Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Gündem Meclis'te düzenlenen 23 Nisan oturumunda liderler konuştu

        TBMM Genel Kurulu 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı Özel Oturumu başladı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, TBMM Genel Kurulu'ndaki 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı özel oturumunu izlemek üzere, Meclis'e geldi.

        Genel Kurulun 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı Özel Oturumunu Meclis Başkanı İsmail Kahraman yönetiyor. Oturuma Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun yanı sıra Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar ve kuvvet komutanları, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, MHP Genel Başkanı Devlet bahçeli ile Bakanlar Kurulu üyeleri ve yüksek yargı başkanları katıldı. Ayrıca özel oturumu yabancı misyon temsilcileri de izliyor.

        Salona ilk gelen lider Devlet Bahçeli olurken, ardından Kemal Kılıçdaroğlu geldi. HDP Eş Genel Başkanları özel oturuma katılmazken, oturumu az sayıda HDP'li milletvekili izledi. Başbakan Ahmet Davutoğlu salona AK Parti'li milletvekillerinin alkışları eşliğinde girerken, oturum açıldığı anda Cumhurbaşkanı Erdoğan da AK Partili milletvekillerinin eşliğinde salona girdikten sonra Genelkurmay Başkanı Akar ve kuvvet komutanları yerine oturduktan sonra İstiklal Marşı okundu.

        Oturumu açtıktan sonra bir konuşma yapan Meclis Başkanı İsmail Kahraman, "23 Nisan iki açıdan önemlidir; milli egemenlik kavramına yaptığı vurgu ve tüm çocuklara armağan edilmiş bir bayram olmasıdır. TBMM milli iradenin tek temsilcisi olması itibariyle ülkemizdeki bütün kurum, kuruluş ve şahısların iradesinin üstündedir. Bu Mecliste milletvekillerinin ortak hedefi demokrasi üstünlüğüne inanarak, vatanımızın bölünmez bütünlüğü, ay yıldızlı bayrağımızın dalgalanması için çalışmaktır" dedi.

        #yataytekli#haber##center#

        LİDERLERDEN KONUŞMALAR

        Başbakan Ahmet Davutoğlu, Meclis'te 23 Nisan dolayısıyla bir konuşma yaptı. Başbakan Davutoğlu'nun ardından kürsüye CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu geldi. HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ'ın Meclis'te olmaması üzerine HDP adına Çağlar Demirel konuştu. Son olarak da Meclis kürsüsüne MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli geldi.

        KAHRAMAN OTURUMU YÖNETTİ

        TBMM Genel Kurulu 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı Özel Oturumu'nda Davutoğlu açıklamalarda bulundu.Genel Kurulun 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı Özel Oturumunu Meclis başkanı İsmail Kahraman yönetti.

        Kahraman şöyle konuştu:

        "1982 Anayasası'nda yer aldığı şekilde, "Her çocuk, korunma ve bakımdan yararlanma, yüksek yararına açıkça aykırı olmadıkça, ana ve babasıyla kişisel ve doğrudan ilişki kurma ve sürdürme hakkına sahiptir. Devlet, her türlü istismara ve şiddete karşı çocukları koruyucu tedbirleri alır." Aile kurumunun önemini de göz önünde bulundurarak çocuklarımızı her türlü istismar ve şiddetten korumak Anayasa'mızın amir bir hükmüdür. Türkiye Büyük Millet Meclisi çocuklarımızı maddeten ve manen korumak; bedenen, ruhen ve zihnen sağlıklı nesiller yetiştirmek için her türlü tedbiri almak kararlılığı içindedir. Çocukların korunması hususu devlet olarak en çok önem verdiğimiz ve üzerinde hassasiyetle durduğumuz konulardan biridir, bundan hiç kimsenin şüphesi olmamalıdır. 23 Nisan gününü Millî Egemenlik ve Çocuk Bayramı olarak kutlamakla, istikbalimiz demek olan çocuklarımıza, millî hakimiyet gibi en temel bir değerimiz kadar önem vermekte olduğumuzu göstermekteyiz. Bu vesileyle, istiklal savaşımıza millî mücadele vasfı kazandıran, onu millî irade temeline dayandıran Türkiye Büyük Millet Meclisinin kurucularını, istiklal mücadelemizi yürüten Gazi Meclisin bütün mebuslarını ve aziz şehitlerimizi minnet ve şükranla yad ediyorum. Ülkemizin ve devletimizin hürriyet ve istiklalini korumak için Gazi Meclisin yönetimi altında hayatını ortaya koymuş ve her türlü fedakârlığı yapmış olan bütün şehitlerimize ve gazilerimize Allah'tan rahmetler niyaz ediyorum, mekânları cennet olsun."

        DAVUTOĞLU: YA HEP BERABER VAR OLACAĞIZ YA HEP BERABER ÖLECEĞİZ

        Başbakan AhmetDavutoğlu, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı Özel Oturumu'ndaki konuşmasında milletin arasına nifak sokmak isteyenlere karşı omuz omuza verme çağrısı yaparak, "Bu milletin kaderi birdir. Ya hep beraber var olacağız ya hep beraber öleceğiz. Kim bu milletin bir parçasını diğerinden ayırt edip onların kaderini diğerlerinden ayırt ederse Gazi Meclis'e en büyük ihaneti yapmış olur" dedi.

        "TERÖRÜN HER TÜRLÜSÜNÜ HEP BERABER LANETLEYELİM"

        BaşbakanDavutoğlu, TBMM Genel Kurulu'ndaki 23 Nisan Özel Oturumu'nda konuştu. Teröre karşı birlik çağrısı yapanDavutoğlu, "Yüz sene önce dedelerimizin oturduğu bu Meclis bugün yüz sene sonra değişik tehditlerle karşı karşıya kalan bir ülkenin Meclis'idir. Gazi Meclis'in devamı olarak da bugün bir istiklal mücadelesi vermek anlamında beka meclisidir. Onun için siyasi düşüncelerimiz arasındaki farklılıkları bir kenara koyarak hep beraber bu ülkenin istiklali, bu milletin onuru için omuz omuza verelim. Nereden ve hangi şekilde gelirse gelsin tehdit hep beraber karşı duralım. Bu ülkenin insanlarına kim saldırırsa hep beraber onun karşısında omuz omuza verelim. Terörün her türlüsünü hep beraber lanetleyelim" ifadelerini kullandı.

        "AYIRT EDEN GAZİ MECLİS'E EN BÜYÜK İHANETİ YAPMIŞ OLUR"

        Ortak tarih ve ortak kader vurgusu yapanDavutoğlu, "Ortak bir tarihi hikayemiz var. Bizi birleştiren, bizi zorluklara karşı güçlü kılan, geleceğe ümitle bakan ortak tarihi hikayemizi hiç unutmayalım. Bu milletin kaderi birdir. Ya hep beraber var olacağız ya hep beraber öleceğiz. Kim bu milletin bir parçasını diğerinden ayırt edip onların kaderini diğerlerinden ayırt ederse Gazi Meclis'e en büyük ihaneti yapmış olur. Hep beraber sesimizi yükseltelim. Kaderimiz ortak, diyelim. Tarihi hikayemiz, istikbalimiz ortak; diyelim. Kim bizim aramıza nifak sokacaksa onların karşısında da omuz omuza bir aradayız; diyelim" diye konuştu.

        "DARBE TEŞEBBÜSLERİNE KARŞI DEMOKRASİMİZİ GÜÇLÜ KILMALIYIZ"

        Her türlü darbe teşebbüslerine karşı demokrasinin güçlü kılınması gerektiğini savunan BaşbakanDavutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: "Bu Meclis'in bir özelliği bütün baskılara rağmen özgürlüğü, demokrasiyi savunmuş olmasıdır. Bu Meclis'in içinden darbe teşebbüslerinden sonra onurla idam sehpasına yürüyen başbakan çıktı, bakanlar çıktı. Hep beraber cumhuriyetimizi birlik ve beraberlik için nasıl savunuyorsak demokrasimizi de aynı kararlılıkla savunmalı ve her türlü darbe teşebbüslerine karşı demokrasimizi güçlü kılmalıyız. Bu Meclis'i insan hak ve özgürlüklerinin, demokrasinin kalesi kıldığımız zaman siyasi görüş ayrılıklarımız ne olursa olsun hep beraber çok güzel bir geleceğe yürüyeceğiz"

        "MUHALEFETE ÖZELLİKLE ÇAĞRIM, TAKDİR EDİNİZ"

        Muhalefet partilerine eleştiri konusunda çağrıda bulunanDavutoğlu, "Muhalefete özellikle çağrım güzel işler olduğunda bizi takdir ediniz ki eleştirilerinize biz de her zaman değer verelim. Biz de öz eleştiri yapalım. Biz de sizin yapıcı eleştirilerinizi her zaman dikkate alalım ki hep beraber Gazi Meclis'ten yükselen yeni Türkiye'yi kuralım" dedi.

        "BÖLMEK İSTEYENLERE BÖLDÜRTMEYECEĞİZ"

        BaşbakanDavutoğlu, şöyle konuştu:

        "16 Mart'ta İstanbul işgal edildiğinde Gazi Mustafa Kemal Atatürk, 'Geldikleri gibi gidecekler' demişti. Şimdi biz de aynı şeyi söylüyoruz. Kimse bu topraklara göz dikemeyecek. Bölmek isteyenlere böldürtmeyeceğiz. Tökezletmek isteyenlere tökezletmeyeceğiz. Al bayrağı kıyamete kadar özgürlüğümüzün sembolü olarak, Gazi Meclis'imizi de kıyamete kadar milli iradenin nihai karargahı olarak muhafaza edeceğiz."

        KILIÇDAROĞLU: 'SANDIKTAN ÇIKTIM NE İSTERSEM YAPARIM' ANLAYIŞI EGEMENLİK KAVRAMIYLA BAĞDAŞMAZ

        CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı Özel Oturumu'nda ulusal egemenliğin çoğulcu bir rejim, temsilde adalet ve hukukun üstünlüğü meselesi olduğunu belirterek "Çoğunluğun güçlü, güçlünün de haklı olduğu; yurttaşların baskı, korku, yasaklar, kin, yoksulluk ve istikrarsızlık tehditleriyle yönlendirildikleri bir sistem çoğulcu değildir. 'Sandıktan çıktım ne istersem yaparım' anlayışı, ulusal egemenlik kavramıyla bağdaşmaz" dedi.

        "TÜRKİYE CUMHURİYETİ 'YURTTA SULH CİHANDA SULH' İLKELERİ ÇERÇEVESİNDE KURULMUŞTUR"

        CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, TBMM Özel Oturumu'ndaki konuşmasına 96 yıl önce Ankara'da Meclis'i açan Mustafa Kemal Atatürk'ü, yol arkadaşlarını ve şehitleri rahmetle anarak başladı. Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin dünyanın en eski 10 parlamentosundan biri olduğunu söyleyen Kılıçdaroğlu, "Bağımsız Türkiye Cumhuriyeti Misakı Milli sınırları içinde, çağdaş anlamda ekonomik ve sosyal gelişmeyi sağlamak, uluslararası anlamda da 'Yurtta Sulh Cihanda Sulh' ilkeleri çerçevesinde kurulmuştur. Bundan amaç, maceradan uzak duran, herkesin mutluluğu için çalışmayı amaç edinmiş, laik, demokratik, sosyal bir hukuk devleti oluşturmaktır" ifadelerini kullandı.

        "DİKTA REJİMİ KURMAYA KALKIŞANLARIN ATATÜRK'ÜN KONUŞMASINI ÖĞRENMELERİ GEREKİYOR"

        CHP lideri Kılıçdaroğlu, cumhuriyeti kuran devrimci kadroların ulusal egemenlik kavramıyla neyi ifade ettiklerini iyi anlamak gerektiğini söyleyerek şöyle konuştu: "Günümüzde bu kavramı çarpıtarak bir dikta rejimi kurmaya kalkışanların, öncelikle Mustafa Kemal Atatürk'ün, 7 Şubat 1923 tarihinde Balıkesir'de yaptığı konuşmayı iyi öğrenmeleri gerekiyor. Şöyle der Mustafa Kemal: Milli emeller, millî irade yalnız bir şahsın düşünmesinden değil, bütün millet fertlerinin arzularının, emellerinin bileşkesinden ibarettir. Bir halkın var olma mücadelesini bağımsızlıkla taçlandırmış bu yüce Meclisin fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür üyeleri bugün de zorlu bir mücadele içine girmişlerdir."

        "'SANDIKTAN ÇIKTIM NE İSTERSEM YAPARIM' ANLAYIŞI ULUSAL EGEMENLİKLE BAĞDAŞMAZ"

        Ulusal egemenliğin çoğulcu bir rejim, temsilde adalet ve hukukun üstünlüğü meselesi olduğunu söyleyen Kemal Kılıçdaroğlu, şöyle dedi:

        "Çoğunluğun güçlü, güçlünün de haklı olduğu; yurttaşların baskı, korku, yasaklar, kin, yoksulluk ve istikrarsızlık tehditleriyle yönlendirildikleri bir sistem çoğulcu değildir. ‘Sandıktan çıktım ne istersem yaparım' anlayışı, Ulusal egemenlik kavramıyla bağdaşmaz. Çünkü ulusal egemenlik, sandıktan çıkan oy sayısına bağlı bir kavram değildir. Egemenlik, en son ferdine kadar bütün ulusundur; kayıtsız şartsız milletindir. Hiçbir güç, kaynağını nereden aldığını iddia ederse etsin, milletin üzerinde vesayet kuramaz; kurmaya çalıştığı vesayetin kaynağı olarak da bizzat milletin kendisini gösteremez. Böyle bir yönetim tarzına, demokrasi ve cumhuriyet kelimeleri de yakışmamaktadır. Demokrasi, özgür yurttaşların, özgür medyanın, bağımsız yargının olduğu ve iktidarların, egemenliğin kaynağı olan halka her gün hesap verdikleri bir rejimin adıdır. Kayıtsız şartsız, millete ait olan egemenlik, milletin iradesini gasp etmek ve toplumun belirli unsurlarını dışlamak için bir silah gibi kullanılamaz. Üstünlerin hukukunun egemen olduğu bir yerde, milletin egemenliği yoktur."

        "SADECE ANAYASA'YI DEĞİL ULUSAL EGEMENLİĞİ DE ÇİĞNEMEKTEDİRLER"

        Kemal Kılıçdaroğlu, ulusal egemenliğin yasama, yürütme ve yargı organları aracılığıyla kullanıldığını belirterek, şöyle devam etti:

        "Yürütme organına 'bu yetkiyi tek başına kullan' demez. Tarafsız ve bağımsız yargının olmadığı; yasama organının etkisizleştirildiği bir düzeni sürdürmek, ulusal egemenliğin kaynağı olan milletimizi hiçe saymak demektir. Toplumu ve sözde hasımlarını sindirmek için özel mahkemeler oluşturanlar, gazetecilerin, akademisyenlerin, aydınların tutuklanmalarını isteyenler, tahliyelerine tepki gösterenler, kararlarını beğenmedikleri zaman Anayasa Mahkemesine bile meydan okuyanlar, hukuku dinamitleyerek yolsuzluk soruşturmalarından kaçanlar ya da dokunulmazlık ve sorumsuzluk zırhının arkasına saklananlar, sadece Anayasa'yı değil ulusal egemenliği de çiğnemektedirler."

        "KORUNMA HAKKI DERNEK VE VAKIFLARA DEVREDİLEMEZ"

        Türkiye'de yardıma muhtaç çocuk sayısının 100 bini geçtiğini vurgulayan Kılıçdaroğlu, 2015 yılı TÜİK verilerine göre 31 bin 337 çocuk gelin olduğunu kaydetti. Son 5 yılda çocuk hükümlü sayısının 5 kat arttığını aktaran Kılıçdaroğlu, şu ifadeleri kullandı:

        "Uluslararası Uyuşturucu Raporlarına göre uyuşturucu kullanma yaşı 10'a kadar düştü. Adalet Bakanlığı verilerine göre, Türkiye'de çocuğa karşı işlenen suçlar hızla artıyor. Türkiye çocuklar arasında fırsat eşitliği sıralamasında maalesef son sıralarda bulunuyor. Bugün Türkiye'de yaklaşık 1 milyon çocuk işçi var. Bu çocukların yarısı hem çalışıyor hem okuyor. Çalışan çocukların yüzde 34'ü aşırı çalıştırılıyor, üçte birine işyerinde yemek verilmiyor. Sadece 2015 yılında 63 çocuk işçi iş kazalarında hayatını kaybetti. Anayasamızın 41'inci maddesine göre her çocuk ‘Korunma ve bakımdan yararlanma hakkına sahiptir.' Ve devlet her tür istismara ve şiddete karşı çocukları koruyucu tedbirleri almakla görevlidir. Bu görev devlet dışındaki başka kurum ve kuruluşlara dernek ve vakıflara devredilemez."

        BAHÇELİ: BİZLERE ÖRNEK OLACAK DAVRANIŞLAR İLK MECLİS'İN RUH KÖKÜNDE MEVCUTTUR

        MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, TBMM Özel Oturumu dolayısıyla Meclis kürsüsündeki konuşmasında "Bugünlerde aziz milletimizi temsil makamında bulunan bizlere örnek olacak, yolumuzu aydınlatacak tutum ve davranışların kaynağı İlk Meclisimizin ruh kökünde, asil üyelerinde ziyadesiyle mevcuttur" dedi.

        "MECLİSİ'MİZ GAZİ'DİR VE BU UNVANA FEDAKARLIKLARLA LAYIK BULUNMUŞTUR"

        MHP Genel Başkanı Bahçeli, TBMM Özel Oturumu öncesinde Genel Kurul salonunda HDP Milletvekilleri Celal Doğan ve Mahmut Celadet Gaydalı ile tokalaştı.

        Bahçeli, 23 Nisan konuşmasında ilk Meclis'in Türk milletinin umut nişanesi ve var olma beyannamesi olduğunu anımsatarak şöyle konuştu:

        "Mondros'çu ve Sevr'ci anlayışa karşı Ulus'tan kopan fırtına, vakti geldiğinde Akdeniz'e kadar yol almış, dağları yırtıp, bendine sığmayarak taşmıştır. İlk Meclis egemenliğin yegâne sahibi Türk milletinden gücünü ve kudretini almıştır. Emperyalist ve sömürgeci ahlaksızlığa karşı verdiği bağımsızlık savaşı bu nedenle meşrudur, kutludur, emsalsizdir. Büyük Millet Meclis'i milli mücadelenin ana karargahıydı. Büyük Millet Meclisi milli iradenin tecelli ettiği demokratik karar merkeziydi. O tarihlerde milli direnci kırmak, umutsuzluğu kabullendirmek için, tıpkı bugünlerde olduğu gibi, çok şey yazılmış, söylenmişti. Hükümetten Sevr'in şartlarını kabul etmesi isteniyordu. İşgalcilerin iyiliğimizi istedikleri yayılıyordu. Milli mücadeleyi yapanların, soyguncu ve yağmacı olduğu iddia ediliyordu. Ankara'nın Türkiye'yi felaket sürüklediği ifade ediliyordu. Avrupa ile başa çıkmayı asırlardan beri Asya'nın hangi kavmi başardı ki, biz başaralım diyenlerin sesi duyuluyordu. Ankara'daki adamlar ufak bir aşireti bile yönetemezler diyenlere rastlanıyordu. Milli mücadele kahramanlarına goygoycu, haydut, hayalperest iftiraları atanlar olduğu gibi, memleketi tam bir çöküntüye götürdükleri uyduruluyordu. Mesela Edirne veya İzmir kurtulursa insanlığımızdan istifa ederiz sözü veren namertlere sık tesadüf ediliyordu. Milli Mücadele, Mondros'la başlayıp Lozan sonrasına kadar genişleyen uzun, yorucu ve kavurucu bir sürecin özetidir. İç ve dış birçok yönü vardır. Savaşlar bu sürecin yalnızca sıcak yanını oluşturmaktadır. Ordular kuran, ordular yöneten, Türk milletinin egemenlik haklarını cansiperane temsil eden Meclisi'miz bu yüzden Gazi'dir ve bu unvana fedakârlıklarla layık bulunmuştur. Bugünlerde aziz milletimizi temsil makamında bulunan bizlere örnek olacak, yolumuzu aydınlatacak tutum ve davranışların kaynağı İlk Meclisimizin ruh kökünde, asil üyelerinde ziyadesiyle mevcuttur."

        AJANSLAR

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ