Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Gündem Yargı Şehit Ömer Halisdemir davasında üçüncü duruşma başladı

        Özel Kuvvetler Komutanlığını (ÖKK) ele geçirmek isteyen cuntacı general Semih Terzi'yi vurarak, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişiminin seyrini değiştiren Astsubay Ömer Halisdemir'i şehit eden darbecilerin yargılandığı davanın üçüncü duruşması sona erdi. Davada Özel Kuvvetler Komutanı Zekai Aksakallı'nın tanık olarak dinlenmesine karar verildi.

        Halisdemir'in şehit edilmesiyle ilgili 18 sanık, geniş güvenlik önlemleri altında jandarma eşliğinde duruşma salonuna getirildi. Ankara 14. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmada sanık avukatları ile şehit Halisdemir'in eşi Hatice Halisdemir, kardeşleri Soner ve Savaş Halisdemir ile ÖKK'da olay gecesi darbeciler tarafından yaralanan İsmail Oğuz da müşteki olarak yer aldı.

        Özel Kuvvetler Komutanlığını (ÖKK) ele geçirmek isteyen cuntacı general Semih Terzi'yi vurarak, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişiminin seyrini değiştiren Astsubay Ömer Halisdemir'i şehit eden darbecilerin yargılandığı davanın üçüncü duruşmasında, 18 sanığın savunması tamamlandı.

        Davanın sanıkları arasında Ahmet Kara, Ahmet Muhammed Demi̇rci̇, Ali̇ Güreli̇, Ali̇ Solmaz, Cemal Güleç, Ci̇hat İbrahi̇m Yörük, Erhan Almaz, Erkan Kütükcü, Fati̇h Şahi̇n, Furkan Aslanbay, Gökay Engi̇n, Hali̇t Çeli̇k, Harun Topbaş, Hasan Aksoy, Hüseyi̇n Oğuz, İsmai̇l Çınar, Mehmet Bi̇lge ve Mi̇hrali̇ Atmaca bulunuyor.

        • Sanıklardan 17'si hakkında "anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs", "Türkiye Cumhuriyeti hükümeti ile TBMM'yi ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs" ve "nitelikli kasten öldürme" suçlarından dörder kez, sanık Mihrali Atmaca hakkında da 5 kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası isteniyor.Ayrıca, bütün sanıklar hakkında "silahlı terör örgütü üyeliğinden" 7,5 yıldan 15'er yıla kadar hapis cezası talep ediliyor.

        MİHRALİ ATMACA:SALDIRGAN DİYE BİLİYORDUM, ÜZGÜNÜM

        15 Temmuz darbe girişimi gecesi Astsubay Ömer Halisdemir yaralıyken son kurşunu sıkarak öldüren Üsteğmen Mihrali Atmaca, "Üzgünüm idrak edemedim. Şehide, kahramana ne maksatla attım bilemedim. Fatih Şahin tarafından verilen emre binaen ateş ettim. Emir verildiğinden dolayı silahımı kaldırıp şehide 2 el ateş ettim" dedi.

        FETÖ'nün 15 Temmuz darbe girişimi sırasında Gölbaşı'ndaki Özel Kuvvetler Komutanlığını (ÖKK) ele geçirmek isteyen darbeci general Semih Terzi'yi vurarak darbe girişiminin seyrini değiştiren Astsubay Ömer Halisdemir'i şehit eden darbecilerin yargılandığı davada üçüncü celse başladı. Ankara 14. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen duruşmaya tutuklu sanıklar, taraf avukatları ile müştekiler katıldı.

        Bugünkü duruşmada Ömer Halisdemir yaralıyken son kurşunu sıkarak öldüren tutuklu sanık Üsteğmen Mihrali Atmaca savunmasını yaptı. Atmaca, Diyarbakır Havaalanı'na giderken otobüste İstanbul'da köprünün kapatıldığını, terör saldırısı olduğunu duyduklarını belirtti. Otobüse bindiklerinde Başbakan Binali Yıldırım'ın açıklamalarını duyduklarını anlatan Atmaca, "Radyodan Başbakanın açıklamalarını yüzde 90 duydu. Açıklamayı radyodan ben duyunca şoförden sesini açmasını istedim. Bu sayede otobüsün içinde karışık oturan herkes Başbakanın ifadelerini duydu. Benim duyduğum TSK'da küçük bir kalkışma olduğu ve bunun bastırıldığıydı. Bunun üzerine Ahmet Yüzbaşı ile ciddi mahiyette konuşuyoruz. Ahmet Kemal Yüzbaşı bana 'Bu paralelcilerin darbesidir' dedi. Ben de böyle bir şey deyince şaşırdım. Oradan biri 'Nereden biliyorsun' diye bir şey dedi. O da 'Sadece İstanbul ve Ankara'dan bahsediliyor. TSK darbe yapacak olsa her yerde yapar. Neden sadece Ankara ve İstanbul' dedi. Fatih Şahin, Ahmet Kemal Yüzbaşına dönerek çıkıştı. 'Eğer darbe emri alırsak buna karşı mı geleceksin' dedi. Ahmet Yüzbaşının rengi attı, canı sıkıldı. Arkamda Barış Başçavuş vardı, 'Böyle bir saçmalık olur mu' dedi. Ben de sinirlendim. Ahmet Kemal Yüzbaşına kendisinin yanında olduğumu söylemek için 'Paralelcilerle çatışmalara gidiyoruz değil mi komutanım?' dedim. Ahmet Yüzbaşı, 'Evet ona göre hazırlığını yap' dedi. Bende tabur komutanına karşı bir soru işareti oluştu. Biz darbeciyiz diye değil ama adamı neden kırdı, neden böyle bir şey dedi diye. Fatih Şahin, 'Muhtemel teröristlere, darbecilere karşı birlik olacağız' dedi. Ahmet Kemal Yüzbaşı da aynısını söyleyince paralellere karşı olacağız diye düşündüm ve aklımda soru işareti kalmadı. Bunlar olunca biz ilerlemeye devam ettik ve havaalanına indik. Aşağı indiğimizde tabur komutanı 1 ve 3'üncü görev timlerinin uçağa bineceğini söyledi" diye konuştu.

        "BİZİM BAŞIMIZDAKİLERİN YANLIŞ TARAFTA OLDUĞUNU ÇÖZEMEDİM"

        Atmaca, otobüste iken Genelkurmay Başkanlığında çatışma çıktığını duyduklarını ve Ahmet Kemal Yüzbaşı ile bunu konuştuklarını yineleyerek, "Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar'a karşı bir şey var paralelciler yapıyor' dedi. Bizim başımızdakilerin yanlış tarafta olduğunu çözemedim. Ben darbeyi çözdüm, tarafı çözemedim" dedi.

        "SEMİH TERZİ'NİN TELEFONUNDA TELEGRAM BENZERİ ARAYÜZÜ OLAN PROGRAM AÇIKTI"

        Ankara'ya doğru harekete geçtiklerinde Fatih Şahin'in kendisinin yanına gelip indiklerinde çatışmaya girebilecekleri ihtimali olduğunu söylediğini ifade eden Atmaca, "Fatih Şahin, 'Darbeye ilişkin çok ciddi şüphelerim var. Çözemedim ama sen şimdilik kimseye söyleme aramızda kalsın' dedi. Müteakiben Ahmet Kemal Yüzbaşı 12 kişi seçti. Kapılara yakın adamları seçtiğini düşünüyorum, çabuk inip diğer helikoptere binmeleri için. Semih Terzi'nin elinde telefon vardı. Telegram benzeri bir arayüzü olan uygulama açıktı. Ben gördüm, sonra telefonun kılıfını kapattı. Tabur komutanı bana ilk önce benim, ardından başka askerin, onun ardından kendisinin, en sonda Semih Terzi'nin ineceğini söyledi. Normalde ben oradan inemem orası komutanın uçaktan inme kapısı. Uçağın kapısı açıldı ben indim, ardımdan diğerleri indi. Özel Kuvvetler Komutanlığına gittiğimizi bilmiyordum. Kapı açıldı aşağıya indik. İkinci helikopter bizden önce inmiş, belirli yere de geçmişler, ben bunları görmedim. Bizi karşılayan birkaç kişi vardı. İndiğim yeri tanımadım. Çünkü burası komutanın helikopterinin iniş yeri. Ağaçların arkasından Özel Kuvvetlerin binasını gördüm. İçim rahatladı ama kafamda da kuşku oldu 'Neden buraya geldik?' diye" şeklinde konuştu.

        "FATİH ŞAHİN, ATEŞ BASKISI EMRİNİ VERİP ATEŞ ETMEYE BAŞLADI"

        Atmaca, karargah girişine doğru ilerlerken Terzi'nin 1 metre önünde yürüdüğünü anlatarak, 'Kapıya yaklaşırken arkamdan 2 veya 3 el silah sesi duydum. 'Ah' diye biri bağırdı, onun sesinden Semih Terzi olduğunu anladım. Sağ çaprazımdan ateş edildi sandım, koşan görmedim. Önümdeki kolonun arkasına sığındım. Müsait anımda da o istikamete bakmaya başladım. Çıplak gözle baktım göremedim, daha sonra silahımın gece görüşü var oradan baktım, onda da göremedim. Görememem normal, çünkü orada kimse yoktu. Ben ateş baskısını net duydum. Fatih Şahin, ateş baskısı emrini verip ateş etmeye başladı. Ben gelişigüzel ateş etmek istemedim. Bu komuta uymadım, ateş etmedim. Daha sonra ateş sesleri kesildi ve Fatih Şahin 'AT yapın' dedi. İki kişi gitti. Onlar gidince ben çevrede emniyet alın dediğimi hayal meyal hatırlıyorum. Sesler kesildi ama uzaktan atış sesi gelmeye başladı. Daha sonra uzaktan gelen atış sesinin nizamiyedeki hain darbecilerin, nizamiyeye girmeye çalışan vatanseverlere sıkmasından dolayı kaynaklandığını öğrendim" ifadelerini kullandı.

        "Bizim başımızdakilerin yanlış tarafta olduğunu çözemedim. Ben darbeyi çözdüm, tarafı çözemedim"

        "EMİR VERİLDİĞİNDEN DOLAYI SİLAHIMI KALDIRIP ŞEHİDE 2 EL ATEŞ ETTİM"

        Atmaca, "Ben askerleri mevziledikten sonra tek tek kontrol ediyordum. Herkes mevzilenmişti, bir tek ben ayaktaydım. Şehidin, kahramanın konusu değilde normal çatışma olsa ilk görülecek olan benim. Ayakta milleti güvene almaya çalışıyordum. 2 kişinin AT yapmaya gittiğini gördüm. Şehidin çekildiği anını görmemişim. Bunu yaparken karşımda sadece Volkan Bal Yüzbaşı vardı. Kendisine 'Emir gereği çekilin komutanım' dedim. Üzgünüm idrak edemedim. Şehide, kahramana ne maksatla attım bilemedim. Fatih Şahin tarafından verilen emre binaen ateş ettim. Emir verildiğinden dolayı silahımı kaldırıp şehide 2 el ateş ettim" dedi.

        "MAALESEF ŞEHİDİMİZİ SALDIRGAN DİYE BİLİYORDUM ÜZGÜNÜM"

        Mahkeme Başkanının, "Hasan Aksoy, 'Nabzı hafif atıyor. Onu kurtaralım bu şekilde şebekeyi çökertebiliriz' diye bir şey söyledi mi?" yönündeki sorusuna Atmaca, "Ben orada hiç yoktum. Ben o konuşmayı hiç duymadım. Askerlerin emniyetiyle ilgileniyordum. Ben ateş ederken Ömer Başçavuşun üzerinde üniforma olduğunu bile görmedim. Anormal gelebilir ama karanlıktı. Üniformalı olduğunu görmedim. Volkan Bal Yüzbaşına 'Çekilin komutanım emir var' dediğimde çekildi. Maalesef şehidimizi saldırgan diye biliyordum, üzgünüm" cevabını verdi.

        "ARKASINDAN 'NEREYE KAÇIYORSUNUZ' DİYE BAĞIRDIM"

        Atmaca, Semih Terzi'nin vurulmasının ardından Yüzbaşı Ahmet Kemal'in kendisini telefonla aradığını anlatarak şunları kaydetti:

        "Ahmet Kemal Yüzbaşı, Erhan Almaz'ın telefonundan beni aradı. Açtım 'Semih Terzi vuruldu, vuran da vuruldu, burada her şey çok karışık anlamadım' dedim. O da bana 'Karargahtan uzaklaşın, netleştiremediğimiz bir durum var' dedi. Daha sonra Semih Terzi'nin helikoptere götürüldüğünü gördüm. Fatih Şahin'e, 'Komutanım burada ne oluyor, nereye gidiyorsunuz?' diye sordum. 'Sen gelmiyorsun. Ben gidiyorum buranın emir komutası sende' dedi. Bu gidişten sonra ben Fatih Binbaşına sinirlendim emir komutayı bana verdi diye. Arkasından 'Nereye kaçıyorsunuz?' diye bağırdım. Cevap vermedi, duymamış da olabilir. Helikopter gittikten sonra Ahmet Kemal Yüzbaşı ile yine konuştum. Semih Terzi'nin, Fatih Şahin'in hain olduğunu söyledi. Ben de ona 'Tabur komutanı tahliye eden helikopterle gitti. Hüseyin Oğuz'u arayın yakalasın' dedim. Ümit Bak ile Mehmet Ali Çelik'in de hain olduğunu söyledi. İsmail Çınar'a Mehmet Ali Çelik ve Ümit Bak'ı yakalayacağımızı, engel olurlarsa önce ayaklarına sıkacağımızı söyledim. İçeri girdik önce Mehmet Ali Çelik'i aldık, 'Komutanım bizimle beraber geliyorsunuz sorun çıkarmayın' dedik. Kendisi de elini beline attı. Bunun üzerine silahlarımızı kaldırdık. Bizim bu reaksiyonu görünce silahı bıraktı. Emrin olduğunu söyledi, ben de 'Zekai Paşa'nın emrini yapıyorum, zorluk çıkartmayın gelin' dedim. Üzerinden çıkan not defterlerini, telefonları aldık. Daha sonra Turgay Uslanmaz'ı ve Ümit Bak'ı aldık."

        Sabah olduğunda Zekai Aksakallı'nın karargaha geldiğini anlatan Atmaca, "Zekai Paşa geldi, yanağımı sıktı 'Aslanım eline sağlık' dedi. 'Keşke şehit olmasaydı ama yapabileceğimiz bir şey yoktu' dedi" ifadesini kullandı.

        AVUKATTAN ELEŞTİRİ

        Halisdemir'i şehit edenlerden Üsteğmen Mihrali Atmaca'nın savunmasını yapmasının ardından söz alan avukatı Basri Aydın, Genelkurmay Başkanlığı ÖKK tarafından hazırlanan rapordan iddianameye tek satır bile konulmadığını iddia etti.

        Avukat Aydın, raporun, "Başçavuş Nedim Şahin, vurularak etkisiz hale getirilmek zorunda kalınmıştır. Zekai Aksakallı'dan darbecileri etkisiz hale getirme emrini alan personelin tereddüt yaşamadığı gözlemlenmiştir. Darbeci Semih Terzi ile gelen ve olayın başlangıcından itibaren darbeyle ilgili bilgi verilmeyen timin Ankara'ya, birliği emniyete almak için geldikleri yönünde değerlendirme yaptıkları, Terzi'ye açılan ateş sonucu kimin kim olduğunu anlamadıklarını, Şahin'in emriyle Halisdemir'e ateş ettikleri, Kemal Yılmaz'ın kendilerine telefonla darbecilerle ilgili bilgi vermesi üzerine gerçek durumu fark ettikleri, herhangi bir tereddüt göstermeden karargahın kontrolünü sağlamakta büyük oranda katkı sağladıkları değerlendirilmektedir." bölümlerini okudu.

        Şehit Ömer Halisdemir'i saygıyla andıklarını belirten Aydın, "Şehidimiz Halisdemir, Terzi'yi etkisiz hale getirerek, bu fitili ateşlemiş, Mihrali Atmaca, darbe henüz etkisiz hale getirilmeden emir zincirine uyarak, darbecileri etkisiz hale getirmiştir. Mihrali, bir avuç timiyle ÖKK'yı darbecilerden temizlemiştir. Tüm bunlara iddianamede yer verilmemesini manidar buluyoruz" ifadelerini kullandı.

        Sanıklarla ilgili basında çıkan haberleri de eleştiren avukat Aydın, "Basın özgürlüğüne saygımız var. Sanıkların darbeci, hain olduklarına karar verecek bağımsız Türk mahkemeleridir. İlk duruşmadan sonra 'işte hainler' diye fotoğrafları yayınlanıyor. Ömer Halisdemir gerçek bir kahramandır, bunlar da bir avuç kahramandır. Yarın inşallah 'alçaklar' diye yazılanların kahraman olarak da yazılacağı günleri bekliyoruz." şeklinde konuştu.

        Müvekkilinin terör örgütü FETÖ ile bağının bulunmadığını iddia eden Aydın, Atmaca'nın okuduğu okullara ilişkin liste ile olay sırasında omzunun çıktığına ilişkin raporu mahkemeye sundu, ÖKK'da görevli Albay Altan Bora'nın tanık olarak dinlenilmesini istedi.

        ATMACA'NIN SÖZLERİ ÜZERİNE SANIK FATİH ŞAHİN SÖZ İSTEDİ

        Mihrali Atmaca'nın savunması üzerine söz almak isteyen sanık Tabur Komutanı Binbaşı Fatih Şahin'e söz verildi.

        Atmaca'nın sözlerinin iftira olduğunu iddia eden Şahin, "Rahmetli Ömer'i 'etkisiz hale getirin' şeklinde bir talimatım olduğunu söylüyor. Ben Rahmetli Ömer'in pozisyonunu görmedim, emir vermedim" dedi. Bunun üzerine salonda bulunan Ömer Halisdemir'in eşi Hatice Halisdemir'in, "Adını ağzına alma" dediği duyuldu. Şahin, diğer sanıkların kendi üzerine suç atmak gibi bir çaba içinde olduklarını da savundu.

        "KİM HAİN, KİM DEĞİL ANLAYAMADIK"

        Savunma yapan sanık Astsubay Ali Solmaz, 15 Temmuz günü Diyarbakır ÖKK üssünde akşam saatlerinde alarm verilerek Ankara'ya gidileceğinin söylendiğini, gerekli hazırlıkları yapıp, otobüslere bindiklerini söyledi.

        Uçağa bindikten sonra Semih Terzi'yi ve emir astsubayını gördüğünü belirten Solmaz, Ankara'ya geldiklerinde hazırlanan iki helikopterle ÖKK'ya indiklerini, Terzi ve yanındakiler karargaha girerken birkaç el silah sesi duyduğunu anlattı. Bu sırada, Terzi'nin bağırdığını kaydeden Solmaz, "Birilerinin, ateşin geldiği ağaçlara doğru ateş ettiğini gördüm. Biri 'Vurdum' diye bağırdı. Kimlerin ateş ettiğini görmedim." dedi.

        Daha sonra Semih Terzi'nin helikopterle hastaneye götürüldüğünü ifade eden Solmaz, bu kargaşada "kim hain, kim değil" anlayamadıklarını savundu.

        Ardından nizamiyeden içeri girmeye çalışan grubun geldiğini belirten Solmaz, sonrasında karargahta arama yaptıklarını, Özel Kuvvetler Komutanı Korgeneral Zekai Aksakallı'nın gelişi sırasında emniyet aldıklarını kaydetti.

        Mahkeme Başkanı İsmail Ademoğlu'nun sorusu üzerine, FETÖ ile bağlantısı olmadığını iddia eden Solmaz, etrafında terör örgütüne mensup kimseyi görmediğini de ileri sürdü.

        Duruşmaya, aranın ardından devam edilecek.

        HALİSDEMİR'İN EŞİNDEN ŞAHİN'E TEPKİ

        15 Temmuz'da Ankara'da Özel Kuvvetler Komutanlığı'nda, Astsubay Kıdemli Başçavuş Ömer Halisdemir'in şehit edilmesiyle ilgili 18 kişinin yargılanmasına devam edildi. Duruşmada, sanık üsteğmen Mihrali Atmaca, Halisdemir'e yerde yatarken ateş etme emrini Tabur Komutanı Binbaşı Fatih Şahin'in verdiğini söyledi. Şahin'in, "Benim öyle bir emrim yok. Rahmetli Ömer Halisdemir..." diye devam eden cümle kurması üzerine, Halisdemir'in eşi Hatice Halisdemir, kısık bir sesle, "O'nun adını ağzına alma" diyerek Şahin'e tepki gösterdi.

        Cuntacı general Semih Terzi'yi vurarak, FETÖ'nün darbe girişiminin seyrini değiştiren Astsubay Ömer Halisdemir'i şehit eden darbecilerin yargılandığı davada ara kararını açıklayan mahkeme heyeti, tüm sanıkların tutukluluk halinin devamına karar verdi.Dava 20-21-22 Mart'a ertelendi.

        MÜŞTEKİ İSMAİL OĞUZ'UN BEYANI

        Daha sonra ÖKK'daki olaylar sırasında yaralanan müşteki İsmail Oğuz'un beyanı alındı. Darbe girişimine engel olmaya çalışırken şehit olanlara rahmet, gazilerine şifa dileyerek sözlerine başlayan Oğuz, yıllardır ÖKK'da görev yaptığını, 15 Temmuz'da yıllık izinde olduğu için Elvankent'teki evinde istirahat ettiğini anlattı.

        Haberleri açınca, "yılların tecrübesiyle olayları anladığını" söyleyen Oğuz, önemli durumlarda telefondan "acilen birliğe gelinmesi" emirleri verildiğini, bu nedenle telefonunu açarak, beklemeye başladığını kaydetti. Böyle bir emir alındığında en kısa yoldan birliğe ulaşmak zorunda olduklarını vurgulayan Oğuz, kıdemli bir astsubay olması nedeniyle birkaç arkadaşını arayarak, "Takip ediyor musunuz? Olaylara hakim misiniz?" diye sorduğunu ifade etti.

        Ardından kendisini arayan personel astsubayınca acil olarak birliğe çağrıldığını belirten Oğuz, eşiyle helalleşerek, ÖKK'nin Gölbaşı'ndaki birliğine hareket ettiğini dile getirdi.

        Oğuz, birliğe 200-300 metre kala otomobilini bıraktığını, farlarını söndürdüğünü anlatarak, birliğe ilk gelenlerden olduğunu söyledi. Otomobilden çıktıktan sonra üzerine doğru gelen genç yaştaki bir grup askere, "Gençler ne haber?" diye sorduğunu ifade eden Oğuz, "Grup komutanım Albay Mustafa Yılmaz Sayar oradaydı. Yanına gittim, 'Komutanım durum ne? Emriniz' dedim. 'İsmail, ekibi toplamayı bekliyoruz. Toplanınca işlem yapacağız' dedi. Bu sırada, arada bir bize doğru içeriden ateş geliyordu. Olayı çözmeye çalışıyordum. 'Biz olayın neresindeyiz? Bir kalkışma var. Olayı çözmemiz lazım' diye düşünüyordum. Olayı çözdüm" diye konuştu.

        "HAİN OLURSUNUZ..."

        Bu arada, bazı telefon konuşmalarının gerçekleştirildiğini, Özel Kuvvetler Komutanı Zekai Aksakallı'nın emirlerinin geldiğini, "Diyarbakır'dan gelen bir grup var. İçeri girin. Ömer Halisdemir içeride tek başına" emrini duyduğunu anlatan Oğuz, şöyle konuştu:

        "Sağlam bir tabur olduğu söylendi. Sağlam tabur en az 20-30 kişidir. Ömer Halisdemir tek, ölüm kaçınılmaz. Tabancalarımız üzerimizdeydi. Ekibimiz toparlandı. Murat Çelik ve Kemal Turan albaylar, Nizamettin başçavuş ve Süleyman Karaağaç binbaşı ve ben bir tim oluşturduk. Önce nizamiyeyi zorladık. 'Arkadaşlar ben İsmail Oğuz, Zekai Paşa hayatta, görevinin başında. Semih Terzi'nin hain olduğu söylendi' diye seslendim. Ateş ederek, bizi geri püskürttüler. 'Komutanım, birliği biliyoruz, içeri sızalım. Ömer Halisdemir'in olduğu binaya çıkalım, ne olacaksa olsun' dedik. 5 kişi tel örgülerden atladık, dere yatağının içinden ana karargaha gidecektik. Ben atladım, belli bir mesafe süründüm. Darbecilerin kamera sistemleri vardı, bizi gördüler. Darbecilerin üzerimize geldiğini söyledim. Bize göre pozisyon alıyorlardı. Biraz daha yaklaştık. Adamlar tam teçhizatlıydı, çelik başlıklı, maskeli, tam operasyon ekibiydi, sağlam hazırlanmışlardı. Elimi kaldırdım, nizamiyedeki darbecilere 'Ben İsmail Oğuz. Beni tanırsınız' dedim. 'Zekai Paşa görevinin başında, Cumhurbaşkanı, Başbakan açıklama yaptı. Bir sürü komutanımız burada. Din kardeşiyiz, Kur'an'a el bastık, birbirimizi vurmayalım' diye yalvardım. Bu arada mermiler önüme düşüyordu. Can dostum, 'İsmail dikkat et, seni vuracaklar' diyordu. Rahmetli Ömer Halisdemir'in, şehit olduğunu, haini vurduğunu duymuştuk. 'Bizim arkadaşa nasıl kıydılar? Nasıl olur?' diye düşündüm. Nizamiyedekilere 'Hain (Terzi) vurulmuş, yarın bir gün bunun hesabını veremezsiniz, hain olursunuz' dedim. 'Gelme, seni öldürürüm' diyorlardı. 'Kobra seni gebertecek' diyorlardı. Ben artık 'Böyle yapmayın' falan dedim, bir şey küt dedi, o an yıkıldım. Beni taşıdıklarını hatırlıyorum. Bir şekilde arabaya ulaştırdılar, arabaya uzandım, gerisini hatırlamıyorum. 4-5 gün sonra kalktım, haberlerde darbenin başarısız, devletin sağ olduğunu gördüm, o an mutlu oldum."

        Mahkeme Başkanı İsmail Ademoğlu'nun, o gece huzurdaki sanıklarla teması olup olmadığına yönelik sorusu üzerine Oğuz, "Bire bir hiç temasım olmadı. Eşkal olarak kimseyi çıkaramam, ama beni vuran içerideki ekipten biridir. Ama yukarıdan vurmuştur, ama aşağıdan, onu bilmiyorum. Yukarıdaki ve aşağıdaki ekip arasında bağlantı var mıdır, bilmiyorum. Benim vurulma anım 05.40. İki saat boyunca aşağıda uğraştık. Bu arada niye biri çıkıp da 'Nizamiyeye yardım edelim', demiyor. Benim vurulduğumu seyretmişler. Vurulan arkadaşınız benim. Ben vuruldum" diye konuştu.

        "RAHMETLİ VE HALKIMIZ KAHRAMANDI"

        Oğuz, yaralanması sonucunda bir gözünün yüzde 99 görme kaybı olduğunu, yüzünün bir tarafının ciddi yara aldığını belirtti.

        Başkan Ademoğlu, beyanını tamamlaması sonrasında, "Gerek sen gerek Ömer Halisdemir kahramanlıklarıyla tarihte yerini alacak. Ülkenin geçirdiği bu badirede çok önemli kişilersiniz." diye konuştu.

        Bunun üzerine Oğuz, "Ben bunu canı gönülden söylüyorum, sadece görevimi yaptım, bugün için yetiştirilmiştim. Rahmetlinin yanında kahraman değilim. Rahmetli ve halkımız kahramandı." diye konuştu.

        Ömer Halisdemir'in babası Hasan Hüseyin Halisdemir'in avukatı Hüseyin Demirbilek de müvekkili adına davaya müdahillik talebinde bulundu, sanıkların tamamından şikayetçi olduklarını ve tutukluluklarının devamını istediklerini bildirdi.

        Demirbilek, "Türkiye, anayasal düzeni ortadan kaldırmak, seçilmiş hükümeti yıkmak amacıyla ciddi bir darbe girişimine maruz kaldı. Bu işgal girişimine de dönüşebilirdi. Çünkü Suriye'de, Irak'ta çok ciddi bir savaş yaşanıyor. Bu kalkışma planının rastgele yapılması mümkün değil. İnternetten izlediğim görüntülerde kırmızılı bir şahıs vardı. Bu şahıs sanıklarla içeri giriyor, çıkıyor. Terzi'nin çarşaf içinde hastaneye götürülmesine yardımcı oluyor. Sanıklardan bu detayı pek fazla duyamadım. İfadelerde buna rastlayamadım. Karargahta sivil giyimli bir kişinin orada neden olduğu mutlaka sorgulanmalıdır" diye konuştu.

        Sanıklar ve avukatları, müdahillik konusunda takdiri mahkemeye bıraktılar.

        Cumhuriyet Savcısı Mustafa Manga, Ömer Halisdemir'in eşi, kardeşleri ve babasının davaya müdahilliklerine karar verilmesini, amcasının oğlu Ahmet Halisdemir'in ise suçtan doğrudan zarar görmediğinden müdahillik talebinin reddini istedi.

        Maktul Nedim Şahin'in eşi Ayşe Şahin ile müşteki İsmail Oğuz'un da davaya müdahilliklerinin kararlaştırılmasını talep eden Manga, sanık ifadelerinde isimleri sıkça zikredilen Özel Kuvvetler Komutanı Korgeneral Zekai Aksakallı, Ahmet Kemal Yılmaz, Ömer Faruk Bozdemir ve Fırat Çelik'in tanık olarak beyanlarının alınmasını, tanık olarak daha önce dinlenen ve dosyada isimleri geçen kişilerin duruşmalara çağrılmaları talebinde bulundu.

        Savcı Manga, atılı bulunan suçların vasıf ve mahiyeti, delil durumu, henüz tanıkların dinlenmemesi ve delillerin toplanmaması dikkate alınarak, sanıkların tutukluluk hallerinin devamına karar verilmesini istedi.

        ARA KARARLAR

        Müzakerenin ardından Başkan Ademoğlu, ara kararları açıkladı.

        Buna göre, mevcut delil durumu, delillerin tam olarak toplanamamış olması ve adli kontrol şartlarının bu aşamada yetersiz kalacağını göz önüne alınarak, sanıkların tutukluluğunun devamı kararlaştırıldı.

        Özel Kuvvetler Komutanı Korgeneral Zekai Aksakallı, Yüzbaşı Ahmet Kemal Yılmaz ve Yüzbaşı Volkan Vural Bal'ın da arasında bulunduğu bazı kişilerin tanık olarak dinlenmelerine karar veren heyet, bilirkişi heyetinden yargılama konusuna ilişkin tüm kamera kayıtlarının çözümünün yapılarak, rapor alınmasına hükmetti.

        Özel Kuvvetler Komutanlığının suç tarihindeki emir komuta zincirini gösteren görev tablosu ile sanıkların Diyarbakır'dan Ankara'ya geldiği Casa tipi uçağın iç mekanını, oturma düzenini ve içerideki mesafeleri gösteren rapor istenmesine karar veren heyet, sanıkların "ByLock" kullanıcısı olup olmadıkları konusunda Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına müzekkere yazılmasını kararlaştırdı.

        Emniyet Genel Müdürlüğü Siber Suçlar Daire Başkanlığından, el konulan dijital belgelere ilişkin inceleme sonuçlarının gönderilmesi için müzekkere yazılmasına karar veren heyet, şehit Ömer Halisdemir'in eşi Hatice, babası Hasan Hüseyin ile kardeşleri Soner ve Savaş Halisdemir ile olayda yaralanan İsmail Oğuz ve karargahta öldürülen Astsubay Nedim Şahin'in eşi Ayşe Şahin'in müdahillik talebini kabul etti.

        Duruşmaya 20, 21 ve 22 Mart 2017'de devam edilecek.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ