Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Gündem HDP'den iddialı erken seçim açıklaması

        HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ, "Şu ana kadar bize, Başbakan cephesinden ulaşan herhangi bir duyum, temas, iletişim çabası yok. Dün aslında yaşanan gelişmeler, hükümeti kurma konusunda Başbakan Davutoğlu'nun yaptığı açıklamalar, HDP'ye dönük dışlayıcı çabaların, dışlayıcı siyasetin sürdüğünü gösteriyordu" dedi.

        Yüksekdağ, partisinin İl Başkanları Toplantısı öncesinde gazetecilerin sorularını yanıtladı.

        "Başbakan hükümeti kurma görevini aldıktan sonra, siyasi partilerle temasa geçeceğini söyledi. Şu saate kadar size ulaşan bir telefon, zarf var mı" sorusunu Yüksekdağ, şöyle yanıtladı:

        "Şu ana kadar bize, Başbakan cephesinden ulaşan herhangi bir duyum, temas, iletişim çabası yok. Dün aslında yaşanan gelişmeler, hükümeti kurma konusunda Başbakan Davutoğlu'nun yaptığı açıklamalar, HDP'ye dönük dışlayıcı çabaların, dışlayıcı siyasetin sürdüğünü gösteriyordu. O nedenle bize dönük herhangi bir haber, çağrı gelmediği gibi bu süreç içerisinde aslında HDP'yi seçim hükümetinin dışında tutmaya dönük çaba, söylem, yaklaşımlar, değişik çevreler tarafından sürdürülüyor."

        Meclis'teki bütün partilerin sorumluluk üstlenmesi gerektiğini belirten Yüksekdağ, Türkiye'nin şu anda dayatılmış bir seçimle karşı karşıya olduğunu savundu. Halkın iradesinin ve inisiyatifinin korunabilmesi için geçici seçim hükümeti içerisinde yer almanın bir sorumluluk ve hak olduğunu aktaran Yüksekdağ, "Bu hakkın önünü kesmeye dönük fiili yaklaşımlar geliştiriliyor. Dışlayıcı, ötekileştirici çaba ve yaklaşımlar, HDP'ye dönük olarak sürdürülüyor. Bunu bizim kabul etmemiz mümkün değil. Bu süreçte bütün dışlama çabalarına rağmen, HDP'yi bütün itme çabalarına rağmen bizim seçim hükümetinde yer alma tavrımızın Türkiye'yi krize boğan siyasete karşı bir çözüm duruşu olacağına inanıyorum" diye konuştu.

        "Sarayın müdahalesiyle siyasi partilere bir koalisyon kurdurulmadığı ve Türkiye'nin bir kaosa sürüklendiği" iddiasında bulunan Yüksekdağ, "Bizler bu krizin içerisinde AKP hükümetinin yapmadığını, sarayın yapmadığını yapmaya çalışacağız. Çözüm için, bu krizi ortadan kaldırmak için sorumluluk üstleneceğiz" ifadesini kullandı.

        "ÖZEL BİR İSİM TARTIŞMASI YÜRÜTMEDİK"

        Yüksekdağ, dün yapılan MYK toplantısında bakan isimlerinin belirlenip belirlenmediği sorusu üzerine, partideki her milletvekilinin bakanlık görevini üstlenebileceğini söyledi. Yüksekdağ, "O nedenle özel bir isim tartışması yürütmedik ama bundan sonraki günlere, duruma ve gelişmelere bağlı olarak isim tartışması da yapabiliriz" dedi.

        Başbakan Ahmet Davutoğlu'na kabinenin yarısının kadınlardan oluşturulması önerisinde bulunduklarını hatırlatan Yüksekdağ, önerecekleri isimler arasında kadınların olmasına özellikle dikkat edeceklerini dile getirdi.

        "DOĞRUDAN VEYA DOLAYLI OLARAK DA İSİMLERE GÖTÜRÜLMÜŞ BİR TEKLİF YOK"

        "Bazı milletvekillerinin isimleri bakan olacaklar arasında zikrediliyor. Bu noktada bazı dolaylı mesajlar da ulaştırılıyor. Bu konuda ne diyeceksiniz" sorusuna Yüksekdağ, "Şu ana kadar bizim parti kurullarımızın ve Eş Başkanların gündemine resmi olarak gelmiş bir talep, bir istek yoktur. İkincisi, aldığımız duyumlar, bu konuşulan şeylerin her birisi tevatür olmanın ötesine gidemiyor. Kulislerde konuşulan şeyler olabilir ama bunların hiçbirisi somut olarak herhangi bir vekilimize gelmiş, getirilmiş, görüşülmüş şeyler değil" yanıtını verdi.

        En kısa süre içerisinde isimlerin netleşmesini istediklerini belirten Yüksekdağ, "Somut olarak gündemimize gelmiş isim önerileri ve isimlere götürülmüş teklif yoktur. Doğrudan veya dolaylı olarak da isimlere götürülmüş teklif yoktur henüz" diye konuştu.

        Başbakan Davutoğlu'nun isimleri belirleme hakkının yasal olarak bulunduğunu, ancak şu anda çok özel bir politik durumla karşı karşıya olunduğunu savunan Yüksekdağ, isimlerin demokratik usul gereği partilerle müzakere edilerek belirlenmesi gerektiğini söyledi. Yüksekdağ, "Siyasi nezakete dayanan, siyasi ciddiyete, saygınlığa dayanan bir diyalog çerçevesinde bu isimler belirlenmeli. Böyle olmalı ki siyasetteki bu kutuplaşma, gerilim, bu sancı biraz daha yumuşasın, Türkiye'nin nabzı biraz daha yavaşlasın" değerlendirmesinde bulundu.

        Davutoğlu'ndan süreci karşılıklı siyasi saygı çerçevesinde geliştirilmesini istediklerini aktaran Yüksekdağ, şöyle devam etti:

        "Biz AKP ile koalisyon yapmıyoruz, biz hiçbir parti ile koalisyon yapmıyoruz. Biz, bütün Türkiye halklarına karşı bir sorumluluğu ve görevi yerine getiriyoruz. Nedir o görev? 1 Kasım seçimlerine bütün yurttaşlarımızın huzurlu ve güvenli bir şekilde gidebilmesini sağlamak. Bu, bizim bütün Türkiye halkına karşı üstlendiğimiz bir görevdir, verdiğimiz bir sözdür. Biz, bu sözü 7 Haziran seçimlerinde verdik, 1 Kasım seçimlerine giderken bu sözü unutacak halimiz yok. O nedenle seçimlerin güvenli bir şekilde yapılabilmesi, sağlıklı, huzurlu, siyasi iklimin daha da yumuşadığı bir ortamda yapılabilmesi için seçim hükümetinde yer alma sorumluluğunu, görevini üstlenmiş oluyoruz. Bugün bizim bakımımızdan öncelikli olan şey budur. İsimlerden, isim belirleme yönteminden daha öncelikli, daha ilkesel ve hayati olan şey, işte budur."

        "GÖREV ALMASININ BİRTAKIM MAHSURLARI VAR"

        Figen Yüksekdağ, "Sayın Davutoğlu, Eş Başkanlara görev verirse bu konudaki tavrınız ne olur" sorusunu şöyle yanıtladı:

        "Eş Başkanlar, bizim yaptığımız tartışmalarda değerlendirme dışı. Eş Genel Başkanlarımızın dışındaki Meclis grubunun bütünü bakımından geçerlidir seçim hükümetinde yer alma görevi. Bu güne kadar parti kurullarında yaptığımız tartışmanın sonucu eş genel başkanların yaptığı görüşmelerin ve istişarelerin sonucu budur. İkincisi, bu bir hükümet değil, bu bir koalisyon değil. O nedenle Eş Genel Başkanların böyle bir seçim hükümetinde, kabinede görev almasının zaten birtakım mahsurları da var. Tercih olmamasının ötesinde mahsurları da vardır. Bizler artık bir seçim kampanyasına başlıyoruz ve Eş Genel Başkanlar olarak da seçim kampanyasının başında olacağız, partimizi 1 Kasım seçimlerine taşıyacak ve yüksek bir başarıyla çıkmasını sağlayacak kampanyanın ve çalışmanın birinci derecede sorumluları olacağız."

        "Seçime yönelik hedeflerinin ne olduğunun" sorulması üzerine Yüksekdağ, "Yüzde 20 bandını zorlayan, Türkiye'de bir durum değişikliğine yol açabilecek bir oy oranına ulaşmayı hedefliyoruz" ifadesini kullandı.

        Kendilerini ana muhalefetle sınırlamak istemediklerini dile getiren Yüksekdağ, "7 Haziran seçimlerindeki ana eksenimiz şuydu: Biz, ana muhalefet olacağız. Türkiye'nin ve merkezi siyasetin sıkı ve iyi bir ana muhalefete ihtiyacı var demiştik. İktidar olacağız, iktidara yerleşeceğiz dememiştik ama bugün sadece kendimizi sadece bir ana muhalefet olma pozisyonuyla sınırlamıyoruz" diye konuştu.

        Yüksekdağ, Türkiye'de yönetimin ve yönetim yapısının demokratik şekilde değişebilmesi, değiştirilebilmesi için sandıktan demokratik bir iradenin de çıkması gerektiğini ifade ederek, "Bizler, HDP, Türkiye'deki yönetim yapısını demokratik bir biçimde değiştirecek siyasi iradenin ta kendisidir ve o nedenle tarihsel bir ihtiyaç hasabiyle seçimlerden yönetime aday olacak bir oy oranı ile çıkması gerekir" görüşünü savundu.

        AA

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ