Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Gündem Hrant Dink davasında belgeler okunuyor

        Hrant Dink suikastiyle ilgili ihmali bulunduğu ileri sürülen kamu personelinin yargılandığı davanın sanıklarından dönemin Trabzon İstihbarat Şube Müdürlüğü'nde görevli polis memuru Mehmet Ayhan, yardımcı istihbarat elemanı Erhan Tuncel'in savcılığa verdiği yalan ifadeler sonucu sanık olduğunu ileri sürdü. Erhan Tuncel'in tetikçi olarak Ogün Samast'ın adını bildirmediğini ileri süren Ayhan, Fetullah Gülen Terör Örgütü ile de bir bağının bulunmadığını söyledi.

        Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink Cinayeti'ne ilişkin 2'si tutuklu 35 sanıklı davanın 12. duruşmasında, dönemin Trabzon İstihbarat Şube Müdürlüğü'nde görevli polis memuru Mehmet Ayhan savunmasını yaptı. Kürsüye gelen Mehmet Ayhan "Tarafıma yüklenen suçların çoğunun Erhan Tuncel'in savcılığa verdiği ifadelerden oluştuğu anlaşılmaktadır. Erhan Tuncel'in verdiği ifadenin yalan yanlış olduğu, tutarsız olduğu da artık aşikardır" dedi. Kendisiyle ilgili suçlamalara cevap veren Ayhan, "Ağustos 2005'te Trabzon'da göreve başladım. Erhan Tuncel'in elemanlaştırıldığı dönemde Trabzon'da görevli olduğum düşünülerek sanık yapılmışım. Erhan Tuncel'in yardımcı istihbarat elemanı olduğu 24 Kasım 2004'te Diyarbakır'da görevliydim. Benim tüm gizli görüşmelere katıldığım ifadesi yanlıştır" şeklinde konuştu.

        "BU SEBEPLE (ERHAN TUNCEL İLE) İRTİBAT KESİLMEMİŞTİR"

        Yardımcı istihbarat elemanlarının, emniyetle ilişki kesme şartlarını detaylı olarak anlatan sanık Ayhan, "Eleman bir süre takip edilir. Elemanla ilişik kesildiğinde 'Görüşülmeyeceği' ifadesi genelgede yok... Elemanın ilişkisi kademeli olarak kesilir. İlişik kesildikten sonra yardımcı istihbarat elemanıyla yapılan görüşmeler ya da takip edilmesi kişisel tercih değildir, üstlerden aldığım karar ile uygulanmıştır. Bu sebeple (Erhan Tuncel ile ) irtibat kesilmemiştir. İddianamede bahsedilen telefon şahsi değildir, elemanlar ile yapılan telefondur" şeklinde konuştu.

        "ERHAN TUNCEL BİZE OGÜN SAMAST ADINI BİLDİRMEDİ"

        "Yasin Hayal'in tetikçi arayışı gizlenmiştir" şeklindeki iddiaya da cevap veren Ayhan, "Erhan Tuncel'in bize Ogün Samast'ın ismini verdiği iddiası gerçek dışıdır. Erhan Tuncel, cinayetle Yasin Hayal'in bir ilgisinin olmadığını, kafede olduğunu gidip görebileceğimizi söyledi. Babası, olaydan sonra Ogün Samast'ın adını ilk kez duyurmuştur. Erhan Tuncel ise Ogün Samast'ı tanımadığını söylemiş, bize bilgi vermemiştir. Erhan Tuncel'in gözaltına alındığı ve 9 memurun imzasının bulunduğu tespit tutanağı ile bu sabittir. Erhan Tuncel ifadesinde; 'Ogün Samast'ın adını hiç söylemediğim için o gün de hiç söylemedim" diyor. Erhan Tuncel bize Ogün Samast adını bildirmedi" diye konuştu.

        "BU BİLGİYİ YANSITMAK İSTEMESEYDİM YAPMAZDIM"

        Yetkili makamlardan bilgi ve belge saklandığı iddiasının doğru olmadığını söyleyen Ayhan, "Yasin Hayal'in Dink'e yönelik eylem tasarısı fikrine yönelik bilgileri rapora dönüştürmüştüm. İlerleyen zamanlara bu konuyu teyit eden yeni bir somut bilgi verilseydi onu da raporlardık. Dink Cinayeti tasarısıyla ilgili hazırlanan F4'lerde Zenit ile parafı olan kişiyim. Bu bilgiyi yansıtmak istemeseydim yapmazdım" şeklinde konuştu.

        "ÖNCE ERGENEKONCU, SONRA FETECÜLÜKLE SUÇLADI"

        Erhan Tuncel'in polisleri önce Ergenekoncu sonra da FETÖ'cülükle suçladığını söyleyen sanık Ayhan, Tuncel'in röportajlarının bulunduğu gazeteleri mahkemeye sunarak "Erhan Tuncel'in ifadelerinin itibar edilecek ifadeler olmadığı açıktır" dedi.

        YARGILAMANIN DURDURULMASI TALEBİ REDDEDİLDİ

        Öte yandan Mahkeme heyeti, eski mülkiye müfettişleri sanıklar Şükrü Yıldız ile Mehmet Ali Özkılınç'ın eksik ön inceleme yapıldığı gerekçesiyle kovuşturmanın kendileri açısından durdurulması talebini reddetti. Mahkeme heyeti kararında, "Terör örgütüne yardım etme" suçunun soruşturma iznine tabi olmayan suçlardan olması, Bakırköy 8. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 21 Mayıs 2014, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM) 14 Aralık 2010 ve Anayasa Mahkemesi'nin 17 Temmuz 2014 tarihli Dink ile ilgili kararlarını gerekçe gösterdi. (Hayati ARIGAN / İSTANBUL)

        "CİNAYETİN AYDINLATILMASINI İSTİYORUZ"

        Duruşma öncesinde adalet sarayı önünde açıklama yapan Dink'in arkadaşları pankart açarak bir süre slogan attı.

        Grup adına açıklama yapan Bircan Yorulmaz, cinayetin üzerinden dokuz yıl geçtiğini belirterek, "Hrant Dink cinayetini, kendi siyasal hesapları doğrultusunda kullanmak isteyenler umurumuzda değil. Biz bu cinayetin bütün yönleriyle aydınlatılmasını ve hangi siyasal kesimde yer alıyorlarsa alsınlar bütün suçluların, azmettiricilerin, göz yumanların, sırt sıvazlayanların yargıç önüne çıkmasını istiyoruz. Bunca yıllık mücadelemizin hedefi de amacı da budur, bundan ibarettir." diye konuştu.

        Grup, açıklamanın ardından, duruşmayı takip etmek için adalet sarayına giriş yaptı.

        KAMU GÖREVLİLERİNE İLİŞKİN DAVA İDDİANAMESİNDEN

        İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu tarafından hazırlanan 168 sayfalık iddianamede, Ramazan Akyürek ile Coşgun Çakar'ın "tasarlayarak kasten öldürmek" suçundan ağırlaştırılmış müebbet, "silahlı örgüt kurmak, resmi belgede sahtecilik, resmi belgeyi yok etme ve görevi kötüye kullanma" suçlarından da 23'er yıldan 44'er yıla kadar hapisle cezalandırılması talep ediliyor.

        Şüphelilerden Ali Fuat Yılmazer'in "tasarlayarak kasten öldürmek" suçundan ağırlaştırılmış müebbet, "silahlı örgüt kurma, resmi belgeyi yok etme ve görevi kötüye kullanma" suçlarından 19 yıldan 32 yıla kadar hapis cezasına çarptırılması istenen iddianamede, dönemin Trabzon İstihbarat Şube Müdürü olan Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanı Engin Dinç ve eski İstanbul İstihbarat Şube Müdürü Ahmet İlhan Güler'in "kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi ve görevi kötüye kullanma" suçlarından 15 yıl 6'şar aydan 22'şer yıla kadar hapisle cezalandırılması öngörülüyor.

        Dönemin İstanbul Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah ve eski İstihbarat Daire Başkanı Sabri Uzun'un "görevi kötüye kullanma" suçundan 6 aydan 2'şer yıla kadar hapisle cezalandırılması istenen iddianamede, dönemin Trabzon Emniyet Müdürü Reşat Altay ve eski Trabzon Emniyet Müdürlüğü İstihbarattan Sorumlu Müdür Yardımcısı Hasan Durmuşoğlu'nun "kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi, görevi kötüye kullanma ve resmi belgeyi yok etme" suçlarından 18 yıl 6'şar aydan 29 yıl 6'şar aya kadar hapis cezasına çarptırılması talep ediliyor.

        9 ŞÜPHELİYE "KASTEN ÖLDÜRME", 17 ŞÜPHELİYE "ÖRGÜTE ÜYELİK" SUÇUNDAN CEZA İSTEMİ

        Cinayetin işlendiği dönemde İstihbarat Daire Başkanlığında görevli komiser Yılmaz Angın, İstihbarat Daire Başkanlığı C Büro Şube Müdür Yardımcılığı görevini yürüten Tamer Bülent Demirel ve Osman Gülbel, Trabzon'da polis memurluğu yapan Muhittin Zenit, Mehmet Ayhan, Onur Karakaya, komiser yardımcısı Özkan Mumcu, Trabzon İstihbarat Şube Müdür Yardımcısı görevini yürüten Ercan Demir ve Trabzon İstihbarat Şube Müdürlüğü yapan Faruk Sarı hakkında "tasarlayarak kasten öldürme" suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası talep edilen iddianamede, bu şüpheliler hakkında ayrıca ''silahlı örgüte üye olmak, resmi belgede sahtecilik, resmi belgeyi yok etme ve görevi kötüye kullanma'' suçlarından çeşitli hapis cezaları isteniyor.

        İddianamede, dönemin İstihbarat Daire Başkanlığında görevli şube müdürü Yunus Yazar, eski İstihbarat Daire Başkanlığı C Şube Müdür Yardımcısı Ali Poyraz, o dönem komiser olan Hamdi Egbatan, Mehmet Akif Yılmaz, Serkan Şahan, Ömer Faruk Kartın, polis memuru Mehmet Uçar ve dönemin mülkiye müfettişi Şükrü Yıldız'ın ise "silahlı örgüte üye olmak, resmi belgede sahtecilik, resmi belgeyi yok etme ve görevi kötüye kullanma" suçlarından çeşitli hapis cezalarına çarptırılmaları talep ediliyor.

        Soruşturma kapsamında başka suçtan tutuklu Ali Fuat Yılmazer ile diğer şüpheliler Ramazan Akyürek, Muhittin Zenit, Özkan Mumcu ve Ercan Demir'in tutuklanmasına hükmedilmiş, bu şüphelilerden Zenit ve Mumcu, davaların birleştirilmesi sonrası ilk duruşmada tahliye edilmişti.

        SÜREÇ

        Dönemin özel yetkili İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi, 19 sanığın yargılandığı davada 17 Ocak 2012'de verdiği kararla tutuklu sanık Yasin Hayal'in, "Hrant Dink'i tasarlayarak öldürmeye azmettirmek" suçundan ağırlaştırılmış müebbet, yazar Orhan Pamuk'u tehdit etmekten 3 ay ve "ruhsatsız silah bulundurmak" suçundan da 1 yıl hapisle cezalandırılmasını, "silahlı terör örgütü yöneticisi olmak" suçundan ise beraatini kararlaştırmıştı.

        Tutuklu sanıklardan Erhan Tuncel'in de toplam 10 yıl 6 ay hapisle cezalandırılmasına hükmederek tahliyesine karar veren heyet, sanıklardan Ersin Yolcu'yu 12 yıl 6 ay, Ahmet İskender'i 13 yıl 4 ay ve Salih Hacısalihoğlu'nu 2 ay 15 gün hapisle cezalandırmış, bütün sanıkların "silahlı terör örgütü üyeliği" suçundan beraatine hükmetmişti.

        BOZMA KARARI

        Yargıtay 9. Ceza Dairesi, örgüt yönünden verilen beraat kararını bozmuş, sanıkların "silahlı terör örgütü" değil, "suç işlemek amacıyla oluşturulan örgüt" üyesi oldukları gerekçesiyle yargılanmalarına hükmetmişti. "Kasten öldürmeye azmettirme'' ve "Orhan Pamuk'u tehdit" suçlarından sanık Yasin Hayal'e verilen mahkumiyet kararını ise onayan daire, Yasin Hayal hakkında ''silahlı terör örgütü kurma, yöneticisi olma'' suçundan verilen beraat kararını ise ''suç örgütü kurma ve yönetme'' suçundan mahkumiyet gerektiği için bozmuştu.

        Sanıklardan Erhan Tuncel'in ''patlayıcı madde imal etme'' suçundan mahkumiyet kararını onayan Yargıtay 9. Ceza Dairesi, ''kasten öldürmeye azmettirme'' suçundan beraat hükmünü ise sanığın Dink'in öldürülmesi suçuna yardım suretiyle iştirak etmesi sebebiyle mahkumiyeti gerektiği için bozmuştu. ''Silahlı terör örgütü yöneticisi olma'' suçundan beraat kararı da ''suç örgütü üyesi olma'' suçundan mahkumiyeti gerektiği gerekçesiyle bozulan Tuncel hakkında, Trabzon'da 24 Ekim 2004'te McDonalds'ın bombalanması olayında, ''genel güvenliği kasten tehlikeye sokma, mala zarar verme ve 6 ayrı kasten yaralama'' suçlarından verilen mahkumiyet kararı da bozulmuş, bu eyleminin ''6 ayrı kasten öldürmeye teşebbüs'' suçunu oluşturacağına karar verilmişti.

        Yargıtay'ın kararının ardından davanın yeniden görülmesine İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi'nde başlanmış, bu mahkemede 6 duruşma yapıldıktan sonra dosya, Terörle Mücadele Kanunu'nun (TMK) 10. maddesiyle görevli ağır ceza mahkemelerinin kaldırılması üzerine İstanbul 5. Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderilmişti. İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi, kamu görevlilerine ilişkin iddianameyi kabul ettikten sonra dava dosyasını, Ogün Samast, Yasin Hayal ve Erhan Tuncel'in de aralarında bulunduğu, haklarındaki hükümler Yargıtayca bozulan 8 sanıklı ana davayla birleştirilmesi için İstanbul 5. Ağır Ceza Mahkemesi'ne göndermişti.

        Bu mahkemenin heyeti, "Birleştirme kararında muvafakat talep edilmediği, mahkemenin terör suçlarına bakmakla görevli olmadığı, ana davada yargılamanın ileri aşamaya geldiği ve bu davada yargılananlarla yeni davada yargılanacak kamu görevlileri arasında ortak sanık bulunmadığı" gerekçeleriyle dosyayı İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi'ne iade etmişti. Mahkemeler arasındaki uyuşmazlığın giderilmesi için dosyaların gönderildiği Yargıtay 5. Ceza Dairesi, iki davanın birleştirilmesini ve birleşen davanın İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülmesini karara bağlamıştı.

        AA

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ