Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Gündem Protokolün Bahtiyar'ı

        61 yaşındaki Bahtiyar Varlık, Amerika'dan döndükten sonra Büyükşehir Belediyesi'nde temizlik görevlisi olarak iş buldu. İngilizce'yi anadili gibi konuşan Varlık, Çankaya Köşkü, Başbakanlık Konutu, ABD ve İngiltere büyükelçiliklerinin bulunduğu bölgede temizlik işçisi ve peyzajcı olarak görev yapıyor.

        "GURUR DUYUYORUM"

        HT Ankara'dan Arif Akdoğan'ın haberine göre; Çalı süpürgesi ve faraşı ile gün doğmadan işe koyulan Varlık, Köşk'ün çevresini, cadde ve sokakları pırıl pırıl temizliyor. Arkadaşlarının "Amerikalı çöpçü" diye seslendiği Bahtiyar Varlık, "Çankaya Köşkü çevresinde çalıştığım için ayrı bir gurur duyuyorum. İş kıyafetimi eve gidip gelirken bile çıkarmıyorum" dedi.

        REKLAM

        "DEVLETİMİZİN MEYDANI"

        Diplomatların da yoğunlukta olduğu bölgede görev yapan Bahtiyar Varlık, düzgün İngilizce'siyle yabancılarla da sık sık sohbet ediyor ve "Devletimizin meydanına hoş geldiniz" diyor.

        Adı Bahtiyar'dı. Ankaralı'ydı. Çankaya Lisesi futbol takımının kaptanıydı. Her mevkide oynardı. Galatasaraylı Öner, Fenerbahçeli Nezihi, Sabahattin aynı toprak sahada futbol oynadıkları arkadaşlarıydı. Tekniği süperdi. İstanbul'a büyük takımlara giden futbolculardan biri olabilirdi. Siyah-beyazdı aşkı. Kaderi, babasının 'pek güvenli' değil dediği Ankara Kalesi'nden Ayrancı'ya taşınmasıyla değişti. 1980 öncesi kavgaların, silah seslerinin eksik olmadığı zamanlardı. Ablası ABD Büyükelçiliği'nde çalışmaya başlamıştı. Onun için yeni bir dünyanın kapılarının açıldığı günler gelmişti. ABD'li bir görevli ile evlenen ablası 'karışık' olduğunu düşündüğü ülkesinden, diğer kardeşlerini de götürmeyi kafasına koymuştu. Çok sevdiği futbol için 'nasip değilmiş' dedi. 1978'de, Kemal Sunal'ın Çöpçüler Kralı filminin afişleri sinemaları süslerken, O yeni dünyanın yolunu tuttu.

        ANNESİ İÇİN DÖNDÜ, "AMERİKALI" LAKABI OLDU

        Önceleri ablasının yanında tutunmaya çalıştı. Sevdiklerine yük olmak da bir yere kadardı. Parasızlık yaşadığı günlerdi, iş yoktu: "San Dieoga'da sokakta iş aradığım günlerdi. İngilizcem çok iyi değildi o zamanlar. Açık bir kapı gördüm. İçeride tadilat işleri yapanlar vardı. 'Beyefendi, Türkiye'den geldim. İşe ihtiyacım var. Yardımcı olur musunuz?' dedim. Sıkıntımı samimi anlattım. Elim yatkındı her şeye. O gün boya yaparak başladım çalışmaya." Çalıştı, kazandı ve hızlı yaşadı. Kısa sürede ana dili gibi İngilizce öğrendi. San Francisco, Las Vegas en sevdiği şehirler oldu. Her yerini gezdi Amerika'nın. ABD vatandaşı olma şansı vardı, kabul etmedi. Bir gün Türkiye'ye döneceğini biliyordu. Uzun yıllar yalnız yaşayan ve 80 yaşını aşmış annesi yardıma ihtiyaç duyduğunda dönüş vaktinin geldiğini anladı: "Bana ihtiyacı vardı. Anamdan yana kullandım tercihimi, döndüm yurduma." Geldiğinde eski Türkçesi yoktu: "Unutmuşsun Türkçe'yi diyenler vardı. Unutur muyum, ana dili mi? Toparladım kısa sürede. Ama bana 'Amerikalı' demeye başladılar."

        Çankaya Lisesi'nin futbol takımının Kaptan'ı, Amerikalı olmuştu.

        REKLAM

        "GENÇLER İŞ SEVMİYOR, YAŞLILARIN YÜZÜNE BAKAN YOK"

        Gençliğinin geçtiği Aşağı Ayrancı'da artık orta yaşlı bir vatandaştı. Annesi ile baş başaydı. Gün boyu onunlaydı. Yemeği yapıyor, evi temizliyordu: "Duasını alıyordum. Sağlığımın, işleriminin yolunda gitmesinin sebebi anamın duaları oldu hep."

        Ama bir de akıp giden hayat vardı. Emekliliğini dolduramamıştı. Amerika'daki gibi her işi yapardı. Gazete ilanlarına baktı her gün. Hala güçlüydü, sağlığı da yerindeydi. İş çoktu aslında. Görüşmelere gidiyor ama yaşını yüksek buluyorlardı. Gençler de iş beğenmiyordu. Bu onun iş bulma şansıydı. Anadili gibi İngilizce biliyordu. Ama Ankara'da bunu da değerlendirebileceği bir iş bulamadı: "Tanıdık biri olacak abi. Biri sahip çıkacak." Büyükşehir Belediyesi'nin park bakım işlerini yapan taşeron şirketine kabul edildi. Yeni arkadaşları bir çalı süpürgesi ile yeşil renkteki faraş oldu. Artık temizlik işçisi ve peyzaj görevlisiydi. 'Amerikalı çöpçü' diye takılan arkadaşları vardı. Umursamadı: "Ekmek paramı kazandığım hiçbir işten utanmadım. Gurur duydum hep. İş kıyafetimi hiç çıkarmadım. Evden işe, iş kıyafetimle gidip geldim. Bir de ben doğayı, çiçeği, ağacı seven adamım. Temizliğin temel şartlarından olduğuna inanırım."

        Portakal Çiçeği Vadisi'nde görev verildi. Kendisine ait mıntıkada kısa sürede işe koyuldu. Çiçekler, laleler onunla daha bir güzel açtı. Yerlerde izmarit bile bırakmıyordu. Gün boyu elinde kağıt parçaları, pet şişeler aşağı yukarı yürüyordu. İşindeki ciddiyeti onu Çankaya Köşkü'nün önüne taşıdı. Yeni mıntıkası, Çankaya Köşkü'nün Şeref Kapısı'nın girişindeki meydandı.

        "SİZİNLE İFTİHAR EDİYORUM"

        Çankaya Köşkü'nün önünde çalışmaktan ayrı bir gurur duyuyordu. İngiltere Büyükelçiliği önünden başlayan mıntıkası, Çankaya Caddesi'nden devam edip ABD Büyükelçiliği rezidansının önünde son buluyordu. Çankaya Köşkü ile Başbakanlık Resmi Konutu önü de onun alanıydı. Ankara uyanmadan, sabah ezanı ile koyuluyordu yola. Aşağı Ayrancı'dan yürüyerek Basın Şehitleri Parkı'na çıkıyordu. Önce Seğmenler Parkı'nın karşısında, geceden kalan şişeleri topluyordu. Ardından çalı süpürgesi ve faraşı ile öğleye kadar süpürmeye devam ediyordu. Öğleden sonra meydandaki ağaçları ve çiçekleri sulamaya başlıyordu. Arada korna sesleri eksik olmuyordu. Kendisini tanıyan dostları, işe giderken arabaları ile selam gönderiyordu. Farkını ortaya koymuştu. Kısa sürede herkesin arkadaşı oldu. Spor yapanlar, köpeğini gezdirenler, elçilik çalışanları, polisler ile her sabah selamlaşıyordu. Yabancılarla uzun süren sohbetleri oluyordu. Çok düzgün İngilizcesi herkesi şaşırtıyordu: "Bir gün yaşlı teyze yanıma geldi. 'İftihar ediyorum sizinle' dedi. 'Hayırdır hanımefendi ? İşimizi yapıyoruz sadece' dedim. 'İşin zaten ortada, görüyoruz. Her yer pırıl pırıl. Benim iftiharım başka. Geçen gün damadım, kızım spor yaparken görmüş sizi, yabancılarla sohbet ediyormuşsunuz. Uzun uzun konuşmuşsunuz. Bir temizlik görevlisinin yabancılarla onların dilinde konuşması beni çok etkiledi. İftihar ettim sizinle' dedi. Teşekkür ettim. Ne diyeyim, çok mutlu oldum. İşime koyuldum."

        "DEVLETİMİZİN MEYDANINA HOŞ GELDİNİZ"

        Çöpçüler Kralı filminde Abdi'nin (Kemal Sunal) en mutlu olduğu an, Hacer'in (Ayşen Gruda) belediyenin parkına geldiği andır. "Belediyemizin parkına hoş geldiniz" diye karşılar aşık olduğu kızı, Hacer'in, "Benimle evlenir misin?" teklifi ile sahne son bulur. Filmde Abdi temizlik işçisi olmanın sıkıntısı çok yaşar. Mesleği nedeniyle kızın ailesi tarafından aşağılandığı çok olmuştur. Filmin sonunda sevdiği kızla evlenmez ama 'Çöpçüler Kralı' çalı süpürgesi ve teneke faraşı ile yerleri süpürerek, yeni bir yaşama gülerek ve umutla başlar. Onun gibi mesleğini gülerek yapan bir meslektaşı da umutla çöpleri süpürmeye devam ediyor Ankara'da. Devletin uzun yıllar zirvesini ağırlamış tarihi Çankaya Köşkü'nün hemen önündeki meydanı ve kaldırımları temiz tutmayı gurur meselesi yapmış onurlu bir temizlik işçisinin varlığına tanık oluyor çevre sakinleri. Ayağında vazgeçemediği spor ayakkabısı, elinde bazen süpürge bazen hortum ile işini yapan birini görürseniz bir korna ile selam verin. Kendisi 61 yaşında mesleğiyle gurur duyarak çalışan Çöpçüler Kralı, Gönüller Sultanı Bahtiyar Varlık'tır. Size, "Devletimizin meydanına hoş geldiniz" diye karşılık verir, "İzmarit atmayın lütfen" diye rica eder.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ