Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Gündem İstanbul Şişli Belediye Başkanı Hayri İnönü: Çalkantılı dönem hizmetlerimi aksatmadı

        ESRA BOĞAZLIYAN / HT GAZETE

        Bugünkü konuğum da Şişli Belediye Başkanı Hayri İnönü... İki yıldır tartışmalarla gündemden düşmeyen İnönü’ye Şişli’yi, hizmetlerini, yaptıklarını ve yapmak istediklerini sordum...

        "Benden önceki başkanla yönetimsel farklılıklarım var” diyen Hayri İnönü, geçen iki yıldaki çalkantılı dönemde hizmetlerin aksamadığını vurguladı: “Müsterihim, temel hizmetlerde sıkıntı olmadı. İyi hatırlanmak ve Şişli’ye katkı sağlamak istiyorum”

        Seçimden bu yana iki yıl geçti, öncelikle bu iki yılın değerlendirmesini alalım sizden.

        Bir kere çok çabuk geçti. 2014 senesinde 30 Mart seçimleriyle geldik. Şişli halkı 15 yıl boyunca alıştığı yönetim tarzından sonra bana alışmaya çalıştı.

        Hepimizin bildiği gibi, bu iki yılda çalkantılı bir dönem geçti. Geride kaldı mı tüm olup bitenler?

        Benden önceki başkan ile benim yönetimsel farklılıklarım var. Çalkantılı bir dönemle anılmak istemiyorum. Bazı şeyler geride kalmalı. Mental olarak benim için geride kaldı. Önemli olan Şişli halkının hizmetlerden faydalanması konusunda sıkıntı yaşanmamasıydı. O konuda çok müsterihim, hiçbir aksama olmadı. Alıştım artık aldırmıyorum. Tek bir noktada takılıp kalırsam, hizmet performansım etkilenir. Şişli’nin sorunlarını ihmal etmiş olurum. Böyle bir lüksüm yok. Hizmet sorumluluğum var.

        Bu tartışmalar Şişli’ye nasıl yansıdı peki?

        Söylediğim gibi temel hizmetler açısından yansımadı. Ama ben temel hizmetleri yapıp, dönemim sonunda “İyi bir belediye başkanıydı ama fazla bir şey katmadı” denmesini istemiyorum. İyi hatırlanmak ve Şişli’ye büyük katkılar sağlamak istiyorum. Yaptığım şeylerin de reklamını yapmayı fazla sevmiyorum.

        Ulaşılabilir bir başkan olduğunuzu düşünüyor musunuz?

        Bizim halkımızı sadece liderle görüşmek kesiyor. Ona dokunmak ya da onun ona dokunmasını, gözünün içine bakmasını istiyor. Yardımcıları ya da müdürleriyle görüşmek onlara yetmiyor. Vatandaş geliyor, o sırada başka randevularım oluyor ya da belediye dışında bazı programlarda oluyorum. Bu sefer görüşemiyoruz diye kızıyorlar. Herkesle görüşemiyorum, vaktim yok. Ama randevulu gelen herkesle görüşüyorum. Bazı belediye başkanları aynı anda 5 ya da 10 kişiye birden randevu veriyorlar. Herkes odanın içinde, bir diğerinin görüşmesinin bitmesini bekliyor. Ben bunu sevmiyorum ve o kişilere saygısızlık olarak görüyorum. Tek tek randevu veririm. Bu da benim tarzım. Ama bu da bir belediye başkanı için çok vakit alan bir tarz. Hepimizin vakti sınırlı. Gelenlerin çoğu iş istiyor. Belediye bir işveren ama imkânları kısıtlı neticede. Herkese iş bulmakta son derece zorluk çekiyoruz.

        Sizden önceki başkan hep dışarıda, halkla iç içeydi. Sizin tarzınıza karşı halkta bir yadırgama oldu mu?

        Geçtiğimiz iki yıl boyunca belediye içindeki bazı sorunları toparlamak gerektiği için fazla dışarıda olamadığım doğru. Ama şimdi haftanın üç dört günü esnafla, kadınlarla, okul aile birlikleri, derneklerle bir araya geliyorum.

        Tabii Şişli şehrin göbeği, çok göz önünde. Burada yerde bir çöp gördüğümüz zaman çok dikkat çekiyor ama belki başka bir yerde kimse fark etmez...

        Herkesin gözü Şişli’de. Haksız da değiller, sebepleri var. Şişli kilometrekare olarak küçük ama etki ve işlevsellik açısından çok büyük bir ilçe. Gelir düzeyi yüksek. 275 bin nüfusumuz, gündüz dolaşımıyla 4 milyon oluyor. Bu alan olarak küçük bir ilçe için çok büyük bir rakam. Tam merkezdeyiz, Boğaz geçişindeyiz.

        Sosyal belediyecilikte kendinizi nerede görüyorsunuz?

        Tüm belediyelerin yapması gereken budur. Geçtiğimiz yıl en rağbet gören hizmetimiz etüt merkezlerimiz oldu. Şişli halkının büyük çoğunluğu çalışan kesim. Hepsi çocuklarının bilfiil başında olup ders çalıştırma imkânına sahip olmadığı için etüt merkezimiz doldu taştı. Şu an 450 civarında çocuk bu merkezlerden faydalanıyor. Ama devamsızlık yapıp istismar edenleri çok iyi kontrol ediyoruz ve diğer çocukların haklarını yemelerine izin vermiyoruz. Kaliteyi düşürmemek için daha fazla büyütmek konusunda çekincelerimiz var. Ama hedeflerimiz arasında yenilerini açmak muhakkak var. Bir de biliyorsunuz Türkiye’de yaşlıların bakımı da ne yazık ki çok iyi yapılamıyor. Bizim bir Alzheimer yaşlı bakım evimiz var. Sadece Şişli’den değil, İstanbul’un her yerinden buraya geliyorlar. En önemli projelerimizden biri ‘Mahalle Evleri’ projesi. Mahallelinin toplanıp bir araya gelip, dertlerini sevinçlerini paylaştığı bir ortam lazım. Ayrıca kadın girişimcileri desteklemek gibi bir derdimiz de var. Bunun için 9 Mart’ta kamu ve özel sektörün satın alma yöneticileriyle kadın girişimcileri bir araya getireceğimiz bir konferans düzenliyoruz.

        "İNÖNÜ SOYADI SİYASETTE AVANTAJ SAĞLAMIŞ OLABİLİR"

        “TOPLUMSAL eşitlik benim için çok önemli. Ben CHP’liyim ama hizmet anlayışımda parti farkı gözetmek yoktur. “Oy alamadığım yere hizmet etmem” gibi sığ bir düşünce aklımdan bile geçmez. Şişli Belediyesi’ndeki AK Partili meclis üyeleri arkadaşlarım da ayrım yapmadığımı çok iyi bilir. Sonuçta hepimiz Şişli için çalışıyoruz. Politik bir aileden gelmeme rağmen, sadece isim olarak politik bir aileyiz biz. Dedem İsmet İnönü’den sonra amcam Erdal İnönü politikaya atıldı. Ama hiçbir zaman klasik bir politikacı olmadı. Ben de biraz amcam gibiyim. Siyasi bir aileden gelmeme rağmen siyasi bir yapım yoktur. Şu an kuzenim Gülsüm Toker CHP milletvekili. İnönü ailesinden gelmek, siyasette bir avantaj sağlamış olabilir. Ama politika hedeflerimden biri değildi zaten. Amcama da hayat bu yolu getirmiş.

        ‘DOWN’LU BELEDİYE ÇALIŞANIMIZ OLACAK’

        “DEZAVANTAJLI kişilerin günlük hayata katılımı sadece benim bölgemde değil tüm Türkiye’de kanayan bir yaradır. Bizim bu sorunu aşmak adına önemli projelerimiz, hizmetlerimiz var. Engelli spor merkezimiz var örneğin. Türkiye’de artık neredeyse bir marka olmuş Down Cafe’miz var. Dezavantajlı çocukların istihdamına yönelik çok ciddi çalışmalar yapıyoruz. Belediyede ofisboy olarak çalıştırmak üzere Down sendromlu bir genç bir iki hafta içinde işe başlayacak. Ama ona karşı nasıl davranacağımızı da bilmek gerekiyor. O nedenle şimdi onunla çalışacak arkadaşlarımıza eğitim veriyoruz.

        Engelliye hizmet bir zihniyet meselesi. Siz engelli rampasını yapıyorsunuz ama vatandaş gelip önüne arabayı park ediyor. Tüm Türkiye’de dezavantajlılar konusunda bir zihniyet devrimine ihtiyaç var.”

        ‘REKLAM MERAKLISI VE ŞOVMEN DEĞİLİM’

        ‘REKLAM meraklısı ve şovmen bir başkan değilim. Geçen gün bir toplantıda ‘Şunu yaparsanız heykelinizi dikeceğiz” dediler. ‘Aman aman heykel falan dikmeyin’ dedim. Türkiye’de pek çok şeye siyaset karıştırılıyor. Bundan hoşlanmıyorum. Bazı kararlar siyaset üstü verilmeli ve saygı duyulmalı.’

        ‘HER CENAZEDE ÖN SIRADA OLMAYI GÖSTERİŞ SAYIYORUM’

        “TANIMADIĞIM kişilerin cenazesinde ön sıralarda gözükmeyi gösteriş sayıyorum. Her cenazeye gidemiyorum. Ayrıca tanımadığım herkesin cenazesine gitmek benim yapıma aykırı. Gittiğim zamanlarda da ben görünmek için değil, görmek için giderim. Herkesin bir yapısı var. Bunun doğru ya da yanlış olarak belirlenme çabası bana garip geliyor.”

        DÖNÜŞÜMDE İLK NEŞTER KUŞTEPE'YE

        Son dönemlerde bütün belediyelerin en önemli gündem maddelerinden biri kentsel dönüşüm. Şişli çok merkezi ama bu konuda sıkıntılı. Yapı stoku eski. Kuştepe ve Mahmut Şevket Paşa Mahallesi var...

        Şişli sadece Abdi İpekçi ve Nişantaşı değil. Kuştepe de bizim, Yayla Mahallesi de bizim, Mecidiyeköy’ün alt tarafları da bizim. Buralarda yapı stoku çok eski. Bilinçsiz yapılmış ve mülkiyet sorunları var. Gecekondudan başlayıp bina olmuş yerler var. Binanın arsa mülkiyeti bina sahiplerine ait değil. Önemli gördüğümüz iki yer var, biri Mahmut Şevket Paşa diğeri Kuştepe. Kentsel dönüşüm yaparken amacımız para kazanmak değil. Önemli olan hizmet. Hizmet yaparken oturan kişinin oradan kopmamasını sağlamamız lazım. Değerde artış olursa mal sahibi istediğini yapar, çünkü bu bir kazanımdır. Biz zorlamayız kişiyi. Bunun kötü örnekleri var. Sadece bu kentsel dönüşüm işinde iki tür var. Birincisi büyük ölçekli, bir de Bağdat Caddesi gibi münferit yenilenmeler. Bu sıkıntılı bir kanun. Tescilli bir yerden olumsuz rapor alınca yıkılıyor ama bu her zaman çok doğru kullanılmıyor. Kanun yapıcının burada devreye girmesi lazım. Özellikle yaşlıların oturduğu bazı yerler suiistimale açık ve bizim belediye olarak yapacak bir şeyimiz yok. Ada bazlı kentsel dönüşüm yapılabilir.

        Münferit olanlar dönüşüm değil, her şey aynı kalıyor sadece bina yenileniyor...

        Ada bazlı yapılırsa olumlu tarafları çok. Yeşil alanlar, otoparklar çıkıyor daha planlı oluyor. Ama bazı yerlerde mesela beş katlı binalar yapılmış ama kentsel dönüşürse o imkânı sağlamıyor. Üç kat imkânı varsa bu da bir mağduriyet. Böyle olunca parsellerin birleşmesi lazım. Çok kolay işler değil ama zoru da yapmak lazım. Bu ay içinde kentsel dönüşüm biriminin kurulmasını bitiriyoruz. Belediyenin dışında çalışacak ve direkt bana bağlı olacak. Mahmut Şevket Paşa’da bir dönüşüm olacaksa orada halkla beraber yapılması lazım. Kendi kafamıza göre gidip diretmeyeceğiz. Bizim sistemde devlet her zaman güçlüdür. “Biz yaparız olur” düşüncesi vardır. Ama biz bu şekilde hareket etmek istemiyoruz. İkna edemezsek başka yollar arayacağız. Görüşmelerden başka çözüm yolları çıkacaktır. Herkesi memnun edemeyiz ama asgari bir müşterekte birleşmemiz lazım. Kentsel dönüşümü hiç olmazsa bu iki mahallede mutlaka ilerletmemiz lazım. Bu dönemin sonunda tamamlanamaz ama bence başlanmış olacak.

        ‘YER GÖSTERİN PARK YAPAYIM’

        “Şişli maalesef yeşil alan konusunda çok sıkıntılı bir ilçe. Bana gelip ‘Park yap’ diyorlar. ‘Yer gösterin hemen yapalım’ diyorum. Ama alan kalmamış. Biz de ‘Madem yeşil alanımız yok bari evler ve balkonları yeşillendirelim’ dedik. Baharda en güzel balkon yarışması düzenleyeceğiz.”

        ‘PIŞMANLIĞIM YOK, MÜCADELE HIRS KAZANDIRIYOR’

        Bütün bu tartışmalı dönemden sonra, bir kez daha aday olmayı düşünüyor musunuz? Yoksa sütten ağzım yandı mı diyorsunuz?

        Hiçbir keşkem, pişmanlığım yok ve zevk alıyorum. Mücadele insana hırs kazandırır. Bundan sonra aday olup olmamam sadece bana bağlı değil. Ama sanırım bu dönem, başladığımız işleri bitiremeyeceğiz. Ve ben başladığım işleri yarım bırakmak istemem.

        Önümüzdeki dönem neler yapacaksınız? Bir vizyon projeniz var mı? Şişli’ye nasıl bir imza atacaksınız?

        Sosyal projelerimiz devam edecek. Şimdi Abdi İpekçi bir marka haline geldi. Bizim amacımız ona benzer bir yeri daha yapmak. Önemli olan Mahmut Şevket Paşa ve Kuştepe’nin vizyonunu sağlamak. Bu benim için en büyük başarı olacaktır. Mülkiyet ve tapu sorunlarını halledersek bu başarı olacaktır. Nişantaşı ve Teşvikiye’nin sorunları büyük sorunlar değil. Otopark sorunlarını halletmek istiyoruz ve edeceğiz. Özellikle Valikonağı’ndan girdiğiniz zaman yandınız. Daima tıkalıdır orası. İnerken sol tarafta Osmanbey’de tekstilciler var, oraya girerken iki kere düşünmek lazım. Oradaki esnafla bir araya geleceğiz. Onlar da sorunun farkındalar. Mal sevkıyatını saatlerle kısıtlamak lazım. Bazı kararlar çıkıyor ve bunları İBB’den almak lazım. Kararın uygulanabilirliğinin olması lazım. Kolay değil ama yapmak istiyoruz. Pazar yerleri mesela. Her mahalle pazar istiyor ama kendi sokağında olmasın istiyor. Organik pazarımız var bizim. Çok iyi çalışan bir pazar. Sanırım İstanbul’un en büyüğü ve tarihi bir pazar. Bilgime göre AB yasası gereğince 2017’den sonra pazar yerleri kaldırılacak. Belli noktalarda tapu sorunları da var. Bir de kültür,sanat dendi mi akla Şişli gelecek, bunu başaracağım.

        "TOPARLAMAM GEREKEN BİR BÜTÇE VAR"

        Nişantaşı, yılbaşında eğlencenin merkeziydi. Sizin döneminizde bu eğlenceler yapılmıyor...

        Nişantaşı’nın eskileri, bu kadar eğlence mekânı gelişinden memnun değiller. Ama eski ve yeniyi bir araya sulh içinde getirmek de bizim işimiz. Evet, iki senedir yılbaşı eğlencelerini yapmıyoruz. Tenkit ediyorlar ama o bölgeye sorarsanız çok memnunlar yapılmamasından. Ben biraz tutumlu bir belediye başkanıyım. Toparlanması gereken bir bütçe devraldık. Şimdi kontrol altına aldık. Belediye başkanları gelip geçicidir ama Şişli borçlanır. Bunu önlememiz lazım. Eğlenceler kısmen yapılıyor, süslemeler ise eskiye göre çok yapılmıyor. Özellikle esnafın bu süslemeleri sadece belediyenin yapmasını beklemesi olmaz. Sabun köpüğü eğlencelere bütçe ayrılmasındansa kalıcı kültür kazanımları yapmayı tercih ediyorum. Nişantaşı ve civarında özellikle yazın gürültü kirliliği sorunu var bu mekânlardan dolayı. Belediye olarak yüksek sesle yayın yapanlara ceza kesiyoruz. Ama işte burada da bir bilinç lazım. Yaşarken dünyada yalnız olmadığımızı hatırlamamız lazım. Bu cezai yaptırımlarla olacak bir şey de değil. Bu bir terbiye meselesi.

        Şişli aynı zamanda kültürel faaliyetleriyle çok konuşulan bir bir bölge. Şişli’nin kültür hayatına katkınız ne?

        En büyük hayallerimden biri, Şişli’nin bir kültür sanat merkezine dönüşmesi. Hatta bir açık hava sanat merkezi... Biliyorsunuz, Nâzım Hikmet Vakfı, Taksim’deki yerinden edilince ortada kalmıştı. Biz de o sırada Halide Edip Mahallesi’nde bir Nâzım Hikmet Sanat Evi açmak üzereydik. Onlara o bina içinde bir yer tahsis ettik. O binanın içinde şu anda Nâzım Hikmet Müzesi var. Türkiye’nin sayılı kütüphanelerinden birini oluşturmak üzere çalışıyoruz. 150 kişilik bir konferans salonu, 300 kişilik sahne performansları için uygun bir salonumuz var. Amatör tiyatrolara çalışmaları için yer sağlayacağız. Ayrıca dans stüdyomuz da var. Her ay mutlaka felsefe günleri düzenleyeceğiz. Sanat Evi’nin henüz resmi açılışını yapmadık. Nisan ayı başında Sayın Genel Başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu’nun da katılımıyla resmi açılışı olacak. Nâzım’ın adına layık faaliyetler yapacağız. Bu bizi olumlu olarak bağlıyor. Şişli Kent Kültür Merkezimiz ise neredeyse senenin her günü dolu. Halaskargazi Caddesi’nin kültür vadisine dönüşmesiyle ilgili çalışmalarımız var. Bir süre sonra ortaya çıkacak. Orası da olabilir. Başka bir yer de olabilir.

        9 BİN SURİYELİ NÜFUS

        “Şişli kozmopolit bir bölge. Etnik ve dini kökenleri farklı nüfusumuz var. Göç alan bir bölgeyiz. Şu an kalıcı olan 9 bin Suriyeli nüfus var. Afrikalı komşularımız var. Kuştepe’de çok ciddi bir Roman nüfusumuz var. Gayrimüslim vatandaşımız çok. Hepsi için eşitlikçi bir politika oluşturmak bizim görevimiz.”

        "KADINLARA VERİLECEK EN BÜYÜK DESTEK KREŞ AÇMAK"

        “BEN kadın-erkek eşitliğine inanan biriyim. Uzun süredir belediye başkanları nikâh cüzdanlarını kadınlara veriyor. Sembolik ama ben her ikisine birden aynı anda vermeyi seviyorum. Esas olan evin içinde anne babanın eşitliğidir. Kadın çalışmadığı için ekonomik olarak kocasına bağımlı oluyor. Bu büyük bir sorun ve diğer sorunlar da bunun peşinden geliyor. Kadınlara verdiğimiz her kurs, el işleri, resim, el sanatları vb. ekonomik bağımsızlığa giden yolda bir güç vermek için. Bir kadını çalışmaktan alıkoyan en önemli şey, çocuğunu bırakacağı bir yer bulamaması. Kadınlara verilecek en büyük destek kreş açmaktır. En son Mahmut Şevket Paşa Mahallesi’nde açtık. Altı kreşimiz var ve açmaya devam edeceğiz. Bir de hukuk okur yazarlığını çok önemsiyoruz. Kişilere basit hukuk haklarıyla alakalı bilgiler veriyoruz. Kentsel dönüşüm, aile içi şiddet, kadın-erkek eşitliği, boşanma gibi konularda bilgilenmeleri lazım. Genelde kadınlar katılıyor.”

        "HOMOFOBİK YAKLAŞIMLARI ÇOK YADIRGIYORUM"

        “Seçim çalışmalarına başladığımda imzaladığım bir eşitlik deklarasyonu var. O zamanlar yardımcım olan rahmetli Boysan Yakar’ın büyük katkılarıyla Eşitlik Birimi’ni kurduk. Burada sadece kadın-erkek eşitliği değil, aynı zamanda farklı cinsel tercihleri olan kişilerin de toplum içinde aynı değeri görmeleri için farkındalık çalışmaları yapıyoruz. Kişilerin cinsel tercihleri kendilerini bağlar, bizi değil. Kişilerin homofobik yaklaşımlarını çok yadırgıyorum. Kimse kimseye, özellikle de kişisel tercihleri konularında karışamaz. Bu sadece cinsellik için değil, inanç ve politik tercihler için de geçerli. Transeksüel komşularımız hafta içi her gün gelip sağlık testlerini ücretsiz yaptırabiliyorlar. Belediyemizin sağlık birimlerinden yararlanıyorlar. Bu bir hizmettir ve bunu devam ettiriyoruz. Başka belediyeler yapıyor mu bilmiyorum ama bizim için çok önemli.”

        "BAŞKAN SADECE VİTRİN"

        Genellikle başkanların biraz da vitrin olduğu anlayışı vardır. Siz ne düşünüyorsunuz?

        Biraz değil sadece vitrin! Halbuki bugün o başkan vardır, yarın yoktur. Önemli olan ne kadar iyi bir sistem kurduğunuz ve o sistemin tıkır tıkır çalıştığıdır. Belediye başkanlarının asıl görevi doğru sistemi kurmak ve kontrol etmektir. Diğer belediye başkanlarını bilmem ama ben inisiyatif veren bir başkanım. Hem yetki verip hem karışırsanız olmaz. O zaman yönetemezsiniz. Örneğin bana ruhsatla ilgili sorun anlatmaya geliyorlar. Sanıyorlar ki, bana anlatılınca çözülür. Hayır, bu işi bilen ruhsat müdürümdür ve öyle bir konuşma esnasında mutlaka kendisini de yanıma çağırırım. Çünkü herkesin bir uzmanlık alanı var. O konuyu bilseydim ruhsat müdürlüğü yapardım. Benim başkan olarak görev ve sorumluluğum doğru ve işinin ehli kişileri bulup onlarla çalışmaktır.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ