Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Gündem Yargı İsmail Rüştü Cirit, İrfan Fidan ve Metin Feyzioğlu'ndan adli yıl açılış mesajları

        Yargıtay Başkanı İsmail Rüştü Cirit, Yargıtay Konferans salonundaki Adli Yıl Açılış Töreni'nde yaptığı konuşmada, "Bizim görevimiz, duyguyla, coşkuyla, ön yargıyla davranmak değil, Türk hukuk sisteminin son yıllarda büyük bir başarı ile yükselttiği insan haklarına ilişkin standartlardan taviz vermeden objektif delillere göre karar vermektir" dedi.

        İstanbul Adalet Sarayı'ndaki törenlerde konuşan İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı İrfan Fidan ise,"Hakim ve savcılarımız hiç olmadığı kadar bağımsızdır. Hiç olmadığı kadar tarafsızdır. Onur ve haysiyetine düşkündür ve tamamen vicdani kanaatlerine göre soruşturma yürütmekte ve hüküm vermektedir" diye konuştu.

        Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu da yazılı bir açıklama yaparak, "Terör örgütü mensubu olduğu gerekçesiyle yabancı devletlerden iadesini talep ettiğimiz kişilerin iadesi, ancak tarafsız ve bağımsız bir yargıya sahip olursak sağlanabilir" ifadelerini kullandı.

        YARGITAY BAŞKANI'NDAN YENİ ADLİ YIL AÇILIŞINDA ÖNEMLİ MESAJLAR

        Yargıtay Başkanı İsmail Rüştü Cirit, Yargıtay konferans salonunda düzenlenen Adli Yıl Açılış Töreni'nde konuştu. Adli Yıl Açılış Töreni'ne Başbakan Binali Yıldırım ve CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu da katıldı.

        Cirit, konuşmasında FETÖ yargılamalarıyla ilgili olarak mesajlar verdi. "Bizim görevimiz, duyguyla, coşkuyla, ön yargıyla davranmak değil, Türk hukuk sisteminin son yıllarda büyük bir başarı ile yükselttiği insan haklarına ilişkin standartlardan taviz vermeden objektif delillere göre karar vermektir." diyen Cirit, FETÖ üyelerinin iade edilmemesinin bazı gerçeklerin ortaya çıkmasını engellediğini söyledi.

        Cirit'in konuşmasından satır başları;

        Yönetimlerin yegane meşruiyet kaynağı hukuka uygunluktur.

        Adalet toplum ve devlet arasındaki bağdır. Kurmuş olduğumuz 16 büyük Türk devleti de adalet üzerine yükselmiştir.

        "SURİYELİ AYLAN BEBEK VE ARAKANLI KÜÇÜK MUHAMMED..."

        Suriyeli Aylan bebek ve Arakanlı küçük Muhammed'in çamurlar içerisinde yatan cesedini gösteren fotoğrafı insanlığın terk ettiği vicdanının resmidir.

        Bugün ülkemimiz dünyanın vicdanını tek başına temsil etmektedir.

        REKLAM

        Bir yargı mensubunu üstün kılan sadece hukuku uygulamasını emreden vicdanıdır. Bu coğrafya üzerinde yaşayan insanlar arasındaki kültürel çeşitlilik Türkiye'nin varlığının itici gücüdür.

        Demokrasimizin önündeki en büyük engellerden biri de terördür. Terör olgusu, insan hakkı ve demokrasiler için tehdit oluşturmaktadır. Teröre karşı, bireylerin, kurumların ve devletlerin birlikte mücadele etmeleri zorunluluktur. Terörle mücadelede bütün devletlere görev düşmekte olup devletler silah ve mühimmatın terör örgütlerinin eline geçmemesi için önlem almalıdır.

        Ülkemizde terör dış destekli olarak varlığını sürdürmektedir. Devletimiz hukuk kurallarından vazgeçmeden terörle mücadeleyi sürdürmekte ve sürdürecektir.

        Özellikel HSYK yetkisini elinde bulunduran yüksek yargı mensuplarımız gayri meşru fiillere sessiz kalmış, desteklemiş ve meşruiyet kazandırmıştır. HSYK ve Yargıtayımız hain darbe girişimine karşı net tavır almış, halkımızın ve demokrasimizin yanında yer almışlardır. Bu kişilerin adil şekilde yargılanması, sarsılan kamu düzeninin yeniden tesisi kuşkusuz sağlanacaktır. Bizim görevimiz, insan haklarına ilişkin standartlardan taviz vermeden, objektif değerlere göre karar vermektir.

        "GÖREVİMİZ OBJEKTİF DELİLLERE GÖRE KARAR VERMEK"

        Bizim görevimiz, duyguyla, coşkuyla, ön yargıyla davranmak değil, Türk hukuk sisteminin son yıllarda büyük bir başarı ile yükselttiği insan haklarına ilişkin standartlardan taviz vermeden objektif delillere göre karar vermektir.

        Firari FETÖ üyelerinin iade edilmemesi yargılamalarda bazı gerçeklerin ortaya çıkmasını engellemektedir. Kanun kaçaklarını iade etmeyen, onları himaye eden devletlerin öncelikle kendilerinin hukuka saygılı olmaları gerektiğini vurguluyorum. Hakimlik ve savcılık mesleğini icra edenlerin 3'te 1'inin terör faaliyetlerinde yer alması halkın gözünde güvenini elbette sarsacaktır.

        "SIK YAPILAN KANUN DEĞİŞİKLİKLERİNİN OLUMSUZ ETKİLERİ OLMUŞTUR"

        Çok sık yapılan kanun değişikliklerinin yargı sistemine olumsuz etkileri olmuştur.

        Düşünmeyen, sorgulamayan, araştırmayan bir eğitim sistemi üzerine iyi bir hukuk sistemi inşa etmemiz mümkün değil.

        İSTANBUL ADALET SARAYI'NDA AÇILIŞ TÖRENİ

        Çağlayan'daki İstanbul Adalet Sarayı'nda, 2017-2018 adli yıl açılışı gerçekleştirildi. Adliyenin C kapısı girişindeki Atrium alanında gerçekleştirilen açılışa, İstanbul Valisi Vasip Şahin, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, İstanbul Emniyet Müdürü Mustafa Çalışkan ve İstanbul Jandarma Alay Komutanı Tuğgeneral Nuh Köroğlu davetli olarak katıldı.

        İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı İrfan Fidan ve Adalet Komisyonu Başkanı Ayhan Ayan ile başsavcıvekillerinin de yer aldığı açılışta, hakim ve savcılar ile adli personel de hazır bulundu. Uğradığı silahlı saldırı sonucu şehit edilen savcı Mehmet Selim Kiraz'ın babası Hakkı Kiraz da açılışa katıldı.

        Saygı duruşu ve İstiklal Marşı'nın okunmasının ardından bir konuşma yapan Başsavcı İrfan Fidan, yeni adli yılın ülkeye, millete ve tüm insanlığa adalet, huzur, barış, sağlık ve mutluluk getirmesini diledi. Fidan, geçtiğimiz yıllarda hayatını kabyeden meslektaşları ile hain terör saldırılarıyla şehit olan başta savcı Mehmet Selim Kiraz olmak üzere güvenlik güçleri ve 15 Temmuz darbe girişimi sırasında hayatını kaybeden vatandaşlara da rahmet diledi.

        "SAVCILARIN GÖREVİ NOTER VE İCRA DENETİMİNDEN İBARET DEĞİLDİR"

        Terör suçlarını yargılamakla görevli yetkili ağır ceza mahkemelerinin, Hakimler ve Savcılar Kurulu'nun (HSK) Ağustos 2017 tarihli kararnamesiyle 21'e çıkarıldığını belirten Fidan, cumhuriyet savcılarıyla ilgili de şu tanımlamayı yaptı:

        "Bir kamu kişisi olan ve görevleri çoğunlukla Ceza Muhakemesi Kanunu'nda düzenlenen cumhuriyet savcılarının görev ve yetkileri, sadece kişilerin birbirleri aleyhine işledikleri suçların soruşturulmasından ya da isim ve yaş tahsisi davalarının takibinden, kanun yollarına müracaat ve cezaların infazından, noter ve icraların denetlenmesinden ibaret değildir. Cumhuriyet savcıları bu görevlerinin yanında, milletten aldıkları yetki uyarınca, Türkiye Cumhuriyeti devletinin ulusal ve uluslararası yararlarına, milli güvenliğine ve anayasal düzenine yönelik her türlü girişimin soruşturmasını etkin biçimde yürütmek ve sorumlularını mahkeme önüne çıkarmakla yükümlüdür.

        Yasa koyucunun verdiği bu yetki, beraberinde ağır bir sorumluluğu da getirmektedir. İçerisinde yaşadığımız ve başat konumda bulunduğumuz coğrafyada yaşayan kardeş halkların bugünkü can yakıcı durumu sorumluluklarımızı daha da arttırmaktadır. Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin ulusal ve uluslararası güvenliği ve anayasal düzeni, her türlü ideolojik bakış açısının, felsefi altyapının, siyasi düşüncenin ve fikri mülahazanın üstündedir."

        FETÖ MENSUBU 10 BİNİN ÜZERİNDE ŞÜPHELİ

        Başsavcı Fidan, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) gerçekleştirdiği 15 Temmuz darbe girişimiyle ilgili açılan soruşturma ve davalara ilişkin de bilgiler verdi.

        Adli yargı sınırları içinde 519'u tutuklu, 2 bin 663'ü de adli kontrollü olmak üzere 10 binin üzerinde FETÖ mensubu şüpheli hakkında soruşturma ve yargılamaların devam ettiğini anlatan Fidan, 15 Temmuz darbe girişimiyle ilgili ağır ceza mahkemelerinde 36 kamu davasının açıldığını söyledi.

        Terör irtibatı sebebiyle HSK tarafından meslekten ihraç edilmesine karar verilen 4 binin üzerinde hakim ve savcıdan, 441'i tutuklu olmak üzere bin 29'unun adli soruşturmasının İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütüldüğünü kaydeden Fidan, soruşturmaları yürütülen 301'i tutuklu, 81'i de adli kontrollü olmak üzere 382 hakim ve savcı hakkında da kamu davası açıldığını, yargılamaların yetkili ağır ceza mahkemelerinde yapıldığını ve diğerleri hakkındaki soruşturmaların da devam ettiğini dile getirdi.

        FETÖ'NÜN MARMARA MÜLKİYE YAPILANMASI: 29'U TUTUKLU 81 ESKİ VALİ VE KAYMAKAM

        FETÖ'nün Marmara Bölgesi mülkiye yapılanmasına ilişkin 29'u tutuklu 81 eski vali ve kaymakam hakkındaki soruşturmanın da yürütüldüğünü aktaran Fidan, soruşturmaları yürütülen 13'ü tutuklu 2'si adli kontrollü olmak üzere 15 kişi hakkında kamu davası açıldığını, diğerleri hakkındaki soruşturmanın devam ettiğini belirtti.

        "HAKİM VE SAVCILARIMIZ HİÇ OLMADIĞI KADAR BAĞIMSIZDIR"

        İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı İrfan Fidan, "Hakim ve savcılarımız hiç olmadığı kadar bağımsızdır. Hiç olmadığı kadar tarafsızdır. Onur ve haysiyetine düşkündür ve tamamen vicdani kanaatlerine göre soruşturma yürütmekte ve hüküm vermektedir." dedi.

        Çağlayan'daki İstanbul Adalet Sarayı'nda, 2017-2018 adli yıl açılışı töreninde konuşan Fidan, yoğun çalışmaları nedeniyle cumhuriyet savcıları, hakimler ve adli personele teşekkür etti.

        Fidan, ceza soruşturması ve yargılaması faaliyetinde gerçeğe ulaşmak, maddi hakikati bulmak ve adalet denilen değeri somutlaştırmanın, insanoğlunun en zor uğraşılarından biri olduğunu söyledi.

        Herkesin doğru ve güvenli yargılanma hakkının soyut olmaktan çıktığını somutlaşma aşamasına geldiğini vurgulayan Fidan, istisnanın suçluluk hali olduğunu kaydetti.

        "SAVCI VE HAKİMLERİMİZ ONURLARINA DÜŞKÜNDÜR"

        Suçlu olanların hakları, cezalandırılmaları usullerinin ulusal düzeydeki kurallar ile uluslararası alanda Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ne uygun olması gerektiğini vurgulayan Fidan, "Şunu hassaten ifade etmek isterim ki hakim ve savcılarımız hiç olmadığı kadar bağımsızdır. Hiç olmadığı kadar tarafsızdır. Onur ve haysiyetine düşkündür ve tamamen vicdani kanaatlerine göre soruşturma yürütmekte ve hüküm vermektedir." diye konuştu.

        Bu gerçeği Türkiye Cumhuriyeti düşmanlarıyla ve terör örgütleriyle iş birliği açığa çıkan, kendisini sözde gazeteci, sözde barış gönüllüsü, sözde sivil toplum kuruluşu yetkilisi olarak tanıtan etki ajanlarının hezeyanlarının gölgeleyemeyeceğini dile getiren Fidan, şöyle devam etti:

        "Bu hezeyanları seslendirenlerin amacının da, kahraman güvenlik güçleri tarafından izbe yuvalarında yakalanan ve adalete teslim edilen her türlü terör örgütü mensubu ve yöneticisinin masumlaştırılma çabası olduğu da gözlerden kaçırılmamalıdır. Terör örgütlerini taşeron olarak kullananlar ve bunların yerli destekçileri tarafından üstünü örtme çabalarına rağmen 15 Temmuz kanlı bir darbe girişimidir. FETÖ'nün taşeronluğunda Türkiye Cumhuriyeti düşmanları tarafından planlanmış ve gerçekleştirilmiştir. Amaç Türkiye Cumhuriyeti Devleti topraklarını işgal etmek ve aziz milletini esir etmektir. Büyük Türk milletinin azmi ve kahramanca direnişiyle bertaraf edilmiştir.

        Etki ve gücü, soruşturmalar ve güvenlik güçlerimizin başarılı operasyonlarıyla geriletilen örgüt mensup ve yöneticileri, bulundukları karanlık dehlizlerden çıkmak için siyasi destek arayışına girmişlerdir. Başarısız darbe girişimi öncesi ve sonrasında arkalarına bakmadan hizmetkarı oldukları ülkelere kaçan örgüt yöneticileri, sahte rüyalar uydurarak kaçamayan örgüt üyelerini uyutmaktadır. Ne yazık ki vaatleri de hizmetkarı oldukları sahiplerinin kendilerini yarı yolda bırakmayacaklarıdır. Her şeye rağmen 250 şehidimizin ve yüzlerce gazimizin hesabı Türk yargısı tarafından sorulmaktadır, sorulmaya da devam edecektir."

        METİN FEYZİOĞLU'NDAN YENİ ADLİ YIL MESAJI

        Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu, "Terör örgütü mensubu olduğu gerekçesiyle yabancı devletlerden iadesini talep ettiğimiz kişilerin iadesi, ancak tarafsız ve bağımsız bir yargıya sahip olursak sağlanabilir." ifadelerini kullandı.

        Feyzioğlu, yaptığı yazılı açıklamada, adli yıl açılışının tüm vatandaşları ilgilendiren bir konu olduğunu belirtti.

        Avukatların, vatandaşların temsilcisi olduğunu ifade eden Feyzioğlu, "Adli yıl açılış törenine, Türkiye Barolar Birliğinin keyfi bir şekilde konuşmacı olarak davet edilmemesi, aslında vatandaşın susturulmak istenmesidir." ifadesini kullandı.

        Türkiye Barolar Birliği'nin doğruları söylemeye devam edececeğini aktaran Feyzioğlu, birliğin hiçbir zaman susmadığını ve susmayacağını bildirdi.

        Türkiye'nin en büyük sorununun keyfilik olduğunu öne süren Feyzioğlu, "Eğitimde, dış politikada, memur alımında, devlet ihalelerinde keyfilik vardır. Toplumsal yaşamın her alanında keyfilik hüküm sürmeye başlamıştır. Bunun da sebebi, yargıda keyfiliktir. Avukatların görevlerini icra ederken maruz kaldıkları keyfi muameleler, vatandaşların adalete erişimini neredeyse imkansız kılar boyutlara ulaşmıştır." değerlendirmesinde bulundu.

        "Haklı haksız, suçlu suçsuz kavramları tamamen birbirine karışmıştır. Çünkü tüm yargı, siyasi iktidara bağımlı ve bu sebeple de taraflı hale getirilmiştir." görüşünü savunan Feyzioğlu, avukatın, hakimin, savcının ve tüm yargı mensuplarının doğru yapsa bile yaptığının doğruluğuna kimseyi ikna edemez duruma düştüğünü ileri sürdü.

        "SUÇLULAR, MASUMLARIN HAKLI FERYATLARIYLA AKLANMAKTADIR"

        Feyzioğlu, şu görüşleri aktardı:

        "Bu sebeple toplumu ilgilendiren her soruşturma ve her dava, bizi parçalara ayırmaktadır. Yargıya güven, tarihin en düşük seviyesine inmiştir. Bu durum, Türkiye Cumhuriyeti devletinin varlığını tehdit edecek derecede tehlikeli bir hal almıştır. Layık olanın layık olduğu göreve gelmesi demek olan liyakat ilkesi, iktidardaki kişilere sadakat tercihiyle yer değiştirmiştir. Bizi, 15 Temmuz’da iç savaşın eşiğine getiren de budur. Bugün, Gülenci olduğu söylenerek tasfiye edilenlerin devlet mekanizmasında boşalttığı yerlere, başka tarikat ve cemaatlerin yerleştirilmesinin arkasında da bu keyfilik vardır. Yargının bağımlı ve taraflı yapısı ile savunma hakkının uluslararası ölçülerle izah edilemeyecek şekilde kısıtlanması en çok Türkiye'yi yıkmak veya bölmek isteyen terör örgütleriyle, onları maşa olarak kullanan uluslararası güç odaklarının işine gelmektedir. Çünkü suçluyla suçsuzu, haklıyla haksızı birbirinden ayırt edecek yargısal mekanizma darmadağın durumdadır. Suçlular, masumların haklı feryatlarıyla aklanmaktadır."

        Üretime yönelik iç ve dış yatırım yapamaz bir ülke konumuna getirilen Türkiye'nin, yargısının güven vermediğini savunan Feyzioğlu, şunları kaydetti:

        "Terör örgütü mensubu olduğu gerekçesiyle, yabancı devletlerden iadesini talep ettiğimiz kişilerin iadesi, ancak tarafsız ve bağımsız bir yargıya sahip olursak sağlanabilir. Dış politikada itibarımız, ancak kendi vatandaşlarımızın hukuki güvenliğini sağlarsak artabilir. Ülkemize zarar veren terör örgütlerinin uluslararası meşruiyet kazanması ancak ülkemizde hukuku üstün kılarsak önlenebilir. Yeni adli yılın başlangıcında avukat, hakim, savcı, tüm meslektaşlarımıza ve adalet personeline, keyfilikle hep birlikte mücadele edeceğimiz ve Türk milleti adına başarı kazanacağımız bir dönem diliyorum."

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ