Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Gündem Politika İmralı heyetinden açıklama

        HDP'li Önder, HDP Grup Yönetim Salonu'nda HDP Grup Başkanvekili İdris Baluken ve Pervin Buldan ile birlikte açıklama yaptı.

        Önder, acı bir tarihin birinci ayını geride bıraktıklarını söyleyerek, barış istemenin bu topraklarda çok eski bir zulüm tarihi olduğunu belirtti. Barış talep erden herkesin büyük bedeller ödemek zorunda kaldıklarını hatırlatan Önder, "O saldırıda ve barış mücadelesinde hayatını kaybeden bütün kardeşlerimizi saygıyla anıyoruz, onların bu soylu taleplerini kendi mücadelemizde ölümsüzleştireceğimizi sözünü veriyoruz. Aynı zamanda Mustafa Kemal Atatürk'ün de ölüm yıl dönümü. Bu ülkede 'yurtta sulh, cihanda sulh' diyerek, tam da emperyalist, bölücü kavgalardan bu ülkeyi dışarıya taşıyarak bu ülkeyi yüz yıllık avans kazanmıştı. Bu avansın adıydı Cumhuriyet. Bugün gelinen noktada ne yurtta ne dünyada barışı önceleyen politikalarla alakası olmayan, savaşı kutsallaştıran, bunun dışındaki yaklaşımları itibarsızlaştıran anlayışla karşı karşıyayız" ifadelerini kullandı.

        Önder, Türkiye'de ve bölgede nihai barışın sağlanması kapsamında heyetlerinin de dâhil olduğu Çözüm Süreci çalışmalarının 7 ayı aşkın bir süredir tamamen akamete uğradığını belirterek, "Bu 7 aylık süre içinde heyet olarak yaptığımız tüm açıklamalar ve uyarılar da kamuoyunun bilgisi dâhilindedir.

        Yaptığımız tüm uyarılarda Çözüm Sürecinin en büyük kazanımı olan can kayıplarının önlenmesinin, seçim ve iktidar hesaplarından daha değerli olduğu, doğru değerlendirilmesi durumunda da çatışmasızlık ortamının demokratik bir barışla taçlanabileceği özellikle belirtilmişti. Bunun için yapılması gereken en temel hususun Çözüm Sürecinin ruhuna saygı duymak, Çözüm Sürecinin oturduğu ana konularda cesur davranmak olduğu da yine heyetimiz tarafından defalarca dile getirilmiştir" şeklinde konuştu.

        7 Haziran seçimlerinden önce HDP'yi baraj altında bırakmak için AK Parti'nin etik dışı, insanlık dışı yönelimleri ortaya koyduğunu iddia eden Önder, "7 Haziran seçimlerinden sonra, ortaya çıkan halk iradesinin boşa çıkarılması, parlamentonun tamamen işlevsiz kalacak şekilde devre dışı bırakılması, Suruç'tan Ankara'ya kadar demokratik etkinliklere yapılan insanlık dışı katliamları, siyasi soykırım operasyonları kapsamında HDP'yi cezaevlerine sıkıştırmayı amaçlayan tutuklamalar, Cizre'den Lice'ye, Silvan'dan Gever'e uzanan tüm bölgeyi kapsayacak şekilde, HDP'ye yüksek düzeyde oy vermiş halkın sivil katliamlarla cezalandırılması, cenazelere hakaretten mezarlıkların tahribatına uzanan kutsal değerlere saldırılar, en nihayetinde Genel Merkezimiz başta olmak üzere 400'den fazla parti bürosu, partililere ait ev ve işyerlerinin yakılmasına kadar geçen süreç bu konuda AKP'nin tavrını ortaya koyması açısından çarpıcı bir özet olarak burada ifade edilebilir" diye konuştu.

        Önder Rojava konusunda Kobani'de IŞİD çetelerinin destansı bir direnişle alt edilmesi sürecinden bugüne kadar PYD, YPG, YPJ ve Rojava halklarının iradesine yönelik ısrarla izlenen hasmane politikaların tüm dünya kamuoyunun malumu olduğunu dile getirerek, "PYD'yi IŞİD'den daha tehlikeli tanımlayan yandaş manşetlerden tutalım, Tel Ebyad'da YPG mevzilerine yapılan fiili saldırılara kadar, IŞİD'in kontrolünde bulunan Cerablus'un koruma altına alınmasından tutalım, Aziz Güler şahsında tekrar gündemleşen Rojava savaşçılarının cenazelerine karşı izlenen düşmanca tutuma kadar AKP hükümeti maalesef yanlış üstüne yanlış yapmaya bugüne kadar devam etmiştir. AKP, Eşme Ruhu üzerinden türbesini teslim ettiği gücü kapı kapı dolaşarak terör örgütü olarak yaftalama arayışı ve acizliğini bugüne dek sürdürme gayretinden hiçbir şekilde vazgeçmemiştir" ifadelerini kullandı.

        Önder şunları kaydetti:

        "Hala bu faturanın ağırlaşmasının önüne geçmek, ödenmez maliyetli bir kaosun eşiğinden geri dönmek için bir yol bulunması gerektiği kanaatindeyiz. Bu yolun hükümetin ve Cumhurbaşkanı'nın sorumsuz açıklamaları ve savaşı dayatan politikalarından değil, onurlu ve eşit koşullarda olması gereken bir müzakereden geçmesi gerektiğini, sağduyu sahibi kamuoyu da ifade etmektedir. Bunun için hükümet ve devlet iradesinin savaş uçaklarının sorti sayılarına değil, Dolmabahçe Mutabakatının demokrasi sayfalarına geri dönmesi gerektiğini belirtmek isteriz."

        Avrupa Birliği İlerleme Raporu'nda çatışmasızlığa işaret edildiğini ve çözüm sürecine dönülmesi gerektiğine ilişkin soruya Önder, "Avrupa Birliği'nin ilerleme raporlarındaki şerhlere ihtiyacımız yok. Bu ülke kendi olanakları içerisinde, kendi yapılarıyla muhataplıklarıyla sorunu çözebilir. Bu taraflar tarafından deklare edilmiştir. Uluslararası kamuoyu ve kurumların bu konudaki işaretleri bir gerçekliğe tekabül ediyor. İmkan kendi ellerimizdedir" ifadelerini kullandı.

        Muhataplık ile ilgili olarak Önder, "Biz İmralı heyeti defalarca değişen isimlerle ihtiva taşıyordu. Bizim açımızdan hiçbir zaman isimleri tartışma konusu yapmadık. Belirleyici olan Sayın Öcalan'ın belirlemeleridir. Dolayısıyla isimlerin üzerinden yapılacak spekülasyon içinde olmak istemiyoruz. HDP kurumsal bir kimlik olarak sürecin mutlaka içinde olmak zorundadır" şeklinde cevap verdi.

        Bölgedeki muhataplığın çeşitlendirilmesine ilişkin olarak Önder, "Çağrılanların yarısı korucu yarısı saygı, kanaat sahibi şahsiyetler. Bu toplantıların gündemi hiç değişmiyor. Saygı sahibi şahsiyetler Cumhurbaşkanı dahil herkesi uyarıyorlar, 'Bizi niye çağırdınız' savaşa hazırlanarak, savaş enstrümanlarıyla barışı getiremezsiniz. Eğer bölgelerde muhataplık yaratılacaksa, bunun korucular üzerinden olması çok talihsiz ironidir. Bütün bunların acı verici yanı, muhatapların çoğaltılması gereği başta Meclis olmak üzere bütün sivil toplumun meseleye müdahil edilmesi, katkılarının alınması, eleştirilerinin dinlenmesi konusunda Sayın Öcalan'da ısrarlı bir çaba içerisinde oldu" cevabının verdi.

        Yeni Anayasa çalışmalarında çözüm sürecinin yerini değerlendiren Önder, "Yeni Anayasa çözüm sürecinin ardılıdır. Çözüm süreci yeni Anayasa'nın bir parçası değildir. Biz bugüne kadar yürütülen süreç bir diyalog süreciydi, müzakere hüviyetini kazanması için malumunuz izleme heyetiyle birlikte yürüyecek müzakerelerle kayı olacaktı. Bu müzakere sürecinde oluşacak mutabakatların pratiğe geçirilme zemini olacaktır" ifadelerini kullandı.

        Başbakan Davutoğlu'nun Türkiye'nin Suriye'de kara harekatına hazır olduğu söylemine ilişkin olarak Önder, "Bu bir yoldur, sonu hüsrandır. Buna Genelkurmayın bu kadar sesiz kalmasın kabul edilebilir değildir. Putin'e telefon açıyorlar, 'Esad kalabilir' diyorlar ama 'Kürtler asla'. Bu yol, yol değildir, sonu hüsrandır. Siz savaş hazeyanlarıyla çıkarsanız Ortadoğu'da gibi bir coğrafyada, toplumsal maliyeti çok ağır olur" dedi.

        İHA

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ