Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Gündem Tevfik Göksu: Allah o gece milletin gönlünden korkuyu kaldırdı

        Balçiçek İLTER / GAZETE HABERTÜRK

        Pazartesi Sohbeti’nin bu haftaki konuğu, İstanbul Esenler Belediye Başkanı Tevfik Göksu... Esenler, 15 Temmuz gecesi direnişin sembol noktalarından biriydi. 2 kışlaya karşı mücadelede 10 şehit verildi, 33 de yaralı var. Göksu ile o geceyi ve demokrasi nöbetlerini konuştuk...

        -Bu miğfer nedir?

        Bu miğfer, 5 kişiyi ezerek, 1 kişiyi de kurşunlayarak öldüren vatan haini askerin... Birinciyi bilerek ezmiş, diğerlerini kontrolsüz ezmiş. Esenler’de 3 genç kardeşim tankın üzerine çıkıyor. Mustafa tankın üzerindeki yarbayı 8 yerinden bıçaklıyor. Elinde G3 var yarbayın, onu zorla almışlar. O da beylik tabancasıyla Mustafa’yı vuruyor. Ama taburcu oldu çok şükür. Halil ise yoğun bakımda, yaşam mücadelesi veriyor, Emrah ise şehit oluyor. Dün bize geldi bu miğfer. Bunlar 19 aracı pestil gibi eziyorlar. Araçların birinin içinde bir kız, bir erkek çocuğu var. Sürekli ziyaret ediyorum. Travmalarını atlatmaları için yardımcı olacağız.

        -Ne hissediyorsunuz bu miğfere baktığınızda?

        Büyük bir nefret hissediyorum. Ama TSK’ya, askere değil, bu miğferin altında kendine “Askerim” diyen o vatan hainine... Her akşam meydanda konuşma yaparken iki şeyi ifade edecek kelime bulamıyorum. Birincisi bu milletin kahramanlığını ifade edecek kelime, ikincisi ise bu hainleri isimlendirecek sıfat. Bulamıyorum. İnsanlık dışı yaşananlar. Kendi insanına tankın namlusunu yöneltmek, diri diri ezmek, taramak...

        -“Darbenin bile bir raconu vardır” deniliyor...

        Çok doğru. Darbenin bile bir raconu vardır. Birçok darbe gördük, tatsız günler, demokrasi dışında dönemler yaşadık ama tankın namlusunun millete döndüğü böylesine haince bir saldırı görmedik.

        -15 Temmuz gecesine dönelim mi? Esenler büyük bir direnişin gerçekleştiği yer. Siz o gece neredeydiniz? Nasıl haber aldınız?

        Gece 21.00-22.00 civarı telefonuma bir mesaj geldi, Antalya’dayım, “Boğaz Köprüsü askerler tarafından kapatıldı” diye... Endişelendim ama kimyasal saldırı diye düşündüm. “Herhalde öylesine büyük saldırı ihbarı var ki asker polise takviye olarak çağrıldı” dedim. Esenler Emniyet Müdürü’nü aradım. Müdür “Galiba darbe oluyor!” dedi.

        -Ne hissettiniz duyunca?

        Anadolu’da bir tabir vardır, “Sırtımdan kaynar suyu döktüler’’ derler ya... Aynen o durum. Bu FETÖ denilen, köşeye sıkıştığında ne yapabileceğinin ve potansiyelinin ne olduğunu tartıştığımız örgüt geldi aklıma. “Bu FETÖ ayaklanması” dedim kendi kendime... Hemen belediyeyi aradım, “Bütün araçları kışlaların önüne çıkartın ve bütün yolları kesin” dedim; atladım arabaya, İstanbul’a yola çıktım. Bir taraftan araba kullanıyorum, bir taraftan arkadaşları organize etmeye çalışıyorum.

        -Kimse bir şey demeden?

        Hayır. Tamamen doğal refleks. Çöp araçlarını ve iş makinelerini kışlaların önüne çektirdim. Ana arterleri kapattırdım. Tekrar teşkilatı aradım. Sonra Başbakan ekrana bağlanınca “Tamam” dedim. Emniyeti korumaya almamız lazımdı çünkü kışlaya çok yakın. Emniyet müdürü “Başkan biz direneceğiz, destek verin’’ dediği anda 15 bin kişiyi orada topladık. Emniyete geldiler ve geri döndüler. İlk gözaltı orada gerçekleşti. Zaten amaç Esenler Emniyeti’ni ele geçirip idareyi buradan yapmakmış. Bizim 2 kışlamız var ilçede ve bu 2 kışla bu işin merkeziymiş.

        -Niye önemli bu kışlalar?

        47. Mekanizma Alayı’nın başındaki albay zaten bu işin başıymış. Sonradan öğreniyoruz tabii. WhatsApp yazışmalarında ortaya çıktı.

        Maalesef tanıyorum. Devlet protokollerinde bir araya geldik. Emniyet müdürümüz her hafta bununla toplantı yapıyor. O gece arayıp “Teslim ol” diyor, o da “Sıkıysa gel al” diye cevap veriyor. Çok acı tabii. Araçları kışlanın önüne çekmek, bunların moralini çok bozmuş. Otobana inebilecekleri bütün caddeleri de kapattırdım ama otobanı kestirmedim. Çünkü o zaman daha net bilmiyorum darbe mi değil mi? Otobanı kendi kendime kestirmek istemedim. Başbakan daha konuşmamıştı. Panik havası yaratmak istemedim. Hali arar, meyve kamyonlarıyla keserdim ama tereddüde kapıldım.

        -Siz yoldasınız o arada...

        Evet. Hayatımın en uzun yolu, en uzun gecesi. Deli gibi araba sürüyorum, telefonla konuşuyorum, bir an önce İstanbul’a ulaşmaya çalışıyorum. Vatan nöbeti tutmam lazım, herkes meydanlarda... Kimse “Acaba?” demedi, gurur duydum teşkilatımla. Sabah 05.00’e doğru kışlada büyük bir operasyon yaşandı. Çok ama çok zor dakikalardı. Askerlerimiz ve polislerimiz şehit oldu. En büyük kırılmalardan bir tanesi orasıydı. Tugay komutanı hâlâ firarda. Diğerleri tutuklu. 33 yaralımız var. Esenler’de oturan 7 şehidimiz var, Esenler’de şehit olan sayısı ise 10. Söylerken bile zorlanıyorum. 5 yoğun bakımda kardeşimiz var.

        -İlk şehit kim?

        Hepsi zaten ilk saatlerde. 23.30-24.00 civarında. Tanklar o zaman iniyor otobana zaten. Cumhurbaşkanı meydana çağırınca öyle sanıyorum ki Esenler’de kimse evde kalmadı. 500 bin kişi nüfusumuz, yüzde 95 meydandaydı, inanın. İlk şehidimiz bir hanım. Türkmen Tekin’in kardeşi aradı ve “Başkanım yengem şehit oldu!” dedi. O anda yıkıldım inanın. Emniyet müdürü “Bunlar galiba ateş kullanacaklar” demişti. Bir taraftan müthiş bir sorumluluk hissi. İnsanları meydana çağırıyorsunuz, çağırıyorum ama sivil onlar, bu insanları da korumam lazım. Gecenin uzunluğuna uzunluk katan haber oydu. Bir kadının şehit olması... Sonra şehit haberleri bir bir gelmeye başladı. Onca yetim...

        -İlhan Varank da Esenler’de oturuyordu...

        Evet. Onun ve Erol Olçok’un şehitliği... İnanın ne söyleyeceğimi bilmiyorum. Yıkıldım. Erol ile 1994 yılından beri tanışırız. “Cesur adamdı, Allah ona şehitliği nasip etti” diye düşündüm. Şehitlik cesaret işidir. Erol’u duyunca bütün hayat defterini kontrol etmeye başladım. Çok yakın tanıdığınız biri olunca, kelimeler yetmiyor. Allah o gece milletin gönlünden korkuyu kaldırdı. O gece kimsenin yüzünde korku emaresi yoktu.

        'DEMOKRASİ NÖBETİ ÖNEMLİ, MORALİMİZİ AYAKTA TUTUYOR'

        -Esenler darbe girişimi sonrası nasıl?

        Düne kadar inanın hayat yok gibi hissediyordum ben. Sokaklar farklı, belediye farklı, kışlalar farklı. Bir acayip durum, öyle geziyorum meydanları... Gerçekten bu toprakların çocukları nasıl bu kadar hain olabildiler? İzahını siz yapabiliyor musunuz Balçiçek Hanım? Ben yapamıyorum. Bu adamlar yıllarca bu ülkedeki insanlara “Diyalog” dediler, “Barış” dediler, “Hoşgörü” dediler. Biz Milli Görüşçüler bu Fethullahçılarla üniversite yıllarında çatışan bir gruptuk. Biz bunlara “Çok uyuzca duruyor” derdik. Korkak, uyuz... Uyuz kedi gibi sıkıştığında nereye tırnak atacağını bilmeyen bir yapıya dönüşmüşler. Bu travmayı atlatmamız lazım. O yüzden demokrasi nöbetleri önemli, moralimizi ayakta tutuyor.

        -Toplum inanılmaz gerçekten...

        Türk toplumunun sosyolojisini yeniden yazacağız. Ben sosyoloğum, her girdiğim evde toplumu yeniden okudum. Her şehitten sorumlu bir müdür atadım. Bu çocuklar biz var oldukça aileleri bize emanet. Bu toplumda vatan, millet kavramı öylesine kuvvetli ki... “Türkler vatanın ne demek olduğunu dünyaya gösterdiler” diyor Arap medyası. Evet çok doğru ama şunun izahını yapamıyoruz, benim 6 yaşındaki oğlum geçenlerde şöyle sordu: “Hani askerler iyiydi baba?’’ Annesiyle nöbete gidiyor meydanlara. Tabii halkın bu cesareti arkasında Cumhurbaşkanı’mızın kuvvetli duruşu var, onu da unutmamak lazım.

        -Sizce bitti mi bu iş? FETÖ durdu mu?

        Durduğunu zannetmiyorum. Bu adamlar hücre şekli çalışıyor. Allah insana düşmanının mertini nasip etsin. Kutsalları yok, mertlikleri yok. İfadelere bakın, darbeyi kimse yapmamış. “Tiyatro bu!” diyenler... Olacak iş mi? Bu tehlikeyi bertaraf etmek için halkın duruşu çok önemliydi. Bertaraf edildi. Belki bedeli ağır oldu ama büyük hayır çıkacak. Millet olmayı öğreneceğiz ve bu pislik kolay kolay temizlenmezdi başka türlü. Bu millet bu şansı çok iyi değerlendirecek. Mesele sadece darbe değildi. Cumhurbaşkanı’nı şehit etmek, ülkeyi kaosa sürüklemek, hedef çok daha büyükmüş. Cumhurbaşkanı Türkiye etrafında bir sur adeta. O sur kalkarsa biz Suriye, Mısır oluruz. Bunlar sedece darbe niyetiyle ortaya çıktılarsa bu kadar mı akılsızlar, sadece TRT’yi ele geçirmeye çalışıyorlar? İş çok daha büyük. Kaos planını görmek lazım. Çokuluslu güçlere peşkeş çekeceklerdi ülkemizi. İzin vermedik, vermedi bu millet. Cumhurbaşkanı’nı kendileri gibi korkak zannettiler, yürekliliğini hesaba katmadılar. Bu milletin her bir ferdi kahraman. Bu millet darmadağın olursa, bu topraklar darmadağın olursa yeryüzü vicdansız kalır. Bunun üzerine yeni şeyler inşa etmeliyiz ve dünyanın vicdanı olduğumuzu göstermeliyiz.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ