Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Gündem Politika Bahçeli: MHP ile niye uğraşılıyor? Çünkü MHP'siz siyaset...

        HABERTURK.COM

        MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin grup toplantısında konuştu. Bahçeli, Rusya'nın IŞİD petrolü hakkındaki iddiaları için, "Her ne kadar tasvip etmesek de, Rusya devlet başkanın sözlerine bakarak, Erdoğan ve ailesini petrol kaçakçısı olarak görmemiz eşyanın tabiatına aykırıdır. Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı'nın bu kadar aşağılanması devletimizin saygınlığını zedelemiş, gururumuzu incitmiştir" dedi.

        Bahçeli'nin konuşmasından satırbaşları şöyle:

        BAŞKANLIK SİSTEMİ TARTIŞMALARI

        Türkiye uzunca süredir eksen kaymasını bütün yönleriyle yaşamaktadır. Türkiye siyaseti kısır bir döngü içinde yalpalamaktadır. Kasten tetiklenen çatışmaların, derinleştirilmesi milli birliğimize zarar vermektedir. Siyaset kirlenmişliği savunmak değildir. Kavgayı baştacı yapmak hiç değildir.

        Tüm siyasi aktör ve kurumlar kendilerini gözden geçirecek cesareti gösterebilmelidir. Bize göre Türkiye'de siyaset anlayışı temelden değişmelidir. Siyaset alışkanlıkları artık çıkmaz sokaktadır. Aşırılıkları törpüleyerek, Türkiye'nin ortak paydasında birleşerek sorunlardan çıkabileceğimizi düşünüyorum. Demokratik rejim ve ortak değerler etrafında kenetlenerek bu badireleri aşabiliriz. Herkesin sorumlu ve duyarlı davranması gerekmektedir. Makam ve mevki hesabı yapmak hiç kimseye yarar sağlamayacaktır. Bu siyaset değildir, devlet adamlığı hiç değildir. İç ve dış politikada yaşanmadık rezillik yaşanmaktadır.

        Ülkemiz bu kadar ağır sorunlarla boğuşurken, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın başkanlık istemesi fırsatçılıktır, sorumsuzluktur. Cumhurbaşkanı ile başbakanın yetki ve görev sahaları anayasada belirtilmiş, bu konuda flu bir husus kalmamıştır. Anayasayı okudukları takdirde her şeyi öğrenebilirler. Türkiye'nin kapsayıcı, namuslu, milli yönetime ihtiyacı vardır.

        Erdoğan'ın başkanlık talebi kronikleşmiştir. Erdoğan başkan olursa, cumhuriyetin ilke ve esasları yıkılırsa, Türkiye uçuşa geçecektir. Propagandası yapılan budur. Mesele Türkiye'yi değil, Erdoğan'ın geleceğini güvenceye almaktır. Erdoğan'ın kişisel tatminidir.

        Başbakan Davutoğlu zor bir durumdadır. Manevra alanı daralmaktadır. Erdoğan'ın baskı ve dayatması karşısında Davutoğlu'nun direnç göstermesi mümkün olamamıştır. Davutoğlu, başkanlık tartışmalarına ilişkin olarak, sistem tercihini ortaya koyamamıştır. Davutoğlu yüzde 49,5 oy almış bir partinin başkanıdır. Vesayet altında olması milli iradeye büyük bir saygısızlıktır. Başbakan Türkiye'nin hangi sistemle yönetildiğini idrak edemiyorsa bu büyük bir sıkıntıdır.

        Davutoğlu neden korkmaktadır? 1 Kasım'dan bu tarafa önemli ve hayati tüm meselelerde Davutoğlu gecikmeli ortaya çıkmış, Erdoğan'ı beklemek durumunda kalmıştır. Erdoğan'ın aldığı oy ve destek başka taraflara çekilmemelidir.

        Başbakan ülkemizin birinci gündem maddesinin başkanlık olmadığını söylemekte, gerilimin düşürülmesi söylemektedir. Kesinlikle doğrudur.

        Erdoğan "Cumhurbaşkanı başka telden, başbakan başka telden çalarsa netice alamayız" sözleriyle, Davutoğlu'na sopa göstermiştir. hukuk devletinde herkesin sorumluluğu açık seçik belirlenmiştir. Erdoğan'ın bundan rahatsızlık duymasına gerek yoktur.

        Erdoğan Katar dönüşü gazetecilere, aklının ambarında neler varsa dökmüştür. Cumhurbaşkanı çift başlılıktan yakınmaktadır. Aynı Erdoğan, Abdullah Gül zamanında çift başlılıktan dert yanmıştır.

        Erdoğan'ın mizacı tehlike saçmaktadır. Her gittiği ülkeye özenmesi, her gittiği ülkenin yönetim modelini sahiplenmesidir. Fransa, Meksika, Türk tipi başkanlık sistemini diline dolamıştır. Allah'tan Kuzey Kore'ye ve kabile kavgaları yaşanan Afrika ülkelerine gitmemiştir.

        Bize göre kuvvetler ayrılığı ilkesi Türkiye'nin sigortasıdır. Türkiye'nin yeni bir sisteme değil, düzeltilmesi gereken tarafların ele alınması gerekmektedir.

        Partili cumhurbaşkanı önerisi trajik başka bir kısımdır. Türkiye bunu 1960 öncesi yaşamıştır. Erdoğan'ın 1930'lu yılları reddetmesi unutulmamıştır. Erdoğan ne yapmaya çalışmaktadır? Bu milletin tek işi, Erdoğan'a koltuk mu imal etmektir? Erdoğan başkan, veya partili cumhurbaşkanı oldu, bundan sonra krallık talep etmeyeceğini kim söyleyebilir. Damat bakan olduktan sonra, oğlun tahta geçmeyeceğini kim garanti edebilir?

        Türkiye'nin yeni bir Putin'i doğmakta, Türkiye'yi ele geçirmektedir. Davutoğlu ise Medvedev olmaktadır. Her seferinde yaşanan sadece hüsran, hezimettir.

        TERÖR OLAYLARI

        Şehitlerimizin acıları acımız, geride bıraktıları namusumuza emanettir. Akıtılan kanların hesabı sorulmadan, yetim bırakılan çocukların, anaların, eşlerin faturası canilere çıkarılmadan, bu iktidara her şey haramdır.

        Nusaybin, Sur, Cizre, Yüksekova her gün katliam, her gün kayıp. Türkiye azap yaşıyor, Erdoğan uçaktan inmiyor. Türk milleti çile üstüne çile yaşıyor. Davutoğlu bana mısın demiyor. Doğu ve Güneydoğu'da her yer hendek, her yer barikattır. Fatih Paşa Camii yakılmış, iş artık bu raddeye gelmiştir. Tehlikeli sürecin mutlaka durdurulması gerekmektedir.

        Tahir Elçi'ye ziyarette bulunan Kılıçdaroğlu, "barikatları kuran arkadaşlar" sözüyle teröriste sahip çıkmıştır. PKK örgüte destek vermeyen, tavır almayan kim varsa kitlesel göçe zorlamıştır. Enişemiz, Erdoğan ve AKP zihniyeti her türlü tavizi verme konumuna gelmiştir. Doğu ve Güneydoğu'dan vazgeçme, özerklik geç olaman gündeme alınabilecektir. Türkiye'nin bölünmesi için tam bir mutabakat olduğu anlaşılmaktadır.

        Bunlar baktıkça MHP ile neden uğraşılıyor? MHP'siz siyaset Türk'süz devlet demektir. MHP'siz siyaset batmış Türkiye demektir. MHP'siz siyaset Türkiye Cumhuriyeti'nin kefenlenmesi demektir. Bu can bu tende oldukça Türk düşmanlarına ve MHP üzerinde hesap yapanlara izin vermeyecek, imkan tanımayacağız. Onların hevesini kursaklarında bırakacağız. MHP Türk milleti uğruna her şeyi göze almaya hazırdır. Türk tarihi biz evlatlarına büyük bir miras devretmiştir. Karamsarlığa kapılmak kitabımızda yazmamaktır. Cellatlara bırakacak ne bir bayrak, devlet, millet vardır. Atılmayı bekleyen oklarımız, söylenmemiş sözlerimiz, çıkmamış canlarımız vardır. Mücadelemiz son nefere kadar sürecektir.

        Türkiye'nin küresel batağa çekmeye karşı adres ve toplanma merkezi MHP'dir. Biz yeni anayasa yoluyla Türkiye'yi yağmalamaya çalışanlara, milleti dağıtmaya umanlara, yerli ve yabancı odaklara karşı dimdik duracağız, milletvekili sayımızı küçümseyenleri şaşkına çevireceğiz.

        "DOĞAL OLMAYAN GAZA KİMSENİN GELMESİ MÜMKÜN DEĞİL"

        Soğuk savaş sonrası ortaya çıkan süreç, dış politikada köklü değişikliklere yol açmıştır. Her ülkenin konumu ve gücü ölçüsünde iddiaları farklılaşmaktadır. Hava sahamızı 17 saniye ihlal eden Rus uçağının düşürülmesinden sonra başlayan kriz, dış politikayı yeniden şekillendirmektedir. Rus yetkililerden gerilimi artırmaya yönelik açıklamalar gelmektedir. Putin ve adamlarının dili sivri ve zehirlidir. Türkiye'yi zora sokacak tedbirlerin gündeme alınmasıyla soğuk rüzgarları artırmıştır. Erdoğan'ın sözleri kuru gürültüdür. "Ateşe körükle gitmek kimsenin yararına değildir" diyen de Erdoğan. Rusya önde gelen doğalgaz tedarikçimizdir. Akışta bir aksaklık olursa, Türk milleti Rusya'ya el açacak değildir ama bu tezek yakacak anlamında da değildir. Doğalgazı hayat boyu kullanmadık ama doğal olmayan gaza kimsenin gelmesi de mümkün değildir.

        Türk milleti elbette egemenlik hakları için başka şeylere tamah etmeyecek kadar büyüktür. Tezek yakmak isteyenlere engel olan yoktur, bu işe saraydan başlanmalıdır. Enerji Rusya için gelir kapısıdır, bundan vazgeçmeyecektir. Rusya'nın domatesimizi, soğanımızı almayacak olması, vize kararının değiştirilmesi duygusal kararlardır.

        "ERDOĞAN'I PETROL KAÇAKÇISI OLARAK GÖRMEMİZ..."

        Rus gemisinden füze gösterilmesi sorumsuz ve ahlaksız bir teşebbüstür. Putin'in Erdoğan'ın telefonlarına çıkmaması, görüşme taleplerini geri çevirmesi planlıdır. Erdoğan'ın da gel gitler yaşaması aslında telaşın sonucudur.

        Rusya Savunma Bakanlığı, IŞİD militanlarının gelir kaynağını açıklamıştır. Erdoğan ve ailesinin petrol ticaretiyle ilişkili olduğu iddia edilmiştir. Türkiye topraklarında IŞİD ve Nusra saflarına katılım olduğu Rusya tarafından söylenmiştir. IŞİD petrollerinin İskenderun'a geldiği Rusya'nın tezidir. ABD ise bu iddiaları reddetmiş, Türkiye'nin yanında durmuştur.

        Her ne kadar tasvip etmesek de, Rusya devlet başkanın sözlerine bakarak, Erdoğan ve ailesini petrol kaçakçısı olarak görmemiz eşyanın tabiatına aykırıdır. Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı'nın bu kadar aşağılanması devletimizin saygınlığını zedelemiş, gururumuzu incitmiştir. Cumhurbaşkanlığı makamını işgal eden şahsın IŞİD'le adının anılması üzücüdür. Muhtemelen Rusya paralel yapının eline geçmiştir, bu yalanı ortaya atmıştır. MHP, Moskova'dan seslendirilen vahim iddialara bel bağlamayacaktır, delil ve ispat olmadıkça bunları konuşmayacaktır.

        SURİYE SINIRI

        ABD Savunma Bakanı, Türkiye'nin sınırlarını geçirgen görmekte, Türkiye'ye evödevi vermektedir. "Suriye sınırını kapatıyoruz" demek milli egemenlik haklarımıza saldırıdır. Bu nasıl bir iştir. Namus olarak gördüğümüz vatan sınırlarını korumaktan aciz isek, Türkmen kardeşlerimize nasıl yardım edeceğiz, Türkmenler yalnız bırakılmamalıdır. Dostumuz kalmamışken, çözülme ne zaman görülecektir. Hükümet neyle meşguldür. Dış politika cehalet kaldırmaz.

        Davutoğlu'na çağrı yapıyorum: Hükümet sizsiniz, yetki sizde. Cumhurbaşkanı ile görüşmenizde ülke gündemini istişare edin. Dış polikanın Erdoğan'ın günü birlik sözlerine bırakılması, hükümetin geriye atılması ciddi tehlikedir. Sayın Başbakan dış politikayı siz yürütünüz, Cumhurbaşkanı'nın sınırlarında kalmasını siz sağlayanız.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ