Taksim'de 33. Vakıf Haftası etkinliği
Taksim'de düzenlenen 33. Vakıf Haftası etkinliğinde konuşan Prof. Dr. Tahsin Özcan, "İstanbul siluetinden vakıf eserlerini çıkarın, geriye İstanbul diye bir şey kalmaz" dedi
GAZETE HABERTÜRK
Osmanlı döneminden günümüze ulaşan vakıf eserleri, megakentin panoramasının en önemli öğelerini oluşturuyor.
İstanbul siluetinde yer alan birçok yapının vakıf eseri olduğunu, bu eserler çıkarıldığında geriye İstanbul diye bir şeyin kalmayacağını ifade eden Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi İslam Tarihi Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Tahsin Özcan, bu durumun diğer Osmanlı eserlerinin bulunduğu şehirler için de geçerli olduğunu söyledi.
33. Vakıf Haftası, dün Beyoğlu Taksim Cumhuriyet Anıtı’ndaki mehteran konserli törenle başladı. Bir hafta sürecek etkinliklerle kutlanacak olan hafta nedeniyle açıklamalarda bulunan Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi İslam Tarihi Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Tahsin Özcan, vakıfların Osmanlı’daki önemine ve günümüzdeki etkilerine değindi.
‘VAKIF MEDENİYETİ’
Vakıf denilen olgunun, İslam’da hayır yapmanın, yardımlaşmanın kurumsallaşmış şekli olduğunu ifade eden Prof. Dr. Tahsin Özcan, vakıfların, insanların ellerinde toplanan tasarrufların bir şekilde hizmete dönüştürmesini sağladığını belirterek, “Vakıf, insanların sahip oldukları birikimin yeniden bölüşümüdür. Osmanlılar vakıf kurumunu birçok alanda geliştirmiştir, merkezi bir yer edinmiştir. Bundan dolayı da tarihçilerimiz Osmanlı’dan bahsederken, ‘Bir vakıf medeniyetiydi’ şeklinde bunu ifade ediyorlar” dedi.
EĞİTİMDEN KÖPRÜYE...
Osmanlı’da farklı kurumların yaptığı birçok hizmetin vakıflar tarafından gerçekleştirildiğini hatırlatan Özcan, “Bunun içerisinde en başta dini hizmetler sayılabilir, camiler, mescitler, medreseler, vakıflar tarafından kurulmuş, işletilmiştir. Bir başka uygulaması eğitimle ilgilidir; Osmanlı eğitim sisteminde Enderun’u dışarıda bırakacak olursak, bütün eğitim kurumları vakıflar tarafından kurulmuş ve işletilmişlerdir. 19’uncu yüzyılda kurulan Batı tarzı eğitim kurumlarının da vakıf kaynaklarıyla kurulduğunu biliyoruz. Osmanlı’daki sağlık hizmetleri de vakıflar tarafından gerçekleştirilmiştir. Altyapı ve bayındırlık hizmetleri, bugün belediyelerin veya birtakım kamu kurumlarının gerçekleştirdikleri altyapı hizmetlerinin bir kısmı vakıflar tarafından gerçekleştirilmiştir, yollar, köprüler, kaldırımlar, su altyapısı gibi” diye konuştu.
‘YÜZYILLARDIR AYAKTA’
Osmanlı’da vakıfların, toplumu ekonomik, siyasi, sosyal krizlere karşı koruma altına alan bir altyapı oluşturduğunu dile getiren Özcan, dolayısıyla vakıfların o dönemde toplumun pek çok ihtiyacını karşıladığını anlattı. Vakıf eserlerinin geçen yüzyıllara rağmen ayakta durduğunu hatırlatan Özcan, “Bugün İstanbul’a baktığınız zaman silüet dediğimiz şeyin içerisinde görünen birçok yapı vakıf eseridir. İstanbul siluetinden vakıf eserlerini çıkarın, geriye İstanbul diye bir şey kalmaz. Bunun aynısını diğer Osmanlı şehirleri için de söyleyebiliriz. Vakıf anlayışının günümüzde daha da geliştirilmesi, halkın buralara katkısının artırılması gerekiyor” ifadelerini kullandı.
İSTANBUL’UN EN ÖNEMLİVAKIF ESERLERİ
Süleymaniye Külliyesi
Sultanahmet Külliyesi
Fatih Sultan MehmetKülliyesi
Eyüp Sultan Camii
Fatih Sinan Ağa Camii,
Mehmet Ağa Vakıf İşhanı
Şehzade Mehmet Camii
Ahi Çelebi Camii
Pertevniyal Valide Sultan Camii
I. Mahmud Kütüphanesi
Nuruosmaniye Camii
Piyale Paşa Camii
Ertuğrul Tekke Camii
Yeni Cami Hünkar Kasrı
Yenikapı Mevlevihanesi
Üsküdar MihrimahSultan Camii
Eminönü 3. Ahmed Çeşmesi
Eminönü Haseki Hamamı
Üsküdar Özbekler Tekkesi
Ortaköy Camii
Fatih Medresesi