Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Gündem Politika Cumhurbaşkanı Erdoğan uçakta gazetecilerin sorularını yanıtladı

        Murat AĞCA/GAZETE HABERTÜRK

        Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, dünya boksunun efsane ismi Muhammed Ali’nin perşembe günü ABD’nin Louisville kentinde düzenlenen cenaze namazına katıldıktan sonra Türkiye’ye döndü. Kendisine ziyaret sırasında eşlik eden gazetecilerin sorularını dönüş yolunda yanıtlayan Erdoğan, Muhammed Ali’nin bir mücadele insanı olarak kendisi için ifade ettiklerinin yanında Türkiye gündemi ve bölgesel gelişmelere ilişkin de açıklamalarda bulundu:

        -ABD’de seçim sürecine girildi. Obama dönemindeki Türkiye-ABD ilişkilerini nasıl değerlendirirsiniz? Yeni dönemden beklentiniz nedir?

        Sayın Obama görevi aldığında Türkiye’nin de ilk ziyaret ettiği ülkelerden biri olması, bizleri çok umutlandırmıştı. Hatta salt bir stratejik ortaklık değil, biz “Bir model ortaklık oluşturalım” demiştik. “Model ortaklık ile Türkiye-ABD ilişkileri çok farklı bir konuma yükselecek” diye düşündük. Ne yazık ki beklentilerimiz tam olarak gerçekleşmedi. Ekonomik alanda hatta geriledik, ileri gidemedik. Dış politikada da beklentiler tam gerçekleşmedi. Obama, Irak meselesini çözece- ğini, oradan tamamen çıkaca- ğını söylemişti. Çıkmaya çıktı ama Afganistan’a geçti. Guantanamo meselesini çözemedi. Suriye ve Irak’ta ne yazık ki hep birlikte çok güçlü bir varlık ortaya koyamadık. Kendilerine, “DAİŞ terör örgütüne karşı ortak mücadelede biz varız, ne gerekiyorsa biz yaparız. Yeter ki PYD ile, YPG ile iş yapmayın” dedik. “Onlar DAİŞ’e karşı savaşıyor” falan diyorlar. PYD/ YPG’nin DAİŞ’e karşı savaşmasının sebebi orada yarın yeni bir yapılanmanın olmasını sağlamaktır. Onlara yaptıkları silah yardımlarının yarısını DAİŞ’e kaptırıyorlar. Bir bakıyorsunuz Amerikan askerlerinin kollarında YPG amblemleri; tutmuşlar onlarla gayet samimi fotoğraflar veriyorlar. Tüm bunlar benim ülkemde tabiatıyla ABD’ye karşı ciddi bir infiale neden oluyor. Bütün ikazları- mıza, uyarılarımıza rağmen de bahsettiğim durum hâlâ devam ediyor. Bu durumlar bizleri tabii ki üzüyor. Yeni dönemle ilgili olarak da Sayın Obama Demokratların seçim kampanyasında Clinton’ı destekleyeceğini açıkladı. Bizler ABD halkının tercihine saygı duyarız. İnanıyorum ki ABD halkı, kendileri için, kendi ülkeleri için en isabetli en hayırlı tercihi yapacaktır.

        -Suriye’deki çıkmazın Obama’nın Ortadoğu politikasından kaynaklandığını söylemek mümkün mü?

        Bunu sadece Sayın Obama’ya fatura etmek doğru olmaz. Fakat ben Obama’dan tabii ki çok daha kararlı bir duruş bekledim, bekliyorum. Şu anda onu engelleyen ABD’de seçimlerin yaklaşmış olması mıdır bilemiyorum. Ama devlet politikalarında devamlık esas olmalıdır. Obama da ikinci döneminin sonunda artık. Dolayısıyla atılması gereken adımları, kararlı bir şekilde atabilir aslında. Sizin NATO’da ortağınız Türkiye şu anda Suriye’de sınır tehdidi ile karşı karşıya. O tehdidin içinde rol alanlar sizden güç alırlarsa, Türkiye olarak bu durum bizleri tabii ki ciddi manada üzer.

        -Peki Rusya ile ilişkilerde yeni bir gelişme söz konusu mu?

        Benim üzüldüğüm konulardan biri de Rusya’nın Suriye’deki görüntüsüdür. Türkiye-Rusya ilişkileri bizim iktidarımızda en güçlü dönemini yaşadı. Ama ilişkiler, malum olaydan sonra neredeyse kopma noktasına geldi. “Koptu” demek istemiyorum, çünkü ben ikili ilişkilerin halen toparlanacağı ümidini taşıyorum. Çünkü ben ve Putin, ikili ilişkileri gerçekten çok ileri bir noktaya taşı- mıştık. Böylesine güçlü olan ilişkilerin bugünkü duruma gelmesi üzücü. Temenni ederim ki ilişkilerimiz kısa zamanda toparlanır, yine o eski günlerimize çok daha güçlü bir şekilde döneriz.

        'ÖRGÜTLER SON KOZUNU OYNUYOR'

        -Yeni Anayasa konusunda mevcut durum nedir?

        Sayın Başbakan’la yaptığım görüşmelerdeki durumu aktarmam gerekirse hükümet, Anayasa çalışmalarını yoğunlaştırıp muhalefet partileri ile bir netice alma yolunu deneyecek. Alamayacak olurlarsa, AK Parti kendi çalışmasını parlamentoya taşıma gayreti içinde olacak.

        -Terör örgütleri artık birlikte hareket etmeye başladı. Türkiye’nin aldığı tedbirler, yeni bir yol haritası var mı?

        Terör örgütlerinin birlikte hareket etmeye başlamalarını, artık son kozlarını oynadıklarının göstergesi olarak yorumluyorum. Netice alınana kadar operasyonlar sürecek. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, amonyum nitrat satışını yasakladı, piyasadakileri toplamaya başladı. Bakanlık, alternatif bir çalışma yürütüyor. Bu çalışma, çiftçilerin talebine olumlu cevap vermeye yardımcı olacak.

        -Terörle mücadelede askerin yetkisini artıran ve onları hukuki güvence altına alan yasa tasarısını nasıl değerlendiriyorsunuz?

        Operasyonlar sırasında ortaya çıkan bazı gerçeklikler oluyor. Yasal düzenleme de ortaya çıkan ihtiyaçlara istinaden yapılıyor. Amaç, askerimizin, polisimizin, köy korucumuzun kendilerini çok daha güvende hissetmelerini sağlamak. Belki 10, 15 sene sonra, herhangi bir askerimiz, polisimiz, köy korucumuz, yasal anlamda bazı karşıt saldırılara maruz kalmamalı.

        -Askere verilecek yeni yetkilerin bölgede faili meçhullere, istismarlara ve yetki aşımlarına neden olabileceği endişeleri var.

        Biz sadece endişeden hareketle, gerekli yasal düzenlemeleri yapmazsak, bölücü terör örgütünü daha da güçlendiririz. Siz hayatını ortaya koyan bir insanın geleceğini teminat altına almazsanız, o insan ne yapacak? Endişelerden söz edenler, halihazırdaki durumlara ne diyorlar peki? Adam tutuyor, teröristin adını parka veriyor. Biliyorsunuz en son Suruç’ta böyle bir şey oldu, güvenlik güç- lerimiz anında müdahale ederek gereğini yaptılar. Devlet bu tür şeylere müsaade edemez. Bu vatanda devletin işleyişine ters hareket edenler, bedelini de öderler.

        'CENAZE NAMAZI SONRASI KALMAYA GEREK DUYMADIK'

        -Muhammed Ali bir dönem sivil itaatsizlikte bulunmuş, hapse girmiş, ceza almış biriyken bugün herkes ona sahip çıkıyor. Bunu onun kimliğiyle düşündüğünüzde nasıl değerlendiriyorsunuz?

        Merhum Muhammed Ali, bizler için de önemli bir şahsiyet. O bir özgürlük savaşçısıydı. Verdiği mesajlarla, bizlerle bir ortak paydayı paylaşıyordu. Yardım, dayanışma duyguları da güçlü biriydi. Özellikle yoksullara, mağdurlara el uzatması, onlarla ilgili yaptıkları mutluluk vericiydi. Bunların da ötesinde, duruşu olan bir insandı. İnsanların hayatı, değeri yaşadıkları sırada tam anlaşılamayabiliyor. Hatta çoğu kez değerlerinin anlaşılmaya başlanması, ebedi âleme göç etmelerinden sonra gerçekleşiyor. Bizim ülkemizde de dünyada da bunun pek çok örneği var. Mesela o dönemlerde Martin Luther King ve destekçileri, Muhammed Ali’nin düşüncelerine pek sıcak bakmıyorlardı. Eee hani özgürlük mücadelesiydi mesele? Neden Muhammed Ali ile aynı mücadeleyi vermiyorsunuz? Muhtemelen dini sebeplerden dolayı. Biri Hıristiyan, diğeri Müslüman çünkü. Mücadeleyi veren Müslüman ise yanlış yapmış oluyor; Hıristiyan ise doğru yapmış oluyor. Bizler de günümüzde Batı ile benzer sıkıntıları yaşamıyor muyuz? Kopenhag kriterleri diyorlar mesela. Kriterleri yerine getirmiş olmamıza aldırmıyorlar bile. Mülteciler meselesinde yaşadıkları- mız da ortada. Somali’ye bir kez gittiler mi? Yok! Niye? Çünkü Somali Müslüman. Batı’nın Müslümanlara karşı yaklaşımı ne yazık ki neredeyse hiçbir zaman olumlu olmadı.

        -Cuma günü yapılacak anma ve uğurlama törenine kalmamanız, Türkiye’ye dönüşünüzü erkene almanız çeşitli spekülasyonlara da neden oldu.

        Bizim buraya gelişimizdeki birinci neden, dini vecibemizi yerine getirmekti. Dini törenden sonra orada yapılacak merasim netleşmemişti. Geldiğimiz ana kadar da bu program net değildi. Buraya ulaştıktan sonda dahi programda çok sık değişiklikler yapıldığını gördük. Taslak sürekli değişiyordu. Cuma günkü programın dini bir nitelik arz etmediğini gördük. Hatta o programdan önce defin işleminin olup olmayacağı bile belli değildi. Perşembe günü cenaze namazını da eda etmiş olmamız hasebiyle, cuma günkü programa kalmaya gerek duymadık. Siyasi liderlerin katılımına dair bir şeyden de söz edilmedi. Böyle bir şey olsa kalıp ikili temaslarda da bulunma imkânı olabilirdi. Bu da olmadığı için dönmenin daha isabetli olacağını düşündük. “Ülkemiz hassas bir dönem içerisinde, orada fazlasıyla yapılacak işlerimiz var” diyerek, cumayı beklemeden dönmeyi tercih ettik.

        'KOMİSYON VURGUSU YAPSAYDI İFADE YUMUŞATILMIŞ OLURDU'

        “BU zat (CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu) biliyorsunuz bu safhaya gelmeden önce de benzer açıklamaları yapmak suretiyle, terör örgütünün arkasında olduğu siyasi partiyle adeta eş hareket eder duruma girmişti. Eş hareket eder duruma girmesinden sonra, birçok yerde bazı eylemlerin olması bana göre bir başlangıç değil, bir sonuçtur, bir neticedir. Fatih’teki olay, bana gelen bilgilere göre, şehitlerimizin oradaki yakınlarının tavrı. Tabii ki gönlümüz böyle bir şeyi her halükârda arzu etmez, istemez. Keşke öyle bir şey olmamış olsaydı. Keşke yani orada böyle bir boş kovanın konması yaşanmasaydı. Yapılanı tasvip etmek mümkün değil. Fakat tabii ki siyasetçi de nerede ne konuşacağını gayet iyi bilmeli. Tahrikler tepkiye yol açabilir. Etki-tepki meselesi. Yani siz, hele hele böyle şehitlerimizin arka arkaya geldiği bir dönemde, toplumun hassasiyetlerini göz ardı ederseniz, bu toplum size tepki verir. Toplumu tahrik etmemek lazım. Siyasilere düşen de budur. Fakat orada, bir gün önce yapılan açıklamalar, şehit yakınlarını tahrik etmiş olmalı. Televizyondaki açıklamaları ben de dinledim. ‘Biz PKK’lı mahkûmları da ziyaret ederiz, DHKP-C’li mahkûmları da ziyaret ederiz’den kastedilenin, cezaevleri ile ilgili insan hakları komisyonu üyelerinin ziyareti olduğu iyi belirtilse, ifade yumuşatılmış olurdu. Ama ‘Parti olarak ziyaret ederiz’ ifadesini kullandığınız zaman olay tamamen provoke edildi. İfade provoke edildi. Mesela yardımcısı onu çeviriyor. Yani bu, o gece o yayını yapan TV’de de dinlendi. Daha sonra diğer TV’ler de aynen alıntı yapmak suretiyle bunu yayınlamış oldular. Burada, anamuhalefette istikametini kaybeden bir siyaset anlayışı olduğunu görüyoruz. Bu, tabii ki iyi bir gelişme değil. Temenni ederim ki toparlanırlar.”

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ