SMA'lı Eymen'e minik Ekrem'den bağış

“Eymen’in Siyahına Yeşil Ol” kampanyasının en özel bağışçısı ise İstanbul’dan Sakarya’ya bir yakını aracılığıyla naylon poşet içerisinde tamamı bozuk para 32 TL 65 kuruşu gönderen 5 yaşındaki isimsiz kahraman oldu. Eymen’in babası Metin Çapkın, oğlunun bir an önce 12 mg’lık enjeksiyon olan ilaca ulaşması gerektiğini belirterek şunları dedi:

“Sadece adının Ekrem olduğunu bildiğim 5-6 yaşındaki bir çocuktan bir poşet içinde 32 lira 65 kuruş geldi. İstanbul’daki esnaf arkadaşım, dükkânında Eymen için yardım kutusu yapmış. O çocuk Eymen’in hikâyesini duymuş. Sakarya’da üniversitede okuyan ağabeyi okula geri dönerken Ekrem de ona bir poşet içinde harçlığını vermiş. ‘Bunu Eymen için götür’ demiş.

Ekrem’in ağabeyi parayı esnaf arkadaşımıza getirip ‘Kardeşim, Eymen’e benim aracılığımla biriktirdiği harçlığını yolladı’ deyip ortadan kaybolmuş. Poşette 32 lira 65 kuruş vardı. Çıkan en büyük para 2 tane 50 kuruştu. Bu destek bizi mücadelemizde daha da güçlendirdi. 5 yaşındaki bağışçımızı hiç görmedik...

İsmi bile yazmıyordu. Adını sonradan öğrendik. İlacımız para tamamlandığı takdirde kargo uçağıyla dondurulmuş tankta ev adresimize gelecek. İlaç aşı şeklinde, iğneyle Eymen’e enjekte edilecek. İlaç ulaştığında bozulmaması için en kısa sürede hastaneye götüreceğiz.”

AYDA 20 ÖLÜM

Nadir görülen kas hastalığı SMA’nın çaresi yurtdışında yeni geliştirilen ilaçta. Ancak ‘Nusinersen Spinraza’ adlı ilaç Türkiye’de henüz geri ödeme listesine alınmadı. Tek dozu 175 bin dolar olduğu için ailelerin temin edemediği ilaç, bu zamana kadar tüm dünyada 220, Türkiye’de ise 6 SMA hastası çocuk üzerinde denendi. Tümüyle hareketsiz olan çocukların ilaçla birlikte ellerini oynatabildikleri gözlemlendi.

SMA hastası yakınları, ilacın dört gözle Türkiye’ye gelmesini beklerken, SMA Tip 1 ve Tip 2’li bebekler bir bir hayatlarını kaybetmeye devam ediyor. Bu yılbaşından beri yaklaşık 20 SMA hastası hayatını kaybetti.

KAPICIYI KISKANDI, BOMBALI KUMPAS KURDU

Diyarbakır’ın merkez Bağlar İlçesi’nde bulunan Hava Kuvvetleri Komutanlığı’na bağlı 8. Ana Jet Üssü’ne pazartesi günü Meteoroloji Bölge Müdürlüğü personelini taşıyan servis minibüsünün altında, 2 boru bulundu. Fünyeyle patlatılan boruların içine bomba yapımında kullanılan amonyum nitrat ve çivi konulduğu belirlendi.

Gazete Habertürk'ten Mehmet Kayahan'ın haberine göre patlayıcının, ateşleme mekanizması olmaması nedeniyle patlamasının mümkün olmadığı ifade edildi. Olayla ilgili aynı zamanda aracın sahibi olan şoförün kullandığı güzergâhtaki MOBESE kameralarının incelemesi sonucu, 2 kişi daha gözaltına alındı.

YÖNETİCİYİ ZOR DURUMDA BIRAKMAK İÇİN YAPMIŞ

Alınan ifadelerin ardındansa olayın terör değil ‘kapıcı kıskançlığı’ndan kaynaklandığı ortaya çıktı. Alınan bilgiye göre, üsse personel taşıyan servis minibüsünün şoförü, aynı zamanda oturduğu apartmanda yöneticiydi.

Şoförün, yöneticisi olduğu apartmanın yanındaki binanın kapıcısıyla arası çok iyiydi. Bu durumu kıskanan kendi apartmanının kapıcısının, şoförü zor durumda bırakmak için aracın altına el yapımı patlayıcıyı yerleştirdiği belirlendi. Şoförün, yöneticisi olduğu binanın kapıcısı ile daha önce de tartıştığı öne sürüldü.

Minibüsü siteye bırakan yöneticinin 8. Ana Jet Üssü’ne personel taşıdığını bilen kapıcının, boru içindeki patlayıcıları gece karanlıktan faydalanıp aracın altına yerleştirdiği iddia edildi. Gözaltındaki şoför ve patlayıcıyı yerleştiren kapıcı ile diğer binanın kapıcısının emniyetteki işlemlerinin sürdüğü öğrenildi.

‘MERMER OCAĞINDAKİ ‘ÇİRKİN’ BENİ TUTTU’

Antalya’nın Finike İlçesi’nde, taş ve mermer ocaklarına karşı yaptıkları eylemlerle tanınan Kiracılar Derneği Başkanı Ali Ulvi ve eşi Aysin Büyüknohutçu’yu tüfekle öldüren Ali Yumaç, savcılık ve mahkeme ifadelerinde şok bir iddia ortaya attı.

Jandarmadaki ilk ifadesinde çifti eşinin tedavi masraflarını karşılamak için para amacıyla öldürdüğünü anlatan Yumaç, savcılıktaki ifadesinde kapatılan bir mermer ocağı firmasını suçladı, azmettirici gösterdi.

‘47 BİN TL’Yİ VERMEDİ’

Gazete Habertürk'ten Soner Özcan'ın haberine göre savcılıktaki ifadesini mahkemede de tekrarlayan zanlı Yumaç’ın, 8 Mayıs günü mermer ocağında çalışan, adını bilmediği; 65-70 yaşlarında, siyah cip kullanan, beyaz saçlı, sürekli kirli sakalla gezen, 1.65 boylarındaki “Çirkin” lakaplı bir adamın yanına geldiğini söyleyerek, şu iddalarda bulunduğu öğrenildi:

“Bana ‘Cebinde paran var mı?’ diye sordu. ‘Yok’ dedim. ‘Sana bir iş teklif edeceğim’ dedi. Cebinden 3 bin TL çıkarıp verdi. ‘Bizim ocak bunlar yüzünden kapandı. Sen bunları hallet. Şu 3 bin TL’yi al, 47 bin TL’yi de cinayetten 3-4 gün sonra getireceğim’ dedi. ‘Getireceğim’ dediği yer mermer ocağıydı. ‘Silah nasıl olacak?’ dedim. ‘Silahı kendin bilirsin’ dedi.

Başka bir şey konuşmadık.” Katil zanlısı Ali Yumaç, “Evden neden hırsızlık yaptın?” sorusuna ise şu yanıtı verdi: “Aynı şahıs, ‘Olaya hırsızlık süsü vereceksin, para çalarsan kendine, diğer çaldıklarını da dipsiz kuyuya atacaksın’ dedi. Bu kişiden aldığım 3 bin TL ile evden çaldığım 2 bin 100 TL olmak üzere toplam 5 bin 100 TL’yi eşim Fatma’ya verdim.

Ertesi gün bu kişiyi bulmak için mermer ocağına gittim ama orada kendisini göremedim. Önceki ifadelerimde suçu tek başıma işlemiş olduğumu söylemişsem de olay anlattığım gibi olmuştur. Adını bilmediğim şahıs bana para teklif etmiş ve suçu işlememe sebep olmuştur.” Bu ifade üzerine gözaltına alınan herhangi birinin olmadığı öğrenildi.