Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Gündem Politika Demirtaş: Derin bir kırılmaya yol açıyor

        HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, "Vatanda ortaksak, eşit yaşayalım. Benim de dilim özgür olsun çocuğum ana dilinde eğitim yapsın. Ortak dilimiz Türkçe olsun. Kimsenin bir sıkıntısı yok" dedi.

        HDP TBMM Grup Toplantısı'nda konuşan Demirtaş, 7 şehrin, 20 ilçesinde 56 defa sokağa çıkma yasağı kararı verildiğini belirterek, toplamda ise 350 gün sokağa çıkma yasağı ilan edildiğini savundu. Demirtaş, insanların özgürce evinin penceresinden bakamaz hale getirildiğini söyledi.

        Şırnak'ın Cizre ilçesinde 24 Ocak'tan bu yana bir evin bodrum katında oldukları öne sürülen yaralıların durumuna değinen Demirtaş, kendilerine gelen bilgilere göre binanın ön tarafının çöktüğünü, binanın önünde polislerin dolaştığını ancak ambulansların gidişine izin verilmediğini ileri sürdü.

        Demirtaş, "Velev ki orada direnişte olan yaralılar var. Direnişte olup olmaması ambulansın gidişinin engellenmesi için ahlaki, siyasi bir gerekçe oluşturabilir mi? Bunu yapabilen bir iktidar her şeyi yapabilir" ifadesini kullandı.

        Demirtaş, şöyle devam etti:

        "Zannediyorlar ki bütün bu siyasi kararlar bir zaferle sonuçlanacak. HDP, bütün Türkiye'de eşit, adil, birlikte yaşamı kurmaya çalışan bir partidir. Kürt'üm fakat Türk halkına seslenmek istiyorum. Şu anda olup bitenler, yapılanlar asla Türk halkının yararına, çıkarına olan şeyler değil. 'Davam saraydır ve sarayın iktidarı benim canımdan kıymetlidir' diyen varsa bunu çıkıp açıkça ifade etsin. Biz vatan için, vatanın bölünmemesi için uğraşıyoruz demesinler. Böyle bir talep ve durum yok ortada. İlla AKP'ye isyan edin, oy vermeyin anlamında söylemiyorum. Şu anda Cizre, Sur, Silopi, Şırnak, Hakkari'de yapılanlar ve yapılması düşünülenler Kürt'ün dünyasında artık derin bir kırılmaya yol açıyor. Sur'da bombaladığınız her apartman İstanbul'da ve İzmir'de de duygu kırılmalarına yol açıyor. Ülkemizin ortak geleceği için sesinizi yükseltmelisiniz. Uzatılan el geri çevriliyor. Masa devriliyor. Gelecek yüzyılın stratejik işbirliğine hazır Ortadoğu'da Kürt halkı var. Vatanda ortaksak eşit yaşayalım. Benim de dilim özgür olsun çocuğum ana dilinde eğitim yapsın. Ortak dilimiz Türkçe olsun. Kimsenin bir sıkıntısı yok."

        Kürtçeye yönelik bir tahammülsüzlüğün olduğunu savunan Demirtaş, tüm bunları masada konuşarak, tartışmak istediklerini söyledi.

        "PARLAMENTO İŞLEMEYEN BİR KURUMA DÖNÜŞTÜ"

        Demirtaş, "Cizre'de yaşananlarla birlikte yaşanan tartışmalara bakın. Adalet Bakanı çıkmış milletvekilimizi terörist olmakla suçluyor ve açıkça hedef gösteriyor. Bakan ama adalet sıfır. Savcı mısın? Hakim misin? Mahkeme misin?" dedi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Şili'de yaptığı değerlendirmeleri hatırlatan Demirtaş, "Parlamentonun işlemeyen bir kuruma dönüştüğünü" iddia etti.

        Demirtaş, sözlerini şöyle sürdürdü:

        "Şili'ye gitmiş oradan rahat durmuyor burayı yönetmeye çalışıyor. Parlamentoyu, Bakanlar Kurulunu yük olarak görüyor. Şili'den 'Bunların dokunulmazlıkları niye kalkmadı' diyor. Biz de 'sen dahil kaldıralım' diyoruz. Dokunulmazlık sizdedir. Şu anda milletvekillerimiz sokakta gazla uğraşıyor. Çok cesaretliyseniz milletvekillerinin ve Cumhurbaşkanının dokunulmazlığını kaldıralım. Ama bir şartımız var. Adalet ve eşitlik istiyoruz. Çıkalım televizyonlara Başbakan, Cumhurbaşkanı fikirlerimizi beraber tartışalım. Neymiş bu başkanlık bilelim. Şu ana kadar bilmiyoruz. Yaptıklarına bakıyoruz ki diktatörlük rejimidir. Biz özerkliği anlatıyoruz. Yasal sınırlarını belirtiyoruz. Bizim ortaya koyduğumuz her öneriye saldırı düzenleniyor. Kürdistan dedik diye parlamentonun tavrına bakın. Kıyamet koparıyorlar."

        "NE OLDU BU İKİ YIL İÇİNDE"

        Selahattin Demirtaş, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın geçmiş dönemlerde "Kürdistan" kelimesine yönelik yaptığı konuşmaları dinleterek, "O günden bu güne kadar tarih değişti mi? Ne oldu bu iki yıl içinde. Öz yönetim, özerklik dediğimizde demek ki tarihimize en uygun öneriyi biz yapmış oluyoruz. Bizim tarihimizde başkanlık yok. Osmanlı'da eyalet sistemi, özerklik, federasyon sistemi var. Bize konuşmak yasak ama başkanlığı konuşmak serbest. Dokunulmazlığımızı kaldırın beraber tartışalım " diye konuştu.

        Medya üzerinde baskı olduğunu savunan Demirtaş, "Medya mensupları da patronları da bedel ödemeyi göze almalı. Muhalif gazetelere sahip çıkmak lazım. Birgün, Evrensel, Cumhuriyet, Gündem gazetelerine sahip çıkmak lazım. Halk ve emekçiler bütün bu yayın organlarına sahip çıkmayı bilmelidir. Muhalifler daha sıkı yan yana durmayı başarabilmelidir" dedi.

        Demirtaş, Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun "Diyarbakır Sur’u öyle inşa edeceğiz ki aynen Toledo gibi mimari dokusuyla herkesin görmek istediği bir yer haline gelecek" şeklindeki sözlerine ilişkin, "Toledo iç savaşta direnin bir yerdir. Toledo düştükten sonra Franko faşist rejimi gelmiştir. Toledo'yu örnek veren Başbakan anlaşılıyor ki Franko'ya özenmiştir" ifadesini kullandı.

        Yaşananların uluslararası hukukta ağır suçlar olduğunu savunan Demirtaş, "Günü geldiğinde işte bu Bekir Bozdağ var ya, bugün atıp tutan, bizi terörist ilan edip hedef gösteren. Bir bakmışsınız terör örgütlerine yardım ve yataklık suçlamasıyla Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin önünde. Olmayacak diye bir şey yok. IŞİD'e giden silahlar bunların hepsi gün gelir mahkemelerin önünde dosyası, belgesiyle yargılamaya dönüşür" iddiasında bulundu.

        HDP Ağrı Milletvekili Leyla Zana'nın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'dan istediği randevu talebine değinen Demirtaş, şu değerlendirmeyi yaptı:

        "Kapılarımızı bizimle konuşmak isteyenlere açık tutmamız lazım. Leyla Zana'nın Cumhurbaşkanı ile bir görüşme mevzusu oldu. Partimiz adına bir randevu talebi yok ama Leyla Zana barış adına çırpınan bir siyasetçidir. Görüşebilir, umarız bir şey çıkar. Çok umutlu değiliz ama partimiz buna karşı değildir. Cevapları gördünüz. Yok yemin edecekmiş, şunu konuşmayacakmış. İşte budur diyalog anlayışları. Niye yemin etmezse barış konuşamıyor mu bir insan. Senin sarayda her konuştuğun yemin mi etmiş. Muhtarlar yeminli midir? Leyla Zana yemin eder mi etmez mi kendi bileceği iştir. Biz saygı duyarız ve bütünüyle arkasındayız. Kendisi zaten 'Ben eksik yemin etmedim. Fazla yemin ettim' diyor. Yine arkasındayız."

        AA

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ