Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Gündem Ganire Pashayeva: Savaş değil, işgalden kurtulma operasyonu

        PINAR ERBAŞ ÖZEL RÖPORTAJ / HABERTURK.COM

        FOTOĞRAFLAR: SERHAN SEVİN

        Hatırlayalım; Sovyetler Birliği'nin dağılmasıyla Güney Kafkasya Cumhuriyetleri bağımsızlıklarını kazandı. Bu süreçte Ermenistan, Yukarı Karabağ'ın da dahil olduğu Azerbaycan topraklarının yüzde 20'sini işgal etti. Azeriler bölgenin tarihsel olarak kendi kontrollerinde olduğunu ve dolayısıyla onlara ait olduğunu söyledi, Ermeniler ise bölgede hep Ermenilerin yaşadığını savundu. İki ülke uzun süredir ateşkes halindeydi. Avrupa Güvenlik ve İş Birliği Teşkilatı (AGİT) tarafından kurulan AGİT Minsk grubu da Azerbaycan ve Ermenistan devletlerinin soruna barışçıl bir çözüm bulmalarını teşvik etmek amacıyla uzun süredir çalışmalar yürütüyor. Ancak bölgede devam eden silahlanma yarışı ve gerginlikler, sönmeye yüz tuttuğunu sandığımız ateşi alevlendirdi. Nitekim 2 Nisan'da 'Azeri helikopteri düşürüldü' iddiasıyla yeni bir çatışma patlak verdi. İki taraf da birbirini suçladı, onlarca asker hayatını kaybetti. Peki son yaşanan krizin arkasında ne var? Bundan sonra ne olacak? Kalıcı barışı sağlamak mümkün mü? Tüm bu soruları, uluslararası arenada Karabağ sorununa dair yaptığı çalışmalarla adından söz ettiren Azerbaycan milletvekili Ganire Pashayeva ile konuştum.

        İşgal bölgelerine yakın bir yerde doğmuşsunuz…

        Evet. Çocukluğunu, gençliğini kaybetmiş benim gibi on binlerce insan var. Hiç unutmuyorum; 13 yaşındaydım... Bir gece uykudan uyandım. Evimizde 30’dan fazla insan vardı. Anneanneme, “Bunlar kim” diye sordum. Evlerinden kovulan Azerbaycan Türkleri olduğunu söyledi. Kiminin bir bohçası var, kimi çocuğunu zor getirmiş... Düşünebiliyor musunuz; 13 yaşında artık büyük gibi düşünmeye, her şeyinizi paylaşmaya, gülmek istediğinizde onların acısı var diye gülmemeye başlıyorsunuz. Daha neler neler… 15 yaşımda, yine işgal başladığında iki gün ağabeyimi bulamadık. Öldü zannettik. Öğrenciydi. Askeri araçlar sivil halkı hedef almaya başladığında saklanmak zorunda kalmış. Birkaç yıl sonra tıp fakültesini kazandım. O sesler geceleri hâlâ kulağıma gelir; hastanelerde “Acil kan” diye bağırırlardı. Sabah evden çıkıyorum, tüm gün evde annemlerin başına bir şey gelmiş midir diye düşünüyorum. Öğrenciliğim de öyle geçti. Sonra gazeteciliğe başladım. Yaşlı teyzeler “Kızım sen bilirsin, ne zaman evimize döneceğiz” diyordu. Biliyor musunuz; ne yaşarsam yaşayayım, uzun zamandır hiçbir şey çok mutlu edemiyor beni. Bunun nedenini düşündüğümde aklıma hep o günler geliyor..

        “ŞEHİT ARKADAŞLARIMIN ANNELERİ BELKİ DÜĞÜNDEDİR DİYE…”

        Böyle mi hissediyorsunuz?

        O kadar acı yaşandı ki gözlerimin önünde, artık içime işlemiş. Bugün, kendi köyüme gittiğimde hiçbir düğünde dans etmem. Kaç arkadaşım şehit oldu, anneleri belki düğündedir, beni görüp “Çocuğum da bu yaşta olacaktı” der, üzülür diye. Bugün Azerbaycan ordusunda şehit olan gençlerin büyük bölümü Karabağ’ın işgalinden sonra doğmuş. Bakın secerelerine; çoğu topraklarından sürülen ailelerin çocukları. O çocuklar bu acıları duyarak büyüdü. Şimdi de dedelerinin haklarını arıyorlar. En çok da bu yüzden herkes bilsin ki Azerbaycan kimseye toprak verecek bir ülke değil.

        Şunu mu istiyorsunuz; Karabağ, Azerbaycan hakimiyetine bırakılsın, Karabağ’da Azerbaycan bayrağı dalgalansın. Buna karşılık Karabağ’ın özerkliği tanınsın.

        Tabii. Biz buna hazırız. Azerbaycan toprak bütünlüğü içerisinde Karabağ’a otonomi vermeyi tüm dünyaya beyan etik. Avrupa’da modeller yok mu, oturalım tartışalım. Ama Ermenistan bunu da istemiyor. “Ya Karabağ özgür cumhuriyet olacak ya da Ermenistan’la birleşecek” diyor. Biz ‘Karabağ’daki Ermeniler çıksın’ gibi gayri insani bir yaklaşımda da bulunmadık. Azerbaycan toprak bütünlüğü içinde, buyursun Ermeniler de yaşasın, Azerbaycan Türkler’i de… Aynı haklara sahip olsunlar. Ama önce yüzbinlerce Azerbaycan Türk’ü işgal altındaki topraklarına geri dönecek. Ayrıca şunu da ekleyeyim; biz bugüne kadar hep sorunun masada çözülmesini isteyen taraf olduk. Ama artık kimse bizden eskisi gibi yıllarca tolerans göstermemizi beklemesin.

        Yani?

        Topraklarımızın bir parçası bile tartışma konusu olmayacak. Artık bu güçte ordumuz da var. Ekonomik, politik ve uluslar arası diplomasi anlamında da eskiye nazaran çok daha güçlü bir ülkeyiz. Ermenistan ne yaparsa yapsın bir yaptırımla karşılaşmayacağına emin hareket ediyordu. Ama Azerbaycan ordusu bu defa, “Sabrımızı çok zorladınız” dedi. Bu saatten sonra kendi rızalarıyla çıkacaklar. Aksi halde nasıl çıkarılacaklarını gördüler…

        Savaş mı demek bu?

        Biz kimseye savaş açmadık. Bize savaş açtılar. Bunu da savaş değil, Azerbaycan topraklarının işgalden kurtulma operasyonu olarak görün.

        “ÇOCUĞUNUZUN KABRİNİ ZİYARET EDEMEMEK NE DEMEK”

        Kalıcı barış daha uzun yıllar gelmeyecek o zaman…

        Topraklarımız azat olmadan asla. Ne bekliyorlar, doğduğu yerden ayrı düşen onlarca insanın “Tamam, evimi size bağışlıyorum” demesini mi? Anne babanızın, çocuğunuzun kabrini ziyaret edememek ne demek! Kendinizi iki dakika o insanların yerine koyun. Ermenistan’da bazı asker annelerin medyada çıkan protestolarını okuyorum. “Bizim çocuğumuzun Karabağ’ da ne işi var” diyorlar. Haklı olarak sorguluyorlar. Çünkü o anneler de Karabağ’ın kendi toprakları olmadığının farkında.

        Peki ne oldu da gerginlik yine alevlendi?

        Niye şaşırıyorsunuz! Düşünün; Ermenistan, Azerbaycan topraklarının yüzde 20’sini işgal etmiş... Bir milyon kişi göçmen düşmüş, evine dönemiyor. Ve bu sorun yıllardır neticelendirilmemiş. Böyle bir ortamda gerginlik olmaz mı? Biz bunu hep söyledik; “Kalıcı bir çözüm sağlayın, artık sabrımız kalmadı” dedik. Ancak ne Birleşmiş Milletler ne de AGİT’in Minsk grubunun eşbaşkanları, görevleri bu olduğu halde, hiçbir şey yapmadılar.

        Gerçekten hiçbir şey yapmadıklarını mı düşünüyorsunuz? Özellikle BM Güvenlik Konseyi’nin Karabağ’ın Azerbaycan toprak bütünlüğü içerisinde ele alınması gerektiğine dair kararları var...

        Ama ortada sonuç yok. 20 yıldan bugüne kadar yapılan şey; sadece konuşmak. Uluslararası örgütler Azerbaycan’ın toprak bütünlüğünü tanımış. Buna ilişkin kararlar alıyor, Ermenistan “Yapmam” diyor, konu kapanıyor. Sundukları önerilerin kabulü için Ermenistan’a baskı da yapmaları gerekmez mi?

        “NEDEN GERİ ÇEKİLELİM?”

        Karabağ sorunuyla ilgilenen AGİT’in Minsk grubunda ABD, Fransa, Rusya gibi Ermeni diasporasının güçlü olduğu ülkeler var. Yeterli baskının olmamasına bir sebep olabilir mi bu?

        Hem de nasıl. Ermeni lobisi yıllarca bu sorunu dünyaya kendi lehine olacak şekilde aktardı. En çok da Rusya’ya güveniyordu. Rusya’nın bu bölgedeki pozisyonunu herkes iyi bilir; oyun kurucudur ve Ermenistan’a baskı yapacak en büyük güçtür. Fakat maalesef bugüne kadar kolunu kıpırdatmadı. Şahsi görüşüm, ileriye dönük pozitif bir adım da atmayacak. Çünkü Ermenistan Rusya’nın Güney Kafkasya’daki en önemli askeri üssü. Gizli bir bilgi değil bu. Dolayısıyla birbirlerinin çıkarlarına uygun hareket ediyorlar.

        Ama Rusya’nın Azerbaycan’la da enerji işbirlikleri var. Çatışmaların devam etmesi Rusya’ya da güç kaybettirmez mi? Kaldı ki Rusya dışişleri bakanı Sergey Lavrov, “Savaşla toprak kazanılmasına müsaade etmeyeceğiz” dedi.

        Lavrov yakınlarda Ermenistan’daydı. Ağrı Dağı’nın fotoğrafını çekip paylaşmak yerine keşke Ermenistan Cumhurbaşkanı’yla görüşüp bunu ona söyleseydi. Biz kimsenin topraklarını savaş açıp almadık ki. Neden geri çekilelim…

        “ERMENİSTAN RUSYA’YA KAFA TUTACAK BİR DEVLET DEĞİL”

        Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, “Rusya, ABD, Fransa istese bu iş bir hafta içinde çözülür” dedi. Katılıyor musunuz?

        Tabii ki çözülür. Ermenistan başta ne Rusya’ya ne de Amerika ya da Fransa’ya kafa tutacak bir devlet değil. Türkiye bir AGİT üyesi olarak Azerbaycan’ı çok destekledi. Hatta biz AGİT’in Minsk grubunda adaletli bir eşbaşkanlık için Türkiye’nin de orada bulunması gerektiğini söyledik. Ama Ermenistan Türkiye’yi kabul etmiyor, diğer eşbaşkanlar da... Sorunu monopollerine almışlar, kendi çıkarları doğrultusunda yönetiyorlar.

        Peki Ankara-Moskova ilişkilerinin bozuk olması da bu çatışmaların alevlenmesinde rol oynadı mı sizce?

        Bunu somut delillerle cevaplandıramam. Ama Rusya-Türkiye krizinde Azerbaycan, Türk kardeşlerinin yanında durdu. Adaletli davranan herkes bunu yapardı. Safımızı belli edişimiz bazı çevrelerin hoşuna gitmemiş olabilir. Bu yüzden bize karşı agresif bir politika izliyor olabilirler.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ