Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Gündem Kemal Kılıçdaroğlu: Kendime güveniyorum, Erdoğan'ı ikna ederim

        CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, CNN'de katıldığıprogramda referandumla ilgili açıklamalarda bulundu.

        Kılıçdaroğlu'nun sözlerinden satır başları;

        "(Cumhurbaşkanı Erdoğan'la televizyonda tartışma programı) Kendime güveniyorum. Kesinlikle ikna ederim. Bu anayasa değişikliğinin ne kadar büyük bir risk olduğunu anlatırım. Devletin yapısı ve işleyişi ile ilgili yetki parlamentodan alınıyor ve tek adama veriliyor."

        "BUNU BİRİNİN BANA İZAH ETMESİ LAZIM"

        "Bakanların sayısını belirleme yetkisi tamamen 1 kişiye ait. 1 kişi arzu ettiği bakanlığı açacak ve kapatacak. Görev alanlarını 1 kişi belirleyecek. Neden 1 kişiye veriyoruz? Bunu birinin bana izah etmesi lazım. Belki benim bilmediğim, atladığım bir konu olabilir."

        REKLAM

        "Evet çadırını ziyaret ettiğimde bir vatandaş bana '18 yaşında vekilliğe neden karşısınız?' diye sordu. 'Değiliz' deyince şaşırdı. Vekillik yapıp ömür boyu askerlikten muaf olacakları için buna karşıyız."

        "DEĞİŞİKLİĞİ BİR PARTİNİN MUTFAĞINDA HAZIRLARSANIZ SORUN ÇIKIYOR"

        "Uzlaşma kültürü parlamentoda var. Ecevit döneminde anayasanın 35 maddesi değişti, toplumun çoğu zaman haberi bile olmadı. Bunlar bizim uzlaşma kültürümüzün olduğunu gösteriyor. Siz değişikliği bir partinin mutfağında hazırlarsanız sorun çıkıyor."

        "SURİYE ANAYASASIYLA, BİZİM YAPMAK İSTEDİĞİMİZ ANAYASA AYNI"

        "Bir siyasi partinin genel başkanı, bir mahkemeye hakim tayin ederse orada adalet olmaz. Bu kadar açık. Suriye anayasasıyla, bizim yapmak istediğimiz anayasa aynı. Suriye'de demokrasi yok diye şikayet ediyoruz, acısını hala çekiyoruz. 4 milyon Suriyeli var. Şimdi Suriye anayasasını kopyalayıp buraya getiriyoruz. 'Suriye gibi olmak istemiyorsan Suriye anayasasını reddet' diyorum. Başka bir şey söylemiyorum ki."

        "PARLAMENTO NASIL AYAK BAĞI GÖRÜLÜR?"

        REKLAM

        "Türkiye'nin büyüyüp, önündeki engelleri kaldırması için değişikliği savunuyorlar. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?" sorusuna ilişkin Kılıçdaroğlu, şu görüşleri iletti:

        "Bu bana söylendiğinden şunu soracaktım; 15 yıldır tek başına iktidardasınız. 15 yıldır arzu edip de çıkaramadığın bir yasa, kararname var mı? Yok. 15 yıldır tüm bakanlıklar size ait. Değiştirmek isteyip de değiştiremediğiniz bir bürokrat, genel müdür var mı? Nedir? 15 yıldır iktidarda olup eğer parlamentonun yetkilerini yürütme organına, tek adama verelim diye bir çabanın içindeyseniz, parlamentoyu ayak bağı olarak görüyorsanız, onun demokrasi anlayışını sorgulamak zorundayım. Milletin seçtiği milletvekillerini, parlamentoyu bir kişi ayak bağı olarak nasıl görebilir? Ayrıca şunu söylerdim; son bir ayda parlamentoda 100'ün üzerinde kanun geçti. Demek ki parlamento görev yapıyor."

        Kılıçdaroğlu, zaman zaman parlamentoda tartışmaların, kavgaların olduğunun anımsatılması üzerine, şunları anlattı:

        "Dünyanın bütün parlamentolarında tartışma olur. Bizde öyle sürahi falan atılmadı. Zaman zaman su atıldı, su şişesi atıldı. Yumruklaşmalar da oldu. Bunlar da oldu. Eğer siz anayasa görüşmelerinde konuşmak isteyip de engellenirse siz buna tepki göstermek zorundasınız. Konuşmanıza izin verilmiyor. Ne yapacaksınız? Anayasada diyor, meclisi açan başkan da söylüyor. 'Kabinlere girip oy kullanacaksınız, oyları dışarıda kullanmayacaksınız' diyor. İktidar milletvekilleri kabinlere girip oy kullanmıyor. Oyunu açıklıyor. Ne yapacaksınız? Yasa yapacak kişi buna uymuyorsa ona nasıl hatırlatacaksınız? Meclis Başkanı uyarıyor. Kendi partisinden bir başkan uyarıyor. 'Yapmayın, geçersiz sayılır' diyor ancak kişiler buna uymuyor. Ne yapacaksınız? Bunu eğer göz ardı ederseniz parlamentonun saygınlığına gölge düşürürsünüz. Milletvekilinin iradesi başka bir milletvekili tarafından kontrol edilir mi? Bunu gördüğümüzde 'bu doğru değildir' demeyecek miyiz? Tartışmanın kaynağı bu. Bunun dışında tartışma olmadı."

        "HDP İYİ BİR SINAV VERMEDİ"

        "Parlamentoda temsil edilen bazı siyasi partiler, hareketler terörle aralarına daha net bir mesafe koymuş olsalardı, Türkiye'nin bu kaygı ve endişeleri en azından yasama organında, siyaset ortamında önemli oranda ortadan kalkmaz mıydı?" sorusu üzerine Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:

        "Bütün siyasi partilerin teröre karşı çok açık ve net tavır takınmaları lazım. HDP, iyi bir sınav vermedi. Terörle arasına çok açık, çok net mesafe koymak zorundadır. Siz demokrasiyi savunuyorsanız teröre karşı çıkmak zorundasınız. Terör insanlık suçu mu? Evet. Birlikte teröre karşı çıkacağız, birlikte terörle mücadele edeceğiz. Terörle mücadele konusunda gelen yasaların hepsine destek verdik, karşı çıkmadık. Terör bir insanlık suçu önlenmesi lazım."

        'KAÇTI' İDDİALARINA YANIT VERDİ

        Çelik'in, "15 Temmuz gecesi siz kaçtınız mı? Böyle bir durum mu söz konusu oldu?" sorusuna şu yanıtı verdi:

        "15 Temmuz günü 22.00 civarında uçağa bindim, 23.00 civarında indim. Ertesi gün Dış Politika Strateji Belgemizi hazırlayacaktık. Çok sayıda gazeteci arkadaşımıza, bir otelde görüşmenin saatini bildirmiştik. Pek çok arkadaş da tatilini iptal edip oraya gelecekti. Onlar aynı zamanda bu olayın tanığıdırlar. Hayati Yazıcı ile de yan yanaydık uçakta. Darbe olduğunu Okan Bey söyleyince önce inanamadım. Sonra koruma geldi. Yine inanamadım. Biz darbeye karşıyız dedim. İlk tepkim bu oldu. İndik uçaktan. 23.00 küsürde VIP salonuna geldik. Duyunca hemen Ankara'ya dönmek istedim. Ankara'ya dönmek için sorduk, 'uçak kalkmıyor' dediler. Sabiha Gökçen'den gidebilir miyiz diye sorduk. Hem köprü kapalı hem de Sabiha Gökçen'den uçmuyor dediler. Bir yere gideceğiz, hava alanında kalacak halimiz yok. Bakırköy Belediye Başkanımız da oradaydı. Dediler ki otellere de gidemiyoruz. 'Bize gidelim' dedi. Gittik Bakırköy Belediye Başkanının evine. Nereye kaçacağız? Gittik oraya, televizyonu açtık. Hemen bir metin hazırladık. Sayın Başbakanı aradım, ulaşamadım. Hazırladığımız metni televizyon kanallarına geçtik. Ben hava alanından gelirken Sabah gazetesi ve onların havuz medyasının televizyonları, benim kaçtığımı söylüyor. Nereye kaçtım ki ben?"

        "HANGİ GİDİŞATA GÖRE POZİSYON ALMIŞIM BEN?"

        CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, "Gidişata göre pozisyon aldı" yönündeki eleştirilere şu yanıtı verdi:

        "Hangi gidişata göre pozisyon almışım ben? Asla. Çok açık ve çok net. Sözlü olarak televizyon ekranlarına bağlanıp, yazılı olmanın dışında bağlanıp bu konudaki tavrımızı gayet net koyduk. Bunu herkes biliyor. Binali Bey de biliyor, Recep Tayyip Erdoğan da biliyor. Sayın Cumhurbaşkanı aradı. Bana teşekkürlerini iletti. Ben, 'Teşekküre gerek yok, çünkü darbeye karşı çıkmak, demokrasinin ve hepimizin ortak görevidir.' diye söyledim. Saraya davet edildim. Hep beraber demokrasiye sahip çıktık. TBMM Başkanı'nı aradım. O gece ben daha havaalanındayken genel başkan yardımcısı arkadaşlarıma telefon ettim. 'Derhal Meclis'e gidin. Genel Kurulu açın.' dedim. Oraya ilk giden CHP'nin milletvekilleridir. Genel Kurul'da sabaha kadar görev yaptılar. Arada bir bana telefon ettiler. Gelişmeleri izledik. Bunların hepsini yaptık."

        Atatürk Havalimanı'ndan ayrılmadan önce 12 dakika telefon görüşmesi yaptığına yönelik iddialara ilişkin de değerlendirmelerde bulunan Kılıçdaroğlu, "Bir dakika dahi, bir saniye ya da yarım saniye konuştuğumu ispat etsinler. Emin olun bütün siyaseti bırakacağım. Bir saniye... Onlar bunun ispat edemezlerse ne diyeceğiz? Benim adıma dahi... Benim konuştuğumu söylüyorlar. Dakikalardan vazgeçtim. Bir saniye FETÖ'den herhangi birisiyle, bir saniye görüştüğümü söylesinler. Kendime bu kadar güveniyorum. Bunu söyleyenlere benim ne söylemem lazım? İspat edemezlerse. Müfteri, yalancı desem hafif kaçar. Bu insanlar devleti yönetiyor. Bütün verileri elinizde telefonlarımızı 24 saat zaten dinliyorsunuz. Ben biliyorum zaten, dinleniyorum. Günün 24 saati dinliyorlar. Eskiden de dinliyorlar. Adalet Bakanı 'Kılıçdaroğlu'na mail gelmiş.' dedi. Demek ki benim mail adreslerimi de takip ediyorlar. Edin. Hatta, arzu ediyorsa Cumhurbaşkanına, Başbakana, Adalet Bakanına, İçişleri Bakanına mail şifremi verebilirim. Telefon numaramı de biliyorlar." dedi.

        FETÖ ile sonuna kadar mücadele edilmesini isteyen Kılıçdaroğlu, darbe girişiminde bulunanların FETÖ mensupları olduğunu söyledi.

        Kılıçdaroğlu, "Kontrollü darbe" ifadesine ilişkin, "Çok açık ve net söylüyorum. Cesaretleri varsa gelirler televizyonun önünde ben 248 şehidin kanı yerde kalmasın diye her türlü tartışmayı onlarla yapmaya hazırım. Neden darbenin üstü örtülmek isteniyor? Neden darbe kapatılmak isteniyor? Neden Bylock listeleri açıklanmıyor? Neden 'Bu işin siyasi ayağı yoktur.' diye açıklama yapılıyor?" değerlendirmelerinde bulundu.

        Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:

        "248 şehidin hesabını kim soracak? Terör örgütünün içinde baklavacı, çikolatacı, esnafı, sanayicisi, belediye başkanı çıktı. Siyasisi yok. Nasıl olur bu? Sayın Bahçeli de buna inanmamış olacak ki '15 Temmuz'da bu kadar geniş bir alanda bu kadar gözü kara bir darbe teşebbüsünün olduğu yerde siyasiler de açıklanır. Fakat Bylock kullanıcılarından şu an için çok sayıda asker, yargı mensubu var. 100 bini aşkın kullanıcıdan bahsediliyor. Bunların içinde siyasiler kimdir, söylenmiyor, zaman içinde ortaya çıkacak.' diyor. Başbakan neden 'Bu işin içinde siyasiler yok.' diyor. Kim bu siyasiler, kim bu dosyayı kapatmaya çalışıyor? Kim darbelere karşı ben mi onlar mı? Ben sonuna kadar gidin diyorum. Kime uzanırsa uzansın. Beyler dosyayı kapatmaya çalışıyorlar. Ben, o 248 şehidin hakkını soracağım. Bu benim görevimdir."

        Sabah gazetesi yazarı Mahmut Övür'ün CHP'yle ilgili değerlendirmeleri anımsatılan Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:

        "Hepsi partimizin değerli milletvekilleridir. Hepsi de saygın ve birikimli insanlardır. Mahmut Övür'e neden bu dert düşmüş? Havuz medyasından hayır gelmez. Bir gazeteci özgür değilse olmaz. Bir gazeteci kalemini birilerine kiralamışsa o gazeteden hayır gelmez. Bir gazete ancak devlet ilanlarıyla devletin parasıyla beslenip ayakta kalıyorsa o gazeteden ve televizyondan hayır gelmez. Ben onların televizyon kanalına da seslendim. Benim doğruları söylemediğimi Cumhurbaşkanı ve Başbakan söylüyor. 'Sizin gazetenize ve televizyonunuza beni davet edin.' dedim. Onların gazetecileri gelsin. Onlar bana en zor soruları sorsunlar. Ben de cevap vereyim. Bende cesaret var. Cesaret edip kendi televizyonlarına çıkarmadılar. Neden? Çünkü ben doğruları söylerim. İzleyenler 'Bu adam doğruları söylüyor.' diyecek. Cesaret edemiyorlar. Hangi bağımsızlıktan söz ediyorlar? CHP'yi nasıl karıştırırız onun hesabı içerisindeler?"

        Medya bağımsızlığına ve özgürlüğüne dikkati çeken Kılıçdaroğlu, kalemini namusu bilen bütün gazetecilerin "hayır" demesi gerektiğini anlattı.

        Kılıçdaroğlu, devletten beslenenlerin "hayır" oyu kullanmasını istemediğini dile getirerek, kalemini satanların "hayır" oyu kullanmasını istemediğini aktardı.

        15 Temmuz darbe girişimden sonra Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'ne gittiğini anımsatan Kılıçdaroğlu, burada Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a medya özgürlüğünden ve TRT'den bahsettiğini kaydetti.

        Kılıçdaroğlu, hükümetin milletin parasıyla büyük projeler yaptığını belirterek, "Yapmalılar mı? Evet yapmalılar. Biz karşı mı çıktık? Kim karşı çıktı? Yapacak, yapmak zorunda. Yapmazsa hesap soracağız zaten." dedi.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ