Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Gündem Oda TV davasında karar

        Gazeteciler Nedim Şener, Ahmet Şık, Soner Yalçın ve eski Emniyet Müdürü Hanefi Avcı'nın da aralarında bulunduğu 13 sanıklı Oda TV davası, 12 Nisan 2017 tarihine ertelendi.

        Gazeteciler Nedim Şener, Ahmet Şık, Soner Yalçın ve eski Emniyet Müdürü Hanefi Avcı'nın da aralarında bulunduğu 13 sanıklı Oda TV davasının görülmesine devam edildi.

        İstanbul 18'inci Ağır Ceza Mahkemesi'nde sabah saatlerinde görülmeye başlanan duruşmada sanıklar, savcının bir önceki duruşmada Cumhuriyet savcısının esasa ilişkin açıkladığı mütalaaya karşın savunma yaptı.

        Sanıkların ardından, avukatları da söz alarak mütalaaya karşın beyanlarda bulundu. Yaklaşık 9 saat süren duruşmanın ardından kısa bir ara verildi.

        Mahkeme başkanı, heyetteki 2 üyenin değişmesi ve kapsamlı bir dava olması nedeniyle dosyayı incelemeye alacaklarını belirterek, duruşmayı 12 Nisan 2017 tarihine erteledi.

        13 SANIĞIN YARGILAMASINA DEVAM EDİLDİ

        Kamuoyunda Oda TV olarak bilinen ve gazeteci Soner Yalçın, Ahmet Şık, eski emniyet müdürü Hanefi Avcı ile Prof. Dr. Yalçın Küçük'ün de arasında bulunduu 13 sanığın yargılandığı davaya devam edildi. Duruşmaya katılan ve başka suçtan tutuklu bulunan sanık Ahmet Şık, "Cemaat kumpası ile sanığı olduğum ve hakkımda beraat mütalaası verilen bu davaya FETÖ propagandası yapmaktan tutuklu olarak katılıyorum" dedi.

        İstanbul 18'inci Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşmaya başka suçtan tutuklu sanık Ahmet Şık ile gazeteci Soner Yalçın, Prof. Dr. Yalçın Küçük ve eski emniyet müdürü Hanefi Avcı'nın da bulunduğu tutuksuz sanıklar katıldı. Sanıkların yakınları ve meslektaşları CHP milletvekilleri İlhan Cihaner, Sezgin Tanrıkulu ve Mahmut Tanal da duruşmada izleyeci olarak yer aldı. Mahkeme Başkanı Yener Yıldırım duruşma başlayınca heyetinde değişiklik olduğunu açıkladı.

        KALPAK DİALOĞU YAŞANDI

        Sanık yoklaması yapıldığında söz alan Yalçın Küçük, 'Elindeki kalpağı göstererek "Silivri'deki ilk duruşmada Köksal üstada (o tarihteki mahkeme başkanı) bu kalpağı başıma koyabilir miyim? demiştim o da 'hayır ' demişti. Şimdi görüyorum ki başörtülü hakim var. Bu kalpak cumhuriyetin, Kurtuluş Savaşı'nın simgesidir. Başıma koyabilir miyim? İzin verir misiniz" dedi. Mahkeme Başkanı Yener Yıldırım da " Mahsuru yok" diye yanıt verince Küçük, kalpağını başına taktı.

        DURUŞMAYA FETÖ PROPAGANDASI YAPMAKTAN TUTUKLU OLARAK KATILIYORUM

        Duruşmada son savunmasını ilk olarak başka suçtan tutuklu sanık Ahmet Şık yaptı. Türkiye'nin bir gariplikler ülkesi olduğunu söyleyen Şık, "Yıllar öncesinden yazdığı 1984 adlı eserinde şimdiki Türkiye'yi anlattığı benzetmesi sıkça yapılan George Orwell mezarında dönse yeridir. Bugün burada olması gereken bazı kişiler burada yok. Avukatlarım Akın Atalay, Bülent Utku, meslektaşlarım. Tıpkı buradakine benzer bir komplo ile 108 gün önce tutuklandılar. Avukatlarıma meslektaşlarıma yöneltilen suçlama FETÖ'cü olmak. Cemaat kumpası ile sanığı olduğum ve hakkımda beraat mütalaası verilen bu davaya FETÖ propagandası yapmaktan tutuklu olarak katılıyorum. O zaman da 'bir takım suçlar gizli kalsın diye' tutuklandım, şimdi de öyle" dedi.

        GÜCÜNÜ GERÇEKLERDEN ALAN BİR FİKİRLE SAVAŞAMAZSINIZ

        Şık, "Bu davanın polisleri, hakimleri, savcıları vardı. Utanmazca yalanlar söyleyip gazeteciliği yargılamaya kalktılar. Gazeteci değil terörist diyerek örtbas etmeye çalıştılar ortak yalanlarını. Yazdığımız haberler, yorumlar, yayınlanan, yayınlanmayan kitaplarımızla suçlandık. Gücünü gerçeklerden alan bir fikirle savaşamazsınız. Savaşacağınızı sanıyorsanız biliniz ki kaybedeceksiniz" diye konuştu.

        KUMPASI KURANLARIN CİNAYETTEN YARGILANMASI GEREKİR

        Düşünceyi, kitabı yargılayanları tarihin hiçbir zaman affetmeyeceğini söyleyen Soner Yalçın ise "Bir gazeteci için en büyük eksiklik direnme gücünden yoksun olmasıdır. Düşüncemi, yazdıklarımı ve yüreğimin insancıllığını ne pahasına olursa olsun koruyacağım. İnsan kalmakta ısrar edeceğim" dedi. "Kendisine yapılan kumpasın hesabını soramayacak bir kişi var. Hiç tanımadığım, hiç tanışmadığım MİT görevlisi Kaşif Kozinoğlu" diye konuşan Yalçın, "Silivri zindanlarında can verdi. Odatv davasına kan bulaştı. Suç duyurusunda bulunmanızı istiyorum. Bize bu kumpası kuranların cinayetten yargılanması gerekir" diye konuştu.

        BU DAVANIN BİR NUMARASI BENDİM

        Barış Pehlivan'ın savunmasına geçildiği esnada söz alan Yalçın Küçük, "Bu büyük davanın Silivri'de bir numarası bendim. Ahmet Hakan'ın bir sözü var, ‘Bir numaralı sanığı Yalçın Küçük olan davaya inanacak kadar delirmedim.' Siz beni bir numaradan ayırarak Ahmet Hakan'ı delirmekten kurtardınız" dedi. Salondaki gülüşmelerin ardından mahkeme başkanının "İlk siz mi savunma yapmak istiyordunuz?" sorusuna Küçük "Hayır" diye yanıt verdi.

        6 YILDIR SANIK SANDALYESİNDEYİZ

        Son savunmasının yapan Odatv Genel Yayın Yönetmeni Barış Pehlivan ise "Kullanışlı aptallardan olmadığımız için 6 yıldır sanık sandalyesindeyiz. Bu davanın 12 numaralı sanığı savunmasını dahi yapamadan cezaevinde şüpheli bir şekilde hayatını kaybeden Kaşif Kozinoğlu'dan bahsediyorum. İşte bu nedenle Odatv davası bir cinayet davasıdır. Kozinoğlu bugün burada yoksa, cemaatin polislerinden savcılarına, hakimlerinden bilirkişilerine, cezaevi müdürlerinden doktorlarına kadar herkes sorumludur" dedi. Pehlivan, "Dön - dolaş geldiğimiz noktada; FETÖ ile mücadele ettiğini söyleyen Türkiye'nin yargı sistemi, FETÖ'nün tutukladığı Ahmet Şık'ı bu kez FETÖ'den tutukluyor" dedi.

        BU DAVA ÇOKTAN BİTTİ

        Odatv Haber Müdürü Barış Terkoğlu da "Kararınız ne olur bilmiyorum. Dürüst olmalıyım, merak da etmiyorum. Hatta beni bağışlayın, ilgilenmiyorum. Zira bu dava çoktan bitti. Bu defter çoktan kapandı" dedi. Terkoğlu, "Bu baş aşağı duran tabloda savcılara şu soru sorulur: içinizde bir tane daha İlhan Cihaner yok muydu? Bu tabloda hakimlere sorulur: İçinizde bir tane daha Şeref Akçay, bir tane daha Köksal Şengün, Oktay Kuban, Yılmaz Alp yok muydu? Keşke olsaydı! Olsaydı da Türkiye bu noktaya gelmeseydi" dedi.

        POLİS ÇIRAKLARININ HAZIRLADIĞI İDDİANAME

        Duruşmada konuşan Yalçın Küçük de, "Bu hukukun iddianamesine benzemiyor. Bu polis çıraklarının hazırladığı iddianame. Bizi olmayan iddianame ile yargılıyorsunuz. Bizimle yeterince alay ettiniz. Lütfen daha fazla alay etmeyin Fetullah Gülen'i 1961'den beri tanırım. Bize karşıdır. Hiçbir önem vermeyiz. İslamcıların çoğu beni çok sever beni çok okurlar, (üye hakime dönerek) hanımefendi lütfen beni okuyun" dedi.

        Serdar KULAKSIZ - İSTANBUL

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ