Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Gündem Politika Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Bayburt Üniversitesi Akademik Yıl Açılış Töreni'nde konuşuyor

        Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, BayburtÜniversitesiAkademikYıl Açılış Töreni'nde konuştu. Erdoğan, gençlere sosyal medya ile yetinmemeleri tavsiyesinde bulundu. Erdoğan'ın sözleri:

        "Bilgiye ulaşmanın kolaylaştığı, bilginin yaygınlaştığı bir dönemdeyiz. İnternet, televizyon, radyo, cep telefonları, uydu teknolojileri ve online iletişim araçları saniyeler içerisinde bir bilginin tüm dünyaya ulaşmasını sağlıyor. Bu durumun aynı zamanda ciddi bir bilgi kirliliğine de yol açtığını biliyoruz. Yalan yanlış bilgiler, manüpilatif haberler, eksik değerlendirmeler bir tıkla herkese ulaşabiliyor. Veya herkes istediği yere ulaşabiliyor. Gezi olayları ve 17-25 Aralık darbe girişimi sürecinde tecrübe ettiğimiz gibi bu imkanlar ihanet şebekelerinin elinde siyaset mühendisliklerinin vesayet girişimlerinin aracı haline gelebiliyor. Neşter doktorun elinde hayat kurtarıyor ama bıçak katilin elinde insanın hayatına son veriyor. Bu sebeple bizlerin bir taraftan gelişen teknolojik imkanlardan azami ölçüde istifade ederken, diğer taraftan toplumumuzu, aile fertlerimizi ve öğrencilerimizi koruyacak tedbirleri de alması şarttır. Bilgiye ulaşmak önemlidir. Ancak daha önemlisi o bilginin niçin üretildiği, nasıl, nerede ve ne amaçla kullanıldığıdır. Bunun üzerine durmamız şart. Gençlerimiz 140 karaktere sığdırılmış ifade ile yetiniyor, ötesini araştırmıyor. İlmin menbağı olan kitabı, kütüphaneyi, tedrisi, talimi önemsiz görüyorsa burada ciddi bir sorun var demektir."

        Tüm milli kaynağı sosyal medya olan ve kendini ancak kısaltılmış cümle ve kelimelerle ifade edebilen bir neslin özlemi çekilen bilgiyi üretemeyeceğini ifade edenErdoğankonuşmasına şöyle sürdürdü:

        "Elbette bu yeni iletişim araçlarını gençlerimizin etkin şekilde kullanması önemlidir. Bende zaman zaman güncel konularla ilgili bazı fotoğraf ve görüntüleri eğlenceli buluyorum. Hatta tebessüm ile takip ediyorum. Ancak meseleyi bundan ibaret görüp asıl bilgi kaynaklarına yönelmezsek iletişim araçlarının esiri haline dönüşürüz. Sadece bu araçlar üzerinden bir sosyal, kültürel ve eğim hayatı inşa edilemez. İlimde söz sahibi olmanın yolunun hazırı tüketmekten, kolay olana tevessül etmekten, bilgi sahibi olmadan, fikir sahibi olmaktan geçmediği açıktır. Vicdanları ve idrakleri terbiye etmeden sadece bireye bilgi yükleyen bir anlayış sağlıklı nesiller yerine marazlı fertler yetiştirir. Bilgiyi irfan ve hikmetle geliştirmek mecburiyetindeyiz. Medeniyetimiz ve tarihimizden aldığımız ilhamla yeni Türkiye hedefini gerçekleştirmek için el birliği ile çalışmalıyız. Fikir çilesi çekmeden, alın teri dökmeden, sonsuz bir ilim tahsil etmeden, kütüphanelere kitap deryasına dalmadan bunu başaramayız. O kitabın kokusunu sürekli olarak teneffüs etmeliyiz. O başka bir şey. 'Zaman bendedir ve mekan bana emanettir' şuuru ile bir gençlik yetiştirecek eğitim sistemini hep birlikte süratle kurmalıyız."

        "ELEŞTİRİ KIRIP DÖKMEK DEĞİL, İMAR ETMEKTİR"

        Milletin değerlerine saygı duyulmasının son derece önemli olduğunu vurgulayanErdoğan, sözlerini şöyle tamamladı:

        "Ülkesine ve milletine yabancı, kopuk ve ideolojik şartlanmışlıkla gözü bağlı, hakareti eleştiri olarak gören bir anlayışın üniversitelerimizi ve ülkemizi götüreceği hiçbir yer yoktur. Eleştiri ayrı, cehalet, hakaret, tahkir etme ayrıdır. Eleştiri kırıp dökmek değil, imar etmektir. Hiçbir insan değer verdiği, kıymetli bulduğu şeyi kırmaya çalışmaz. Kişinin mensubu olduğu kültür, toplumu eleştirmesi ile aşağılaması arasındaki fark artık birilerinin çok anlamlı bir şekilde üzerinde durması gereken bir durumdur. Kendi ülkesine, kendi milletine ve o milletin tarihine, kültürüne ve inancına hakaret edenler tamamen yabancılamış demektir. Onlar milli ve yerli değildir. Son yüzyılda medyada din karşıtlığı konusu ülkemizin en sıkıntılı meselelerinden biridir. İçinden geldiği milleti zorla dönüştürülmesi gereken kitle olarak gören anlayış yıllar boyu ülkemiz basınının hakim rengi olmuştur. Medya özgürlüğü kavramı çoğu zaman yanlış ve hatalı bir şekilde bu toplumu var eden, ayakta tutan milli ve manevi değerlere hakaret hakkı olarak algılanmıştır. Bu ülkenin medyası darbelere giden süreçlerde ve darbe dönemlerinde ortaya koyduğu tutulmada utanç verici bir maziye, bir geçmişe sahiptir. Medyada rastladığımız, 'Kurban bayramı bu yılda hac mevsimine denk geldi' ifadesi, 'metroda, otobüste, uçakta namaz' türünden haberler. Hem derin bir cehaleti, hem de hastalıklı bir bakış açısını yansıtıyor. Aynı tavrın bugünde devam ettiğini görüyoruz. Osmanlı Türkçesi'nin Kuran ve siyar derslerinin seçmeli olarak okullarda okutulması tartışmalarında bunu hep gördük. Diyanet İşleri Başkanlığı ile ilgili tartışmalarda bir önceki hükümette yer alan Aile Bakanımız ile ilgili haberlerde bu sakat bakış açısını maalesef tekrar tekrar müşahade ettik. Bazı medya organlarının milletimizin değerlerine karşı takındığı düşmanca tutum üzerinde hep birlikte durup düşünmemiz gerekiyor. Bu sempozyum vesilesi ile medya mensuplarımızın, üniversite öğrencilerimizin ve akademisyenlerimizin bu önemli konuyu enine boyuna tartışacaklarına inanıyorum."

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ