Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Gündem ‘Sınırın ötesi için gerektiği zaman gereken yapılacak'

        Muharrem SARIKAYA / GAZETE HABERTÜRK

        Başbakan Ahmet Davutoğlu ile Hollanda’ya gitmek için sabah saat 04.00’te kalkıp yola çıktım.

        Uçağımız saat 06.00’da havalandı...

        Biz bazılarını izledik, Davutoğlu ise dakika boş kalmadan akşama kadar temaslarını sürdürdü.

        Son olarak da Hollanda’da yaşayan Türkleri temsil eden sivil toplum kuruluşlarıyla buluşup aynı gün saat 21.30’da Başbakanlık uçağıyla hareket ettik.

        Ankara’ya geldiğimizde 24 saati doldurmamıza sadece 1 saat kalmıştı.

        Bu yoğunluk içinde uçaktaki sohbetimiz, uçak Esenboğa Havaalanı’nda aprona yanaştıktan sonra da devam etti.

        Davutoğlu’na sınır ötesi operasyon ihtimalinden ekonomiye, 11. Cumhurbaşkanı Gül’ün Ankara’da Erdoğan, Arınç ve Çelik ile temaslarına, Bakanlar Kurulu’nun Külliye’de toplanmasına kadar her şeyi sorduk.

        İşte sorularımız ve Davutoğlu’nun yanıtları:

        -“DAEŞ’e nasıl yaptıysak, Türkiye’ye dönük diğer terör olaylarına karşı da aynı şeyi yaparız” dediniz. Bu, “Türkiye’nin sınır ötesinde PYD’ye dönük eylemi olacak” şeklinde okundu.

        Irak’ta PKK’ya dönük zaten operasyonlar yapıyoruz. Şimdi PKK ile PYD arasındaki irtibatlar... Kandil ile Suriye arasındaki koridorlarından, Barzani’yi de bizi de rahatsız eden bir trafik var. YPG doğrudan silahlı yapılanma olduğu için Kandil, PKK bağlantıları da aşikâr. Eğer Türkiye’yi rahatsız edecek bir şekilde faaliyetler yoğunlaşır ve bu bizim güvenliğimizi tehdit ederse, o anlamda yurtdışından gelen ve giden mukabele bağlamında bir fark olmaz.

        İKİSİ DE TERÖR ÖRGÜTÜ: Irak-Suriye sınırı fiilen yok. DAEŞ ile yatay olarak bu iki sınırı kullanan iki terör örgütü var. Biri DAEŞ; Musul’da, Rakka’da, bizim sınırda Cerablus’ta var. Diğeri de PKK. Kandil’de; Sincar’da olmak istedi ama peşmerge izin vermedi; Kamışlı’da, Afrin’de var. Irak- Suriye sınırını yatay kesen iki terör örgütünden bahsediyoruz. Ve bu yatay kesme esnasında koridorlar, geçişler oluşmuş. İki terör örgütü Türkiye sınırında rahatsız edecek faaliyetler yaptığında bizim için aralarında bir fark kalmaz. YPG’nin DAEŞ ile savaşı, onu meşru kılmaz.

        GEREKEN ZAMANDA: Eğer 2013’teki çözüm süreci işleseydi, Türkiye içindeki militanları, teröristleri çıksaydı, bu anlamda silahsızlansalardı, şu anda bizim bakışımız farklı olurdu. PYD ile temasların niye kurulduğu zannediliyor; çünkü o zaman çözüm süreci üzerinden Türkiye’ye zarar vermeme taahhüdünde bulunmuş bir yapı vardı. Ama şimdi Türkiye’nin karşısında kim varsa onunla işbirliği yapan bir yapı söz konusu. Suriye rejimi, Rusya, İran ile... Bu anlamda tabii gerektiği zaman gereken tedbirleri alırız.

        MUHTEMEL SENARYO: Olabilecek gelişmeleri her aşamada değerlendiriyoruz. Pazartesi Bakanlar Kurulu’nda Genelkurmay Başkanı’mızın, MİT Müsteşarı’mızın sunduğu yeni durum, Türkiye ile Halep arasındaki koridorun kesilmiş olmasının doğurduğu muhtemel senaryoları ele aldık. Dün de bunu Sayın Cumhurbaşkanı’mızla değerlendirdik...

        REZERVİNE BAKMAYIZ: (Rusya Kamışlı’da, ABD de Kobani’de arkasında duruyor. Onlar nasıl aşılacak?) Türkiye’yi rahatsız ederse ulusal güvenliğimizle ilgili bir güç, onlara karşı tedbir alırken kimsenin bu konudaki rezervi söz konusu olamaz; açıkça söyleyeyim. Çünkü Türkiye-Suriye sınırı, Türkiye-Suriye sınırıdır. Türkiye-ABD veya Türkiye-Rusya sınırı değildir.

        MESELE GELENDE: (Rusya’nın davranışlarının durdurulması için uluslararası destek bulunuyor mu?) Merkel’e söyledim: “Mesele Türkiye’den ne kadar mülteci gittiği değil, Türkiye’ye ne kadar mülteci gelmekte olduğu...” Eğer birileri “Türkiye kapısını açsın, mülteci alsın” diye bize öğüt vermeye kalkarsa bizim öğüde ihtiyacımız yok. Ama Batı’da da “Kapısını kapatsın, dışarıya kimse gitmesin” denirse, bunun iyi niyetle, uluslararası hukukla, insaniyetle bir şeyi olamaz... Ya Suriye krizine Cenevre’de bir çözüm bulunacak, ateşkes olacak, herkes olduğu yerde kalacak ya da hep beraber Rusya’nın tutumu karşısında tavır alacağız.

        ABD İLE GERİLİM: (ABD ile yüksek gerilim yaşanmıyor mu?) Hassasiyetlerimizi bütün müttefiklerimizin gözetmesini bekliyoruz. Biz hassasiyetlerini gözetiyoruz. Dolayısıyla DAEŞ bize zarar veriyor. DAEŞ’le mücadelede anlaştıktan sonra, “PKK Suriye’de bana zarar vermiyor, dolayısıyla size zarar vermeye devam etsin” demenin bir mantığı yok. Biden geldiğinde 5 saate yakın harita üzerinde her şeyi kendisiyle paylaştık. Hangi yollardan YPG’nin Türkiye’ye silah soktuğundan tutun da yaşanmakta olan her şeyi paylaştık.

        NUSRA İLE YPG AYNI: DAEŞ’e karşı mücadele ediyor diye YPG’yi meşru göremeyiz. Kaldı ki DAEŞ’le mücadele başladığında bizim de YPG’ye karşı tutumumuz bu kadar keskin değildi; Türkiye’ye, kapsamlı bir terör saldırısı yoktu. Ama şimdi varken, ABD’den teröre karşı her zaman onların yanında olmuş bir ülke olarak beklediğimiz şey, teröre karşı Türkiye’nin yanında olmaları. En çarpıcı örnek Nusra; El Kaide’nin uzantısı değil mi? PYD de PKK’nın uzantısı. Nusra’nın belli yerlerde DAEŞ’le çatışması nasıl El Kaide’yi meşru kılmıyorsa, YPG’nin de DAEŞ’le çatışıyor olması PKK’yı ve YPG’yi meşru kılmaz.

        ASKER EL KOYDU: (“Ordu, siyasete gizli darbe yaptı, AK Parti devletin kontrolüne girdi” deniliyor.) Anayasa’da da en önemli görüş ayrılığımız burada başlıyor. Bunların kafası, eski Türkiye’nin kafası. Nedir? “Millet, egemenliğini organlarla kullanır” dediğiniz yerde, biz organları ancak ve ancak hükümet emrindeki organ olarak görürüz. Aksi takdirde hesap veremeyiz kimseye. 23 Temmuz’daki operasyonların kararı benim zihnimde ve toplantılarda Kobani’den, 6-7-8 Ekim olaylarından sonra alınmıştı.

        ABDULLAH GÜL’ÜN TEMASLARI

        • “CUMHURBAŞKANI’mızla 2-3 hafta önceki görüşmede söyledim. Bundan sonra bir ay MGK, bir ay da Bakanlar Kurulu, Cumhurbaşkanı’mızın başkanlığında toplanacak. Tecrübelerinden, olaylarla ilgili kanaatlerinden istifade edeceğiz.”

        Bir kere 30 yıldır arkadaş olan insanların birbiriyle görüşmesine “Ne oluyor?” diye sormanın anlamı yok. Her iki Cumhurbaşkanı’mızın görüşmesinde de 11. Cumhurbaşkanı’mızın arkadaşlarla buluşup görüşmesinde de olağanüstülük yok. Her zaman görüşürüz ama bunların bir kısmı basına yansır, bir kısmı basına yansımaz. Yani buna özel bir anlam yüklemek doğru değil.

        'DEVLET KAMUNUN ESERİDİR'

        -Mardin paketinin arkası gelecek mi?

        Selahattin Demirtaş’ın kafasında böyle bir siyaset felsefesi olduğu için devleti kamudan ayırıyor. Devlet, kamunun bir parçasıdır ve kamunun eseridir. Onun için ben “Kamu düzeni” diyerek herkesin sahiplendiği bir şeyden bahsediyorum. Burada dikkat ederseniz 10 maddede mücadele kavramı yok. Pozitif bir dil var, “Kamu düzeninin inşası” diyorum. Yani “Güvenlikçi bir dil” diyorlar ya, güvenlikçi tek bir kavram yok orada. Ama kamu düzeni olmazsa zaten özgürlük de olmaz.

        DİPÇİK GÖSTERMEYİZ: Önceliğimiz, mültecileri kendi rızalarıyla sınırın öte tarafında sağladığımız imkânlarla tutmaya çalışmak. Gelmek isteyene de dipçik gösterecek değiliz. Elimizdeki imkânları kullanıp orada tutacağız... Mardin’de bir kavram kullandım; “son kale” diye. Bunu hamasi bir şeyle de söylemedim; Türkiye’de olacak bir istikrarsızlığın bütün Balkanlar’ı, Ortadoğu’yu, Kafkasya’yı etkileyeceğini görüyor Avrupa artık.

        'AK PARTİ İÇİNDE DALGALANMA OLMAZ'

        “Belli bir hassasiyeti hepimizin göstermesi gerekir, yani ben kendisiyle 1 Kasım seçimlerinden sonra da görüştüm. Önemli olan, ola ki bir eleştiri yapılacak, bunun partimizin zeminlerinde ve içimizde müzakere edilerek eleştirilerin dile getirilmesi. En doğru yolun, yöntemin birlikte tespit edilmesi önemlidir. AK Parti içinde bazı görüşlerin dile getirilmesi normaldir. Ama bunların hepsinin parti disiplini, partinin buluşturduğu gelenek içinde ve istişari mekanizmalarla dile getirilmesinin daha doğru olduğunu düşünüyorum. Sayın Çelik MYK’da idi, sonra danışmanlığıma geldi. Her zaman Sayın Çelik bunları, bu tür görüşleri parti içerisinde de gündeme getirmiştir. 1 Kasım’a kadar partinin sözcüsüydü, ben genel başkan olduktan sonra genel başkan danışmanı oldu. 7 Haziran-1 Kasım arasında da partide oluşturduğum siyaset ve söylem grubunun içindeydi. Hiçbir zaman Sayın Çelik’in dışlandığı format olmadı. AK Parti içinde bir dalgalanma olmaz... Görüşlerin her zaman ifade edileceği platformlar vardır. Gelirler benimle de konuşurlar, parti içinde de konuşulur. Biz başka partilere benzemeyiz. Bu gelenek arkadaşların hepsinin ortak emeğiyle oluşmuş bir gelenektir; en fazla onların saygı göstereceğine inanıyorum.”

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ