ve bu şartların bir bileşkesi ortaya çıkacak. Ve bu siyasi bileşke üzerinden adımınızı atacaksınız. Eğer birbirinize şartlarınızı dayatmaya kalkarsanız zaten ortaya zaten bir senfoni çıkmaz, bir kakafoni çıkar. Ama biz senfoni arıyoruz ki bunun tadını alalım."

        "O TOPLANTI, BİR MUTABAKAT TOPLANTISI OLAMAZ"

        "HDP Eş Genel Başkanı Demirtaş'ın örgüte silah bırakma çağrısı oldu. AK Parti ve HDP arasındaki koalisyon görüşmelerinde Dolmabahçe Mutabakatı'nın da gündeme geldiğini biliyoruz. Bütün bunları düşündüğünüzde çözüm sürecinin geldiği noktayı nasıl değerlendiriyorsunuz?" şeklindeki soru üzerine Erdoğan şunları söyledi: "Burada şunu vurgulamak durumundayım. Ben Dolmabahçe Mutabakatı ifadesini asla kabul etmiyorum. O toplantı, bir mutabakat toplantısı olamaz. Niye? Çünük ortada bir hükümet vardır. Öbür tarafta grubu olan bir siyasi parti vardır. Burada neyin mutabakatını, kimle, niçin sağlıyorsunuz? Böyle bir şey olmaz. Eğer adayla ilgili bir çalışmaysa böyle bir şey asla olmaz. Burada ülkemizin geleceğine yönelik atılacak adımsa, bu mutabakatın yeri Parlamento'dur. Parlamentoda, diğer siyasi partiler de hükümet de müşterek çalışmasını yapmak suretiyle orada kalkar Türkiye Mutabakatı gibi, böyle bir değerler silsilesini ortaya koyarlar ve bu Parlamento'dan çok güçlü bir şekilde çıktığı zaman onun bir karşılığı olur, bir değeri olur. Yoksa bölücü terör örgütüne sırtını dayamış olanlarla bir mutabakat asla yapılamaz. Böyle bir şey düşünülemez. Burada yan yana durup, orda bir fotoğraf karesi içersinde yer almak doğru bir şey değildir. Bunu bir defa bu şekilde değerlendirmek gerekiyor."

        "ONDAN SONRA ELİNE SAZ VER, CİCİ ÇOCUK DİYE ÇIKAR MEYDANDA GÖSTER"

        Erdoğan, "Diğer taraftan 'Bizim silahları bırakın dememizle, silahlar bırakılmaz' yaklaşımı, o ayrı bir konu. Bunu adaya havale etmek apayrı bir konu. Yani, bir taraftan sırtını oraya dayayacaksın, bunu artık herkes biliyor. Diğer taraftan, 'Bunu biz değil, İmralı çözer' diyeceksin. Öbür taraftan da hala milletvekillerini oraya göndereceksin. Peki sen milletvekillerini adaya niye gönderiyorsun? Peki neticeyi de böyle niye takdim ediyorsun? Senin milletvekillerin o zaman oraya gitmesinin ne anlamı var? Öyle mi? Herhalde turistik seyahat yapmıyorlar. Bir şeyin iletişimini sağlamak için gidiyorlar. Bunu da bizim görmemiz, bilmemiz lazım. Dolayısıyla samimiyet arıyoruz. Ben mesele 6-7-8 Ekim tarihlerini unutmam mümkün değil. 6-7-8 Ekim tarihlerinde benim Güneydoğu'daki Kürt vatandaşlarımı sokağa davet edenler, bunun neticesinde 50 kişinin ölümü var. Öldüren Kürt, ölen de Kürt. Bunu kim neyle izah edecek. Herhalde bunu batıda yaşayan Türk vatandaşlarım, Gürcü, Roman, Türk vesaire neyse, onlar gelip bunu yapmadı ki… Bu eylemi yapanlar ortada. Çağrıyı yapanlar ortada. Ondan sonra eline saz ver, cici çocuk diye çıkar meydanda göster. Buralarda samimi olmamız gerekiyor artık" diye konuştu.

        "DOĞRUSU BEN BU GELİŞMEYİ OLUMLU BİR GELİŞME OLARAK GÖRÜYORUM"

        Batılı ülkelerin İran ile nükleer müzakerelerin anlaşmayla sonuçlanmasına ilişkin soru üzerine Erdoğan, "Doğrusu ben bu gelişmeyi olumlu bir gelişme olarak görüyorum. Dün akşam Sayın Ruhani ile de bir telefon görüşmesi de yaptık bayramlaşma sadedinde. Bu görüşmede de bu nükleer enerjiyle ilgili konuyu da görüştük. Kendileri bu konudaki mutabakatın tüm insanlık için önemli bir aşama olduğunu ifade ettiler. Sizin de ifade ettiğiniz gibi aşama aşama bu yaptırımların kalkacağı, hepsinden öte İran'ın Amerika'da çok ciddi bir parası var. Bu paranın geri ödenmesi söz konusu. Bu tabi İran için önemli bir kaynak teşkil ediyor. Bu bakımdan önem arz ediyor. Kendilerinin çok umutlu olduklarını, bu işin kararlı bir şekilde yürüyeceğini Sayın Ruhani dün akşamki görüşmemizde bana ifade etti. Bizim de temennimiz bölgenin barışı için bu önemli bir gelişmedir. Bizim ikili ilişkilerimizi olumlu istikamette bu da tahrik edecektir. O bakımdan ben isabetli buluyorum, hayırlı olsun diyorum" şeklinde konuştu. Soru üzerine Erdoğan, bayramı İstanbul'da geçireceğini söyledi.

        DHA

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ