Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Gündem Yargı Malatya'daki kalkışma davasında üçüncü gün

        Malatya'da görülen 76 sanıklı FETÖ/PDY davasında bugün 3'üncü duruşma görülüyor.

        Duruşmaya aralarında dönemin 2.Ordu eski Komutanı Orgeneral Adem Huduti ile Kurmay eski Başkanı Avni Angun'un da bulunduğu 12 tutuklu Malatya E Tipi Cezaevinden geniş güvenlik önlemleri altında duruşmanın yapıldığı Yakınca Spor Salonuna getirildi.

        Bu arada ilk gün ayağında bot olan ve bağcıkları sökülen Adem Huduti'nin normal bağcıksız bir ayakkabı giydiği görüldü.

        HUDUTİ SAVUNMASINA BAŞLADI

        Malatya Cumhuriyet Başsavcısı Ergül Yılmaz ve Başsavcı Vekili Mehmet Badem tarafından hazırlanan iddianamede bir numaralı şüpeheli olan dönemin 2'nci Ordu Komutanı Orgeneral Adem Huduti, duruşmada savunma yapmaya başladı.

        Huduti için iddianamede, ‘cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının öngördüğü düzeni ortadan kaldırmaya veya bu düzen yerine başka bir düzen getirmeye veya bu düzenin fiilen uygulanmasını önlemeye teşebbüs etmek", "Cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Büyük Millet Meclisini ortadan kaldırmaya veya Türkiye Büyük Millet Meclisinin görevlerini kısmen veya tamamen yapmasını engellemeye teşebbüs etme", "Cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs etme" suçlarından üçer kez ağırlaştırılmış müebbet hapis ve "terör örgütü FETÖ/PDY üyesi olmak" suçundan 15 yıl hapisle cezalandırılması isteniyor.

        FETÖ/PDY'nin darbe girişimine destek verdiği iddiasıyla yargılanan 2. Ordu'nun eski komutanı Adem Huduti, avukatıyla yeterince görüştürülmediği ve haberleşmesinin kısıtlandığı gerekçesiyle savunmasına hazırlanamadığını söyledi. Darbe girişimini lanetlediğini ifade eden Huduti, basında kendisiyle ilgili linç kampanyası yapıldığını, sorumluluk bölgesindeki kalkışmayı engellemek için tüm gücüyle çalıştığını ileri sürdü. Huduti "Fikirlerimin uyuşmadığı ve katılmadığım bir örgüt adına neden suç işleyeceğim? O nedenle bu örgüte neden yardım edeceğimi bir türlü anlayamadım? Darbecilere süre kazandırdığımız iddiası da doğru değil. 'Çocuklar ne yaptınız, beni de yaktınız' şeklinde bir söz kullanmadım. Darbeciler beni Ankara'ya götürmek istediler. Kurmay Başkanım, Kara Havacılık Alay Komutanını arayarak, bunu engellemiştir" dedi.

        FETÖ/PDY'nin 15 Temmuz darbe girişimine destek için 2. Ordu Komutanlığı ve 7. Ana Jet Üssü'nde ikinci kalkışma gerçekleştirdikleri gerekçesiye haklarında dava açılan 2. Ordu'nun eski komutanı Orgeneral Adem Huduti ve 6 generalin de aralarında bulunduğu 76 sanığın yargılanmasına devam edildi. Malatya 1. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen davanın üçüncü gün oturumunda savcılık iddianamesinde 1 numaralı şüpheli olan Adem Huduti savunma yaptı.

        "LANETLİYORUM"

        İddianamedeki kendisiyle ilgili bölümü yüzüne okunan Huduti, savunmasına, "15-16 Temmuz'da ilimizde yapılan darbe girişimini planlayan, icra eden, bilerek ve isteyerek yardım eden herkesi lanetliyorum. Bu haince girişimde şehit olan 248 demokrasi kahramanlarına Allah'tan rahmet, ailelerine başsağlığı diliyorum" diyerek başladı.

        "LİNÇ KAMPANYASI"

        Huduti, darbe girişiminde yaralananlara acil şifalar dileyerek, "Kahraman gazilerimizin bir an önce aramıza katılmalarını diliyorum. Bugüne kadar basında şahsımla ilgili linç kampanyası yürütüldü. Cevap hakkım olmadan basın mensuplarınca ve devlet görevlilerince medya üzerinden mahkum ediliyorum" dedi.

        "AVUKAT GÖRÜŞMEM VE HABERLEŞMEM KISITLANDI"

        Huduti, savunmaya geçmeden önce, "Avukatımla görüşmem kısıtlandı. Hukuka aykırı bu uygulama nedeniyle avukatımdan yeterli hukuku alarak savunma hazırlayamadım. İddianameden sonra avukatımla sadece 5-6 saat görüşebildim. Düzce Cumhuriyet Başsavcılığınca hakkımda verilen haberleşme kısıtlaması nedeniyle 153 gün sonra telefon görüşmesi yapabildim" diye konuştu.

        "VİCDANSIZCA İFTİRALAR"

        Savunmasında askeri okula girişi ve askeri hayatını anlatan Adem Huduti, basında aleyhinde oluşturulan haberlerle psikolojik olarak linç edildiğini iddia ederek, "Vicdansızca yapılan yalan ve iftiralar nedeniyle hukuki haklarımı saklı tutuyorum" dedi.

        "DARBECİLERİ DERDEST EDEREK, TÜRK ADALETİNE TESLİM ETTİM"

        Malatya'daki darbe girişiminde yaşananları anlatan Huduti, şunları söyledi:

        "Darbecileri derdest ederek Türk adaletine teslim ettim. Sorumluluk bölgemde sadece Malatya'da bir kişinin ölmesi haricine hiçbir can kaybı olmamıştır. Türkiye genelindeki şehit ve yaralı sayısına bakıldığında yapılan faaliyetin başarılı olduğunu belirtmek isterim. Emeği geçen komutanlara, kurmay başkanına ve beni korumakla görevi emir subayıma görevlerini başarıyla yaptıkları için teşekkür ediyorum."

        "ABİSİNİ, ABLASINI BİLMEM"

        Huduti, Malatya Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan ve mahkemece kabul edilen iddianameyi defalarca okuduğunu ve anlamaya çalıştığını ifade ederek, "İddianamede terör örgütüne üye olmakla suçlanıyorum. Hayatımın hiçbir safhasında FETÖ ile ilgili hiçbir faaliyetim olmadı. Yaşam biçimim gereği bana uyuşmaz. Abisini, ablasını hiç kimseyi bilmem. Dershanelerini, bankalarını kullanmadım, bilgisayar ve cep telefonlarına yüklenen o programları bilmem. Hiçbir dönemde himmet parası vermedim. Eşim ve oğlum da benim gibi hayatlarının hiçbir safhasında bu terör örgütleriyle irtibatlı ve ilişkili olmamıştır. İddianamede terör örgütüne üye olmakla suçlanıyorum. Ben 43 yıl memleketine hizmet ettim. Askerlik onuruna uygun olarak çalıştım. Yaşantım boyunca anayasa ve kanunlara uygun ve şeffaf bir yaşam sürdüm. Yüksek Askeri Şura'da yeni görevim belirlenerek, bir yıl sonra da emekli olacaktım. Dolayısıyla fikirlerimin uyuşmadığı ve katılmadığım bir örgüt adına neden suç işleyeceğim. O nedenle bu örgüte neden yardım edeceğimi bir türlü anlayamadım. İddianamede dosya içinde tüm incelememe rağmen FETÖ terör örgütüne yardım ettiğime dair tek maddi delile ulaşılamadı" diye konuştu.

        "ŞEREFİMLE OYNANDI"

        Kalkışmayı, oğlunun İstanbul'dan kendisini aramasıyla öğrendiğini ifade eden Huduti, şöyle devam etti:

        "Bu zamana kadar yatağımda uyuyordum, televizyonu bile açmadım. Çünkü Gaziantep, İskenderun, Adana ziyaretlerim olmuştu. Daha sonra Kurmay Başkanı Avni Angun bölgemizde helikopter uçuşlarının yasaklandığını belirtti. Bunun dışında darbeyle ilgili ne Genelkurmay Başkanlığı ne karargah ne de bölgemizdeki mülki amirlerden herhangi bir bilgi tarafıma ulaşmadı. 43 yıldır şanla şerefle hizmet ediyorum. Yanlış başlayan gözaltı kararına müteakip Türkiye'nin o günlerdeki ve halen devam eden konjonktürdür. Bu hukuki yanlışları takdirlerinize bırakıyorum. Bu yanlış karala şerefim ve onurumla oynanmıştır. Çok sevdiğim mesleğimden ihraç edilmeme neden oldu."

        "OLAY DAHA VAHİM HALE GELDİ"

        Konutundan dışarı çıkmadan önce Genelkurmay İkinci Başkanı'nı aradığını aktaran Huduti, "Kendi yoktu, hanımefendi ile ne olup bittiğini sordum. Heyecanlı bir sesle uçakların çok alçaktan uçtuğunu, Ankara'da bombaların atıldığını söyledi. Olay daha vahim hale geldi. Karargaha gidip, yönetimi elime almak istedim" dedi.

        Evden çıktığında saat 23.50 gibi cep telefonundan bir kez valiyi aradığını ancak ulaşamadığını savunan Huduti, bu sırada Mahkeme Başkanı Vedat Koç'un "Daha önce arama fırsatınız olmadı mı?" sorusuna "Daha önce bir talebim olmadı. Yatakta uyuyordum. Ne olduğunu bilmiyordum. Giyindim aşağı indim ve aracıma bindim. Bindikten sonra bağlayın (telefonları) diye emirlerimi verdim" yanıtını verdi.

        "UYGUNSUZ BİR EMİR OLDUĞUNU, UYMAYACAĞIMIZI BELİRTTİM"

        Huduti, savunmasında, "Yurtta Sulh Konseyi" tarafından yayınlanan mesajda görevlendirme listesi bulunduğunu anımsatarak, "Kalın bir kalemle belirtilmiş bir sıkıyönetim mesajı vardı. Mesajı inceledim. Son imzalara bakınca o anda bu emrin uygunsuz bir emir olduğunu, uymayacağımızı emrettim" diye konuştu.

        "DARBEYE YARDIMCI OLMAK İÇİN KİMSEYE EMİR VERMEDİM"

        Makamındaki telefon görüşmelerinin büyük bir bölümünü askeri hat olan "tafix" üzerinden yaptığını anlatan Huduti, darbecilere zaman kazandırdığı iddiasını da kubul etmeyerek savunmasını şöyle sürdürdü:

        "Darbeye yardımcı olmak için kimseye emir vermedim. Darbeci hiç kimse ile görüşmedim. Sorumluluk bölgemde darbenin engellenmesi için tüm gücümle çalıştım. 'Çocuklar ne yaptınız, beni de yaktınız' şeklinde bir söz kullanmadım. Darbeciler beni Ankara'ya götürmek istediler. Kurmay Başkanım, Kara Havacılık Alay Komutanını arayarak, bunu engellemiştir. Elimizdeki birkaç kez fırsat varken, darbecileri etkisiz hale getirmediğimiz, darbecilere süre kazandırdığımız iddiaları doğru değildir. Kamera kayıtları ve ifadeler olayı gösteriyor. Askeri savcı kışlaya sokulmamıştır. Olayların büyümesindeki sebeplerden birisi de budur. Ben, kurmay başkanım, emir subayım ve korumam 3 astsubay ile darbecileri nasıl etkisiz hale getireceğimizi bilemiyorum. Avni Angun il jandarma komutanvekilini arayıp, operasyonla bizi kurtarmasını talep etmiştir."

        "ÖDÜL DEĞİL CEZA"

        Huduti, "Yurtta Sulh Konseyi" tarafından yayınlanan "Harekat Yıldırım" öncelik dereceli gizli mesaj formunda "Görevine devam" olarak isminin geçmesi iddiasını da kabul etmeyerek, "İsmimin orada geçmesi bir ödüllendirme değil, bir cezalandırmadır" dedi.

        "FETÖ YAPILANMASINI SEZMEDİM"

        Mahkeme Başkanı Vedat Koç'un "43 yıldır askerlik yaptığını söylüyorsun, anlaşıldı ki FETÖ asker içerisinde ciddi bir yapılanmaya gitmiş, bununla ilgili bir sezginiz oldu mu?", sorusuna Huduti, "Hayır sezmedim. Bu konular Genelkurmay ve istihbaratla ilgilidir" dedi.

        Mahkeme Başkanı Koç'un "Genelkurmay Başkanı'nın bile Genelkurmay'da alınıp götürüldüğü bir ortamda, kurmay başkanı, emir subayı ve 3 astsubayı ile darbecilere direnmenin bir mantığı var mı?" sorusuna Huduti, "Kuvvetlerini bilmiyordum" dedi.

        Huduti, Avni Angun'un makam odasından çıkartılarak kelepçelenmesini daha sonradan öğrendiğini de söyledi.

        "ORDU KOMUTANLARI İLE SÜREKLİ KONUŞTUM"

        Ordu Komutanları ile sürekli görüştüğünü kaydeden Huduti, "1'nci, 3'ncü ve Ege Ordu Komutanları ile birçok kez görüştüm. Saatlerini tam hatırlamıyorum. Çok yoğun bir telefon trafiği vardı. 3. Ordu komutanı ile konuştuğumuzda darbe karşıtı mesaj yayınladığını bilmiyordum, kendisine de bizim mesajdan bir kopya gönderdim. Diğer ordu komutanları kendi aralarında konuşarak bir mesaj paylaşmışlar bana göndermediler. 1'nci,2'nci ve Ege Ordu Komutanları bana basın açıklaması yaptıkları konusunda bir bilgi vermediler" diye konuştu.

        Kendisine ait ele geçirilen 8 adet kitapta FETÖ ile ilgili işaretlenmelerin olması ile ilgili soruya da Huduti, "Ben kitap okurken bütün kitapları işaretlerim. Ben Ergenekon ve Balyozla ilgili o dönem tüm kitapları aldım. Emekli olunca tekrar inceleyecektim" dedi.

        "BEN 4 DARBECİYİ GÖRDÜM"

        Malatya'da 2. Ordu Karargahında darbe girişimi konusunda hazırlanan 16 kişilik darbeci listesi ile ilgili olarak soruya da Huduti, "O listedeki şahıslardan Tuğgeneral Mustafa Serdar Sevgili, Albay Bahadır Erdemli, Yüzbaşı Kemal Keskin, Tuğgeneral Zeki Karataş, onun dışındaki kişileri ben görmedim. O liste kurmay başkanı tarafından hazırlandı" dedi.

        "Darbeci listesinde bulunan 3 ile 4 darbecilerin derdest olması konusunda bir emriniz olmadı mı?" sorusuna da Huduti, "Kurmay başkanı, merkez komutanından kendi askerlerini alıp gelmesini söyledi. Adli müşavir ile savcının çağrılmasını istedim" cevabını verdi.

        "KORGENERAL BANA MESAJ YAYINLAMAMI TEKLİF ETTİ"

        2'nci Ordu Komutanı Korgeneral İsmail Metin Temel ile görüşmesi konusunda ise, "Mesaj yayınlamam konusunda kendisi bana teklifte bulundu. Daha sora sayın vali teklif etti. Darbe karşıtı mesajın yayınlanmasını ilk olarak İsmail Metin Temel bana teklif etti" dedi.

        İsmail Metin Temel ile konuşmasının ayrıntısı konusunda ise Huduti, "Bu darbe girişiminin doğru olmadığını söyledim" ifadesini kullandı.

        "EMİR SUBAYIM DARBECİLERİ VURMAK İSTEDİ, İZİN VERMEDİM"

        Huduti, "Emir subayı Sedat Kaya'dan sizi koruması için silah istediniz mi?" sorusuna, "Sedat Kaya bana korunmam için bir tabanca getirdi. Sedat Kaya darbecileri vurmak için benden izin istedi. İlk merminin bizim atmayacağımızı söyledim, Ateş etmemesi konusunda emir verdim. Sedat Kaya, emniyetli bir yere götürme konusunda teklifte bulundu. Ordu komutanı olarak gururuma yetiremedim" cevabını verdi.

        "BENİ ANKARA'YA GÖTÜRMEYİ ÖNCEDEN PLANLAMIŞLAR"

        Huduti, Ankara'ya götürülmesi konusunda ki bir soru üzerine "Darbecilerin benim Ankara'ya götürülmem için önceden bir karar alındığını değerlendiriliyorum. Kara Havacılık Alayına gitmeleri benim konutuma gelişlerinden öncedir" dedi.

        Huduti, "Odanızda size silah doğrultuldu mu" sorusu için "Albay Bahadır Erdemli doğrulttu, Bahadır Erdemli ve Mustafa Serdar Sevgili'nin silahlarını Sedat Kaya (Emir subayı) aldı. Her ikisinin de silahı benim odamda alındı" dedi.

        AVNİ ANGUN'DAN TRAŞ KÖPÜKLÜ SAVUNMA

        Malatya'daki Kalkışma Davası'nda FETÖ/PDY'nin darbe girişimine destek verdiği iddiasıyla yargılanan 2. Ordu'nun eski Kurmay Başkanı ve Garnizon Komutanı Avni Angun'un savunmasına geçildi. Malatya Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan askerlere yönelik iddianamenin iki numaralı şüphelisi Angun'un yüzüne iddianamedeki suçlamalar okundu. Angun, savunmasına, "Hiçbir şekilde içinde yer almadığım, hayatım pahasına mücadele ettiğim darbe girişiminde hayatını kaybedenlere Allah'tan rahmet, yaralılara acil şifalar diliyorum" ifadeleriyle başladı.

        'TRAŞ KÖPÜKLÜ' SAVUNMA

        Angun, "Ben 16 Temmuz günü izne ayrılacaktım. 15 Temmuz günü görevdeydim. Önce araçla İskenderun'a daha sonra Adana ve Trabzon'a geçecektim. Her gün traş olan bir kişi olarak daha pratik olacağı için traş köpüğünü almayı planlamıştım. Günün yorgunluğu ile unuttum. Daha sonra sivil aracı gönderdim. Kapıyı aralayarak görüştüğüm şoför Kemal yüzbaşının kendisini denetleme olduğunu ve almadığı söylemesi üzerine şaşırarak ''Alllah Allah' dedim ve moralim bozuk şekilde kapıyı kapadım. Traş köpüğünü almak izne ayrılacağımın bir ayrıntısıdır" dedi.

        Angun, FETÖ'yle hiçbir ilişkinin olmadığını iddia ederek, şunları söyledi: "Ben veya çocuklarım anılan örgütün dershanelerine gitmedik, bankaları kullanmadık, yardım yapmadık, toplantılarına iştirak etmedik. Gazete, dergi, kitaplarını takip etmedim. Yut dışına gitmedim. Haberleşme sistemlerine dahil değilim, ByLock kullanıcı listesinde de ismim yoktur. Evim ve işyerindeki malzemelerim incelenmiş, herhangi bir suç unsuruna rastlanmamıştır" dedi.

        Ferdi DURDU / MALATYA

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ