Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Gündem Binali Yıldırım'dan flaş açıklamalar

        AK Parti İzmir Milletvekili Adayı, Eski Ulaştırma, Haberleşme ve Denizcilik Bakanı Binali Yıldırım,TekeTek’te Fatih Altaylı’nın sorularına yanıt verdi.

        AK Parti’deki 3 dönem kuralı:Bu kural başlangıçta konunca şöyle bir düşünce oldu; başta 15 yıl çok uzun göründü. Ama iktidarda AK Parti bu çıtanın üzerine çıktı. AK Parti ilklerin ve ilkelerin partisi olduğu için koyduğu kuralı kendisi bozamazdı ve uyguladı. Neden son seçimler sonrasındaki dönemde tekrar bu noktadayız. Bir kurumun veya partinin hafızası olmazsa geleceği olmaz. AK Parti geçmişin tecrübesi ile geleceğin enerjisini, yani yaşlıların tecrübesi, gençlerin enerjisini birleştirerek geleceğe yürüyen bir parti. 7 Haziran bir seçimi artık 3 dönem kuralı dolayısıyla dışarıda kalanların, tekrar AK Parti içerisinde (bazılarının) gözükmesi gerektiği yönünde de bir sonucu ortaya koydu. Seçim sonuçları da ortaya koydu bunu. Ama sadece seçim sonuçları değil. 7 Haziran’da sahada yapılan kampanyalarda arkadaşlarımızın sık sık karşılaştığı “Şu arkadaşları niye dışarıda bıraktınız. Hizmetlerinden emindik.

        AK Parti’yi taşıyan bu arkadaşlara neden fırsat vermediniz” sorusu.

        Her parti gibi AK Parti’nin de nihai hedefi başarılı olmak. 7 Haziran seçimlerinde yaşadığımız bazı konular, adayların seçiminden tutun seçim kampanyasında vatandaşa yaklaşımlar, yapılacak vaatler ve AK Parti’nin gelecek vizyonu, AK Parti içerisinde eski yeni tarzındaki bir ayrışmanın olmadığı şeklinde çok önemli tespitleri 1 Kasım seçimlerinde değerlendirdik. Buna göre kendimizi gözden geçirerek bu seçimlere hazırlanıyoruz. Bütün 3 dönemlikler aday olmadı. Bir kısmı kendisi istemedi, bir kısmı tabanda yapılan değerlendirmeler sonucu böyle bir karara varıldı. Ama AK Parti’de aday olsun ya da olmasın, sıradan bir parti üyesi, mahalle temsilcisi, teşkilat yöneticisi, milletvekili biz büyük bir aileyiz. Sadece makamlar için değil partimizin topyekün başarısı esastır.

        NEDEN ADAY OLDU? HEDEFİ NE?

        İnsan var olduğu müddetçe, bir hedefi olması lazım. Eğer zihninizde hedefleri tüketmişseniz ömür de bitmiş demektir. Ben aday olmadım. Vatandaşın, özellikle de İzmirlilerin talebi var. Bizim ismimiz ön plana çıktı. Yaptıklarımız var, yapamadıklarımız var, bunları tarih değerlendirecek. Fakat Türkiye’nin 7 Haziran öncesi ve sonrası yaşadığı durum beni bir kez daha gelecek hakkında düşünmeye sevk etti. Şu anda ülkemizin en önemli konusu terör. Milletin birliği, beraberliği, kardeşliği… Ben 1 Kasım meselesini memleket meselesi olarak görüyorum. Kenara çekilelim düşüncesini uygun görmüyor. Daha büyük mevkiler elde etmek üzere bunu söylemiyorum. Ülkemizin zor günler geçirdiği bu dönemde mutlaka bu sorumluluğa ortak olmak gerektiği kararını verdim. Partiden, tabandan, vatandaştan da bir talep var. Buna kayıtsız kalmanın bir gereği yok dedim. Amaç AK Parti’yi tekrar eski başarılı günlerine geri döndürmek, ülkemizde istikrarı sağlamak, ekonomiyi daha da iyileştirmek, birlik ve kardeşliğimizi pekiştirmek, kutuplaştırmayı sona erdirmek. Hepimiz aynı şekilde düşünmeyebiliriz ama tahammül esas olacak. Birbirimize hoş görüyle yaklaşacağız. Ben İzmir’de bunu gördüm. İzmir’i onun için farklı görüyorum. İzmir’de İzmirli’nin özgüven yapısı çok yüksek. Farklı kültürlerin çatışmadan huzur içinde yaşadığı bir şehir. Bunu görünür hale getirmemiz gerekiyor. Bu Van’a da Diyarbakır’a da Antalya’ya da yansımalı. Hem yarım kalan projeleri takip etme fırsatı bulacağız, hem de ülkemizin içinden geçtiği zor dönemde daha fazla katkı sağlamak daha fazla sorumluluk almak istiyorum.

        AK PARTİ BUGÜN BAŞARISIZ MI?

        Göreceli bir şey. AK Parti hala açıkara birinci parti, ama biz bu sonuca alışık bir parti değiliz. İlk kurulduğumuz günden iktidar partisi olduk ve 7 Haziran seçimlerinde ilk kez iktidardan düştük. Bu gerçeği görmezden gelemeyiz. Bunu büyük bir başarı olarak asla göremeyiz. Yüzde 50’leri görmüş bir partinin yüzde 41’e gerilemesinin birçok izahı olabilir ama bu gerçeği değiştirmez.

        Kastettiğim budur. Sandık başarısızlığı. Açıkçası ben 7 Haziran’ı bir yol kazası olarak görüyorum.

        Seçmen bize ne verdiyse eyvallah. Ona bir itirazım yok.

        Ama fazlasının ne zararı var. Ama şu var; keşke biz ortaklık kurabilsek, keşke bu kültürü geliştirebilsek. Sonuçta karar verecek olan millettir, halktır. Onun verdiği kararın da başımızın üzerinde yeri var. Şunu söylüyoruz sadece, tek başına iktidarda zaman daha etkin kullanılır, karar süreçleri, karar alma daha hızlı olur, bundan da ülkemiz kazanır diye düşünüyoruz.

        Geçmişte oyumuz düşmedi mi? 2009 yerel seçimlerinde biz yüzde 41’e geriledik. Konjonktürel olarak dünyada ve Türkiye’de kriz vardı. Bunun bedelini de siyasi iktidar olarak ödedik. Dolayısıyla 12 sene hizmet ettiniz, 7 Haziran’da bir tecrübe yaşadınız, o tecrübeden ders aldıysanız bir anlam ifade eder. Biz ders aldığımızı düşünüyoruz, aldığımız dersle tekrar vatandaşımızın milletimizin güvenine başvuruyoruz. Bize tekrar fırsat verin biz size hizmet etmeye devam edeceğiz diyoruz.

        AK PARTİ KONGRESİ ÖNCESİ YAYILAN DEDİKODULAR…

        O dönemde yazılan ve çizilenler şayia. Ben AK Parti’nin kuruluşunda o günkü genel başkanımız bugünkü Cumhurbaşkanımız Sayın Erdoğan’la beraber 71 kurucudan biriyim. Partinin ilk tabelasını asan ekibin içindeyim. AK Parti siyasi hayatını devam ettirecek. İnsanların olduğu gibi kurumların da bir ömrü var, Allah geçinden versin, en son hesabını verecek olanların içinde yine ben olacağım.

        Partimizin başarısı her şeyin önündedir. Bunun için bize verilen görev ve sorumluluğu geçmişte çok dikkatli şekilde yerine getirdik. Bundan sonra da aynı anlayışla devam edeceğiz. Kongremizi yaptık bitti. 1 Kasım seçimlerine tazelenerek hazırlandık. Şu anda kongre tarih oldu. Bunun üzerine artık konuşmaya gerek yok. Adaysa aday olunur, değilse değil. Bunu oradan buradan duymakla olmaz bu iş.

        "İZMİR'DEN 1 MİLYON OY İSTİYORUM"

        Biz siyasetin açıkçası hep hamallık tarafında olduk. Bunu kötü anlamda demiyorum, yani hizmet tarafında olduk. Hizmet de siyasetin zor tarafı. Yolları yapmadan yapmış gibi anlatamazsınız. İnterneti hızlandırmadan yapmış gibi davranamazsınız. Marmaray’dan geçiyorsa yaptığınız hizmetin ne kadar anlamlı olduğunu anlarlar. İzmir’le benim tanışıklığım şöyle: Göreve geldiğimde İzmir çevre yolunun sadece 11 kilometresi yapılmıştı. Şu anda 70 km. Biz iki senede tünel, viyadük ve kavşaklarıyla hizmete açtık. Şehiriçi trafiğine nefes aldırdık. Bizden önceki koalisyon hükümetinin başladığı raylı sistem projesi var. Yapılamamış, başlanmış, belediyeyle hükümet anlaşamamış kalmış. Geldik ve belediyeyle oturup anlaştık yaptık ve hizmete aldık. İzmir’le ilk somut temasımız orada başladı. İzmirli bize sempati duymaya başladı, bizim de ilgimiz artmaya başladı. 2011 seçimlerinde İzmir sivil toplum kuruluşları bizim aday olmamızı istediler. Bu da Ankara’da şaşkınlıkla karşılandı. Sağolsun partimiz de genel başkanımız da buna duyarlı davrandı. İlk 2011’de aday oldum. Biz o seçimlerde 11 milletvekilliği kazandık. Yüzde 37 oy aldık, CHP ile aramızdaki oy 7 puana kadar düştü. Aslında anketlere göre biz o seçimde CHP’yi geçiyorduk. Ne oldu? 20 Mayıs, yani seçimlere kısa bir süre kala bir operasyon oldu. Belediye başkanı ifadeye çağırıldı. Bu bizim çok aleyhimize oldu. Şimdi düşünüyorum. Aslında paralelin bize bir operasyonuydu bu.

        Böyle bir yapılanmanın böyle bir marifeti olduğu kanısı bende güç kazanmaya başladı. Kendileri o zaman ifade etti. CHP’liler dediler ki, “Biz bu operasyonla iki milletvekilliğini daha garanti ettik”.

        Biz orada geriye düştük ama büyük bir başarıydı.

        Aynı başarıyı 2014 yerel seçimlerde tekrarladık. O olarak 36.5’i geçtik ama ben belediye başkanı adayı olarak bu oyu aldım. Kısacası İzmir’deki üç seçmenden bir tanesi bana oy verdi. Şimdi de üç seçmenden iki tanesini istesek fazla mı bencillik olur.

        İzmir’den 1 milyon oy hedefi koydum. 2014’teki belediye başkanlığı seçimlerinde bana verdikleri oyun 50 bin üzerini istiyorum. Zaten seçmen sayısı arttı. Bunu rahatlıkla İzmirlilerin bana vereceğini düşünüyorum.

        Türkiye genelinde AK Parti’nin daha iyi bir sonuç alacağı ve tek başına iktidar olacağı yönünde beklentimiz var. Saha araştırmaları da bunu doğruluyor. İzmir’deki hedef Türkiye ortalamalarının üzerinde. Bu oyu bana verdi İzmirliler. 1.5 sene geçti üzerinden. Tekrar bana bu desteği vereceklerinden emin olduğum için böyle bir talebim var. İzmir’in bu halinden memnun olandan oy istemiyorum. Kimden istiyorum? İzmir’den daha güzel daha gelişmiş, yetişen gençlerinin başka yerlere gitmeyeceği, imar durumuyla, iş ve yeşil alanlarıyla, uluslararası özelliğiyle hepimizin hayalindeki İzmir’i özleyen hemşehrilerimden oy istiyorum. Ben ilkokul öğrencisiyken İzmir denince aklıma fuar gelirdi. Bugünlerini arıyorsa İzmir bir yerde bir yanlış var bunu düzeltmeye talibim.

        AK Parti İzmir’e bir şey yapmadı demek büyük bir haksızlık. Adnan Menderes Havalimanı’nı biz yaptık, çevre yolunu biz yaptık, İzban’ı biz yaptık, İzmir’den İstanbul’a Türkiye’nin en uzun tek parça otoyolunu yapıyoruz. İstanbul-İzmir 3 saate inecek. İzmir’den Ankara’ya hızlı treni getiriyoruz. Buradan ta Çanakkale’ye yol bölünmüş değildi, bölünmüş yol yaptık, yanına bir de otoyol yapıyoruz. Dünyanın en büyük 10 limanından biri olacak Kuzey Ege Limanı’nı yaptık, altyapısını üst yapısını yapıyoruz. Kemalpaşa-Turgutlu arasında organize sanayiden yük taşıyacak demiryolunu yaptık. Bunları görmezden gelebilirsiniz. Binali Bey yardımcı olmadı diyebilirsiniz. Hangi konuda yardım istediler ben yardımcı olmadım. Söylesinler.

        Bakanlar Kurulu’ndan İzmir metrosu için karar çıkarttırdım. İzban’da seferler yetersiz kaldığında araç takviyesi yaptık. Hizmette siyaset olmaz.

        ÇÖZÜM SÜRECİ...

        Çözüm süreciyle ilgili AK Parti'nin kafası hiç karışık olmadı, bundan sonra da olmayacak. 2009 terörle mücadelede bir dönüm noktasıdır.Çözüm süreci, açılım süreci başladı. Bir Habur deneyimi var. O bu süreci biraz baltaladı. 2012 sonunda bu sefer Çözüm süreci adıyla bu süreç tekrar canlandı. 2013 Mart’ında artık HDP, arkasındaki unsurlar ne dediler? Biz artık Türkiye Cumhuriyeti’nden ayrılmak istemiyoruz. Ayrılıkçılık niyetimiz yok. Silahların da bırakılmasını istiyoruz. Bunu biz veri olarak aldık ve dedik ki, “Vatandaş da bunu istiyor. Niye şehitler ölsün. Niye vatandaş ölsün”. Zaman geçti, silahlar bırakılmadı, terör unsurları ülkeyi terk etmedi, ayak sürüdüler. Seçim oldu HDP ciddi bir başarı kazandı. Ben o başarıyı bir fırsat ve umut olarak düşündüm, barış ve kardeşlik için. Bunu düşünürken de bölge konusunda, bölgenin sorunları konusunda, terörün sona erdirilmesi konusunda HDP’yi etkin ve karar verici güç olarak gördüm. Gördük ki öyle değil. İşin şekli başka. Karar vericiler arka tarafta diğer unsurlarmış. HDP güzel bir oy aldı ama bu oyun sorumluluğunu yerine getirmedi. Ben HDP’den şunu beklerdim; Ceylanpınar’da nöbetinden dönmüş uyuyan iki tane fidan kafasına sıkılp şehit edildiğinde yeri göğü inletmesi lazımdı. Tavır önemli.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ