Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Gündem Güvenlik Ekrem Dumanlı, Nazlı Ilıcak, Ahmet Altan, Mehmet Altan sanık

        ETÖ'nün 15 Temmuz darbe girişimi soruşturması kapsamında tutuklanan gazeteci Ahmet Altan, Nazlı Ilıcak, akademisyen yazar Mehmet Altan'ın da aralarında bulunduğu 6'sı tutuklu 17 şüpheli hakkında İstanbul Cumhuriyet Savcısı Can Tuncay tarafından hazırlanan iddianamede, 16 şüpheli hakkında, anayasal düzeni değiştirmeye teşebbüs, TBMM'yi ve Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya teşebbüs etmek suçlarında 3'er kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istendi.

        İddianamede, Zaman gazetesinin 10 Ekim 2015'de yayınlanan ve darbe çağrışımında bulunulduğu belirtilen reklam filmini hazırlayan ajansın sahibi, tek tutuksuz şüpheli Tibet Murat Sanlıman hakkında, sadece silahlı terör örgütüne üye olmakla birlikte bilerek ve isteyerek yardım etme suçundan 5 yıldan 10 yıla kadar hapis cezası talep edildi. Diğer sanıklar için de örgüte yardım suçundan 10 yıla kadar hapis istendi.

        247 sayfalık iddianame, terör ihtisas mahkemesi 26. Ağır ceza mahkemesine gönderildi.

        ŞÜPHELİLER

        İddianamede Ahmet Altan, Mehmet Altan, Nazlı Ilıcak, Şükrü Tuğrul Özşengül, Yakup Şimşek ile Fevzi Yazıcı tutuklu şüpheli, Ekrem Dumanlı, Tuncay Opçin, Emrullah Uslu, Mehmet Kamış, Bülent Keneş, Şemsettin Efe, Prof. Dr. Osman Özsoy, Abdulkerim Balcı, Ali Çolak yakalama kararıyla aranan firari, Tibet Murad Sanlıman ise tutuksuz şüpheli olarak yer aldı.

        ALTAN, DARBEYE ZEMİN HAZIRLADI

        İddianamede, Ahmet Altan'ın özellikle Taraf gazetesindeki yazılarından alıntı yapılarak, 10 Temmuz 2016 tarihli "Montezuma" başlıklı köşe yazısında, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı, İspanyol Cortes tarafından esir alınan Aztek İmparatoru Montezuma'ya benzettiği, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın da askeri vesayet isteyen ulusalcılar tarafından esir alındığını, Cumhurbaşkanın Anayasa'yı çiğneyerek tek başına iktidarı ele geçirdiğini yazdığı belirtildi. Altan'ın yazılarının, toplumu terör örgütü tarafından planlanan darbe girişimine hazırlamak amacıyla yazıldığının tespit edildiği kaydedildi.

        OPÇİN, SUİKASTİ 2 GÜN ÖNCE YAZDI

        İddianamede firari şüpheli Tuncay Opçin'in darbe girişiminden 2 gün önce twitter hesabından yaptığı "Yatakta basıp şafakta alacaklar" paylaşımla Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Marmaris'te ailesiyle birlikte rehin alınmasının planlandığını önceden bildiği belirtildi.

        BALYOZ KUMPASIYLA TSK HEDEF ALINDI

        İddianamede, Ahmet Altan'ın genel yayın yönetmenliğini yaptığı Taraf Gazetesinde ‘Fatih Camii Bombalanacaktı' başlıklı haber ile başlayıp ardından çeşitli haberlerde, 'Balyoz darbe planı' konusunun işlendiği, bu şekilde Balyoz soruşturmasının başlatıldığı kaydedildi. Bu süreçte, örgütün TSK içerisinde bu sözde soruşturmalarla kritik öneme sahip yerlere kendi mensuplarını yerleştirdiği ve 15 Temmuz 2016 darbe girişimi için örgütün kendi zeminini hazırladığı da kaydedildi.

        TASFİYE BİLANÇOSU

        İddianamede Ergenekon, Balyoz ve Askeri Casusluk gibi kumpas davalarında soruşturmaya uğrayan askerlerin kimlik bilgileri ve adli işlem tarihlerinde görevleri konusunda Genelkurmay Başkalığı'ndan savcılığa gönderilen yazıya da yer verildi. Askerlerin toplam sayısının 342 olduğu belirtildi.

        Genelkurmay Başkanlığı ve kuvvet komutanlıklarından savcılığa gönderilen bilgi ve belgelere göre, "FETÖ terör örgütünün bir faaliyeti olduğu ayrıntılı olarak anlatılan ‘Balyoz' adıyla kamuoyunda bilinen soruşturma ve yargılama sürecinde hedef alınan askerlerin " listesi verild. Yazıda ayrıca, haklarında adli işlem yapılan askerlerin tamamına yakının kendi isteğiyle emekli oldukları veya resen emekli edildikleri kaydedildi.

        47ASKERİ PERSONELİ TEŞHİS ETTİ

        İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu Savcısı Can Tuncay tarafından 15 Temmuz darbe girişimi öncesi darbeyi önceden bildikleri ve darbeye zemin hazırladıkları iddiasıyla Ahmet Altan ile Nazlı Ilıcak'ın da aralarında bulunduğu 6'sı tutuklu 17 şüpheli hakkında hazırlanan iddianamede, 15 Temmuz darbe girişiminde FETÖ'nün TSK'daki üyelerinin tamamının darbe girişimine katılmadığı belirtildi.

        Gazete Habertürk'ten Veli Sarıboğa'nın haberine göre, iddianamede, FETÖ'nün "Colarado imamı" Hasan Polat'ın, 1 Eylül 2016'daki ifadesinde, 1989-1990 yılında Harp Okullarına giriş yapan, askeri okul öğrencilerine ev imamlığı yaptığı, Deniz, Hava ve Kara harp okullarına ait 1993 ve 1994 yılına ilişkin mezuniyet albümlerinden imamlık yaptığı 47 askeri personeli teşhis ettiği belirtildi.

        REKLAM

        Hassan Polat'ın teşhis ettiği askeri öğrencilerin tamamının albay, çoğunluğunun da general rütbesine terfi edebilecek nitelikteki ‘kurmay albay' olduğu, bazıların ByLock kullandığı, ancak 2 kişi dışındaki 45'inin 15 Temmuz darbe girişimine katılmadığı ve darbeci askerler tarafından hazırlanan sözde atama listesinde isimlerinin geçmediği tespit edildi.

        BYLOCK'ÇU 800 ASKERDEN 500'Ü DARBE GİRİŞİMİNE KATILMADI

        Genelkurmay Başkanlığınca İstanbul Cumhuriyet savcılığına gönderilen ByLock kullandığı tespit edilen 800'e yakın askeri personelden, yarısı subay 500'ünün FETÖ bağının tespit edildiği, ancak darbe girişimine katılmadığı belirlendi. TSK içerisindeki FETÖ üyesi, birlikte yan yana görev yapan hücrelerin dahi birbirlerini tanımadığı, darbe girişimine katılmayan hücrelerin de bu şekilde deşifre edilmediği belirtildi.

        "FETÖ'NÜN İKİNCİ BİR EYLEMİNDE KULLANACAK"

        FETÖ tarafından gerçekleştirilen 15 Temmuz darbe girişimine bazı örgüt üyelerinin katılmamasıyla ilgili iddianamede, "Yıllardır TSK içerisinde yuvalanan, hücre tipi yapılanmasının boyutları bilinmeyen örgütün mensuplarının nispeten daha az bir kısmının darbe girişimine iştirak ettiği, bu durumun örgütün darbe girişiminin başarısız olması halinde çoğunluk örgüt mensuplarının TSK içerisinde kalmasını sağlamak olduğu, terör örgütünün stratejisinin ikinci bir darbe girişimi veya başka bir eyleminde bu askerleri kullanmak olduğu, yine ByLock kullanmayan örgüt mensuplarının varlığı da nazara alındığında ahtapot kolları gibi devletimiz kurumlarını saran terör örgütünün devletimiz ve cumhuriyetimiz için en büyük tehlike olduğunun hiçbir dönem unutulmaması ve rehavete kapılmadan terör örgütüyle mücadeleye süreklilik arz edecek şekilde devam edilmesi gerektiği açıkça anlaşılmış ve değerlendirilmiştir" tespiti yapıldı.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ