Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Gündem Politika Adalet Bakanı Bekir Bozdağ: ABD'nin bunu bize sorma hakkı yok

        Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, kanun hükmünde kararname kapsamında getirilen düzenlemeye ilişkin, "Şu anda cezaevlerinde 214 bin kişi bulunmaktadır. Bunlardan 93 bin kişiyi bu düzenleme ilgilendirmektedir. İlk etapta 38 bin kişinin tahliyesi söz konusu olacaktır" dedi.

        Bozdağ, A Haber televizyonunda katıldığı programda gündeme ilişkin soruları yanıtladı, açıklamalarda bulundu.

        Kanun hükmünde kararnameyle şartlı salıverme süresinin bir yıldan iki yıla çıkarıldığı belirtilerek, "Böyle bir düzenlemeye niçin gerek duyuldu, düzenleme ne getiriyor? Bunun af olduğu yönünde yorumlar var" denilmesi üzerine Bakan Bozdağ, önemli bir düzenlemenin bugün yürürlüğe girdiğini belirtti.

        Yasanın, hükümlülerin şartla salıvermeye bir yıl kala denetimli serbestliğe çıkmalarına izin verdiğini hatırlatan Bozdağ, "Biz bir yıllık süreyi, şartla salıverilmesine iki yıl kala denetimli serbestliğe çıkma olarak değiştirdik, yani bir yıl artırdık" diye konuştu.

        Bakan Bozdağ, süreli hapis cezalarının hükmedilen ceza süresinin üçte ikisi kadar uygulandığını hatırlatarak, "Bu düzenleme de hükmedilen cezasının yarısı kadar uygulanacak. Burada da bir indirim yapıldı" ifadesini kullandı. Bunun bazı istisnalarının bulunduğunu vurgulayan Bozdağ, şunları söyledi:

        "Bu düzenleme 1 Temmuz 2016 tarihinden önce işlenmiş suçlarla ilgilidir. 1 Temmuz'dan sonra işlenmiş suçlar bakımından uygulanmayacaktır. Bu düzenleme kasten adam öldürme, alt soya, üst soya, eşe ve kardeşe karşı, kendini savunamayacak durumda olan kişilere karşı işlenen kasten yaralama neticesi sebebiyle ağırlaşmış yaralama suçlarında, cinsel saldırı suçlarında, uyuşturucu madde imal ve ticareti suçlarında, terörle mücadele kapsamında olan suçlarda, milli güvenliğe, milli savunmaya, anayasal düzene karşı işlenen suçlarda ve özel hayata ve bu hayatın gizliliğine karşı işlenen suçlarda bu düzenleme uygulanmayacaktır. Bu suçların tamamı da kapsam dışındadır. Şu anda Türkiye cezaevlerinde 214 bin kişi bulunmaktadır. Bunlardan 93 bin kişiyi bu düzenleme ilgilendirmektedir. İlk etapta 38 bin kişinin tahliyesi söz konusu olacaktır. Bunların bir kısmı, büyük bir kısmı açık cezaevinden, diğer kısmı da kapalı cezaevlerinden olması söz konusu olacaktır."

        "DENETİMLİ SERBESTLİK AF DEĞİL"

        Denetimli serbestliğin af olmadığına dikkati çeken Bozdağ, "Kamuoyunda sanki af yapılmış gibi bir algı oluşturulmaya çalışılıyor" diye konuştu.

        Denetimli serbestliğin, cezanın ceza infaz kurumunda çekilmesinin yanında denetim altında serbest şekilde dışarıda infazına imkan veren bir yöntem olduğunu anlatan Bakan Bozdağ, bunun ABD'de de pek çok demokratik hukuk devletinde de olduğunu vurguladı.

        Türkiye'de denetimli serbestliğin 2005'ten beri uygulandığını dile getiren Bozdağ, "Bugüne kadar 2 milyon 200 bin kişi denetimli serbestlikten istifade etmiş. Bunların bir kısmı cezaevine girdikten sonra istifade etmiş. Cezaevine girdikten sonra bundan istifade eden kişi sayısı 303 bin. Ama cezaevine girmeden de mahkemeler, yargılama sonucunda adli para cezası veya hapis cezası yerine bir yerde kamu yararına çalışmaya hükmedebiliyor. O nedenle denetimli serbestlik af değildir, cezanın infazının cezaevi dışında farklı bir yöntemle yapılması şeklidir" ifadelerini kullandı.

        Ceza infaz yöntemlerine ilişkin bilgi veren Bakan Bozdağ, şunları kaydetti:

        "Bu yasadan sonra ilgililerin bütün dosyaları infaz savcılıkları tarafından inceleniyor. İnceleme durumuna göre dosyası tekemmül edenlerle ilgili kararlar verecek, bunlar tahliye olacak. Tahliyeden sonra bunlar üç gün içinde denetimli serbestlik müdürlüklerine müracaat edecekler. Orada da bunların risk analizi yapılacak, 'kime ne tür denetimli serbestlik uygulaması yapalım' denilecek. Belki şu anda çok ciddi yoğunluk olacaktır onun için randevuyla uygulanması sağlıklı olacaktır. Muhtemel öyle uygulanacaktır. Nelere hükmedilebiliyor? Karakolda her gün imza vermekle yükümlü tutulabilir, kamu yararına kamuda veya başka bir yerde çalışmasına hükmetmek suretiyle yapılabilir, bazı eğitim programlarına, sosyal programlara katılma zorunluluğu getirebilir, bazı bireysel iyileştirici görüşmeler ve terapilere katılma zorunluluğu getirebilir, bazı faaliyetlere katılmama, bazı yerlere gitmeme zorunluluğu getirilebilir. Bunların hepsi bu kişinin risk durumuna göre değerlendirilecek ve buna göre onların cezası dışarıda, bu mükellefiyetlerden birine hükmedilmek suretiye yerine getirilecek."

        "TÜRKİYE'DE ŞU ANDA 2 BİN700 KİŞİDE ELEKTRONİK KELEPÇE VAR"

        Bakan Bozdağ, söz konusu kişilerin denetimli serbestlik müdürlükleri tarafından yakından takip edileceğini belirterek, "Eğer toplum için tehlikelilik durumu varsa o zaman elektronik kelepçe uygulaması dediğimiz uygulamamız var. Ona elektronik kelepçe takılıyor, Ankara'da genel müdürlük bünyesinde de bir izleme merkezimiz var, Türkiye'de şu anda 2 bin 700 kişide elektronik kelepçe var" diye konuştu.

        Tehlike sınırı yüksek olanlara yönelik böyle bir uygulamanın da gerçekleştirildiğini ifade eden Bozdağ, denetimli serbestlik uygulamasından istifade edenlerden tekrar suç işleyenlerin oranının sadece binde 8 olduğunu vurguladı.

        Denetimli serbestlik süresinde suç işleyenlerin bu haklarının yandığını ve hemen kapalı cezaevine konulduğunu belirten Bozdağ, "O nedenle denetimli serbestlikle tahliye olan kişiler bir daha suça bulaşmamak için çok büyük hassasiyet de gösteriyor" dedi.

        Bu uygulamanın afla karıştırılmaması gerektiğini vurgulayan Bozdağ, "Buna 'af' diyenler ya bizim hukukumuzu ve dünyadaki infaz sistemini bilmiyor ya da sadece karalama maksadıyla kullanılıyor. Denetimli serbestlik cezanın dışarıda denetim altında infazını öngören bir infaz sistemidir" ifadesini kullandı.

        "TAHLİYELER BAŞLADI"

        Tahliyelerin ne zaman başlayacağının ve bundan faydalananların sayısının artıp artmayacağının sorulması üzerine Bozdağ, şu cevabı verdi:

        "İlk etapta tahliye beklediğimiz yaklaşık 38 bin tahmin ediyorum, bu, biraz aşağı, yukarı olabilir. Diyelim ki bir ay sonra süresi dolacak olanlar var onlar da bu yasadan istifade etmiş olacak. Şu anda yargılaması devam edenler var, henüz ceza almamışlar, ceza aldıkları takdirde 1 Temmuz 2016'dan önce işlenmiş suçlar bakımından da uygulanma kabiliyeti olacaktır. Bir defaya mahsus bu uygulama oluyor ama geriye dönük olduğu için, geriye dönük yargılamalar sürdüğü için, bittikçe, yasanın aradığı şartlar oluştukça onlar da istifade edecektir. O nedenle bunun geriye dönük bir etkisi var ama geleceğe dönük de büyük bir uygulaması olacaktır."

        Tahliyelerin başladığını belirten Bozdağ, "Şu anda küçük yerlerde muhtemelen tahliyeler olmuştur ama Ankara, İstanbul gibi büyük yerlerde de başlamış olabilir. Çünkü herkesin dosyası tek tek incelenecek" diye konuştu.

        "15 Temmuz'dan sonra çok sayıda kişinin tutuklanmasından dolayı cezaevlerinin kapasitesinin yetersiz kaldığı için böyle bir uygulamaya gidildiğine" yönelik iddiaların hatırlatılması üzerine Bozdağ, denetimli serbestlik konusunun uzun süredir gündemlerinde olduğunu bildirdi.

        "Denetimli serbestliğin üç yıla çıkarılmasına" yönelik milletvekillerinden toplumun birçok kesimine kadar kendilerine talepler geldiğini ifade eden Bakan Bozdağ, bununla ilgili bir formül arayışında olduklarına yönelik o dönemlerdeki açıklamalarını hatırlattı.

        "Türkiye cezaevlerinde şu anda yaklaşık 215 bin tutuklu ve hükümlü var" diyen Bozdağ, bunu büyük bir rakam olarak nitelendirdi. Bozdağ, şunları kaydetti:

        "Cezaevlerimizin kapasitesinin üzerinde de bir yoğunluk söz konusu. Hem bu yoğunluk bu kararın alınmasında etkili hem de bu cezaevlerinde bulunan insanların topluma kazandırılması bakımından bir oryantasyona ihtiyaç duyulması burada önemli. Bir de denetimli serbestlik uygulaması. Bu uygulamayı başlatan bütün ülkelerde başlangıçta çok dar uygulanırken zaman geçtikçe daha fazla uygulanmaya başlanmış. Çünkü cezanın içeride infazıyla dışarıda başka sorumluluklar ve yükümlülükler yüklenerek infazının topluma sağladığı fayda üzerinde de çalışılmış. Biz Türkiye uygulamasında 2005'ten beri bu yana cezanın dışarıda infazının hem bir daha suç işlememe eğilimini güçlendirip kişileri suçtan uzak tuttuğu gibi hem de onları topluma kazandırmada etkin sonuç doğurduğunu gördük."

        OHAL'İN SÜRESİ

        Düzenlemenin kanun hükmünde kararnameyle yapıldığı belirtilerek, uygulamanın olağanüstü hal süresiyle mi sınırlı olup olmadığının sorulması üzerine Bozdağ, "Bu düzenlemeyi Meclis Genel Kurulu'nda da görüşüp yasalaştıracağız ki ileride herhangi bir kargaşaya, tereddüde imkan olmasın diye" yanıtını verdi.

        Olağanüstü hal uygulaması süresinin uzatılıp uzatılmayacağı sorulan Bakan Bozdağ, "İhtiyaç olursa OHAL'i elbette hükümet, uzatmasını TBMM'den yeniden talep edebilir, bunu değerlendirebilir ama şu anda bu yönde alınmış bir kararımız yok" dedi.

        Affın hükümetin gündeminde olup olmadığı sorulan Bozdağ, "Af gündemimizde yok, aklımızda da yok bundan sonra da olmayacaktır" karşılığını verdi.

        Kamuoyunda ilgi toplayan aralarında şarkıcı Deniz Seki'nin de bulunduğu bazı isimlerin kanun hükmünde kararnameyle yapılan düzenlemeden yararlanamama sebebi sorulan Bozdağ, uygulama kapsamı dışındaki suçlara dikkati çekti.

        TERÖR ÖRGÜTÜ ELEBAŞISI GÜLEN'E YÖNELİK İADESİ

        Terör örgütü elebaşı Fetullah Gülen'in ABD'den iade talebi kapsamında gelinen sürece yönelik soru üzerine Bakan Bozdağ, Türkiye ile ABD arasında suçluların iadesine ilişkin anlaşma olduğunu vurguladı.

        Türkiye'nin acele tutuklama talebini ABD'nin yetkili makamlarına ilettiğini ifade eden Bozdağ, söz konusu makamın kendilerine bu talebin nedenini sorduğunu aktardı. Buna da gerekli cevabın verildiğini ifade eden Bozdağ, "Ama anlaşmaya göre bize böyle bir soru yöneltmeye hakları yok" diye konuştu.

        Anlaşmanın talebin ulaşmasının ardından ilgili ülkeye geçici tutuklama tedbirini uygulamasını emrettiğini vurgulayan Bakan Bozdağ, "Bizim beklentimiz, aramızdaki iade anlaşmasının ilgili hükümleri çok açık. Bu hükümlerin tartışmasız imzacı devlet tarafından, ABD tarafından uygulanması gerekir. Şu ana kadar ABD yetkili makamları buradaki hükmün gereğini yerine getirmediler" diye konuştu.

        Bozdağ, ABD'den bir heyetin 22 Ağustos'ta Türkiye'ye geleceğini belirterek, sonrasında Türkiye'den de bir uzman heyetin ABD'ye gideceğini kaydetti.

        "ADİL ÖKSÜZ İÇİN ÇEMBER DARALIYOR, TÜRKİYE İÇİNDE OLDUĞUNU TAHMİN EDİYORUZ"

        Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, FETÖ'nün "hava kuvvetleri imamı" olduğu ileri sürülen Adil Öksüz ile ilgili, "Gürcistan'da olduğuna dair bilgiler araştırıldı ama bunlar doğrulanmadı. Gürcistan'da değil. Şu anda Türkiye içinde olduğunu tahmin ediyoruz ve çemberin daraldığını da ben düşünüyorum. Yakında İçişleri Bakanlığımızın oluşturduğu ekipler tarafından Adil Öksüz yakalanıp yargıya eminim ki teslim edilecektir." dedi.

        ABD'li yetkililerin FETÖ elebaşı Fetullah Gülen'in Türkiye'de artık karşılığının olmadığını görmesi gerektiğini belirten Bozdağ, şöyle devam etti:

        "Türkiye'de yaşanan darbe teşebbüsüne benzeri FETÖ'nün okullarının olduğu ülkelerde de var. O okullarda yetişenlerin kamuda etkin bir yere geldiğinde benzer bir girişimi ülkelerinde yapacağı endişesi her yerde var. Bu endişenin ABD de olması lazım. Fetullah Gülen yanındakilere 'CIA ve MOSSAD'dan korkmayın, çünkü onların donunun rengine kadar biliyoruz' diyor. Devletin bütün yerlerine sızmayı büyük bir marifet ve ibadet kabul eden birisinin bunu ABD'de yapmaması mümkün değil. ABD'nin sosyal, kültürel, siyasal ve ekonomik hayatında nasıl etkin olmaya çalıştığını görüyoruz. Türkiye'de bunu yaptılar. Türkiye'de 40 sene sonra bir yere geldiler, ABD'de bunu belki 10 sene sonra bir noktaya getirecekler. Bunların ABD için de şimdi olmasa bile uzun vadede bir tehdit oluşturacağı çok açıktır. ABD'nin bu konuyu bir kez daha düşünüp karar vermesi gerektiğine inanıyorum, iade ihtimalini ben yüksek görüyorum. Eğer iade etmezse Türkiye ile ABD arasındaki ilişkiler 15 Temmuz'dan öncesi gibi olması oldukça zor olacaktır."

        ABD'nin sergilediği tutum nedeniyle Türkiye'de ABD karşıtlığının arttığına dikkati çeken Bozdağ, "Bundan sonra Fetullah Gülen'i himaye eden ABD'nin her açıklaması ve tutumu Türk halkının ABD'ye olan karşıtlığını yükseltecektir. ABD bundan sonra sadece Türkiye'yi kaybetmekle kalmayacak, Türk halkını da kaybedecektir." dedi.

        "ÖKSÜZ'Ü GÖRENLER İLGİLİ MAKAMLARA İHBARDA BULUNSUN"

        Bir soru üzerine, 11 Temmuz'da "AB ile imzalanan Belçika Kaidesi" protokolüne de değinen Bozdağ, darbe girişimi sırasında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a ve ailesine dönük suikast girişiminin de söz konusu olduğunu anımsattı.

        Bozdağ, söz konusu protokolle devlet başkanına ve ailesine yönelik suikast veya suikast girişimlerinin siyasi suç olarak değerlendirilmeyip iade kapsamına aldığını vurguladı. Bozdağ, "Bu nedenle bu kural nedeniyle Türkiye'nin haklılığı var. Bunu bir siyasi suç olarak değerlendirmeleri mümkün değil. Bizim savcılıklarımızın, sulh ceza hakimliklerine yaptıkları talep üzerine verilen yakalama kararları içerinde Cumhurbaşkanına suikast girişimi nedeniyle de yakalama kararı çıkartıldığını ve iadenin bunun da konu edildiğini ifade etmek istiyorum. Bu protokol, Türkiye'nin elini güçlendirmektedir." ifadesini kullandı.

        FETÖ'nün "hava kuvvetleri imamı" olduğu ileri sürülen Adil Öksüz'ün Gürcistan'da yakalandığına dair iddiaların sorulması üzerine Bozdağ, şu bilgiler verdi:

        "Gürcistan'da olduğuna dair bilgiler araştırıldı ama bunlar doğrulanmadı. Gürcistan'da değil. İçişleri Bakanımız geçen gün açıkladı. Bununla ilgili özel ekipler kuruldu. Şu anda Türkiye içinde olduğunu tahmin ediyoruz ve çemberin daraldığını da ben düşünüyorum. Yakında İçişleri Bakanlığımızın oluşturduğu ekipler tarafından Adil Öksüz yakalanıp yargıya eminim ki teslim edilecektir."

        Vatandaşlara da çağrıda bulunan Bozdağ, Adil Öksüz'ün fotoğraflarının medyada yer aldığını anımsatarak, Adil Öksüz'ü görenlerin ilgili makamlara ihbarda bulunmasını istedi.

        Bakan Bozdağ, Adil Öksüz'ün serbest kalması yönünde karar veren ve haklarında soruşturma açılan iki hakimin durumunun sorulması üzerine, "Verilen adli kontrol kararının geçtiği yerde bir ifade kullanılmış. 'Her ne kadar tutuklanması için somut veri olsa da' diye başlıyor. Siz somut bir şey görüyorsunuz ve bunun tahliyesine karar veriyorsunuz ki. Çok olağan dışı bir durum var burada. Savcının tutuklama talebine bakıyorsunuz. Savcı, normal tutuklama talebinin dışında oraya ayrıca ilave bazı şeyleri de koyduğunu görüyoruz. O yüzden bu konuyu bütün Türkiye gibi biz de önemsiyoruz. HSYK, çıkan haberler üzerine inceleme başlattı, şimdi el çektirdi görevden, soruşturma izni verdi ve bu soruşturma sonucuna göre onların hakkında karar verecektir." değerlendirmesinde bulundu.

        "İLİŞKİLERİN NORMALLEŞTİRİLMESİ TÜRKİYE'NİN DE İSRAİL'İN DE ÇIKARINADIR"

        Bakan Bozdağ, İsrail ile imzalanan mutabakat metni kapsamında İsrail'in 25 gün içerisinde 20 milyon dolar tazminat ödeyeceğinin anımsatılması üzerine, "Bizim öngördüğümüz şartlar kabul edildi. İsrail hükümeti ile Türk hükümeti arasında imzalanan anlaşma da bu çerçevede yürürlüğe girecektir. İsrail ile Türkiye arasındaki ilişkilerin normalleştirilmesi Türkiye'nin de İsrail'in de çıkarınadır." yanıtını verdi.

        Viyana Uluslararası Havalimanı'nda Türkiye'de 15 yaş altındaki çocukların istismarına izin verildiğini iddia eden yazıya yer verildiği hatırlatılarak, bu konunun İsveç Dışişleri Bakanı Margot Wallström tarafından da gündeme getirildiğini belirtilmesi üzerine Bozdağ, şunları söyledi:

        "Avrupa Birliğini üye ülkelerini ön yargı esir almış durumda. Şu anda ırkçılık, İslamofobiya, ayrımcılık ve yabancı düşmanlığı giderek artıyor. Siyasiler de bunu minimize etmekle uğraşmak yerine bunu cesaretlendiren açıklamalar yapıyor. Avrupa Birliğini üzerinde yükseldiği değerlerin tamamı, eşit, hürriyet, adalet gibi evrensel değerler ama AB'nin geldiği nokta bu değerlere arkasını dönen bir noktadır."

        Bakan Bozdağ, 15 yaş altındaki çocukların istismarının cezalandırması konusunda yasal bir boşluk ve bir sıkıntının olmadığını bildirdi.

        "ANAYASAMIZA, DEVLETİMİZE, MİLLETİMİZE SADAKATİ OLMAYANLARIN YARGIDA YERİ YOK"

        Adalet Bakanlığının alacağı 4 bin hakim ve savcının FETÖ'cü olmaması için hangi önlemlerin aldığının sorulması üzerine Bozdağ, şu bilgileri verdi:

        "Bu alınacaklar hem avukatlar hem de hukuk fakültesi mezunları arasından seçilecek. Önce ÖSYM tarafından yazılı sınav yapılıyor, sonra mülakat yapılıyor. Burada başarılı olanlar Adalet Akademisinde staja başlıyorlar. Stajın bitiminde de bir yazılı bir de sözlü sınav yapılıyor. Bütün bu sınavlarda başarılı olanlar hakim ve savcı olarak mesleğe kabul edilip ataması yapılıyor. Şuanda bizim ciddi sayıda hakim ve savcı ihtiyacımız var. Açığa alınmalardan sonra, Adalet Akademisinde stajda olan 5 bin civarında hakim ve savcıyı staj süresi tamamlanmadan mesleğe kabulün önünü açan bir düzenleme yaptık. Bu cuma günü onlardan yaklaşık 600 hakim ve savcının kura töreni olacak. her hafta sınavı bitenlerden bir grubu mesleğe alacağız ki açığa alınmalardan dolayı yargıda bir sıkıntı olmasın diye. Adli yıl açılana kadar 5 bini hakim ve savcının mesleğe kabulü tamamlanacak. Bu sene aralık ayında yapacağımız sınavda 3 bin kişi alacağız, bunlardan 2 bin 200'ü hukuk fakültesi mezunu, 800'ü avukatlardan olacak. 2017 yılında da 4 bin kişi için kadro aldık. FETÖ'cülerin sızmaması için de her türlü araştırmayı titizlikle yapıyoruz ve yapacağız. Yani anayasamıza, devletimize, milletimize sadakati olmayanların yargıda yeri yok."

        "FETÖ'NÜN DARBE KABİLİYETİNİN KALDIRĞINA BEN İHTİMAL VERMİYORUM"

        Bozdağ, HSYK'nın ikiye bölünmesi ve üyelerinin TBMM tarafından seçilmesi yönündeki tartışmalarla ilgili soruya, "HSYK üyelerinin seçim usulünü Türkiye'nin biran evvel değiştirmelidir. Bunun gecikmeye tahammülü yoktur. İki seçim yaşadık yargı kutuplaştı, ayrıştı. Üçüncü seçimi eğer aynı usulde yaparsak Türk yargısı bir kez daha kaybedecektir. Siyasi partilerimizin HSYK'nın seçim usulü konusunda bir uzlaşmaya varmaları gerekmektedir." dedi.

        Azerbaycan'da FETÖ denetimindeki üniversiteden 50'ye yakın Türk akademisyenin görevden uzaklaştırıldığının anımsatılması üzerine Bozdağ, "FETÖ'nün Türkiye'den sonra en güçlü olduğu yerlerden birisi Azerbaycan. Bu Azerbaycan hükümetinin bir tedbiri. Onlar kendi iç hukuklarına göre bir karar aldılar. Bütün devletler bence bunu kendi ülkelerinin menfaatleri bakımından değerlendiriyor. Sayın Aliyev, ileri görüşlü bir lider. Ben Azerbaycan gelecekte bir tehlike ve tehdit altında olmaması için her adımı atacağına ben inanıyorum." ifadesini kullandı.

        Bozdağ, "darbe tehlikesi yüzde yüzde geçti" demenin yanlış olacağına dikkati çekerek, "Bundan sonra FETÖ'nün Türk Silahlı Kuvvetlerini kullanarak bir darbe teşebbüsünü yapabilme imkan ve kabiliyetinin kaldığına ben ihtimal vermiyorum." diye konuştu.

        AA

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ