Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Gündem Binali Yıldırım, Mattis ile görüşmesini anlattı: Açıklamakta zorlandı

        İngiltere dönüşü uçakta aralarında Habertürk yazarı Sevilay Yılman’ın da bulunduğu gazetecilerin sorularını yanıtlayan Başbakan Binali Yıldırım, temaslarına ve katıldığı Somali konferansına ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Somali ile ilgili “Türkiye’nin diğer ülkelerden bir farkı, yaptığı işlerin izi var. Diğerleri de ‘Yaptık’ diyor ama ortada bir şey yok. Türkiye aşağı yukarı 2011’den beri; devlet, STK’lar, özel sektör, 1 milyar dolara yakın destek olmuş” bilgisini veren Başbakan Yıldırım’a yöneltilen sorular ve yanıtları ise özetle şöyle:

        ABD Savunma Bakanı’yla (James Mattis) yaptığınız görüşme planlı mıydı?

        REKLAM

        Gelirken planladık. Görüşme verimli, faydalı geçti. “Bizim için PKK eşit YPG eşit PYD’dir. Siz PKK’yı terör örgütü kabul ediyorsunuz, dolayısıyla öbürleri de bunun aynısı. Terör örgütüyle işbirliği yapıp başka terör örgütünü, DEAŞ’ı yok etmek Amerika gibi NATO üyesi, Türkiye’nin müttefiki ülkeye yakışmaz.” Bunu aynen söyledik. Zorlandı açıklamakta. “Bu bir seçim değil, mecburiyettir” dedi.

        Savunma bakanı mı dedi?

        Evet; “Bu bir seçim değil, bu bir mecburiyet”... Niye? “Başka alternatif oluşturamadık.”

        Türkiye, diğer terör örgütlerine ihtiyaç kalmadan “Rakka’da da biz ne gerekiyorsa yaparız” diye teklif etti mi?

        Bütün bunları anlattık, ancak herhalde onlar yeterli görmemiş. Yani Türkiye’nin teklifini Rakka’daki operasyonu yapacak kapasitede görmemişler, daha doğrusu onların askerleri, sahadakiler, bizim tekliflerimizi yeterli bulmamışlar. “PKK’ya geçen silahlar buradaki silahlar değil, daha önce Irak tarafında verilen silahlar, oradan ellerine geçti” dedi. “Mesela M16 mı?” “M16 onlarda olamaz” denildi...

        Başbakan Binali Yıldırım ve Gazete Habertürk Yazarı Sevilay Yılman

        Irak merkezi hükümetine verilmiş silahlar yani...

        Irak merkezi hükümetine veya Irak’a verilmiş silahlar, oradan bir şekilde edinmişler. Yani “Biz vermedik” diyor. Öyle ya da böyle. Neticede terör örgütüne buradan da geçmeyeceğini nasıl garanti edeceksiniz? “Takip edeceğiz, bir takip sistemi kuracağız, Rakka operasyonundan sonra da onların burada işi olmayacak ve işleri bitecek.” Bu konunun Türkiye için çok önemli olduğunu, bunun ciddi bir sonuç doğuracağını söyledim. “Hâlâ şansınız var” dedim.

        REKLAM

        15 Temmuz’dan sonra İngiltere’yle artan yakınlaşma; Amerika’yla ise uzaklaşma söz konusu...

        Amerika’yla aramızdakini uzaklaşma olarak görmeyin, eski yönetimle yeni yönetim geçişinden kaynaklanan bir durum var. İntikal durumu var. Yeni yönetim tam anlamıyla bütün konularda kendi politikalarını, düşüncelerini henüz uygulayamıyor. Sahadaki ekipler önceki yönetimin. Dolayısıyla zaman tanımak lazım. Hem telefon görüşmelerinde hem daha alt düzeydeki görüşmelerde Amerika’yı yeni dönemde Türkiye’yle ilgili daha istekli gördüm. Siyasi yönden de İngiltere, Türkiye’yle yakınlaşmak istiyor, bölgesel, güvenlik, savunma konularında. Türkiye’yle ticaret, turizm, birçok alanda daha fazla işbirliğinden yanalar.

        Amerika ilişkilerini hep “Stratejik ortaklık” diye niteliyoruz, çok da iyi gitmiyor. İngiltereTürkiye ilişkileri stratejik ortaklığa mı evriliyor?

        REKLAM

        Bunu söylemek erken ama Avrupa Birliği’nden çıkmaları dolayısıyla biz aynı kulüpteyiz artık, dolayısıyla “Daha yakın çalışmamız, işbirliği, yatırım yapmamız gerekir” tarzında istekleri var. Bizde de aynı istek var. Çünkü İngiltere, 15 Temmuz’da diğer Avrupa ülkelerinden ayrıştı, darbeyle ilgili çok net duruş ortaya koydular, 4 gün sonra bakanlarını gönderdiler, FETÖ konusunda da daha bize yakınlar.

        Amerika’yı etkileme şansları olur mu?

        Türkiye’nin bu konudaki hassasiyetlerini aktarma konusunda. Kısmen olabilir, tabii hangi düzeyde, konuda olacağı önemli.

        Almanya’nın FETÖ’cüleri kabul etmesi...

        Ayıp. Türkiye’ye karşı hasmane bir tutum. Başlarına bela alıyorlar, kendileri bilir. Biz de dostu-düşmanı biliriz.

        Almanya’nın bu kadar agresif tutumunu neye bağlıyorsunuz?

        Türkiye bölgede, dünyada etkin konuma geliyor. Almanya-Türkiye ilişkileri kolay kolay bozulacak ilişkiler değil. Yani ne kadar gayret ederlerse etsinler, bozmaları da çok kolay değil. Biz bu ilişkileri onararak sürdürme durumundayız, buna ihtiyaç var. Konuları kamuoyunda, meydanda söz düellosuyla götürmek yerine, daha sakin konuşmak lazım. İşi kör dövüşüne dönüştürmemeli. Bundan hiç kimseye fayda yok. Ha, şunu dediler: “İlişkileri düzeltmemiz lazım.”

        REKLAM

        Talep onlardan mı geldi?

        Tabii. “Düzeltelim” dedim. “Ne duruyorsunuz? Siz adım atacaksınız, bozan biz değiliz. Adım atın, iyi niyetinizi görelim, ondan sonra biz de bir adım atalım.”

        Nasıl bir adım bekliyoruz?

        FETÖ ve PKK’lılarla ilgili adım atılmasını bekliyoruz.

        ‘BEDEL ÖDEMEDEN KİMSE RACON KESEMEZ’

        Sayın Başbakan’ım, kongre süreci yaklaşıyor.

        Bu olağan bir kongre değil, sadece genel başkan değişimi olacak. En güzel şekilde coşkuyla kongremizi yapacağız, genel başkanımızı seçeceğiz.

        Parti yönetimi ve kabinede değişiklik olacak mı?

        Durmak yok, yola devam. Parti yönetiminde olabilir tabii, MKYK’da değişiklik olabilir, dolayısıyla parti yönetimi de ona göre yeniden şekillenebilir. Yeni genel başkanın kendi ekibini doğal olarak oluşturması lazım.

        21 Mayıs’la ilgili çok büyük beklentiler var kamuoyunda.

        REKLAM

        Ne gibi?

        Referandum sonrasında yeni bir sayfa açmak...

        Yeni bir sayfa açtık zaten.

        Sayın Cumhurbaşkanı’mız medyadaki tartışmalara bir son nokta koydu, kongreden sonra daha mı somut şeyler göreceğiz bu konuda?

        Mutlaka... Sadece kongreyle iliş- kilendirmek yanlış. Halkoylaması sonucu belli olduktan sonra yaptığımız açıklamalar ortada. Birleştirici, kucaklayıcı... Bu oylamanın kaybedeni-kazananı yok. “Hayır” verenleri anlamak, kazanmak için daha çok gayret edeceğiz. Türkiye’de 2019’da yüzde 50+1 oy alarak Cumhurbaşkanı seçilecekse, AK Parti seçtirmek istiyorsa bundan başka yolu yok ki.

        Özellikle Twitter denilen mecrada AK Partililik adına, özellikle Reisçilik adına bazı isimler çok ağır hakaretler ediyor...

        Arkadaşlar, bedel ödemeden, ter dökmeden kimse AK Parti adına racon kesemez, kusura bakmasın. Kesiyorsa, onların sesini kesmesini de biliriz, öyle şey olur mu? Partimiz adına kimse ahkâm kesemez. Durumdan vazife çıkarmaya çalışanlar var.

        REKLAM

        Size bu konuda şikâyetler ulaştırılıyor mu?

        Biz mesajımızı veremiyor muyuz kardeşim? Başkaları bizim adımıza niye mesaj versin, biz mesajımızı veririz. Bizi beğendiğini söylerbeğenmediğini söyler, “Şu iş yanlış” der, bunu herkes diyebilir. Ama partiyi bağlayacak mesajları ancak parti adına konuşma yetkisi, ehliyeti olan insanlar verir. Bizim parti yönetimlerinde görev almayan milletvekillerimiz bile konuşmuyor. Niye hiçbir sıfatı olmayanlar konuşsun?

        Özellikle medyada...

        Nerede olursa olsun, adres göstermiyorum. 16 Nisan bütün vesayetleri gömmüştür, bitti. Tek vesayet sahibi var, o da millet, başka kimse vesayet sahibi olamaz.

        Merkezde siyaseti AK Parti domine ediyor. Muhalefet de AK Parti karşıtı bir grup oluşturmaya başladı gibi. Baykal’ın açıklamaları, “Yüzde 48.5 bizim oyumuzdur”a benzeyen, sahiplenen bir koalisyon oluşturan... Bu siyasete geçişi uygun görüyor musunuz muhalefet açısından?

        REKLAM

        Bu değerlendirmeye katılmıyorum. Ne AK Parti bakımından, ne de “Hayır” verenler bakımından. Çünkü bu bir seçim değil, partiler seçime girmedi.

        Referandumu hariç tutarsak sonuçta 7 Haziran, 1 Kasım yüzde 50 oy olan parti sizin partiniz, merkez sizde yani...

        Referandum üzerinden konuş- muyorsak, o zaman şunu söylememiz gerekir, 1 Kasım sonuçları bizim için en önemli verilerdir, sonra 1 Kasım’ın üzerine çıktık, hâlâ üzerindeyiz. Saha araştırmaları AK Parti’nin kamuoyu desteğini yüzde 54’e kadar gösteriyor. Yüzde 50’nin altında gösteren hiçbir kamuoyu araştırması yok. “Referandumda bu kadar bizim oyumuz” demek doğru olmaz, çünkü referandum ayrı. Yani kim verdi, kim vermedi, mercekle oy arayacak halimiz yok. MHP, BBP “Evet” kampanyası yaptı, biz yaptık. “Hayır” yapanlar da ortada. Dolayısıyla orada oy üleşmek, yani CHP’nin yaptığı hata o, “48.5 oyumuz var”, şimdi kimi bulalım?

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ