Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Yaşam Fatih Erbakan Gazete Habertürk'e konuştu

        büyük bir nezaket ve sakinlikle yanıt verdi. Hatta kendisiyle röportaj yaptığım için bana teşekkür edip gazetemizin kısa sürede yakaladığı başarı dolayısıyla benim nezdimde tüm çalışma arkadaşlarımı kutladı.

        NUR TOPRAKOĞLU - GAZETE HABERTURK - HT PAZAR

        Babanızın siyaset yasağı kalktıktan sonra hayatınızda değişen bir şey oldu mu?

        Değişen şu; hem biz hem de Milli Görüş camiası böyle bir uygulamanın ortadan kalkmasına çok memnun ve bahtiyar olduk.

        Babanız hasta mı? Eskisi kadar dinç görünmüyor...

        Babamın sağlık problemleri devam ediyor. En önemlisi yürüme problemi. Bel kemiğinde eğrilikten kaynaklanan bir sorun var.

        Babanız sizi işaret etmişti ama aktif siyasete atılmadınız, neden?

        İşaret etmek diye bir şey olmadı. Ben Saadet Partisi Genel İdare Kurulu üyesiyim. Siyasetin aktif olarak içerisindeyim.

        Saadet Partisi’nin genel başkanı kim, lideri kim?

        Partinin lideri de resmi genel başkanı da Numan Kurtulmuş’tur.

        Aktif siyaset yapacak mısınız? Başbakan olmak istiyor musunuz?

        Hem Milli Görüş camiasına hem de milletime hizmet etmek isteyen biriyim. Babam, partiye girdiğimde fikri sorulduğunda, “Terlemek için girdi” dedi.

        BİR TRİLYON BİR ŞEY DEĞİL

        Cumhurbaşkanı Abdullah Gül kayıp trilyon davasında da babanızla birlikte yargılanan isimlerden biri. Bu para ne oldu? Paranın nereye gittiği apaçık

        ortada. Mahkemeye sunduğumuz yüzlerce çuval delil var, çuvallarda da o dönemde Refah Partisi’nin yaptığı harcamaların faturaları bulunuyor.

        Nerelere harcandı?

        Örneğin parti teşkilatı Bahçelievler’de çocuklara sünnet yapmış. Falanca yerde partinin çay ocağına çay ve şeker alınmış, onun masrafları var.

        Ama bir trilyondan bahsediyoruz.

        Refah Partisi dört milyon üyesi olan bir parti. Şimdi partiler 150-200 trilyon alıyor. Yani o bir trilyon hiçbir şey değil. Çoğu zaman hem seçimlerde hem de rutin işlerimizde partililerimizin katkılarıyla, aidatlarıyla yürüyen bir durum bu.

        Bir de babanız mal varlığı dökümü verilirken 147 kilo altınınız olduğunu açıklamıştı. Bu altınlar nerede? Evde bir kasanız mı var?

        Bu BBC’deki Hard Talk’a döndü. Altınlarla ilgili konu şu; o zaman bütün liderler mal varlığını açıklarken, babamdan açıklaması istendiğinde dürüst ve şeffaf bir şekilde açıkladı ve mal varlığının altın olarak karşılığını söyledi. Ondan

        dolayı da büyük bir tantana koparıldı. Orada açıklanan 300-350 bin mark

        piyasa değeri olan altın, ama çok büyük bir hazineymiş gibi söyleniyor.

        Altınınız yok yani...

        Yok.

        Nasıl geçiniyorsunuz?

        Beş yıllık evliyim. Başkent Üniversitesi’nde yönetim ve organizasyon alanında doktora yapıyorum. Mühendislikten üniversiteden sonra ayrılmış oldum. Eşim de ev hanımı. Yönetim ve organizasyon alanında önemli bilgiler kazandığım için birtakım tanıdığımız kimselerin firmalarında danışmanlık yapıyorum. Onlar da bundan istifade ediyor. O şekilde geçiniyoruz.

        DAHA ÇOK ANNEME BENZERİM

        Peki sizce Necmettin Erbakan’ın oğlu olmak şans mı şanssızlık mı?

        Babam bütün hayatını tüm insanlığa hizmet etmek ve ezilenlerin kurtuluşu için mücadeleye adamış bir insan. Böyle birinin oğlu olmak hem çok ağır bir yük ve sorumluluk hem de çok büyük bir şeref ve bahtiyarlık.

        Daha çok annenize mi yoksa babanıza mı benziyorsunuz?

        Her ikisinden de aldığım özellikler var. Samimi olarak cevaplamak gerikirse, belki biraz daha anneme benzemiş olabilirim.

        Babanız çok küçük yaşlarda namaz kılmaya ve oruç tutmaya başlamış. İlk orucunuzu ne zaman tuttuğunuzu, kaç yaşında namaz kıldığınızı hatırlıyor musunuz?

        10 yaşında, ilkokul dörtteyken beş vakit namaza başlamıştım. Kimsenin bu konuda bir telkini olmadı. Oruç tutmaya da 12 ya da 13 yaşında başlamış olmam lazım. Dindar bir birey olarak yetişmiş oldum.

        Babanız ya da annenizden fiske yemişliğiniz var mı?

        Yok, hayır. En fazla sesleri yükselmiştir. Hatta babamın sesi bile yükselmemiştir, çünkü biz çocukken evdeki konularla daha ziyade annem

        ilgilenirdi. Sesini yükseltmesi gereken de annemdi.

        Modayı takip ediyor musunuz? Sizi saçlarınız briyantinli, Versace kravatlı biri olarak hatırlıyorum.

        O zaman öyle bir furya vardı. Babam da kullandığı için herhalde ona da özeniyordum. O kravatlarım hâlâ duruyor. Şimdi çok dikkat çeker diye pek kullanmıyorum. Aslında artık pek kravat da takmıyorum, daha spor kıyafetlere yöneldim 30 yaşına gelince. Modayı takip etmiyorum. Ama uyumlu, şık ve temiz giyinmeyi severim. Bu her Müslüman için de bir vecibedir aslında.

        Siz hep parmakla gösterilen miydiniz?

        “Fatih Erbakan bak bu” diye gösterdiler.

        28 ŞUBAT’TA NELER OLDU

        Babanıza kim bakıyor?

        Yürüme problemi olduğu için birisi refakat ediyor. Onun dışındaki bütün ihtiyaçlarını kendisi karşılıyor. Biz de hiç yalnız bırakmıyoruz.

        28 Şubat döneminde evde gerginlik oldu mu?

        Annemle babamın yıllarını verdiği hareketin birinci parti olduğu bir anda kapatılması üzücüydü. Aramızda en metin olan babamdı. O haberi aldıktan bir saat sonra Bursa’ya iftara gitti.

        Türkiye’de Milli Görüş iktidar olursa kadınlar başı açık dolaşamayacak mı?

        Dolaşacak. Cenabı Allah insanları özgür bırakmış. Sizi yaratmış ama günah işleme, başınızı açma gibi her türlü özgürlüğü vermiş.

        Ben şu anda günah mı işliyorum?

        Tabii, ama bu günah kelimesini kötü insan gibi göstermemek lazım. Günahların son nefese kadar affolma imkanı var.

        ANNEM DUASI MAKBUL BİR İNSANDI

        Anneniz babanız erkek evlat olarak sizi ayrı bir yere koyar mıydı?

        Hem ablamları kendi arasında ayırmamaya hem de beni farklı bir yere koymamaya çok büyük özen gösterirlerdi. Bilhassa annem, evlatlardan birine özel muamele yapılıp onun kendisini ayrıcaklı hissetmesine karşı olan biriydi.

        Arkadaşlarımıza, gidip geldiğimiz yerlere çok dikkat ederdi. Hatta, biz Aşağı Ayrancı’da otururken mahalledeki arkadaşlarımla dışarıda çok fazla oynayamazdım. “Birisi tanıyıp çocuğu kaçırabilir mi” gibi endişeleri olurdu.

        Koruyucu tutumu sizi bunaltmadı mı?

        Annem benim gözümde çok ayrı bir yere sahip bir insan olduğu için koruyucu

        tavrını anlayışla karşıladım.

        Nasıl etkiledi annenizin yokluğu sizi, boşluğa düştünüz mü?

        Annem her bakımdan çok üst düzey düşünen bir insandı. Bir diğer özelliği de babamın konumundan dolayı çok zor günler yaşarken onun yokluğunda bize hem babalık hem de annelik yapmasıdır.

        Peki kendinize eş ararken annenizdeki özelliklere sahip olmasını istediniz mi?

        Tabii insan onu arıyor. Kız çocukları da galiba babalarındaki özellikleri ararlarmış.

        Psikolojideki Oidupus kompleksi durumu...

        Evet. Onun için ben de tabii aradım. Annemin bir diğer özelliği de duası makbul bir insan olmasıydı.

        Annenizin dua ettiği ve mucize gibi gerçekleşen bir olay var mı?

        İngiltere’ye alışma konusunda birtakım psikolojik problemlerim olmuştu. Telefon edip dua etmesini istemiştim. Hakikaten çok bariz bir ilaç almış gibi sıkıntılarım geçti.

        FERRARİ'Sİ VAR MI?

        Sizin otomobil merakınız var. Bir Ferrari’niz olduğu söyleniyor.

        (Gülüyor) Allah Allah, Ferrari’m hiçbir zaman olmadı. Bir Mercedes’im vardı. 96 senesinde ikinci el olarak aldığımız bir arabaydı. İlk arabama yaklaşık beş sene bindim. İkincisine yedi, şimdiki arabam 10 yaşında.

        Bir otomobil kazası var korumanızın üstlendiği söylenen.

        Koruma görevlimin kullandığı araç, ben kullanıyormuşum gibi yansıtıldı. Benim üzerimden babamı ve iktidarı yıpratma amaçlı yapılan hareketlerden biriydi.

        Kazayı hatırlıyor musunuz?

        Karşımıza birisi çıktı, yer ıslaktı, fren mesafesi yeterli olmadı. Teyzemin oğlu o gün Ankara’da bir gazete bürosuna gidiyor. Orada korumamın yaptığı kazayla ilgili haber geliyor. İşiyle uğraşırken, “Başbakanın oğlu kaza yapmış, ehliyeti var mı” diyorlar. “Ona bir bakmak lazım” diyor biri. “Olsun, biz yok yazalım” dediklerini duyuyor.

        Peki var mıydı ehliyetiniz?

        Ehliyetim yoktu ama kazayı ben yapmadım ki.

        EŞİMLE ÖYLECE KARŞILAŞTIK

        Eşinizle nerede tanıştınız?

        Ailesi Molu Mücevher’in sahibi. Düğünlerde hediye alınması gerektiğinde oradan alışveriş ederken annemler tanışıyor. Eşimin dedesi Kayhan Molu Bey,

        Mehmet Zahid Kutku Hazretlerinin müridi. Babam da oradan kendisiyle tanışıyor. Bir kış günü tesadüfen bizimkiler bayram tebriğine giderlerken ben de yanlarındaydım. O ziyaret esnasında karşılaştık.

        Aşık mı oldunuz o anda?

        (Gülüyor) Tabii ki, insanın eşini duygusal olarak sevmesi lazım.

        Yoksa aileleriniz sizi özellikle mi karşılaştırdı?

        Planlı bir şey değildi. Öylece karşılaştık. Sonra arkası geldi.

        Annenize “Ben çok beğendim bu kızı, gidip isteyelim mi” dediniz.

        Uygun birisi olduğunu söyledim. Onlar da memnun oldu.

        Necmettin Bey sizden torun istemiyor mu?

        Söylemez ama mutlaka istiyordur. İnşallah, Allah en kısa zamanda nasip eder.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ